content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

17 Eki

Zamparanın Dişi

Kaç gündür yüzüne baktıkça öfkem Ağrı Dağı kadar büyük oluyor. Bıyık altı sinsi sinsi gülüşüyle de iyice asabımı bozuyor. Deli şeytan diyor… Tövbe tövbe…

- Hayırdır bu süslenmeler boşuna değil, gene neler çeviriyorsun?
- Tepemi attırma benim.
- Tepen atacağına aklın artsın. Kaç yaşına geldin hâlâ…
- Ne yapmamı istiyorsun çekil git başımdan…
- …
Hem ıslık çalıp hem üç tel saçını tararken:
- Ne kadar yakışıklıyım gel de bana bir bak. Özel bir şey yapmama
gerek yok ki...
- Ukala!

Ne zaman ayna karşısına dikilse, anlıyorum ki yine bir şeyler karıştırıyor. On yıllık evliliğimizde yaptığı yanlışlara altı yaşındaki kızımın hatırı için katlanıyorum. Babasına olan düşkünlüğü yüzünden yaptıklarını sineye çekiyorum. Elbette bir zaman gelecek bu ahlâk fukarasından kurtulacağım ama şimdilik susmam gerekiyor.

- Geç geleceğim akşam beni bekleme.
- El insaf be adam daha evden çıkmadan geç geleceğim diyorsun.
- Geç geleceğimi söylüyorum ya neyine yetmiyor.
- Demek geç geleceksin öyle mi?
- Hı Hı.

O ayna karşısında beni hiçe sayarak süslenirken aklıma:
- Dişimi geri ver, demek geldi, çok da hoşuma gitti bu düşüncem. Sinirlenmeyi bir tarafa bırakıp, bir ay önce hediye yaptırdığım takma dişleri geri almaya karar verdim. Ağzında dişleri olmayınca oldukça çirkin olan eşim nasıl olsa birkaç haftadan önce yeni diş yaptıramayacaktı. Bu durumda az da olsa içim ferahlayacaktı.

- Delirdin mi sen.
- Evet delirdim dişimi istiyorum vereceksin.
- Yahu diş geri istenir mi?
- Ben istiyorum vereceksin.
- Canımı sıkma, git işine bak.
- Vereceksin o kadar.

Arkamdan mutfağa gelerek benimle mücadele ederken sinirinden yüzü kıp kırmızı olurken, elleri yumruk pozisyonunu aldı. Bu hali için için güldürse de beni, kararımda tüm ciddiyetimle direttim.

- Parasını vereyim dişler benim olsun.
- Olmaz dişlerimi istiyorum.
- Dünyanın neresinde görülmüş böyle bir şey.
- Neresinde görülsün ya da görülmesin dişimi istiyorum işte o kadar.

Yüzüme bakıp başını sağa sola sallarken içinden geçenleri görebiliyordum.
- Bak… Hanım yapma etme.
- Vereceksin o kadar.

Mutfağın bahçeye bakan penceresindeki perdeleri araladım. Kar taneleri havada dans ederek yere iniyordu. Bembeyaz olan şehrin güzelliği insana huzur veriyordu. Ağaç dallarına birikmiş kar adeta kartpostal görünümü sergiliyordu. Gözüm evlerin bacalarından tüten dumanlara ilişti, bakınca güzel görünen her bir hanenin içinde kim bilir neler gizlidir diye düşündüm.

- Çıkıyorum ben.
- Dişimi ver sonra ne yaparsan yap. İstersen gece hiç gelme. Dediğimde
asık suratıyla yanıma gelerek mutfak penceresini açtı ağzından dişlerini hışımla çıkarıp, üçüncü kattan aşağıya fırlattı. Hızlıca dış kapıya yönelerek olanca gücüyle çarpıp gitti.

Hiçbir tepki vermeden pencereden dışarıyı seyretmeye devam ettim. Dişin düştüğü yere komşunun köpeği olan çopur gelerek dişi alıp kaçarken:

- Bırak dişimi arsız hayvan, deyip paltosunun eteğini sağa sola savurarak kar altında dişini kurtarmak için köpeğin peşine koşuşu mutlu etti beni.

Evin içinde yüksek sesle:
- Bu dişsiz halinle süslenip zamparalık yap da göreyim seni. Sözümle
Kahkaha atarak ardından ev işlerime koyuldum.

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank