content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

07 Eyl

Patent Savaşlarında Cezalar Hangi Sektörde Daha Yüksek?

Fikri mülkiyet hakları giyimden müziğe, sanayiden bilişim teknolojilerine kadar, hemen her alanda günden güne artış göstermektedir. Doğal olarak da patent ihlallerini ve dolayısıyla patent savaşlarını beraberinde getirmektedir. Örneğin son günlerde elektronik teknolojisi devleri Apple – Samsung arasında, bazıları sonuçlanmış davalarda ihlal cezaları bir milyar dolara ulaşmıştır. Türk kamuoyunca pek bilinmeyen tarımsal biyoteknoloji patent davalarında ise meblağ altı milyar dolarları geçmektedir  (Açıkgöz 2012; Monsanto’nun Brezilya'da başı neden dertte?, http://blog.milliyet.com.tr/gidakrizivebilim). Patent savaşlarındaki davanın teknik ve bilimsel detaylarının, toplumun her kesimince tam anlamıyla kavranıldığı söylenemez. Nitekim Apple – Samsung patent savaşındaki davasında bir jüri üyesi ile bile ilgili savlar[1] düşündürücüdür. Bu analizde ağırlıklı olarak patent ihlallerinin en fazla izlendiği elektronik teknolojisi ve tarımsal biyoteknoloji sektörlerindeki fikri mülkiyet hakları (patent, ticari sır, telif hakkı, ticari marka vs.) konularına değinilecektir. 

Dünya gerçeklerini kabul etmekte zorlanan bazı sosyal gurupların patente karşı olduğu bilinmektedir. Halbuki ABD’de bir temyiz mahkemesinin, izole edilen iki insan genine verilen patenti onaylaması (The Wall Street Journal Online, 16 Ağustos 2012[2]), yeni bulguların patentleşmesinin kolaylaştığını sergilemektedir. İnsan refahına katkıda bulunan her araştırmanın desteklenileceği, bulguların kopyalanarak kötüye kullanımının engelleneceği bir fikri mülkiyet hakları yasası ile korunacağı, sonuçlarının konu sahiplerine gelir getireceği bir sistem kurulmadıkça özellikle özel sektör araştırmaları duraksayacak ve ülkenin rekabet gücü gelişmeyecektir.      

Patent uygulamaları elektronik teknolojilerinde ve biyoteknolojide farklı olması doğaldır. Diğer teknolojilerden farklı olarak biyolojide ve biyoteknolojide patentlenen CANLI materyaldir. Toplumda “hayat patentlenemez” gibi genel bir kanı varsa da, olay ticarete yansıdığında insan genlerine gelen yasal patentlenebilirlikten sonra, konu bitki olunca “tartışmaya gerek kalmamıştır” denilebilir. Tohumculukta “tescil” adı altında yapılan uygulama yüzyıllardır süregelmektedir. Bunun aslında patentlemenin arkadan dolanarak çözümünden başka bir şey olmadığı da iddia edilmektedir. Tescilli çeşitlere uygulanan fikri mülkiyet hakkına da “ıslahçı hakkı” denilmektedir. Bu durumda biyoteknolojide herhangi bir üründe geliştirilen bir çeşitte hem geliştirme aşamasında kullanılan teknik ve diğer girdilerle ilgili patent hakkı ortaya çıkmakta, hem de tohumun pazarlama aşamasında geliştirici için “ıslahçı hakkı” oluşmaktadır. Bu durumda “tohum”da hukuki anlamda iki farklı kavramdan söz edilebilir.

Birincisi tohumluğun bir ticari meta oluşu, ikincisi ise tescilli bir çeşit tohumunda, o çeşidi geliştiren kişi veya kuruluşun yıllarca verdiği emek, yaptığı masrafın oluşturduğu “fikri mülkiyet hakları” karşılığı olan “ıslahçı hakları (royalite)”nin varlığıdır. Yeni bir çeşit, yıllarca süren emek ve yatırımın ürünü TEKNOLOJİK bir eser, yenilik, bir bulgudur. Ancak söz konusu tohumluk “çeşit” olarak tescil edilmeli ve yasalara göre “koruma altına” alınmalıdır.  Bu durumda biyoteknoloji firmalarının özellikle birbirleri arasında yaşanan ve  elektronik sanayindeki meblağ   seviyelerinde[3] patent ihlal davaları görülürken, diğer tarafta 160 milyon hektara ulaşan ekim alanlarına (Şekil!) ekilen biyotek tohumların ekimi, tohumun tekrar kullanımı ile oluşan royalite sorunları yaşanmaktadır. Ki işte bu kapsamda bir firmaya açılan dava 6 milyarları bulmaktadır.

Apple – Samsung patent ihlal davasının 16 ay gibi kısa bir sürede sonuçlanması çarpıcıdır. Böylesine teknik ve karışık davaların birçoklarını “taklit etme”, “çalma” gibi eylemlerden uzak tutacağı beklenebilir. Diğer taraftan ürününe, bulgusuna, eserine patent çıkarabilen ve dolayısıyla pazarda rekabet şansını koruyabilen firmalar yeniliğe yatırımda tereddüt yaşamayacaktır. Ne var ki patent alabilecek AR-GE’ye kimler yatırım yapabiliyor? Küçük firmaların şansı var mı? Hele hele milli gelirin ancak % 0.4’ü kadar AR-GE harcaması yapan Türk özel sektörünün patent savaşlarına katılma şansı herhalde sınırlı kalacaktır. Peki Apple – Samsung patent ihlal davası ülkemiz mahkemelerinde açılsaydı kaç ay sürerdi dersiniz!

Nazimi Açıkgöz

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank