content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

11 Nis

Benim!

Araftakilerin Arasattaki Duaları:

Genellikle insanlar hep kendileri için yaşarlar. Çok az bir kısmı da başkaları için. İnanan insanlar için Yüce yaratıcı böyle yaratmış, inanmayan insanlar için, kozmoz DNA yı böyle kodlamış. Her iki karakter arasında kümeleşir genelde insanlar. Eğer bu yaşama şeklini doğrusal (lineer) olarak kabul edersek, kendi için yaşayanların en uç noktasındakilere "egoist" veya "bencil" veya "çıkarcı" denmekte, başkaları için yaşayanların en uç noktasındakilere de "enayi", "saftirik", "saf", "aptal" ya da daha ağırıyla "mal" gibi hakaret sıfatlarından biri kullanılır.

Yine biz insanlar, yaşamın içindeki durumları değerlendirirken kategorizasyon yapmaya, ayırmaya çok hevesliyizdir. Genellikle bu tür olayları anlatırken en temel ayrımı ben yaparım ve derim ki, "insanlar ikiye ayrılır, insanları ikiye ayıranlar veya ayırmayanlar diye". İnsanları ikiye ayırmaya hevesli bu insanlar çoğunlukla üçe veya daha fazlasına ayırmayı tercih etmezler. Oysa ki, yaratıcı bile insanları iki cins olarak yaratmamış, erkekleri, kadınları bir de hünsaları yaratmış. Yani her iki cinsiyet özelliklerini aynı bedende taşıyanları. Bunun yanında da bir taraftan cenneti bir taraftan cehennemi bir taraftan da a'rafı yaratmış. Yani, cennetliklerin yanında, cehennemlikler, bir de arasattakiler.

Nedense arasattakiler tüm insanlar tarafından görmezden gelinir veya sınıflandırma dışında tutulur. Çünkü onlar azınlıktadır, hem de çok çok azınlıkta.

Tanrıya İnanan insanlar için bir soru soruyorum şimdi. Söyleyin bakalım, elini açan kaç kişi kendinden başkası için dua eder, veya aynı şekilde kaç kişi elini dua veya yalvarma için açtığında ilk duası kendisinden başka birisi için olur? Aslında yaratıcı her insanı biraz egoist yaratmıştır. Metabolizmasını, canlılığını sürdürebilsin hayatta kalabilsin diye. Tıpkı vücuda zarar geldiğinde acı duygusunu yaratarak vücudun korumasını sağladığı gibi. Ama nedense birçoğumuz önce kendini düşünme dediğimiz "bencillik" karakterini bütün bir ömür boyu, yaşamın bütün bir alanında neredeyse bütün olaylar karşısında gösterir. Bu halleri arttıkça daha fazla hayvansallaştıklarını bilseler de bilmeseler de böyle davranırlar.

Adına evrim denilen teorinin bir parçası da zaten "doğal seleksiyon" değil miydi? Bu ilkenin ucu da önemli ölçüde bencilliğe dayanmakta ve mesele de burada başlamakta. Ne kadar ben, ne kadar sen veya ne kadar benden gayrısı?

Bütün bunları düşündükten sonra şimdi sorarım.

Sahiden kaçımız yaratıcıya el açtığımızda önce (sevdiğimiz) başkaları için dua etti!

Hep "kimsin" sorusundan daha çok "benim" cevabına daha yatkın değil miyiz?

Hep el açtığımızda "Allah'ım beni.... (veya) bana... diye başlamıyor muyuz?

Bir gün de ilk cümleniz hak ettiğini düşündüğünüz yakınınız için olsun. Dua kendine yapılırsa bir derece başkalarına yapılınca iki derece daha fazla kabul olurmuş diye biliyorum.

Benim olsun, benim, benim, benim, benim, benim....  nereye kadar.

Peki senin olsun. Bütün saraylar, bütün dünyalar. Ama senin dışında başka bir insan kalmadıysa sen kimsin?

Söyle kuzucuk sen kimsin?

Mutlu mesut ve "ben" den biraz daha arındırılmış ama karşı en uç çizginin enayi sınırına da yaklaşmayan bir yaşam temennisiyle pazar kahveniz hatır küpüyle dolsun.

Esen kalınız.

Not:
Bu yazı, www.bilgiagi.net, www.bilgievreni.com, www.gazetecanik.com, www.balikesirbirlik.com www.kamudanhaber.com, www.haberanaliz.net, www.siyasalforum.net, www.gunesgazetesi.net, www.gercekgazete.web.tr, www.ahmetfidan.com ile, Gerçek Gazete, Balıkesir Demokrat, Halkın Sesi, Güney Marmara Yaşam ve Fatsa Güneş gazetelerinde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.

Etiketler : , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

7 Kere Cevaplanmış to “Benim!”

  1. 1
    Halil DAĞ Says:

    en büyük ben'in yaratıcıda olduğunu da unutmamak gerekir:)

  2. 2
    Zehra ULUCAK Says:

    Kıymetli Hoca'm,

    Dünyalık kaygıları çok olan insanlar 'BEN' ile başlayan dualar ederler.
    Kimin kim için ne istediği ise buradan yazılmayacak kadar mahremdir.Kimsenin kalbini yarıp içine bakamadığınıza göre insanların dışarıdan görünüşlerine aldanmak doğru değildir.

    Diğer bir bakış açısı ise, farkettiyseniz uçak havalanmadan önce hostesler talimat verirken hava boşluğuna düşülmesi halinde yukarıdan inen hava maskelerini çocuklu annelerin önce kendilerine sonra çocuklarına takmaları söylenir.
    Düşündünüz mü neden?

  3. 3
    a.fidan Says:

    Tam sana yakışan bir cevap vermişsin Zehra Hanım.

  4. 4
    Ahmet AY Says:

    Değerli Hocam,
    "ben" duygusu başkalarının hak ve hukukunu çiğnemediği sürece, başkalarını ihmal etmediği sürece, kimseyi hor, hakir ve küçük görmediği sürece varsın olsun o kadar da...

  5. 5
    Halil DAĞ Says:

    Büyük insanlar ben kelimesinden kaçarlar.
    Kibirli kendini dev aynasında gören megalomanlar ise her şeye ben diye başlarlar.
    Tıpkı şeytanın Adem karşısında ben dediği gibi.
    Maalesef ki şu an toplumumuz bu hastalığın pençesindedir.
    En azından bu hastalık bir çok önemli yöneticimizin ruhuna sirayet etmiş durumdadır.

    Benim vekilim, benim milletim, benim bakanım, benim bilmem neyim... bu ülkenin yönetici sınıfının ağzından her gün duyduğumuz sözler...

  6. 6
    a.fidan Says:

    Aslında konu son günlerde hayli içimde birikmişti.

    Önce kendini düşünen, başkalarını birer çer-çöp, kum tanesi gören kendilerinde her şeyin sahipliğini veya emredeni olarak gören kişiliklere karşı kaleme alınmış içine biraz kategorizasyon biraz dua teması zerkedilmiş (enjekte edilmiş) bir yazıydı.

    Hasılı herkes kendini bilir. Lineer davranış düzleminde her iki aşırı uçta nerede olduunu takdir eder. Yaradan her iki taraf için her konuda aşırı uçları sevmez. Zaten bu tük kişilikler toplumda ya ezilir yok olurlar, ya da diğer uçtaysa dışlanırlar. Hiç bir yerde barınamazlar.

  7. 7
    Hafize ASLAN Says:

    Merhaba
    Benim tecrübelerime göre çok uzun süreler başkaları için dua etmek bir süre sonra insana kendini unutturuyor.Doğada herşeyin kendince dengesi var.Doğadaki dengesizlikler insanları nasıl etkiliyorsa iç dünyamızdaki dengesizliklerde hayatımızın sonrasını etkiliyor.İçsel dengemizi bozup egomuzu tamamen unutarak hep başkaları için dua etmekte kendimize ihtiyaç duyduğumuzda iç dünyamıza dönmeyi ve hatta bencilleşmeyi engelliyor.Ama görüyorum ve hissediyorum ki insanın hayatta karşılaştığı zorluklarda,özellikle dua ettiği insanların ihanetine uğradığında düştüğü yerden kalkabilmesi için kendine de ihtiyacı var.Bu nedenle dış dengeler gibi iç dengelerimizi de koruyup bazen başkaları bazen de kendimiz için dua etmek bana daha doğru geliyor.Hep ben değil ama hep diğerleride değil.Bazen onlar bazen bennn...



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank