content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

19 Mar

Direndik, Direnerek Uluslaştık

Aidiyet arayışı, aslında bir güvenlik arayışıdır. Sömürgecilik karşıtı milliyetçilik bu güvenlik ihtiyacının sonucudur. Güvenlik ihtiyacı artıkça dayanışma ihtiyacı artar. Dayanışmayı sıklaştırmada, birlikte yaşanmış travmalar ve birlikte yaşanmış utkular bağlayıcı etken olurlar. Ortak yaşanmışlıklar, yani ortak kültür direnmenin en önemli barutudur.

Milliyetçilik, Durkeim’in tanımladığı gibi tarihi hatıralar topluluğu değildir. Güvenlik ihtiyacından doğar.

Ulusçuluğu, yalnızca duyguların ve tarihi utkuların eseri sanmak sosyoloji ve psikoloji bilimini yok saymaktır. Batının Doğudaki milliyetçiliklere karşı çıkarken, o çok sevdiği, sosyoloji ve psikoloji yok sayarak yaptığı iştir.

Çanakkale Deniz Savaşı bu güvenlik ihtiyacının en üst düzeye çıktığı yerdir. Bu nedenle, Çanakkale savaşı uluslaşma sürecinin en yoğun yaşandığı süreçtir.

Ulusal egemenliğin kamusal bir fayda üreteceğini bilmeliyiz. Uluslaşmanın sadece güvenlik üretmediği, aynı zamanda bir ekonomik dayanışma örgütü olduğunu kavramalıyız.

Milliyetçiliği/ulusçuluğu yok saymak, eşitliği yok saymaktır. Ulus kavramı, dağdaki çoban ile kentsoyluyu toplum karşısında eşit sayarak yola çıkar.

Devlet oluşturmakta milliyetçilik önemli bir rol oynar. Devlet kurmak organizasyon yaratmaktır. Modernizasyonun anasıdır. Organizasyon kuran halklar, kuramayanlara göre üstünlük elde ederler.

Tarihsiz halklar millileşemezler ve devlet olmazlar.

Onun için emperyalizm milli devlete karşıdır. Milli devlet direnir. Onun ordusu da direnir. Ordunun direnmeyeceğini sananlar sonunda avuçlarını yalayacaklardır.

Türk ulusunun emperyalizme bir kez daha direnemeyeceğini sanmak, yukarda anlatmaya çalıştığım gerekçeler çerçevesinde çok yanlıştır.

Hınç

Sakın bu duyguyu yok saymayın. Hınçtan doğan uluslar vardır. Halk bir egemenin tehdidi ile karşı karşıya kalırsa, ortaya çıkan duygu hınçtır.

Milliyetçilik bir anlamda da, ötekine tepkinin dışavurumudur. Buna hınçtan doğan milliyetçilik diyebilirsiniz.

Bir ulusun varlığı günübirlik uzlaşmalara dayanmaz. Dil, din ve kültür bir günde oluşmamıştır. Kültürel varlıklar bir günlük iş değildir.

Cumhuriyet, dilsel bir uzlaşma hareketidir. 1789 Fransız devriminin ana ekseni de budur. Türkiye’de de böyle olmuştur.

Ulus, devredilemez kolektif mirasın kuşaktan kuşağa aktarılması çerçevesinde örgütlenir.

Anlatmaya çalıştığım çerçevede, emperyalizme karşı ulusal kültürü imdada çağırmak önemli bir görevdir.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank