content

01 Eki

Taş Kafa Taş Şehir

"Yakıtı insan ve taşlar olan ateşten sakının” Bakara 24

Son zamanlarda, bu tür ayetlerin sadece ahret için söylenmediği yönünde bir düşünce oluştu bende. Hani Budistler diyor ya cennet de cehennem de bu dünyadadır diye…üzerinde düşünmek lazım.
Eylül ayının sonu ve kent adeta kavruluyor. Bunun bir nedeni de sehirleşme adı altında her yerin taş döşenmesi, taşın geç soğuma özelliği ve kesilen ağaçlar yüzünden ısınan taşların kenti adeta taş fırın haline çevirmesi… Kiremitte balık gibiyiz ve kentlerde ağaçlandırmanın önemi gittikçe artmakta. Oysa son yıllarda belediyeler çıldırmış gibi ağaç kesiyor,
özellikle kent yollarında bir tek ağaç bırakmadılar.

Bunun nedeninin halk şikayeti olduğunu söylüyorlar

1. ana yollardaki ağaçları dükkanlar kestiriyor (dükkanın önü açılsın diye)

2. sokaklardaki ağaçları ise apartmanlar. (evlerine kışın daha çok güneş girsin de yakıt parası vermesinler diye.)

Ve belediyeler de sanki canına com com, cahil halkın öngörüsüz isteklerini büyük bir iştahla kucaklıyor.

Ama düşünülmüyor ki kışın harcanmasından korkulan yakıt parasını yazın kılimalara harcıyoruz. Güneşte kavrulmamak için de insanlar yollarda yürümüyor yani dükkanların önünden geçmiyor. Eylül sonu ve hala klima çalıştırıyoruz ağaç gölgesi olmadığı için ve ısınan taşlar geç soğuduğu için bir türlü mevsim normallerini yaşayamıyoruz. Eylül ayında bir gram yağmur yağmadı Mersin’e. Şehir bir cehenneme döndü.

Şimdi benim kafamı en çok kurcalayan şey, bu ağaç kesimleriyle ilgili gerçeklerin söylenmemesi de üretilen komik bahaneler.

Deniyor ki "Efendim Okaliptusların kavakların vs.. poleni astım tetikliyor da ondan gövdelerinden kesiyoruz"

Bildiğim kadarıyla astımı en çok tetikleyen şey, hava kirliliği ve Mersin’de ne kadar arttığını gösteren grafikler de var. Gücünüz trafiği kesmeye, araba alımını durdurmaya yetmiyor da gariban ağaçlara mı yetiyor? Bir senede sadece 20 günlük bir polen üretimi ağaç kesmek için bahane olabilir mi? Kaldı ki polenlerin astımı tetiklediği bilimsel olarak kesin kanıtlanmış değil.

Astımı tetikleyen şeylerden biri de havadaki nem oranının artması ki, nemi çeken şey de toprak ve ağaçtır. O halde niye ağaçları kesip toprağı yok ediyorsunuz. Niye her tarafı taşlarla doldurdunuz? Macit’in taş fabrikasının karnı paraya doymadığı için mi?

Bahanelerden biri de “Efendim ağaçlar gençleşsin diye böyle kesiyoruz” Genç ağacın daha da gençleşmesi mi olurmuş? Kesilen ağaçlar 10-30 yaş arasında ki bu yaşlarda bir ağacı insan yaşıyla kıyaslasak kırkı çıkmamış çocuk yaşına tekabül eder. Ki burası Çukurova, ağaç gövdelerinin kalınlığı sizi yanıltmasın.

Uydurulan bahanelerin biri de efendim ağaçların altında fuhuş yapılıyormuş?

Buna sadece gülünür. Ne diyeyim ya! Ne sefil bir hale geldik! insanların kedi köpeklerden beter hale gelmesine neden olan sistem utansın desem, şimdi bunla ilgili uzun uzun açıklama yapmak gerekecek ki dememiş farzediyor, bu iddia kadar komik ve saçma olmayan bir öneride bulunuyorum. Hani diyorum ki belediyelere, bundan dolayı niye ağaç kesiyorsunuz? Garibanları doyurmak için nasıl aş evleri açmanız gerekliyse, sevişecek yer bulamayanlar için de seks evleri açmalısınız. Hani canı çeken, yer bulamayan oraya girip ikişip çıksın. Lakin daha siz aşevlerini bile halledememişsiniz değil mi ama!! Ne diyim.. bedduadan başka gücüm yok. Bizlerden topladığınız paralar, ağzınızdan burnunuzdan kan olsun dökülsün inşallah. M.Ş. 29.9.12

(Not:Videonun bir yerinde “Şeytanın bedenlenip bu şehre ineceğini düşünüyorum” demem, bir tür ironidir. Edebiyat kültüründen uzaklaşmakta olan bir toplum olduğumuzun bilincinde olduğumdan gerçekten buna inandığımı sananlar olur diye bu notu yazmak zorunda kalmam trajik bir şeydir.)

http://www.youtube.com/watch?v=j6_RKmIMGZ8&feature=plcp

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank