content

18 Şub

Pandemi Bilim Kurulundan Beklediklerimiz

Domuz gribi salgınından bilim dünyasının alacağı pek çok ders var. Salgının en korkutucu yanı, önceki grip salgınlarından farklı olarak ölüm oranlarının gençlerde, sağlıklı insanlarda ve hamilelerde yüksek olmasıydı. Ölen kişilerin sayısını îlan etmek marifet değil; asıl bunun sebeplerinin ortaya konması lazım. Önümüzdeki senelerde daha doğru sağlık politikalarının uygulanabilmesi için bazı soruların cevaplarının mutlaka net olarak bilinmesi gerekiyor.

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet’ teki köşesinde ‘Domuz gribi konusunda Sağlık Bakanlığına haksızlık etmeyelim’ başlıklı yazısında şunları söylüyor:

‘’Domuz gribi salgını uyarısı üzerine Sağlık Bakanlığı'nın, yüksek miktarda aşı ithaline gitmiş olması eleştiriliyor. Şu andaki tabloya bakılacak olursa eleştiriler haklı görülebilir.

Kullanılmayacak aşılar için milyonlarca lira ödenmesi, kamu kaynaklarının gereksiz yere kullanılmasına neden oldu, bu bir gerçek. Ama bugünkü gerçeğin böyle olması, Sağlık Bakanlığı'na yönelik eleştirileri haklı kılmıyor.

… Sağlık Bakanlığı, Dünya Sağlık Örgütü'nün uyarılarını dikkate almasaydı ve salgın ciddi çıksaydı, bugünkü eleştirileri yapanlar, tam tersini söylüyor olacaklardı.

… Bu tür konulardaki uluslararası uyarıları ciddiye almamak hatadır. Ciddiye alıp, gerekeni planlamak ve yapmak değil!’’

       Sağlık Bakanlığı aşı almakla yanlış mı yaptı?

       Nisan ayında başlayan domuz gribi salgının ilk günlerinde endişeye kapılmamak mümkün değildi. Çünkü yeryüzünde hiç kimsenin bağışıklık olmadığı, insandan insana kolayca bulaşan yeni bir grip virüsü ile karşı karşıyaydık ve ilk veriler ölüm oranlarının çok yüksek olduğunu gösteriyordu.

       O zaman Sağlık Bakanlığının yaptığı gibi bu virüse karşı koruyucu olabilecek bir aşının alınması için harekete geçmek kadar tabii bir şey de elbette olamazdı. Ancak birkaç hafta içinde domuz gribi virüsünün öldürücülüğünün sanıldığı kadar fazla olmadığı anlaşıldı.

Bu gerçekleri 17 Haziran 2009 tarihli ‘Domuz gribi aşısı korku ticaretinin bir ürünü mü?’ ve 11 Ağustos 2009 tarihli ‘Domuz gribi salgınında bir domuzluk var’ başlıklı yazımlarımla ifade ettim.

İlerleyen günlerde de domuz gribinin öldürücülüğünün mutad gripten çok düşük olduğu, birçok insanın hastalığı farkına bile varmadan atlattığı birçok araştırma ile ortaya konmasına rağmen DSÖ ve CDC gibi kuruluşlar domuz gribi tehlikesini abartmaya devam ettiler!

Sağlık Bakanlığı’ nın DSÖ ve kendi Pandemi Bilim Kurulu’ nun tavsiyelerini dikkate alması doğru idi. Bence esas hata DSÖ ve onun tüm açıklamalarını ‘Allahın emri’ gibi kayıtsız şartsız kabul eden Bakanlığın Bilim Kurulu’nda.

Bu kurulun yaptığı ‘’DSÖ diyor ki… CDC diyor ki… Amerika da Avrupa Birliği Ülkelerinin tümü de aşı alıyorlar…’’ sözleriyle başlayan açıklamaları hâlâ hatırımızda.

 DSÖ ve Pandemi Bilim Kurulu itibar yitirdi

DSÖ, domuz gribi salgınından dolayı dünya çapında çok ciddi itibar kaybına uğradı. DSÖ’ nün politika ve ekonominin etkisi altında olan bir kurum olduğu, her kararına gözü kapalı uymanın doğru olmadığı iddialarını dile getirenlerin ellerine güçlü kozlar geçmiş oldu. Örgütün eski itibarını kazanması hiç de kolay olmayacak.

 Sağlık Bakanlığının Bilim Kurulu da bu salgında başarısız bir imtihan verdi. Kurul, DSÖ’ nün sadık bir sözcüsü gibi davrandı; örgütün açıklamalarını Türkçeye çevirmekten öteye bir iş yapmadı. Kendi araştırmalarını delil gösterdiğine hiç şahit olmadık. Acı, ama gerçek: Demek ki ülkemizde grip aşısının etkinliğini, güvenirliliğini, yan etkilerini gösteren bilimsel araştırmalar yapılmamış!

Pandemi Bilim Kurulu’ndan beklentiler

Domuz gribi salgınından bilim dünyasının alacağı pek çok ders var. Salgının en korkutucu yanı, önceki grip salgınlarından farklı olarak ölüm oranlarının gençlerde, sağlıklı insanlarda ve hamilelerde yüksek olmasıydı. Ölen kişilerin sayısını îlan etmek marifet değil; asıl bunun sebeplerinin ortaya konması lazım.

Önümüzdeki senelerde daha doğru sağlık politikalarının uygulanabilmesi için şu sorularının cevaplarının mutlaka net olarak bilinmesi gerekiyor:

BİR: Domuz gribinden öldüğü bildirilen 600 kişinin kaçına otopsi yapılmıştır? (Ölüm sebeplerinin ortaya konması için genç ve sağlıklı insanlarla, hamilelerin tümüne otopsi yapılmış olması gerekiyor.)

İKİ: Ölen insanlarda teşhis ölümden kaç gün önce konmuştur? (Esas ölüm sebebi teşhisteki gecikme olabilir!)

ÜÇ: Ölen insanların kaçında Tamiflu, antibiyotik yoğun bakım tedavisine zamanında başlanmıştır? (Esas ölüm sebebi uygun tedavinin gecikmesi olabilir!)

DÖRT: Ölenlerde virüslerle ilgili araştırma yapılmış mıdır? Bunlarda Tamiflu’ ya dirençli olanlar, mutasyon gösteren daha virülan olan virüsler saptanmış mıdır? (Esas ölüm sebebi Tamiflu’ nun etki etmeyeceği veya mutasyon geçirdiği için aşının koruyucu olamayacağı virüsler olabilir!)

BEŞ: Hayatta iken sağlıklı oldukları düşünülenlerin kaçında altta yatan başka bir hastalık veya doğumsal defekt belirlenmiştir? (Esas ölüm sebebi bu hastalıklar olabilir!)

ALTI: Ölenlerin kaçında co-enfeksiyon belirlenmiştir? (Esas ölüm sebebi asıl bu enfeksiyon olabilir!).

Gelelim neticeye

Gerekli değerlendirmelerin yapılabilmesi için domuz gribi salgınında hayatını kaybedenlerle ilgili tıbbi bilgilerin otopsi raporları dâhil tüm ayrıntılarıyla bilim dünyasına sunulması gerekiyor. Bu bilgileri merakla bekliyoruz.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank