content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

03 Ağu

Raydan Çıkmış Yazı

“Savaş” psikolojisi bu demek;

Savaş yoksa çatışmalarda bile hakikatler ölürmüş bizde, vicdan pert, ahlak esir düşermiş oportünizme. Böyle dönemlerde çatışmadan yana olmanın getirisi yüksektir.

Herkes kriminoloji ve kronoloji uzmanı olmuş,

Bu, şu hatayı yaptı, bu, şu yanlışa düştü, bu, şu suçu işledi.

Bu tarihte PKK saldırdı, bu tarihte yol kesti, bu kadar araç yaktı, askeri, polisi şehid etti, kaç vatandaş öldürdü.

Cumhurbaşkanı Sayın Tayyip Erdoğan “Dolmabahçe yok” dedi, Bülent Arınç “cehenneme kadar” dedi, Mecliste yasa çıkmadı…

Bütün bu gerekçeler ki -çoğu doğrudur- yeniden çatışmalara, yeniden kan ve gözyaşına boğulmamıza gerekçe için sıralanıyor.

Tamam, haklısınız ve bütün yazdıklarınız doğru. PKK çok önceden ateşkesi bitirmişti. Bunları sıralarken TSK’nın operasyonlarında ne kadar haklı olduğunu ispatlamaya çalışıyorsunuz. Bunda da haklısınız, dünyada hiçbir devlet dağa çıkıp vatandaşına silah doğrultanlara müsamaha göstermez.

Bütün bunlara eyvallah, ama ya sonra?..

Bir adım sonrası için ne düşündüğünüzü öğrenebilir miyim?

Kaç bin kişi daha ölünce bu sorun çözüme kavuşur?

60 bin insan 30 yılda ölmüştü, Allah korusun bir 30 yıl daha mı sürecek bu ölümler?

Doğrudur, en son içine Emre Uslu kaçan Selahattin Demirtaş'ın Paralel trollerden alıntı "Diyarbakır bombasını da Suruç katliamını da Saray Gladyosu yaptı" tezviratı hiçbir insafa, hiçbir iz'ana sığmıyor. Baldıran zehrini içerek süreci başlatan Recep Tayyip Erdoğan’a, bunu sürdürmek için oy kaybını göze alan başbakan Ahmet Davutoğlu’na bu yapılanların kabul edilebilir tarafı yoktur.

Ne demek mi istiyorum?

Acil olarak normale dönelim diyorum. Yani yeni bir başlangıç veya yeni bir süreç, milletin razı olacağı bir süreç diyorum. Evet, bir önceki süreci PKK kendisi için fırsata çevirmişti, PKK’nın son iki yılda yaptıklarından vazgeçmesi gerek ve bunun için önlem şarttır. Bu süreç PKK’ya alan hâkimiyeti değil, bütün vatandaşların huzur ve selametini sağlamalı.

Ömrümde tek bir saniyeliğine bile PKK’lı olmadığımı, örgüte sempati duymadığımı, örgütün eylemlerini tasvip etmediğimi beni azıcık da olsa tanıyan herkes biliyor. Kimliğim bu kadar şeffaf. İslamcıyım, Kürt ya da Türk İslamcı da değil, hataları, günahları, sevabıyla sade, saf berrak İslamcı. Ümmetin sırtını dayadığı bu ülkenin onurlu yarınları için çırpınan bir İslamcı. Ömrünün 35 yılını “zalim devlet” diye geçiren bir İslamcı…

Herkesin tırstığı, saklandığı ve "dur bakalım ne olacak" dediği yıllarda "PKK silahları sustursun" diye dindar STK'larla beraber KANA DUR GİRİŞİMİ olarak Diyarbakır'da (25 Haziran 2010 ve sonraki haftalar) büyük riskler alarak meydanlardaydık.

Bu açıklamayı gerekli görmemin nedeni Bölgede yaşıyorum, Zazayım ve gördüklerim, yaşadıklarım farklı. Yazdıklarımın inancımdan, insanlığımdan süzüldüğünü, vicdanımın sesi olduğunu ve dolayısıyla başka yerlere çekilerek heba edilmemesini istiyorum. Söylediklerim isabetli değilse beşer oluşuma, isabetli ise insani yanıma verilsin lütfen.

Allah şahit ki PKK’nın zaman kazanmasına çalışmıyorum, Türküyle, Kürdüyle, Arabı, Lazı, Çerkezi ve diğer etnik ve dini unsurlarıyla milletimizin ve ümmetin kazanması içindir çabam.

Normale dönelim, hemen. Değil PKK, hiç kimse bu millete diz çöktüremez, kimse bu ülkenin sırtını yere getiremez, kimse bu milletin geleceği ile oynayamaz.

Gelin kimsenin bu milletin evlatlarının kanı üzerinden hesap yapmasına da izin vermeyelim. Çünkü Batı’da da, Doğu’da da çocuklarımızın kanı üzerinde sörf yapmak isteyen o kadar dost ülke! var ki sormayın.

YENİ MEDENİYET, YENİ TÜRKİYE sevdamız engellenemeyecek inşaallah, bu kutlu yolculuğu aziz ve kadirşinas milletimizle yürüyeceğiz.

Acil Jest Gerek

Bu süreçte ilk olarak acil jeste ihtiyaç var.

“Bağdadi İŞİD’in lideri değil, Erdoğan İŞİD’in lideridir” diyen sürecin paydaşlarını duymayalım,

Haftalar önce “Devrimci halk savaşı başlatıyoruz” diyen barış yanlılarını! es geçelim,

“Bütün Türkiye savaş alanına döner” diyenleri hesaba katmayalım, ama bunları tanıyarak ve bunlara rağmen acil jest yapmamız gerek. Bu jest millete yapılacak, bugün yapılmazsa bile yarın mutlaka yapılacak, o zamana kadar çok evladımız ölmesin diyorum.

Ne gibi mi?

PKK derhal ateşkes ilan etmeli, eylemsizlik kararı almalı, kaçırdığı vatandaşları serbest bırakmalı. Abdullah Öcalan’ın silahları bıraktırma da dâhil her konuda tam yetkili olduğunu ilan etmeli Kandil. Bunun üzerine Öcalan’ın İmralı’ya gidecek olan bağımsız STK temsilcileri, gazeteci ve aydınlarla yapacağı görüşmede kameralar karşısında silah bırakma konusunda örgüte talimat vermesi, sınır dışına çıkış için ve diğer konularda örgüte direktifler vermesi yararlı olabilir.

Devlet de mesela hasta tutukluların serbest bırakılmasını sağlayabilir. İçeri-dışarı gidiş ve dönüşlerle ilgili düzenlemeyi meclise getirebilir.

Eminim ki bu jestlerle olayların seyrini değiştirebilir, 78 milyonun kardeşlik mührünü İslam âleminin makûs tarihini değiştirerek tarihin sayfalarına vurabiliriz.

İşte o mührün vurulduğu gün varsın ben de kardeşliğe vurulmuş bir mü’min olarak kâmil iman ile can vereyim.

Rabbena heblena min ezvacina ve zurriyatina kurrete e’yunin, vecelna lilmuttakine imama/ Rabbimiz! Bize gözaydınlığı olacak eşler ve nesiller bahşet ve bizi muttakilere önder/örnek eyle.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank