content
19 Mar

Sağlık (ve Sıhhati Bozma) Bakanlığı

Tarihimizin Sıhhat ve İçtimai Muavenet Vekaleti, bir türlü dikiş tutturamamış, dahilen ve haricen asla koordine olmayı becerememiş bir bakanlıktır Sağlık Bakanlığı.

Türkiye Cumhuriyeti’nin; binasının son derce güvenli şekilde muhafaza edildiği, olası bir saldırıya yönelik olarakbirçok önlemin alındığı, adeta Pentagon gibi korunan bakanlıklarından biri de Sağlık Bakanlığı’dır.

İşiniz düşmeye görsün Ankara Sıhıye’deki Sağlık Bakanlığı binasına. Kapılardan geçiş için her blok girişine turnikeler yerleştirilmiş ve her blok için bu turnikelerden geçişi sağlayan ayrı ziyaretçi kartları kullanılıyor. Ancak Genel Evrak Bürosu b blokta olduğu için, elinizdeki evrakı kayda aldırdıktan sonra diğer bloğa geçmek isterseniz elinizdeki kartla geçiş yapamaz, ana girişteki güvenliğe tekrar giderek yeni bir giriş kartı almanız gerekir. Bakanlık memurlarından bazıları, mesaisi teorik olarak saat 08:30 da başlaması gerekirken, pratikte öğlene doğru iş başı yapmayı uygun görürler. Sizin acil bir işinizin olup olmadığının elbette bir manası olmaz onlar için. Son derece nazik olan bay ve bayan memurlar işinizin hallolması için gerekli birime göndermek maksadıyla sizi önce bir katın bütün odalarını dolaştırırlar, en son uğradığınız odadaki memur ise  işinizin bir üst katta halledilebileceğini söyler. Bu hadise bütün katları dolaşıp yoklayana kadar devam eder. Sonunda da yanlış olmuş bu denilerek başka bir binaya gönderilirsiniz.

Devleti sömürmeyi adet haline getirmiş milletimizin, bu bakanlıkta da ister doktor olsun ister hizmetli, benzerleri mevcuttur.  ‘Ben aldığım paraya bakarım, gerisi beni ırgalamaz’ mantığıyla asgari düzeyde görevlerini yerine getiren birçok Bakanlık personeli, bu Bakanlığa hiçbir zaman layıkıyla sahip çıkmamışlardır.

Bütçeden sağlık sistemine yeterli kaynak ayrılmamakta, böylece hastane işletimi özel sektörün eline, dolayısıyla da kapitalizme teslim edilmektedir. Devlet bünyesinde kalanlarda da intikam alırcasına; gereksiz ameliyat, tahlil, röntgen, ilaç faturaları devlete kitlenerek, nereden koparsak kardır mantığı güdülmektedir. Allah’tan performansa dayalı döner sermaye uygulaması çıktı da, doktorlar hastalarına biraz daha özverili davranmaya mecbur kaldılar. Aksi taktirde bizim ülkemizde hizmetin kamusal özelliği diye bir şey söz konusu değildir maalesef. Ticari rekabetin olmadığı yerde hizmet de yoktur malumunuz…

Bir de hizmet alımı denen yeni bir adet edinilmiştir son zamanlarda. Taşeron uygulamalarla zaten zoraki ayak sürüyerek devam eden sağlık hizmeti iyice paramparça olmuştur.

Tabi IMF güdümünde olan ülkemizde IMF her alanda olduğu gibi SGK'ya da müdahale ederek, “sağlık harcamalarınızı azaltın” talimatı ile “paket fiyat” uygulamasının başlatılmasını münasip görmüştür. Böylece zaten şah olan hizmet uygulamaları şahmeran oluvermiştir. (Allah'tan IMF den kurtulduk bu arada.)

Durup durup yeni icatlar çıkaran hükümetin en son marifetlerinden biri de sağlık güvencesi olan hastalar da özel hastanelerde artık muayene ücreti ödemeye başlamıştır. Bununla da kalmayıp ilaç için de ayrı bir ücret ödeme zorunluluğu getirilmiştir.

Tamamen maddi çıkarlar üzerine kurulu olan sistemde sağlık bütçesinin sadece %0,8’’i koruyucu sağlık hizmetlerine ayrılmaktadır çünkü toplumun sağlığından daha önemli piyasa işleyişinin canlılığı söz konusudur.

Sağlık Bakanlığı bünyesinde görev alan doktorlardan tutun da veri giriş memuruna kadar birçok personel, sağlık hususunun insanın yumuşak karnı olmasından mütevellit, kendilerini öyle önemli sanırlar ki zannederseniz hepsi reisi cumhur… İnsanoğlunun bilinçaltında yatan birilerini ezme, kendini önemli hissetme güdüsü işte bu personelden bazılarında su üstüne çıkmak için fazlasıyla yol bulmuştur. Çünkü ister zengin olsun, ister fakir, ister vekil olsun, ister çöpçü sağlık konusu mevzu bahis olunca herkes terazinin aynı kefesine konur. Elin mahkûmdur çünkü onlara, alternatifin de yoktur çoğu zaman. Bunu bildikleri için keyiflerine kalmıştır size nasıl muamele edecekleri…

Bakanlığın mevcut insan kaynakları yapısı ile denetim hizmetlerini sürdüremeyeceği hele ki SSK Hastaneleri’nin devrinden sonra zaten sorunlu işleyen yapının kilitlenebileceği riski de yer almaktaydı. Dolayısıyla bundan neredeyse 4,5 sene evvel, zorunlu hizmete ilişkin kanun kapsamında, Sağlık Bakanlığı’na diğer kurumlardan nakil yoluyla müfettiş atanması kararı verilmiş, çeşitli kurumlardan toplam 80 müfettiş, üçlü kararname ile Sağlık Bakanlığına resmen atanmıştır.

Buna hiç de memnun olmayan kıdemli Bakanlık üstatları, ilkin bu gelen 80 müfettişe çaylak muamelesi yapıp burun kıvırsalar da içlerinde hakikaten işinin ehli olan müfettişler olduğunu anlamaları çok da zaman almamıştır. . Bu süre zarfında sayısız soruşturma-inceleme-teftiş-denetim-performans denetimi vb. birçok rapora imza atan bu müfettişlerin, görev yaptıkları süre içerisinde olumlu sicil aldıkları, hiç bir intibak problemi yaşamadıkları da çalışmaları ile gayet açık şekilde ortaya konmuştur.

Yalnız bu atamalar esnasında başvuru talebi reddedilen bir müfettiş, ret kararının iptali için çeşitli şekillerde dava açsa da bunlar da mahkeme tarafından reddedilmiştir.  Bunun üzerine çareyi, Sağlık Bakanlığı tarafından aynı yasa kapsamında yapılan müfettiş atamalarının tümünün iptali istemiyle dava açmakta bulmuştur.

Delinin biri kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış derler ya; bu dava sebebini haklı bulan Ankara 9. İdare Mahkemesi, Sağlık Bakanlığınca 5371 sayılı Kanun kapsamında, diğer kurumlardan nakil yoluyla yapılan müfettiş atamalarının tümünü oy birliğiyle iptal etmiştir.

Kararda, "Bakanlıkça daha önce atanan personel ile bu kadrolara atanmak istemiyle davacı gibi başvuran ve değerlendirilmeye alınmayan personel arasında belirtilen objektif kriterler doğrultusunda yapılacak sıralamaya göre yeniden işlem tesis edilmesi gerektiğine" yer verilerek, "Bu nedenle müfettiş kadrolarına atanan ancak yeterli şartlara haiz olmadığı anlaşılan personelin atamalarının iptal edilmesi gerektiği ortadadır" denilmiştir.

Davacının müfettiş olarak atanıp atanmayacağı konusu Sağlık Bakanlığınca yeniden yapılacak objektif bir değerlendirmeyi gerektirdiğinden davacının atanmaması yolundaki dava konusu işlemde sonucu itibariyle hukuka aykırılık bulunmadığı ifade edilen kararda, davacının müfettiş olarak atanması istemiyle yaptığı başvurunun zımnen reddine yönelik işlemin iptali isteminin de reddedildiği belirtilmiştir.(memurlar.net)

Danıştay’a temyiz başvurusunda bulunulmuş olsa da idari mahkemesi çeşitli engellemeler çıkararak dosyayı Danıştay’a göndermemekte ısrar etmiştir. Zira dosyanın Danıştay’a iletilmesi durumunda da lehte bir gelişme olacağı düşünülmemiştir. Bakanlık bürokratları çözüm üretecekleri yerde oyalama taktikleriyle zaman kazanmayı tercih etmiş, yeri geldiğinde canları pahasına 4 sene boyunca özveriyle Bakanlığın denetim yükünü taşımış olmalarına rağmen bu müfettişlere hiçbir vefa gösterilmemiştir.

Geçtiğimiz günlerde atama işlemleri yok sayılan müfettişler kendi kurumlarına gönderilmiş ve daha aradan iki gün geçmeden, aylardır temyiz kararı vermesi için beklenen Danıştay, müfettişlerin kendi kurumlarına gönderilmesi kararını reddetmiş ve bu müfettişlerin Sağlık Bakanlığı’na geri iade edilmesine karar verilmiştir.   

Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu…

Köpeksiz köy buldular diye değneksiz gezen üç-beş adamın lafıyla, 4.5 sene Bakanlık için memleketin muhtelif yerlerinde hizmet veren bu müfettişlerine sahip çıkmayan Bakanlık bürokratlarına söylenecek çok da bir şey olmamalı. Böyle bir hadise dünyanın hiçbir yerinde vuku bulmamıştır kanımca.

Eleştiriye zerre kadar tahammülü olmayan, en ufak bir eleştiride kükreyip makamını kullanan, kafasına uymayan herhangi bir konuda müsteşarını bile herkesin gözü önünde aşağılayan, kendine çok güvenen değerli Bakan, enaniyetinden bu konuda da taviz vermemiştir.

Sağlık Bakanlığı’nın Yönetici ve Denetleyici kadroları arasında bu hadiseler olup biterken, Devletin hemen her kademesinde biat kültürünün hâkim olduğunu, terfi ve atamaların liyakat göre değil mensup olunan cemaate göre yapıldığını iddia edenler için en şık cevabı, kimilerinin sosyal demokrat olduklarından mütevellit taraflı karar verdiklerini iddia ettiği, Danıştay vermiş,

‘Böyle bir iddia müfettişlik makamı için asla söz konusu olamaz’ demiştir.

Güler misin ağlar mısın koskoca müfettişleri düşürdükleri duruma?

Bazıları, aklı evvel birilerinin attığı taşı kuyudan çıkaralım derken bürokrasiyi sekteye uğrattıklarının farkındadırlar herhalde?

Malumunuz ülkemizde sağlık sistemi kusursuz şekilde işlediği için adamların böyle saçma sapan konuların peşinde koşmaktan başka uğraşları yok tabii(!) Yazık… Çok Yazık…

Tamamen zaman kaybı, kaynak kaybı, en önemlisi ise motivasyon kaybı söz konusudur ve ülkemizin hem bürokratik, hem siyasi yapısı adına utanç verici bir durumdur.

Bu süreçte emeği geçen bütün fesat zihniyetli, aşağılık kompleksli kişileri, bir vatandaş olarak kınıyorum. Adaletin er ya da geç tecelli edeceği bir hakikattir ama ne gerek var böyle oyunlarla denetim kadroları arasına fitne sokup, sistemin işleyişini aksatmaya?

Muasır medeniyetler seviyesi mi diyordu birileri…

Bu kafayla gidilirse askere, biraz zor alınır teskere…

Sağlıklı adamların başta olup yönettiği, sağlıklı günler…

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “Sağlık (ve Sıhhati Bozma) Bakanlığı”

  1. 1
    Dr. Ahmet FİDAN Says:

    Sayın Zehra Ulucak.
    Sağlık Bakanlığı ile ilgili ortaya koyduğun durumları az çok yaşamış biriyim.

    Bütün bürokrasi için genellik taşıyan bu durumlar Sağlık Bakanlığı için daha da fazla.

    Mekansal ve sistematik olarak var olan sıkıntılara ilişkin enzeri durumları yaklaşık olarak 6-7 yıl önce ben de yaşamıştım. Hatta yazı konusu bile yapacaktım. Ama bir türlü fırsat olmamıştı.

    Katılıyorum. İrdelemelerine katılıyorum.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank