content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

31 May

Tarım, İklim Değişikliğinde ne Kadar Masum ?

Toplumun büyük bir kesimi, küresel ısınmanın olumsuz etkilerini çoktan gözlemlemiş ve olayın şakaya gelir yanının olmadığına inanmış görünüyor. Buna karşın, bazı ülkelerdeki kömür lobileri küresel ısınmanın gerçek dışı olduğu şeklindeki karşı görüşleri ileri sürmektedirler (kaynak[1]).

Küresel ısınmanın temel nedeni, atmosferdeki doğal gaz (su buharı, karbon dioksit (CO2), metan (CH4), azot oksidül (nitroz oksit) (N2O) ve ozon (O3)) miktarlarındaki değişimlerdir. Yüz milyonlarca yıldan beri süre gelen doğal sistemin bozulması maalesef insan kaynaklıdır ve endüstrileşme sonucu ortaya çıkmıştır. 1958 yılında 315 ppm (milyon hacimde bir molekül) olan atmosferdeki yıllık ortalama karbondioksitn, 2012 yılında 394 ppm’e untitled ulaşmasındaki istatistiki önemli doğrusal korelasyon (yıllarla) olayın ciddiyetini yeterince sergilemektedir. Atmosferik sera gazlarının artışı yalnız sıcaklığa değil hava basıncı, rüzgâr, fırtına, tayfun, yağış ve atmosferik diğer değişikliklere yol açmaktadır.

Gelişmiş iklim modellerinden iyimser ve kötümser tahminlere yöre, 2100’lerde, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarının 1 - 4 C° artması beklenmektedir. Ne var ki, söz konusu iklim değişikliğinin tarımdaki olumsuz etkisi şimdiden yaşanmaya başlanmıştır.

Sera gazı başta olmak üzere, iklim değişikliğini tetikleyen kaynakların etkilerini en aza indirgemek üzere, birçok ülke çoktan bazı antlaşmalara imza atmış ve “İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planlarını” uygulamaya koymuştur. Örneğin Avrupa Birliği %20 - %30, Avustralya %15 - %25, ABD %17, Türkiye %11’lik salım azaltmayı taahhüt etmiştir. Fosil yakıt kullanımını aşağıya çekmek üzere devreye sokulan biyoyakıtlar, dünya gıda fiyatlarını yükselttiği gerekçesi ile AB’nde biyoyakıt kullanımına sınırlama getirilmiştir. Küresel ısınmanın neden olacağı kuraklığa karşı, bazı ülkelerin tarımlarında yeni kararlar almak zorundadır (Açıkgöz 2013: Küresel ısınmanın tarımda ilk Çan sesi: S. Arabistan’da Buğday tarımına son[2]

Bitkisel üretim karbondioksiti oksijene dönüştürerek, küresel ısınma kaynaklarının etkisini aşağıya çekse de diğer sera gazları ile ısınmayı tetiklemesi nedeniyle TARIM, iklim değişiminin ana sektörlerinden biridir. Şekil’den de anlaşılacağı gibi fosil yakıtlardan sonra % 14 payla tarım sera gazı salınımında ikinci sektör olarak karşımıza çıkmaktadır (Literatür). Ne var ki % 6 paya sahip orman açmaları ve toprak işlemeleri de tarım sektöründen ayrılamaz. Diğer taraftan fosil yakıtların kullanımında da tarımı yok sayamayız. Bu durumda, tarım sektörünün iklim değişimindeki olumsuz katkısı %20’lerin altında olamaz.

Söz konusu oranın yarısı metandan kaynaklanmaktadır. Metan gazı, özellikle hayvanların geviş getirmeleri, hayvansal gübrelerin toplanması, taşınması ve dağıtımı esnasında ortaya çıkmaktadır. Yine su içinde yetiştiği için, çeltik tavalarındaki fermantasyon da metan gazının üretilmesine neden olur. Nitroz oksit, toprak işleme esnasında ve dikkatsiz suni gübre uygulamalarında açığa çıkan gazdır. Karbondioksit her ne kadar fosil yakıtlardan kaynaklanıyorsa da, yeni tarım alanlarının açılması aşamasında da oluşmaktadır. Bu gazların küresel ısınma nedeniyle gelecekte etkileri daha da artıracaktır. Örneğin, yarının katlanacak gıda gereksinimini karşılayacak bitkisel üretimde kullanılacak gübre miktarı iki-üç kat artacaktır. O nedenle gübre kullanım tekniğinde yeni uygulamalara gereksinim olacaktır. Yine gelecekte nüfus artışının gereksinimini karşılayacak pirinç üretimi de, daha geniş alanlarla olası. O nedenle çeltik tarımında “gölleme”  yöntemleri yerine “kır çeltiği”, yani yağmurlama sistemleri arayışları yerinde olacaktır.

Küresel ısınmanın gıda güvenirliliğini tehdit ettiği yadsınamaz. O nedenledir ki dünyada “bu konuya öncelik verilmelidir” çağrıları yapılmaktadır. Özellikle atmosferdeki karbondioksit oranının artması ile gıda maddelerinde yaşanacak kalite düşüklüğü araştırıcıları daha da zorlayacaktır. Ne var ki daha şimdiden sera gazlarının azaltılmalarına yönelik bir seri gelişme uygulamaya alınmıştır. Örneğin,  N2O salınımının azaltılmasında minimum toprak işleme tekniği olan “anıza ekim”le daha az toprak işleme ve dolayısıyla daha az yakıt tüketilecektir. Nitekim yabancı ot ilacına dayanıklı soyanın anıza ekimi ile dünyada 1996-2012 yılları arasında sağlanan yakıt tasarrufu yanında, 203 milyon tonluk CO2 ‘in atmosfere karışması önlenmiştir[3]. Yine, biyotek çeşitlerin ekimi ile daha az insektisitin kullanımı ve dolayısıyla fosil yakıt tasarrufu yanında çevre kirlenmesinin de önüne geçilmiştir. Buradan insanoğlunun küresel ısınmaya esir düşmeyeceği sonucu da çıkarılabilir!

Nazimi Açıkgöz

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank