content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

08 Şub

Zehir

Bir yeryüzü cenneti, sosyal mühendislikle değil,
Sevgi ve affetmekle kurulur. “ Dostoyevski-

Çoğumuz diğer kişilerle olan olumsuz ilişiklilerde, yanlış davranış ve uygulamalardan dolayı iç dünyamızı yıktığımız gibi sonradan düzeltilmesi güç olan bir durumla karşı karşıya kalabiliriz.Yeryüzünde salt mutluluk diye bir şeyin olmadığı ve mutluluk kendi zehrini içinde taşıdığı ya da dışarıdan başka bir şey işin içine karışıp onu zehirlediği söylense de aslında, bu olumsuz davranışları karşılayan insan güçlü iradesi ile mutluluğu yine de yakalayabilir. Bunda başarılı olamayanlar ise, sigara, alkol, ilaç ve diğer uyuşturucuların yardımı ile başa çıkma yöntemlerine baş vurabilirler.

Hemen hemen hepimizin bildiği ve ince mankenler başlığında verilen magazin programlarında çoğumuzun baş etmekte zorlandığı illet hastalıklardan birisi olan stresle başa çıkmanın yöntemlerini hepimiz neredeyse ezberledik. Her sabah güne başlamadan yapılan egzersizlerin, dengeli beslenmenin, kültürel ve sosyalleşmenin (sanal alem denen Internet dışında) önemi, zamanın iyi yönetilmesi, sevgi ve hatta cinselliğin yanı sıra, iyi bir uykunun insanı mutlu ettiği artık kanıksanmaktadır.

Artık uzmanlar hobinin de insanların mutluluk üzerindeki etkisi üzerinde önemle durmaktalar. Hobisi olan kişilerin depresyon denen çağın önemli hastalığına yakalanmadıklarını belirtmelerine rağmen, çoğumuz yine kendi dünyamız ardına gizlenerek insan ilişkilerinden, sinema, tiyatro ve hobilerimizden uzak bir dünyada yaşar olduk. Bu duruma getiren etkenleri irdelersek, önümüze bir çok nedenler sıralanabilir. Ekonomi en başı çektiği gibi, teknolojiye esir düşen insanlar, sanal alem içinde kaybolmuşluğu yaşamaktadırlar.

Gıdaların kimyamız üzerindeki ruh dengesini koruduğu artık bilimsel olarak kanıtlanmıştır. Siz hiç ruhumuzu iyileştiren besinleri biliyor musunuz? Ben size burada bir kaçından bahsetmek istiyorum.

* Patlama durumundaysanız, makarna ve ekmek yanı sıra taze meyve tüketmeniz öneriliyor. Bunu zaten toplum olarak yapıyoruz. Türkiye'de kişi başına tüketilen ekmek miktarı yıllık olarak 200 adet olarak belirlendi. Ama yinede sinirli olmamıza bir türlü anlam veremedim.

* Düş kırıklığı için, kereviz ve havucun faydalı olduğu,
* Kara sevda çekiyorsanız, pirinç ve şekerden kaçınılması,
* Hiçbir şeyden memnun olunmuyorsa, soğan ve pırasayı tercih edilmesi,
* Çikolatanın her türlü isteği kamçıladığı, ihtirasları şahlandırdığı, bademin ise hiddeti dindirdiği söylenmekte.

Ve ben bunların hepsini düzenli olarak yapıyorum ‘yine asabiyim' diyorsanız, o zaman, en kısa zamanda doktora baş vurmanızda fayda var diye düşünüyorum. Bu gün sizleri benim çok sevdiğim, hoş olduğu kadar düşündürücü bir anekdotla baş başa bırakmak istiyorum.

“ Uzun yıllar önce Çin'de Li-Li adlı bir kız evlenir ve aynı evde kocası ve kaynanası ile birlikte yaşamaya başlar. Lakin kısa bir süre sonra, kayınvalidesi ile geçinebilmenin çok zor olduğunu anlar.
Gelin ve kaynananın kişilikleri tamamen farklıdır. Bu da onların sıs sık kavga edip tartışmalarına yol açar. Bu ise Çin geleneklerine göre hoş bir davranış biçimi değildir. Bu nedenle çevrenin oldukça tepkisini alır. Birkaç ay sonra bitmez tükenmez gelin-kaynana kavgalarından sonra ev, onun ve annesi ile karısı arasında kalan eşi için de cehennem haline gelmiştir. Artık bir şeyler yapmak gerektiğine inanan gelin, doğruca babasının eski bir arkadaşı olan baharatçıya koşar ve derdini anlatır.
Yaşlı adam, ona bitkilerden yaptığı bir karışım hazırlar ve bunu 3 ay boyunca her gün azar azar kaynanası için yaptığı yemeklerin içine koymasını söyler. Zehir azar azar verilecek, böylece onu gelinin öldürdüğü belli olmayacaktır.
Yaşlı adam, genç kıza, kimsenin ve eşinin şüphelenmemesi için kaynanasına çok iyi davranmasını ister. Gelin, eve döndüğünde kaynanasına her gün en güzel yemekleri yapar. Kaynanasının tabağına da azar azar zehir damlatır. Kimseler şüphelenmesin diye de ona çok iyi davranır. Bir süre sonra kayınvalidesi de çok değişmiştir ve ona kendi kızı gibi davranmaya başlar. . Evde artık barış rüzgarları esiyordur. Genç kız kendisini ağır bir yük altında hisseder. . Yaptıklarından pişman bir vaziyette baharatçı dükkanının yolunu tutar ve yaşlı adama şu ana kadar kaynanasına verdiği zehirleri onun kanından temizleyecek bir iksir vermesi için yalvarır. Yaşlı kadının ölmesini artık istemez.
Baharatçı yaşlı gözlerle karşısında konuşan Li-Li ‘ye bakar ve kahkahalarla gülmeye başlar ve kıza; “ Sevgili Li-Li sana verdiğim sadece vitaminlerdi. Olsa olsa kayınvalideni sadece güçlendirdin. Hepsi bundan ibaret. Gerçek zehir ise, senin beyninde olandı. Sen ona iyi davrandıkça o da değişti ve yerini sevgiye bıraktı. Böylece siz, gerçek bir ana-kız oldunuz. Der.

Yine kısadan hisse “ Gül veren elde gül kokusu kalır” ve “ Sevilen insan, sevgisini insanlara veren insandır” Çin atasözüyle yazımı noktalıyor,

Yeni yılda da Sağlık, Sevgi ve Mutluluk üçgeniniz hiç eksilmesin diyorum…

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank