content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

29 May

Türkiye’nin Yeni Kimliği; Dindar Türkiye

DIŞİŞLERİ Bakanlığı, devlet protokolünü yeniledi. Aslında devlet protokolü eskiye, en eskiye dönülerek yenilendi.

Yeni düzenlemeye göre, önceki listede 51. Sırada olan Diyanet İşleri Başkanı, kuvvet komutanları, bakanlar, orgeneral ve oramirallerin önünde 10. sıraya alındı.Genelkurmay başkanının eskiden olduğu gibi 3. sırada olduğu listede, ana muhalefet partisi genel başkanı 4. sırada yer aldı. STK başkanları ise Devlet Protokolü'nde Tuğgenerallerin önüne alınıp 35. sırada yer aldı.

Bu listeye bakarak "iyi olmuş" demek mümkün ancak,

Batılı ülkelerde seçilmişlerin atanmışların önünde yer alması ile ilgili hiçbir sıkıntı yaşanmazken bizde hala ceberut devletin çatık kaşları altın yaldızlı şapkaların altında görünüyorsa ve protokol listesi bu kadar uzun tutuluyorsa daha çok sivilleşeceğiz demektir.

Demokratik sistemin olmazsa olmazı siyasi partilerdir ve dünyadaki bütün demokrasilerde olduğu gibi iktidar partisinden sonra ana muhalefet partisi gelir. Ama eğer atanmış Genelkurmay başkanı halkın seçtiği temsilcisi ana muhalefet partisi başkanından bir sıra önde tutuluyorsa, sivilleşmemiz için daha beklememiz gerekecek. Sivil bir devlet protokolü olacaksa, seçilmişlerin atanmışlardan sonraya alınması söz konusu bile olmamalıdır.

Ama benim asıl üzerinde durduğum konu Diyanet İşleri Başkanının protokoldeki yeni yeri. Zira eski protokolde 51. sırada olan Diyanet işleri başkanının yeri 10. sıra. Tam 41 sıra atlayarak 10. sıraya getirilmesi Türkiye’nin “yeni kimliğiyle” alakalıdır;

Dindar Türkiye…

Dindar Türkiye derken bunu “dini kurallar/şeriatla yönetilen Türkiye” olarak anlayanlar ve algılayacaklara buradan selam ediyorum.

Türkiye, halkının inancıyla savaşmayı bırakıp kimliğini yeniden tanımlayan bir adım atıyor. Yapılan protokol değişikliğini de böyle görüp, yaşadığımız sürecin bir parçası olarak kabul etmemiz lazım. Bu süreci aksaklıklara rağmen Türkiye'nin demokratikleşmesi, daha önceleri vesayetlere vesile olan askerlerin etkinliğinin kırılması olarak görmez isek yaşadığımız süreci tam manasıyla anlamamışız demektir.

Yani,

Türkiye'nin 2023 hedeflerinden bir tanesi de yeni protokole yansıyan “dindarlığıyla barışık” bir gelecektir. Bu "dindarlık projesi"nin "dindar gençlik" söylemi ile beraber okunması halinde DİB'in, halkın arzuladığı konuma yükseltildiği ve 1930'lardan itibaren "ölü yıkama teşkilatı" görünümünden de çıkarıldığı rahatlıkla görülebilir.

Anlaşılan o ki, bir ülkenin "formaliteleri" protokol ve vitrinleri o ülkenin halkına, halkının inanç ve değerlerine yaklaşımını da ortaya koymaktadır.

Bakın, Diyanet İşleri Başkanı Prof. Mehmet Görmez, ”Bu son gelişme çok tabii, olması gereken, normal bir gelişmedir. Bunu ben şahsen devletin Diyanet’e bir ihsanı olarak değil milletimizin talebi olarak değerlendiriyorum” derken bizim de belirttiğimiz “dindarıyla barışık” cumhuriyetten söz ediyor.

Dindarıyla barışık olmayan Türkiye despot olmak zorundaydı ve ülke 80 yıl bu minvaldeydi. Ancak Türkiye için yeni bir kimlik inşası söz konusu olunca bunun ilk sırasını sivillikten sonra dindarlık gerekli görüldü.

Diyanet İşleri Başkanlığı da ülkede yaşayan bütün dinlerin, mezheplerin ihtiyaçlarına cevap verecek duruma gelmelidir. Halkının kahir ekseriyeti Müslüman olan Türkiye, model ülke olma sorumluluğunu ancak bu anlayışla yerine getirebilir.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank