content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

08 Mar

Bir Baba Ne Zaman Babalığı Hisseder?

«Öyle bir geçer zaman ki” dizisinin kahramanlarından Cemile, eski eşi Ali’ye şöyle bir söz eder: “Bir baba ne zaman baba olur? Çocuğunu kucağına aldığında.

Ya anne ne zaman anne olur? Karnında hissettiği zaman.”
Sözü yanlış hatırlayabilirim. Senaryoyu yazanlar, Cemile’ye çok güzel bir söz ettiriyorlar. Ve ben o sözü üçtür yaşıyorum.
Evet, biz babalar ne zaman babalığı hissediyoruz? Bence çocuğumuzu gördüğümüz ve kucağımıza aldığımız anda. Belki nadir babalar vardır. Anneyle beraber aynı anda hissedebiliyorlardır!
****
Aynur’la 2001 yılından beri beraberiz. Uzun yıllar çocuğumuz olmadı. Bir gün Doç. Dr. Nusret Kaya’ya gittik. Türkiye’nin kendi alanında en iyilerinden…
Hoca için bir hatırlatma yapayım, rüyaların asla geleceği anlatmadığını, geçmişi anlattığını iddia ediyor. Bu konu, uzmanlığı. Rüyalarla insanın psikolojik sorunlarını çözüyor. TRT için Kadınca için bir program hazırlarken, yayın arasında Aynur, o günlerde gördüğü bir rüyayı anlattı hocaya. Aynur çok yüksek bir binadan bir havuza atlıyor. Ve suya çok hafif düşüyor ve sakin bir şekilde suyun yüzüne çıkıyor.
Hoca rüyayı dinleyince Aynur’a döndü ve hiç düşünmeden, “Rahim anne olmak istiyor” dedi. Biz ise uzun süredir, tüp bebek için karar vermeye çalışıyorduk. Güvenilen bir yer bularak, bir kız bir de oğlumuz olsun istiyorduk. Aynur’la birbirimize baktık. Tebessüm ettik.
****
Bu görüşmenin ardından çok geçmeden, bir gün Aynur hamile olduğunu söyledi. Ve o rüyanın üzerinden 10 ay sonra, Okyanus dünyaya geldi. Ve Aynur’un karnında Okyanus’u sevdiğimde onunla konuştuğumda, Aynur soruyordu, ‘ne hissediyorsun?’ bense ‘hiçbir şey hissetmiyorum’ diyordum. Şaşırıyordu, yanıtım karşısında.
******
Amerika’da Boca Raton Hastanesi’nde normal doğum olacaktı ve sevgili eşimin yanındayım. Hasta odaları aynı zamanda doğumhane olarak kullanılıyordu. Doğum anının her anına şahitlik yapıyordum, ay-nen hamileliğinin 9 ay 10 gününe şahitlik yaptığım gibi.  Sunni sancılar başlatıyordu doktorlar ve yaklaşık 24 saat sürüyor ve doğum bir türlü gerçekleşmiyordu.
Doktoru, 10 dakika sonra doğum olmadığında anne ve çocuk için riskli olacağını belirterek, sezaryen için olurumuzu alıyor ve ameliyathanenin hazırlanması talimatını veriyordu. Filistinli hemşiresi Okyanus’un büyük bir çocuk olduğunu ve normal doğumun gerçekleşemeyeceğini söylüyor. Apar topar, ameliyathaneye doğru Aynur yola çıkarılıyor. Bana da istersem ameliyathanede bulanabileceğim söyleniyor.
******
Aynen doktorlar gibi giyiniyorum. Ellerimi onlar gibi yıkıyor ve içeri giriyorum. Ameliyat devam ederken, istersem fotoğraf makinesi ile çekim yapabileceğim söyleniyor. Anı yitirmemek için elimde fotoğraf makinesiyle, Okyanus’un ilk anını kaçırmamaya çalışıyorum.
Okyanus’u hemşerilerin elinde gördüğümde, gözyaşlarımı tutamıyordum. Hüngür hüngür ağlıyor ve fotoğraf makinesinin deklanşörüne basıyordum sürekli. Aynur göremediği için, o’na bir taraftan da Okyanus’u anlatıyordum. Hemşireler, ayak izlerini üzerimdeki önlüğe bastırdıklarında ve elime verdiklerinde, parmaklarına dokunduğumda mucizeye tanıklık yapmanın, baba olmanın doruklarında uçuyordum.
Ve “Öyle bir geçer, zaman ki!” dizisinde Cemile’nin Ali’ye söylediği sözü yaşıyordum.  ‘Bir erkek, babalığı çocuğunu ilk gördüğünde, dokunduğunda hisseder.’
Okyanusla tam 14 aydır her gecesini beraber yaşıyorum. İlk doğduğu andan itibaren dokunarak, sevgiyle, babalığı duyumsayarak, doyarak yaşıyorum.
*****

Büyük oğlum Can, şikâyet ederdi yıllardır. ‘Baba çocukluğumda seninle çok anım yok!’ diyerek. Ben de anılar bulurdum, ‘bak bunları yaşadık’ diye… Onun hatırlamadığı benim de zorlayarak ortaya çıkardığım anıları anlatırdım ona.
Ve bugün anlıyorum ne demek istediğini. 20’li yaşlardaydım, ilk baba olduğumda. Başımda kavak yelleri değil. Hayat denilen mücadelenin içinde dört koldan birden savaşıyordum. Üç ailenin sorumluluğu üzerimdeydi.
Beş aylık iken, askere gitmiştim. Döndüğümde iki yaşına yaklaşmış bir çocukla karşılamıştım. Ve bir çocuk için babasıyla ve tabi ki, en iyi diyalog kuracağı dönemi yitirmiştim. Askerden döndükten sonra ise yeniden çalışma ha-yatı.. Sabah 07’de otobüs durağında, akşam saat 10’da evde. Belli günlerde ise Küçükçekmece’nin karanlık sokaklarında illegal mücadelede parti örgütlenmesinde… Haftada bir gün olan iznimde ise, toplantılarda, parti toplantılarında, dernek örgütlenmesinde, politik tartışmalarda… Oğlumuz da yanımızda…
Gençliğini politik mücadelede yitirmiş bir kuşağın çocuklarıydık. Ve çoğumuz aynı zamanda ailelerimizle ve çocuklarımızla ilişkilerini de yitirmiş insanlardık.

Tüm gelişmişliğe rağmen,
gerideyiz.

Ve Atlas Akdeniz’e hamile olduğunu öğrendiğinde sevgili eşim Aynur, yine aynı soruyu soruyor ve ben yine aynı yanıtı veriyordum:
- ‘Ne hissediyorsun?’
- ‘Hiçbir şey.’
Ve doğumdan bir gün önce sabaha kadar hazırlık yapmıştık. Heyecanlıydık. Sabah erkenden Avcılar Hospital’da olduk. Saat 09’da Aynur’u sezaryen için ameliyathaneye aldılar. Doğum anında yanında olmak istediğimi söylüyorum. Mümkün olmadığı anlatılıyordu.
Amerika’da mümkün, Türkiye’de mümkün değil. Aramızdaki gelişmişlik farkı böyle bir şey oluyordu galiba…
Atlas Akdeniz’i, yoğun bakımın önünde görebileceğim anlatılıyor ve Aslan’la beraber bir alta kata iniyoruz. 10-15 dakika sonra bir hemşire “Aynur Cihan Tarakçı” diyor ve bakıyorum. Hemşirenin elinde bir çocuk. Daha temizlenmemiş. Camın arkasında temizlenmesini izliyorum. Gözyaşlarım akmaya başlıyor. Aynı Okyanus’da olduğu gibi… Ve ben babalığı, gördüğüm anda hissediyorum. Bu satırları yazarken bugün dördüncü gün.
*****
Dün akşam sabaha kadar yanında yattım. Altını pislediğinde kıyameti koparı-yor. Sanki etlerini kerpetenle koparıyorlar. Ardından karnı acıkıyor aynı feryad-ı figan. Gözlerim kapanıyor. Dört gündür uykusuz ve yorgunum. Annemizin yorgunluğu mu; anlatılamaz. Annelerin çektiği acılar, inanın bizler dayanabilir miyiz, o acılara bilemiyorum. Anne olmak onun için kutsal. Babalık o kadar kutsal değil bence.
*****
Amerika’da Okyanus’u hastaneden çıkarmadan mutlaka anne ve babaya eğitim veriyorlar. Görmezseniz bu eğitimi çıkarmıyorlar sizi hastaneden. Sonra arabanızda çocuk koltuğu yoksa asla çocuğu size teslim etmiyorlar. Bizde mi, Allahlık Ali bey… Ne bir eğitim, ne de çocuğu eve nasıl götüreceğimiz… Ne soran var ne de anlatan.
*****
Ve ben 3. oğul babası. Sevgili eşim Aynur’la ikinci oğlumuz.
Atlas Akdeniz iyi ki doğmuşsun. İyi ki, oğlumuzsun…
İyi ki, Can ve Okyanus ağabeylerin var.
Ve iyi ki, mucizeye tanıklık yapmaya devam ediyorum.
Ve iyi ki Sevgili eşim Aynur; sen varsın…
Asla bir daha baba olmayı düşünmeyeceğim bir hayatta beni mucizelere tanıklık yapmayı, yeniden baba olmanın müthiş keyfini yaşattın. Teşekkür ederim…
Not. Hastanede bizi yalnız bırakmayan, telefon eden, çicek gönderen tüm dostlarımıza yürekten teşekkür ederim. Avcılar Hospital’ın personeline, doktorlarına, Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Recep Tetik’e ve Yönetim Kurulu Başkanı, Edirne Milletvekili Dr. Mehmet Müezzinoğlu’nda ilgileri için ayrıca teşekkür ederim.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank