content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

27 Oca

Rahmete Dönüşen Zulüm!

Değerli okurlarım!

Hiçbir zaman, sizin yanlış-doğru yaşam felsefeniz ve din anlayışınızla oynamayı aklımın ucundan bile geçirmiyorum. Zamanında bu ve benzeri düşüncelerle gereğinden fazla uğraştım.

Didindim, çırpındım, uykularımı kaçırdım.

Bir zamanlar, üniversite kapılarından “Aşağılanarak geri döndürülen başörtülü kızlara” çok üzülürdüm. Hatta onlardan yığın yığın tanıdıklarım, arkadaşlarım vardı. Bende onları o zamanlar yakından tanımıştım. Zamanla da kolay kolay çoğu dindar erkeğin kabul edemeyeceği gerçeklerin farkına varmıştım. Kamusal alanda başlarındaki örtüyle aşağılanan o kapalı kızları aslında en çok bizler aşağılıyorduk.

Evlerinden dışarıya çıkmayan, hiçbir iletişimde rol hakkı olmayan, perdeler arkasında bir kukla gibi oynattığımız bu kadınlar; dindar titri olan bazı erkekler için sadece yemek, içmek ve evcilik oynamak malzemeleriydi…

Yaşamın çoğu alanlarında edilgen bir partner gibi değerlendirilen bu güzel insanların, büyük bir oranının hayal ettiği gibi muhteşem bir hayatı yaşayamadan, 3-5 çocuk sahibi olduklarına hepiniz şahit olmuşsunuzdur. Dindar kızlarımızın çok azı, kendi istediği gibi bir hayatı yaşayabiliyor ya da özgür iradesiyle ideallerini gerçekleştirebiliyor!

Erkekle kadın arsına konan bu derin uçurumdan uzun süre bende nasibimi almıştım. Kafalarımızın içinde tüm özgürlükler yer ile bir edildikten sonra hangi konuda sağlam düşünebilirdik ki zaten…

Bence o başı kapalı diye üniversite kapılarından, askeriye alanlarından, devlet kapılarından aşağılanarak püskürtülen kızlarımız için bu durum hayatlarında karşılaşabilecekleri en güzel kovulmaydı.

Çünkü bu sayede ebeveynleri bu kızları yurtdışına gönderme imkanı buldular. Binlerce kapalı kızlarımız yurtdışındaki kültürü tanıdı, özgürlüğü gördü, özgüvenini tamir etti.

Böylece, zamanla kapalı kızlar için planlanan zulüm bir rahmete dönüştü.

Bu işkenceyi yapan çoğu beyinsizler acaba bunu hiç düşündüler mi?..

Şimdi adını hatırlamadığım bir Hollywood filmindeki Amerikan futbol koçunun sözü tamda buraya şak diye oturuyor: “En Büyük Oyun Kurucu Tanrıdır.”  Tıpkı Atatürk gibi…

Atatürk’ü de dindar camianın belli bir kısmı her zaman deccal ve İslam düşmanı olarak tanımlamıştır. Dudaklarında sahte bir Atatürk sevgisi olsa da, samimi olarak yürekten seven bir dindar grup ben daha görmedim…

Ama sonra anladım ki Atatürk’ün İslam’a yaptığı hizmeti hiçbir babayiğit yapmamıştır.

Osmanlıyı rezil eden, İslam ahlakını yerlerde süründüren, medeniyetin önünde bir kara set gibi duran bağnaz anlayışa asrın idarkine uygun gerekeli dersi veren Atatürk, yeni bir İslam anlayışı olan yeni bir neslin önünü açmıştır.

Medrese, tekke ve zaviyelerde oburluk yapmakla meşgul, dini kullanan (samimi müminleri paranteze alıyorum) bu sahtekar tayfayı memleketten silen Atatürk ile İslam ilişkisini en güzel anlatan, Çukurovalı Yazar Ekmel Ali Okur’un “Atatürk’ten Özür Diliyorum” adındaki kitabını bu vesileyle herkese tavsiye ediyorum. http://www.dr.com.tr/kitap/ben-yuksel-mert-ataturkten-ozur-diliyorum/ali-emel-okur/arastirma-tarih/tarih/ataturk/urunno=0000000385825

Eğer bu dini devrimler olmasaydı o ham softa medrese kafası ile İslam bu topraklarda sürdürülseydi gerçekten vah halimizeydi.

Sonuç olarak cemaat, tarikat, şeyh, mürit, mürşit, İrancılık, Dar-ül harp, Hanefi, Şafi, Maliki, Hanbeli, Alevi, Sünni burgaçlarında zihinleri ve kalpleri defalarca iğdiş edilen, iki, üç neslin ortasında kalan bizler için din işleri hep sığınmak istediğimiz bir kaleydi.

Gerçek ve samimi dindarlara selam olsun.

ATATÜRK KÖŞESİ

Samimiyetin lisanı yoktur o gözlerden ve sözlerden anlaşılır…

DÜŞÜN-TAŞIN

Oku emriyle başlayan bir kitabın inanlıları neden az okuyorlar…

AFORİZMALARIM

Eşekleri semeriyle değerlendirme, aksesuar her zaman yanıltıcıdır...

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank