content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

04 Kas

Ondokuz Dalaveresi!

İÇİNDEKİLER —Giriş I. BÖLÜM —Özgür İnsan Savunması —Ek.

II. BÖLÜM —Ondokuz Yanıltması

GİRİŞ

Karşımızda esrarengiz bir evren! Hareketli, karmaşık ve dinamik bir ruh! Evrenin kolları arasında yapayalnız kalan insan; bu dinamik görüntüyü nasıl açıklayabilir? Evrenimizi nasıl anlayacağız? Sihir, büyü, kehanet, cifr, vefk, tılsım ve gizemli varlıklarla mı? Yoksa kimya, biyoloji, matematik ve bilimsel çalışmalarla mı? Tarihin görkemli sahnelerinde neler yok ki? Cadılık da vardır, cadı avcılığı da. Şu evrende karmaşık bir düzen olduğu gibi karmaşık bir insan zihni de vardır. Gâh sığınır büyünün karanlık kollarına, gâh sürüklenir aydınlığın ufkuna…  Astroloji mi bizleri hakikate ulaştıracak, yoksa astronomi mi? Cifr ve Hurufilik mi bizleri kurtaracak, yoksa matematik ve fizik mi? Büyü-sihir mi bizleri aydınlatacak, yoksa teknoloji ve bilim mi?

Hegel’in teolojide uyguladığı diyalektik ve Marks’ın tarihte ön gördüğü diyalektik aynı biçimde zihinsel tarihte de geçerlidir. Zihinsel tarih metafizik ile fiziğin savaşımıdır. Rasyonel-bilimsel düşünenler ile ruhçu-üfürükçü düşünenler arasındaki savaş bugünde en dinamik haliyle sürüyor. Çalışmamızın konusu olan “Ondokuz Dalaveresi” de fizik ile metafizik savaşın bir parçasıdır. Bilimsel gelişmelere yenik düşen metafizikçi kafa imdadı modern Hurufilik de aradı.

1974 yılında kompüterde Kuran üzerinde yaptığı bir çeşit hesaplarla Halife Reşat önümüze tanrının yeni mesajcısı olarak çıktı… Halife Reşat 19 mucizesini keşif ederken!  İslam dünyasında yeni bir gündem oluştu. O günlerde Kahraman yayınları 19 mucizesinin yayın kanadını oluşturuyordu. Ünlü eleştirmen Ahmet Deeat’da 19 mucizesinin büyük bir mücahidiydi. Ne var ki umulduğu gibi hesaplar gitmedi. Halife Reşat, Tevbe Suresinin son iki ayetinin 19 sitemine uymadığı için fazlalık olduğunu; bir bildiri yayınlayarak resul olduğunu ilan etmesi üzerine hesaplar yüz seksen derece tersine döndü. Kahraman Yayınları bu sefer kalemşorluğunu üstlendiği 19 mucizesini bir anda “19 Efsanesi” deyivererek eleştiri odağı yaptı. İslam dünyası bu 19 sistemini işine geldiği zaman ateşli savunmasını yaparken; işin içine hesaplar işlerine gelmediği zamanda efsane deyip geçiştiriverdiler. Entelektüeller ve ilgili araştırmacılar arasında hararetli tartışmalar sürüp giderken Anadolu’da 19’dan vazgeçmek istemeyenlerde oldu.

Bunların en büyük savunucularından biri ise Edip Yüksel oldu. Halife Reşat ise resullüğünü ilan ettikten sonra radikal İslam’ın klasik yöntemlerinden biri olan “mürtet oldu kesin” uygulamasına kurban gitti. Edip Yüksel kendisinin dediğine göre uzun bir iç çekişmesinden sonra vahiy alarak Tevbe Suresinin fazla olduğunu ima edilmişti kendisine.

Edip Yüksel bir yandan hadislere ve geleneklere karşı çıkarken, diğer yandan 19 mucizesinin ateşli savunucuğuna soyundu. Kendisi için pahalıya mal olacak bu davranış ABD’ye kendi deyimiyle hicret etmek zorunda kaldı. Çalışmamızın boyutu müsait olmadığı için kısa geçmek zorundayım “19 tarihini”…

Halife Reşat resul yapıldı, binlerce yıldır çözülemeyen hayatın anlam ve öneminin yanıtları da verilmişti…! Buraya kadar anladık da, bu seferde önü alınmaz sayı avcıları türemeye başladı.  Halife Reşat kompüter ile Kuran’ın Allah kelamı olduğunu ispatlar da! bizim geçmişi ateizme dayanan Cenk Koray Atatürk’e kutsal bir kılıf bulamaz mı?! Edip Yüksel 19 sayısı üzerinde yazdığı “Üzerinde Ondokuz Vardır” eseri de 19’un vazgeçilmez bir iman kaynağı (hatta tek kaynağı) olduğunu açıklar. Edip beyde bir hayli karmaşıktır. Kıyısından köşesinden ateisttir! Bir yanıyla da modern istir… Cenk Koray gibi E.Yüksel’de Atatürk’ün kutsal biri olduğunu kabul eder. Eserinde önce Hurufiliği şiddetle kınar.

Okuyucu kendisinin bir deneyci ve gözlemciden öte olmadığını sanır! Ona göre ayetler ve sureler elementler-atomlar gibidir. Anlayacağınız ona göre “19 harfçiliği öyle bildiğimiz Hurufilikten değil başka bir Hurufiliktir!” Soruyorum edip Yüksel’e acaba Ömer Celakıl’da kalkıp ben Hurufi değilim, yine M. İloğlu’da kalkıp aslında bizim sayı ve tılsımlarımız elementler gibidir derlerse ne diyeceklerdir? Önü kesilmez sayı avcılığından istifade edenlerde vardır. Bunlardan biride mehdilik aşkıyla yanıp tutuşan Harun Yahya’dır. H.Yahya tam bir Edip Yüksel düşmanıdır. Bütün sitelerini mahkemeye verip kapatmıştır. Fakat “Kuran Mucizeleri” adlı kitabına bakarsanız (yaprak resimlerinin kalabalığından seçebilirseniz tabi) 19 mucizesinden birkaç örnek alıp kullanıma hazır hale getirmiştir.

19 sistemini bilmeyenler için kısa birkaç örnek vereceğim ama daha detaylı doküman istenler Kuran Araştırmaları Grubunun düzenlediği “Tükenmez Mucize Kuran” ve Edip beyin “Üzerinde Ondokuz Vardır” eserlerine başvurmalarını faydalı görüyorum. Sayı avcılığının sınır tanımaz boyutlarını anlamak için ise Ömer Celakıl’ın kuranca.com sitesine göz gezdirmeniz yeterli olacaktır. Neler çıkarmıyorlar ki Kuran’dan RNA, DNA, Hücre, ayın evreleri, bıg bang vb. bütün bilim gelişmelerini bu Hurufilerden takip edebilirsiniz. Umarım “evrim” ve “çoklu evren” teorileri içinde bir köşede kontenjan ayırmışlardır. Gerçi bıg bangın namı bile duyulmadan acil servisle sipariş ettiler. Evrim konusunda sanırım geç kalmış olmalılar.  

19 Kodlu Matematiksel Sistemin Bazı Örnekleri

  • Kuran’ın ilk ayeti Besmele 19 harftir.
  • Kuran 114 (19×6) sureden oluşur.
  • Kuran’da, numarasız Besmeleler dâhil 6346(19×334) ayet vardır. Bu sayının rakamları 6+3+4+6= 19 ‘dur.
  • İlk vahyedilen 96. sure sondan 19. suredir.
  • Besmele, 9. surenin başında bulunmaz; fakat bu kayıp Besmele 19 sure sonra, iki Besmele’ye sahip 27. surenin 30. ayetinde tamamlanır. Böylece Kuran’daki Besmele tekrarları 114 (19×6) olmaktadır.
  • Kayıp Besmele’yi tamamlayan Besmele’nin sure ve ayet numaralarının toplamı 19‘un katıdır. 27+30=57
  • Besmele’deki her kelimenin Kuran boyunca tekrarlanma sayıları hep 19‘un katlarıdır:  Devamı için: http://19.org/tr/organizasyon/19-kodu/

Yaptığımız çalışma iki bölümden oluşur. Birincisi: Kuran’a uygulanan 19 sisteminin başka kitaplara da uygulanabileceğini göstermek ve bu konuda bir örnek kitaba uygulamak. İkincisi: Kuran’a uygulanan 19 sisteminin taamıyla bir olasılık ile açıklanabileceğini göstermek ve 19 sisteminden yapılan uydurmaların-düzmelerin iç yüzünü ortaya sermek.

Emine Şenlikoğlu 19’a bir eleştiri yazmıştı kendince. Şenlikoğlu yazdığı eser için on dakikalık hesaplarla alternatif sistemler oluşturduğunu hatırlatarak kendince bir eleştiri yapıyordu. Öncelikle ben hiçbir 19 eleştiricisi gibi hafife alarak veya zaman ayırmadığımı ifade ederek eleştirmek istemiyorum. Tam tersine 19’u önemsiyorum. Çünkü ben 19’u araştırırken zaman zaman hayran olduğumu gördüm. Ve devam eden sistematik araştırmalarımla 19’un sadece bir düzmece olduğunu gözlemledim. 19 sayesinde imanının sağlamlaştığını zan edenlerin var olduğunu düşündüğüm zamanda “eğer 19’a kimse iman etmeseydi zaten bu çalışmayı yapmazdım. Amacım “19’u küçümsemek değil ona inanan insanların yanılgı içerisinde olduğunu belirtmektir” diye düşünüyorum.  Daha yapacağımız eleştiriyi detaylarıyla görmeden Edip Yüksel’in şu yorumuna bakın:

***

Mehmet,

Sen 19'u bilseydin bu iddiada bulunmazdın. 19 sistemine alerji duyan ve senden daha fazla yetenek ve bilgiye sahip olan eleştirmenler çıktı. Onların bir kısmının eleştirilerine hak ettikleri yanıtı verdim. Örneğin Abdurrahman Lomax... ve Ayman. Carl Sagan bu konuda kısa da olsa en makul eleştirilerden birisini yapmıştı.

İnşallah fırsatım olursa senin eleştirilerine de cevap vereceğim. Ama eleştirinden eleştirdiğin şeyin boyutunu ve büyüklüğünü hiç görmediğin, takdir edemediğin anlaşılıyor.

Selimiye camisinin maketini gören bir ortaokul öğrencisinin kartondan bir cami maketi yapıp, "İşte ben de Selimiye gibi bir cami yaptım. Ne var bunda?" demesi kadar hoş bir eylem olarak görüyorum sizin bu gayretinizi 🙂

Selam,

Edip

***

Edip Yüksel kendisine ve görüşlerine mutlak derecede dışa vurulan şekliyle güçlü bir özgüveni vardır. Kendisine olan özgüveninden dolayı tebrik etmişimdir hep. Zaten benim 19’a olan eleştiriminde büyük bir payı Edip Yüksel’edir.

Acaba kendisine özgüveni olan biri başkasına da aynı toleransı göstermemesi güzel bir şey midir? C.Sargon’dan söz ediyor… Lomax’tan… Ben Sargon ile olan tartışmasını okudum fakat Lomax ile olan tartışmasını izleme şansım olmadı.

Edip beyin “senden daha güçlüleri bunu çürütemedi de sen kimsin?” demeye getirme sözleriyle kendiside sık sık karşılaşmıştır. Geleneksel İslam savunucuları da kalkıp Edip Bey siz hadisleri inkâr ediyorsunuz, sizden daha güçlü ve âlim kimseler yanında siz küçüksünüz o halde yanlışsınız demeleri üzerine Edip beyin nasıl bir tavrı olmuştur? Edip beyin bu kelle sayısına göre değerlendirme biçimine olan eleştiri gibi bende aynı eleştiriyi kendisine yöneltiyorum.

ÖZGÜR İNSAN SAVUNMASI

19 sisteminin sıradan ve her kitap için olası olduğunu kanıtlamak için aynı sayıyı başka kitaplara denemeyi diledim. Sonunda bu konuda bir kanıya vardım ve elime bir kitap alıp sabahın saatlerine kadar uğraştım ve başardım.

Harunyahyacı, cemaatçi ve vatan-millet-Sakarya denilen taifelerin nefretle baktıkları, hain ve terörist ilan etikleri birinin kitabını seçtim: Apo!

Yanlış duymadınız PKK’nin lideri Abdullah Öcalan’ın “özgür insan savunması” adlı eserine uyguladığım 19 sistemi başarılı bir şekilde sonuçlandı. Söz konusu kitap; Öcalan zindana girerken yazdığı üçüncü kitabıdır. Kitap 152 sayfadan oluşuyor, 6 bölüm ve Çetin yayınları tarafından 2003 tarihinde yayınlanmıştır. Kitabın kapağı yeşil renklidir. Kitabı bir yerlerde bulup yaptığımız çalışmayı gözlemleyebilirsiniz. Ayrıca yanınıza bir hesap makinesi de almanız fena değildir. Unutmamanız gereken başka bir uyarıyı yapayım, ben bu kitaptan başka hiçbir kitaba 19 sistemini uygulamadım. Sizlerin de bazı kitaplara uygulamanız bazı sonuçlar verecektir. İddi ediyorum hangi kitaba bakarsanız bulursunuz 19 tarzı bir sistem…!

19 sisteminin sonuçları:

  • İsmi “Özgür İnsan Savunması” 19 harftir.
  • Sayfa sayısı 152 (19×8) 19’ın tam katıdır.
  • Son cümlesi “İmralı Tek Kişilik Tutukevi Abdullah Öcalan” 38 (19×2) harftır.
  • Yazarın ismi “Serok Abdullah Öcalan” 19 harftir.
  • Kitapta geçen bütün başlıkların kelime sayısı 38 (19×2)
  • I. Bölümü 19 paragraftan-bölümden oluşuyor. I. Bölümde geçen sayıların toplamı 4085 (19×215) Sayının sayfa numarası (11) ile çarpımı 44935 (19×2365)
  • II. Bölümün ilk cümlesi 19 kelimedir.
  • III. Bölümünün ilk sayfası 95 (19×5) kelimedir.
  • IV. Bölümün ilk cümlesi 19 kelimedir. İkinci cümle de 19 kelimedir.
  • V. Bölümün ilk sayfası da II. Bölüm gibi 95 (19×5) kelimedir.
  • Öcalan’ın değişmesine neden olan (15 sayfada söz edilir) “Sosyalizmin Alfabesi” adlı eser de 19 harftir.
  • 15 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 34. sayfanın ilk paragrafı 38 (19×2) kelimedir. İkinci paragrafı da 133 (19×6) kelimedir. Sayfanın hepsi ise 171(19×9) kelimedir.
  • 34 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 53. sayfada: Öcalan kendisi için kendisini yakanlara verdiği cevap 76 (19×4) harftir.
  • 53 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 72. sayfasının ilk cümlesi 19 kelimedir.
  • 72 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 91. sayfada, sayfa boyunca geçen dört büyük kısaltılmış kelimenin toplamı 19 harftir. ADYÖD*THKP-C* THKO*THKP-C
  • 91 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 110. sayfada 19 sistemi yoktur. Tıpkı Tevbe suresinin son iki ayeti 19 sistemine uymadığı için Kuran’dan çıkarılması gibi bu sayfayı da 19 mantığına göre kitaptan çıkarabiliriz.
  • 110 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 129. sayfasının ikinci paragrafı 152 (19×8) kelimedir.
  • 110 sayfasının; 19 sayfa sonrası; 148. sayfanın ilk paragrafı 38(19×2) kelimedir.
  • Kitabın başından sonuna kadar büyük harflerle yazılmış tek cümle vardır. Bu cümle 100. sayfasında geçer. 133 (19×8) harftir. Büyük harflerle yazılan cümlenin hemen ardında şu mesaj verilir: “Değişim ve devrimin altın kuralı, bu büyük harfli formülün uygulanmasından geçer.” Büyük harfli altın formül ise 133 (19×8) harftir. Yani 19 sayısına dikkat çeker. Ayrıca kitabın sonundan (152 sayfadan) 19 sayfa geriye geldiğimizde 133 ile karşılaşırız.

19 Sistemini Kim Bulacak!

Halife Reşat 1974 tarihinde kompüterle Kuran’a 19 kodunu uyguladı. Bunu yaparken bedava yapacak değildi ya! O yüzden “Müdessir Suresi”nin Kuran’da ki sıralaması olan “74” ile “19”u yan yana bırakarak yani “19–74” sayısını elde atti.. 1974 tarihinde bu sistemi keşif ettiği içinde kendisini elçi/resul ilan etmişti. Edip Yüksel’de doğum tarihini “1957” Askerlik Yaptığı Samsun kodu (19) nu ve birkaç örneği sıralayarak bir elçilik veya kutsal/gizem elde etmeyi deniyor gibi geldi bana… Peki, bütün bunlara bir şeyler düşüyor da bize bir şey düşmüyor mu? İşte bende kendime bir pay ister umuduyla; Öcalan’ın kitabına bu sistemi uyguladım ve görüldüğü gibi başardım. Şimdi bütün bu çabam bedavaya mı çıktı? Kendime bir kutsallık bulmak için bir şeyler bulmaya çalıştım, en son 15. sayfada Öcalan’ın değişmesine neden olan 19 harfli kitabın söz edildiği sayfada buldum. Öcalan’ın değişimine neden olan itirafın metnine göz atalım:

“Sosyalizme il adımı attığımda tesadüfen elime geçen “Sosyalizmin Alfabesi” adlı kitabı 1969’da okuduğumda, kendi içimde şöyle dediğimi hatırlıyorum: “Muhammed kaybetti, Marks kazandı!” özde ne kadar farklı ideolojik önderlikler olsalar da benim açımdan marksizmde de varolan dogmatik düzeyi aşacak kadar bir dönüşüme yol açamadı. Bir dogmatik tarzdan diğerine objektif olarak yuvarlanıyordum.”

Öcalan’ın bu itirafından 19 satır aşağıya iniyoruz.... Bir tarih veriliyor: “Reel sosyalist sistemin 1990’lardaki kapsamlı çözülmesi buna en iyi örnektir”. “1990” bak gördünüz mü? Benim doğrum yılım… 19 satır aşağıya in 1990 tarihine ulaşacaksınız.

Sn. Edip Yüksel; Bak bende bir kitaba bunu uyguladım ve başardım bana inanıyor musun? Gerçekleri göz göre göre inkar edecek misin?!

Benim sizlerden tek farkım var. Siz halk arasında zaten gizemli görülen bir kitaba uyguladınız ve kendinizi inandırdınız. Ben ise sadece bir düşünürün kitabına… Benim bu kodlu sistemim ne kadar doğru ise sizinde kurguladığınız/düzdüğünüz kodlar o kadar doğrudur…

EK

“Özgür İnsan Savunması” adlı esere uyguladığımız sayı sisteminin daha iyi anlaşılması için detaylandırdığım bir ek sayfayı da aktarıyorum…

İlk olarak kitabın isminden başlayalım:

“Özgür İnsan Savunması”

Harf sayısı: 19

Kitap “152” sayfadan oluşmaktadır.

152 9×8) 152 19’a tam bölünür. Ayrıca tam bölünmesi için Halife Reşat gibi iki ayet çıkarmanızda gerekmez.

“İmralı Tek Kişilik Tutukevi Abdullah Öcalan”

Harf sayısı: 38 (19×2)

Yukarda ki cümle Öcalan’ın tutuklandıktan sonra yazdıkları bütün kitapların son sayfasında yer alır. Özgür İnsan Savunması kitabının son cümlesi 19’a tam bölünüyor demektir.

Bütün Başlıkların Kelime Sayısı 38’dir.

Kelime Sayısı: 38 (19×2)

Kitap “6” başlıktan oluşur. Başlıkların hepsi toplam “38” kelimedir.

Bütün Başlıklar:

1- Atina Karma Yeminli Mahkemesi

Yargıç ve Jüri Üyelerine. (7)

2- Avrupa macerası ve bir dönemin sonu. (5)

3- Helen uygarlığı

Kürtler ve Türklerle ilişkisi. (5)

4- Komplo ortamının oluşmasında

bazı felsefi ve siyasi yaklaşımlar. (7)

5- Atina komplosu

hukuk devre dışı bırakılarak gerçekleştirilmiştir. (7)

6- Kürt krizinde çözüme doğru veya komploya yanıt. (7)

7+5+5+7+7+7: 38 (19×2)

Not: “ve, ile, de, ki” vb. bağlaç ve ekler kelime değildir. O yüzden hiçbir uygulamada bunları kelime saydık/sayılamazda. Fakat harf sayımında doğal olarak sayılırlar.

  • Serok Abdullah Öcalan “19”

“Mustafa Kemal Atatürk” bu isim “19” harftir ve sayıma dâhil ediliyor. Bilindiği gibi Mustafa ismini Matematik öğretmeni, Atatürk’ü de Türk dil kurumu vermiştir. Edip Yüksel kendi kitabında Atatürk’e kutsiyet yüklerken bu ismi de oraya alır. Acaba aynı sayıya denk gelen Öcalan’ın da ismi ve saydığımız sayacağımız bir sürü örnek ona bir şeyi çağrıştıracak mı? Sadece Yüksel değil 19’a inanan herkes için…

Abdullah Öcalan özgün isimdir. Kürt halkı ise ona “serok” yani “önder” sıfatını verirler. Rézan, Serok, Önder, Lider veya Réber hangi sıfat kullanılırsa kullanılsın “5” harftir. Özgün ismi ise “14” harftir. Toplamı ise: 19 eder.

“Serok Abdullah Öcalan” “19” harftir.

Biraz da kitabın ana hatlarına yönelerek kitaptaki bölümlerin kelime ve harf ahengine bakalım:

Kitabın “I. Bölüm”ü “19” paragraftan oluşuyor.

Birinci Bölüm

Sayfa: 11

Satırbaşları “19” tanedir. Yani Birinci Bölüm “19” parçadır.

Kitabın “I. Bölüm”ün deki sayılar 19’a tam bölünüyor.

Birinci Bölüm

Sayfa: 11

Birinci bölümde 19 paragraf vardır. Yanı sıra birinci bölümün ilk sayfasında bazı sayılar geçer bu sayıların toplamı 19’a tam bölünüyor.

Geçen sayılar: 9+1998+1979+99: 4085 (19×215)

Yine 4085’i sayfa numarası olan 11’e çarptığımız da 44935 (19×2365) ediyor.

Kitabın “II. Bölüm”ün ilk cümlesi “19” kelimedir.

İkinci Bölüm

Sayfa: 23

İlk cümle “19” kelimedir.

Kitabin “III. Bölüm”ün ilk sayfası 19’a tam bölünüyor.

Üçüncü Bölüm

Sayfa: 47

Sayfanın hepsi 95 kelimeden oluşuyor.

95 (19×5)

Kitabın “IV. Bölüm”ün ilk cümleleri “19” kelimedir.

Dördüncü Bölüm

Sayfa: 71

İkinci bölümde ilk cümle 19 kelimeydi.

Burada ise ilk cümle “19” kelimedir aynen. Ayrıca onu takip eden ikinci cümlede “19” kelimedir.

Birinci ve ikinci cümle her biri “19” kelimeden oluşmaktadır.

Kitabın “V. Bölüm”ün ilk sayfası 19’a tam bölünüyor.

Beşinci Bölüm

Sayfa: 85

Üçüncü bölümde hatırlarsanız ilk sayfanın hepsi “95” kelimeden oluşuyordu. Ne tesadüfse beşinci bölüm de sayılar hiç değişmeden “95” kelimeden oluşuyor.

Sayfanın hepsi 95 kelimeden oluşuyor.

95 (19×5)

Öcalan 1969’da zihinsel bir değişim geçiriyor. Bir kitap okuyarak hayatındaki değimin ve örgütünde ilk felsefesini/ideolojisini oluşturuyor.

İşte Öcalan’ın o sözleri:

“Sosyalizme il adımı attığımda tesadüfen elime geçen “Sosyalizmin Alfabesi” adlı kitabı 1969’da okuduğumda, kendi içimde şöyle dediğimi hatırlıyorum: “Muhammed kaybetti, Marks kazandı!” özde ne kadar farklı ideolojik önderlikler olsalar da benim açımdan marksizmde de varolan dogmatik düzeyi aşacak kadar bir dönüşüme yol açamadı. Bir dogmatik tarzdan diğerine objektif olarak yuvarlanıyordum.”

Öcalan’ın değişmesine neden olan kitap:

“Sosyalizmin Alfabesi” 19 harften oluşuyor.

Sayfa: 15

Harf Sayısı: 19

Başka kitaplarda da sayı avcılığı yapabilirsiniz. Ben sadece bu kitaba (Özgür İnsan Savunması: A.Öcalan) uyguladım ve başardım. Sizde “Sosyalizmin Alfabesi” kitabında çeşitli çalışmalar yapabilirsiniz.

Bir Benzeriyle Karşılaştırmak:

19 sisteminin her iki örneğinin en önemli örneklerini karşılaştırarak yorumu sizlere bırakıyorum.

Ondokuzcu Kafanın Uyguladığı 19 Sistemi

  • Kuran’ın ilk ayeti Besmele 19 harftir.
  • Kuran 114 (19×6) sureden oluşur.
  • Kuran’da, numarasız Besmeleler dâhil 6346(19×334) ayet vardır. Bu sayının rakamları 6+3+4+6= 19 ‘dur.
  • İlk vahyedilen 96. sure sondan 19. suredir.
  • Besmele, 9. surenin başında bulunmaz; fakat bu kayıp Besmele 19 sure sonra, iki Besmele’ye sahip 27. surenin 30. ayetinde tamamlanır. Böylece Kuran’daki Besmele tekrarları 114 (19×6) olmaktadır.
  • Kayıp Besmele’yi tamamlayan Besmele’nin sure ve ayet numaralarının toplamı 19‘un katıdır. 27+30=57

Uyguladığımız 19 Sistemi

  • İsmi “Özgür İnsan Savunması” 19 harftir.
  • Sayfa sayısı 152 (19×8) 19’ın tam katıdır.
  • Son cümlesi “İmralı Tek Kişilik Tutukevi Abdullah Öcalan” 38 (19×2) harftır.
  • Yazarın ismi “Serok Abdullah Öcalan” 19 harftir.
  • Kitapta geçen bütün başlıkların kelime sayısı 38 (19×2)
  • I. Bölümü 19 paragraftan-bölümden oluşuyor. I. Bölümde geçen sayıların toplamı 4085 (19×215) Sayının sayfa numarası (11) ile çarpımı 44935 (19×2365)
  • · II. Bölümün ilk cümlesi 19 kelimedir.
  • III. Bölümü 95 (19×5) kelimedir.
  • · IV. Bölümün ilk cümlesi 19 kelimedir. İkinci cümle de 19 kelimedir.
  • V. Bölümü de II. Bölüm gibi 95 (19×5) kelimedir

II. BÖLÜM

Ondokuz Yanıltması

Ondokuz dalaveresinin çıkış noktası ilgililerce bilindiği gibi Müddesir Suresinin 30 ve 31. ayeti gösteriliyor. Müddesir; örtünen, gizlenen ve gizemli sır anlamlarına gelir. Söz konusu iki ayetin Türkçeye çevrilen birkaç örneğini gösterdikten sonra asıl anlamının ne olduğuna bakalım.

Ali Bulaç

30- Üzerinde ondokuz vardır.

Diyanet Vakfı

30. Üzerinde ondokuz (muhafız melek) vardır.

Edip Yüksel

30. Üzerinde ondokuz vardır.

Elmalılı Hamdi Yazır

30-Üzerinde ondokuz (bekçi-melek) vardır.

Süleyman Ateş

30. Üzerinde ondokuz (muhafız) vardır.

Yaşar Nuri Öztürk

30 Üzerinde ondokuz vardır onun.

Ali Bulaç

31- Biz o ateşin koruyucularını meleklerden başkasını kılmadık. Ve onların sayısını inkâr edenler için yalnızca bir fitne (konusu) yaptık ki, kendilerine kitap verilenler, kesin bir bilgiyle inansın, iman edenlerin de imanları artsın; kendilerine kitap verilenler ve iman edenler (böylece) kuşkuya kapılmasın. Kalplerinde bir hastalık olanlar ile kâfirler de şöyle desin: 'Allah, bu örnekle neyi anlatmak istedi?' İşte Allah, dilediğini böyle şaşırtıp-saptırır, dilediğini böyle hidayete erdirir. Rabbinin ordularını kendisinden başka (hiç kimse) bilmez. Bu ise, beşer (insan) için yalnızca bir öğüttür.

Diyanet Vakfı

31. Biz cehennemin işlerine bakmakla ancak melekleri görevlendirmişizdir. Onların sayısını da inkârcılar için sadece bir imtihan (vesilesi) yaptık ki, böylelikle, kendilerine kitap verilenler iyiden iyiye öğrensin, iman edenlerin imanını atrttırsın; hem kendilerine kitap verilenler hem müminler şüpheye düşmesinler, kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istemiştir ki?" desinler. İşte Allah böylece, dilediğini sapıklıkta bırakır, dilediğini doğru yola eriştirir. Rabbinin ordularını, kendisinden başkası bilmez. Bu ise, insanlık için ancak bir öğüttür.

Edip Yüksel

31. Biz ateşe bekçi olarak sadece melekleri atadık. Onların sayısını (ondokuz'u) da, () inkarcılar için bir fitne (sınav/huzursuzluk kaynağı) yaptık, () kitap verilmiş olanları ikna etsin, () inananların inancını güçlendirsin, () kitap verilmiş olanlarlainananların kuşkularını ortadan kaldırsın, ve () kalplerinde hastalık olanlarla inkarcılar da, "ALLAH bu örnekle ne demek istiyor?" desinler. Böylece ALLAH dilediğini/dileyeni saptırır ve dilediğini/dileyeni de doğruya iletir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu (sayı) halklara bir mesajdır.

Elmalılı Hamdi Yazır

31-Biz o ateşin muhafızlarını hep melekler yaptık, sayılarını da sadece inkarcılar için bir fitne vesilesi kıldık ki, kitap verilenler kesin inanç edinsin, inananların imanını arttırsın, kitap verilenlerle, müminler şüphelenmesin, kalplerinde hastalık bulunanlarla kafirler: "Allah bununla mesela ne demek istiyor?" desin, işte böyle Allah, dilediğini şaşırtır, dilediğine de yola getirir. Rabbinin ordularını sadece kendisi bilir; ve o ancak düşünmek için insanlara bir öğüttür.

Süleyman Ateş

31. Biz cehennemin muhafızlarını hep melekler yaptık. Onların sayısını da inkar edenler için bir sınav yaptık ki, kendilerine Kitap verilmiş olanlar iyice inansın, inananların da imanı artsın. Kitap verilmiş olanlar ve inananlar kuşkulanmasınlar. Kalblerinde hastalık bulunanlar ve kafirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. Böylece Allah, dilediğini şaşırtır, dilediğni doğru yola iletir. Rabbinin ordularını ancak kendisi bilir. Bu, insanlara bir uyarıdır.

Yaşar Nuri Öztürk

31 Biz, cehennem yârânını hep melekler yaptık. Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık. Ta ki, kendilerine kitap verilenler iyice ve apaçık bilsinler. İman etmiş olanların imanı artsın. Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin. Kalplerinde hastalık olanlarla küfre sapmış bulunanlar da; "Allah bununla neyi örneklendirmek istiyor?" desinler. İşte böyle. Allah, dilediğini/dileyeni saptırır, dilediğini/dileyeni de doğruya ve güzele kılavuzlar. Rabbinin ordularını ancak O bilir. Bu, insan için bir öğüt verici ve düşündürücüden başka şey değildir.

Edip Yüksel, Halife Reşat ve 19 dinine inananlar Tevbe Suresinin son iki ayetini Kuran’dan çıkarmak için bir rivayeti aktarırlar. Edip Yüksel’in kendisi rivayetlere inanmaz. Fakat bugüne kadar ulaşan rivayetlerin tahrif edilmesi onların bütünüyle yanlış olduğunu kendileri de kabul etmez. Uydurma hadisler çoktur… Siyasi hadislerin ise hemen hemen hepsi uydurmadır. Hatta Tevbe Suresinin son iki ayetinin çıkarılması hakkındaki rivayetlere daha çok kuşku ile bakmamız gerekir. Zira Ebubekir ve Ömer karşıtı grupların “Ebubekir Kuran’ı tahrif ediyor” demeleri siyasi yönü daha çok fazladır. Oysa Ondokuz melek hakkındaki rivayetlerin uydurulması o dönem hiç kimse için bir siyasi faydası olmadığı gibi pek de önemsenecek bir durum değildi.  Şimdi söz konusu iki ayetin daha iyi anlaşılması için rivayetleri aktaralım:

Ebu Cehil şöyle demişti: "Analarınız ağlasın, İbnü Ebi Kebşe'nin oğlunu işitiyorum, size cehennem bekçilerinin ondokuz adet olduğunu haber veriyor. Sizler ise demir pehlivanlarsınız. Sizin her onunuz onlardan bir adamı yakalamaktan aciz mi?" Ebu'l-eşedd b. Üseyd b. Kelede el-Cümehi, Pençesi pek kuvvetli yırtıcı bir adamdı. "Ben size onyedisinin hakkından geliveririm, siz de bana ikisinin hakkından geliverin." demişti. Bunun üzerine "Biz ateşin bekçilerini hep melekler kıldık." âyeti indi.

Mekke aristokratlarının her inen ayetle dalga geçtikleri Kuran’ın verdiği bilgilerden bile anlaşılıyor. Çünkü onlar Hz. Muhammed’e deli, sihirbaz, hokkabaz, düzen bozan ve dillerine gelebilen her şeyi uygun görüyordular. Ebucehil’in “bekçiler ondokuzdur” ayetine verdiği dalgalı tepki ikinci ayetin cevap olarak verilmesine neden olduğu anlaşılıyor. Ki zaten cevap olarak verilen ayet açıktır: “Ve biz, onların sayılarını da küfre sapanlar için bir imtihandan başka şey yapmadık.” Ebu Cehil’in melek sayılarını az bulması; ayetin ona vereceği cevapla anlaşılıyor ki ayetin kast ettiği “19 sistemi” değil onunla dalga geçenlerdir. Devam eden ayette sadece müşriklerden/Ebu Cehil’den değil kitap ehlinden söz etmesi 19 sistemi için bir örnek gösterilebilir. Ancak başka bir rivayet durumu açıklığa kavuşturuyor:

Tirmizî’den gelen rivayete göre, Yahudilerden bazı kimseler Peygamber'in ashabından bazılarına "Sizin Peygamberiniz cehennem bekçilerinin adedini biliyor mu?" diye sormuşlar, onlar da Hz. Peygamber)'e bunu haber vermişlerdi. Resulullah, şöyle ve şöyle deyip elleri ile bir kere on, bir kere de dokuz işareti yapmışlardı.

Görüldüğü gibi meleklerin sayısı üzerinde bir tartışma yapılıyor. Yehudiler, Müşrikler ve İman edenler arasında… Kur’an bir yandan sayının önemli olmadığını bunun sadece bir sınav olduğunu; ayrıca Yahudilerin sorması üzerine “Kendilerine kitap verilmiş olanlarla iman sahipleri kuşkuya düşmesin.” Sakın kuşkuya düşmeyin ben sizlere tatmin edici cevap veriyorum demek istemiştir. Soru soran Yahudiler ile dalga geçen Mekke ahalisine cevap veren ayetler; ayrıca verilen cevaptan bazılarının anlamadığı anlaşılıyor. Bazıları “ne demek 19 melek vb. soru sorarak tam anlaması ve ayetin tam anlaşılmaması üzerine: “Kalplerinde hastalık bulunanlar ve kâfirler de: "Allah bu misalle ne demek istedi?" desinler. Kuran’a baktığımızda zaten genel üslup budur. Soru-cevap ve kınamalarla doludur.

Halife Reşat’ın 19’u 74’dün önüne bırakarak 1974 sayısını elde etmesi doğaldır. Eğer Halife Reşat 1930-1931’de olsaydı 19 sayısını “üzerinde Ondokuz vardır” veya bir sonraki ayet numarasına yapıştıracaktı. Veya 1406 altı değilde başka bir tarihte olsaydı hicri tarihi değil; nübüvvet eğer tutmasaydı Hz. Muhammed’in doğumundan hesaplayacaktı.

Alternatifler ne kadar çoğalırsa istediğin sayıyı çıkarmak da o kadar rahat olacaktır.

Diğer birkaç tutarsızlık:

— Edip Yüksel kitabında Kuran’ın sondan 19 sure geri gelerek Alak suresine ulaştığını söyler. Alak suresi 19 ayettir.

Edip bey olasılıkları ve şüpheleri silmek için ustaca bir düzmeceye başvurur: Alak suresinin son ayeti 19 harfmiş! Meğerki 19 değil 18 harf imiş… Ayette iki adet “LA” iki adet “VA” geçer. Eğer oradaki elifleri de sayarlarsa 20 adet çıkacakmış… Edip beyin bu ayetten 19 harf çıkardığını hala hayretle düşünüyorum. Kendinsinin ifadesine göre 6–7 yaşındaki bir çocuğun sayabileceği bir sayıyı nasıl böyle yanlış saymış anlam veremedim

—19 dinine göre 19 sistemine uymayan ayet diskalifiye edilir. Acaba tevhidin en önemli suresi olan İhlâsın neyi 19 sistemine uyar? Bakara, En’am ve bütün surelerin hepsini toplayın ve bilimsel bir sayıya tabi tutun hangisini hangi kıstasa göre çıkarıp ekleyeceksiniz? Ben bu konuda polemiğe girmeye hazırım… Öyle zan ediyorum ki 19 sayısına değil bir rivayete dayanarak tevbe suresinin son iki ayeti çıkarılmış. Soruyorum Edip beye; İbn-i Mesud’un mushafın da bulunmayan Nas ve Felak surelerini de çıkarmayacak mısınız? Yine geçen bir rivayette recim ayetinin çıkarıldığı söylenir. Acaba bu ayeti eklemeyecek misiniz? Beraat Suresinin Bakara suresi kadar uzunmuş rivayetlere göre diğer yarısı 19 sistemi ile nerede bulacaksınız? Siz 19 sistemine dayanarak çıkarma ve toplama yapıyorsanız örneğin “Kevser” kelimesinin 19 katı var mıdır? Yoksa bu kelime neden çıkarmıyorsunuz?

— Besmeleden de epey beslenmeler vardır. Örneğin edip bey “bismi” kelimesinin arasında ki kayıp elifi saymaz. Bende bu konuda hemfikirim. “Hastane”  7 harftir “hasta(ha)ne” ise 9… kayıf ha sayımda sayılmaz. Eğer sayıma dâhil edilmez ise o zaman kalkıp “hane” sözcüğünü aramaya gerek var mıdır? Nitekim kayıp elif gidince “ism” kelimesi de besmeleden sayılmaz. “Bismillah” Kuran’da kaç defa geçmektedir? Varsayalım isim kelimesini çıkardık. İsim kelimesi 19 değil 22 defa geçer O halde sen “ism” kelimesini mi? Yoksa bismillah kelimesinin mi 19 defa geçtiğini düşünüyorsun? Hucurat suresi 11’de geçen “ism” kelimesini neden kabul etmiyorsunuz? Fasıklar için olunca kelimenin yapısı-atom yapısı bozuluyor mu? Kalkıp neden “ism” kelimesi 19 defa geçiyor diyorsunuz? 22 defa geçmiyor mu? Çünkü sizler “ism” kelimesini değil, ismillah kelimesini kabul ediyorsunuz.

— Allah kelimesi 2703 defa geçer. Fatiha ile beraber 7704 defa geçer. Reşat’a göre ise 2698 defa geçer ki bu sayı 19’un tam katıdır. Allah’ın övdüğü Kompüter yanlış yapmış olmalı ki Reşat hatanın farkına varır. Çözüm yolu için yani 19’a tam bölünmesi için Tevbe suresinin son iki ayeti çıkarılınca tam katı olur. Şuanda hangi kitabı getirirseniz böyle çıkarma ve toplamlarla her türlü sayıya göre dizayn edilebilir.

— Müddesir Suresinin ilk iki ayeti 19 harfmiş! Acaba ilk 1.2.3.4.5.6 hangisi 19’a denk gelseydi yine denk getirtmeyecek miydiniz? Kısaca niye birinci değil de ilk iki? Cevabı çok basittir: ilki denk düşmüyor da ondan… Yani ikisi beraber sayılınca bölünebiliyor.

— Kur’an gibi bir kitap; surelerden ve kısımlardan oluşan bir kitaptan her türlü sayı peydahlanabilir. 191, 144, 133,152… 19 ekleyerek devam edebilirsiniz. Kur’an eğer 114 değil de 191 olsaydı yine 19 sayısına tam bölünebilirdi. Demek 144 sayısı vazgeçilmez bir sayı değil rastlantıdır. Eğer 100 sure olsaydı bu sefer 10 veya 20 mucizesi ortaya çıkardı.

Geciken Peygamberler

Peygamber yurdu orta doğudur. İbrahim-Nuh-Yunus ve daha birçok peygamber Mezopotamya yöresinde; Musa-İsa-Harun-Davut-Süleyman ve daha birçok peygamber de Mısır ve İsrail bölgesinde öğretilerini yaymışlardır. Hz.

Muhammed ise Arabistan yarım adasında peygamberliğini ve son peygamber olduğunu bildirerek kendisinden son hiçbir peygamberin gelmeyeceğini bildirmiştir. Astek, İnka ve Maya gibi uygarlıklara da her ne hikmetse hiçbir peygamber gönderilmemiştir. Tevrat, İncil ve Kuran’da ise bu uygarlıklardan hiç söz edilmez. Kutsal kitaplarda Cudi dağından, Sodom ve Gomore halkından, havralardan, Asya da yer alan halklardan ve deveye kadar bütün Ortadoğu kültüründen-halklarından söz edilir. Teologların cevap veremedikleri bu paradoksu bir yana bırakarak önemli olan bir on dokuz palavrasından söz edeceğiz.

Halife Reşat, Edip Yüksel ve Atatürk’ün on dokuza uyan doğrum yılı, ölüm yılı, önemli tarihler vb. bazı 19’a tam bölünen sayıları vardır. İşin ilginç tarafı her insanın hayatında her sayıya denk gelen bazı sayılar elde edilebilir. Ne var ki 19 sayısını kullanarak bazılarını peygamber ilan edenler kıstaslarını açıklamış da değiller. Atatürk’ün doğum yılı 1881 olarak bilinir. Halk arasında okul sıralarında bir ilkokul öğrencisi için 1981 Atatürk’ün doğum yılıdır. Fakat ilkokul çağını atlatan her insan bir ansiklopediye başvurursa Atatürk’ün doğum yılı net değildir. 1879–1882–1881 vb.

Bazı tarihlere rastlayabilirler. Kütük numarası ve daha birçok sayı avcılığı ise belgelere dayanamayıp tamamıyla 19 dinini güçlendirmek için uydurulmuş sayılardır. 19 sistemine uydurmak için tarihlerin eklenip-toplanıp-çıkarılması bir yana bu sayılar tam olarak bölünebilirlerse bile onların kutsal birer şahıs olmalarını gerektirmez. Dahası Atatürk açık konuşmalarından din karşıtı ve ateist olduğu her halinden belli biridir. “Ne Mutlu Türküm diyene” sözünün sahibi nasıl tanrının bir elçisi olabilir? Gerçi bu sözde 19 harftir… Kürt olan Edip Bey acaba 19 harf olan bu faşizane sözü nasıl değerlendireceklerdir? Dersim katliamının da başrolü M. Kemal’dır. Zorba yorumcular dersim katliamı sırasında kendilerinin hasta olduğunu söylerler. Al birini vur ötekini taktiğini uygulayanlar da vardır. Böyle saçma yorumlar yapanlara bir sorum olacak: acep İsmet İnünü’ye söz geçiremeyen, dersim gibi önemli bir olayda görüşü bile kale alınmayan biri nasıl gazi ve kahraman olabilir? Sizin mantığınıza göre Hz. Hüseyin’i Kerbela da susuz bırakıp hunharca öldürten Yezid de masum olmalıdır. Zira katliamı bizzat yapan Yezid değil Şimir bin Zilcevşeyn’dir. Yezid’i temize çıkarmak için başvurulun mantık ile M. Kemal’i temizlemek isteyen mantık arasında ki farkı söyleyebilir misiniz? Eğer katliamı kendisi yapmış olmasaydı katliam sonrasında hesabını sorardı elbette.  Konumuz dersim katliamı olmadığı için 19 mantığının böyle birini bile göklere çıkarıp taptığını göstermek için birkaç örnek gösterelim dedik. Türk kelimesini Anadolu halkı arasında putlaştırıp bugün bile halkın birbirini kestiği bir ortamı yaratmak için çaba sarf eden biri on dokuz sayınıza nasıl uyduruyorsunuz? Hz. Muhammed’in 571–632 doğum ve ölüm yılları on dokuzunuza uymaz iken; İsa’nın da doğumunda sizin sayılarınız daha olmamıştı. Yani herkese on dokuz İsa’ya: o…

Hiçbir peygamberin hayatında uygulanmayan ve dinlerin de tarihinde önemsenmeyen bir sayı nasıl tanrının dili olabilir? 19 olmadan sizin dininiz eksik mi kalıyor? Tevrat’ın hiçbir bölümüne uygulanamayıp birkaç şiirine uygulanan 19 sayısı “özgür insan savunması-na” uygulanırken ne diyeceksiniz? 1400 yıldır tanrı derin bir sessizliğe çekilmiş olmalı ki hiçbir peygamber göndermedi. Sahabeler iktidar kavgası, binlerce mevali ve ezilen halkın kesip-doğrandığı bir dönemde “kim haklı-kimsuçlu?” sorularına cevap verecek bir peygamber gelmedi; İslam Felsefecileri toplumdan dışlanırken sürgün ve idama mahkûm edilirken peygamber gelmedi; her ne hikmetse İngiliz-İtalya-Fransa sömürgecileri Afrika’dan çekilirlerken; Halife Reşat birden çıkıveriyor. Peygamberler trafiği yaşanmış olmalı ki ardından Edip Yüksel… Üçlü-dörtlü peygamber trafiği sadece 19 dininden geldiler. Hz. Muhammed’in daha cenazesi yerde iken iktidar kavgasının yanı sıra 300’den fazla peygamberlik iddia eden çıkıveriyor. Modern uydurukçular olan Ahmet Gulam, Ali Mirza, İskender Evrenesoğlunu hesaba zaten katmıyoruz… Soruyorum sizlere on dokuz her uygulanan için bir peygamberlik delili midir? Eğer kanıt olarak kullanıyorsanız, yarın kalkıp Öcalan’ı peygamber ilan edecek misiniz? Yoksa ölümünden sonra kalkıp adam Müslüman’dı ve halka hizmet etti diyeceksiniz?! Kişiler öldükten sonra acınılacak duruma gelirler. O yüzden insanların zihni onların hep iyi yanlarını hatırlar. Atatürk’ün bugün kutsanmasının nedeni ezilen halkların hallerinden memnun olmamasındandır. İnsanlık geçmişi kutsadığı için o dönemi bağ bahçeliktir sanırlar. Onlarca katliam ve savaşın eşiğindeki bir dönem en kötü dönem olmalı. Osmanlı halifelerini tek kuruş vermeden halk deyimiyle gâvur memleketlerine sürgün etmesi mi şeytani halifeliğe son verilmesi? Kendilerinin yaptığı bilimsel ve modern hayatı yakalama yenilikleri ile onun uyguladığı baskıcı rejimi meşru kılamaz.

Ey Zihin! Hesaplarla, umutlarla, korkularla, baskılarla, tabularla, gizemlerle, tutkularla, sorgusuz teslimiyetlerle, otoriter kişilerle, sömürü ve sığınmacılıkla hiçbir aydındık peydahlanmaz. İnsanlığın aklını birkaç rastlantısal ve doğal tabulara mı teslim edeceğiz?! Korkuların ateşinden kurtulmadıkça; anneden doğmuş gibi ampirik bir kafa ile deney-gözlem yapmadıkça; nasıl bir ütopya içerisine giriyorsunuz? Hayat Capcanlıdır. Hareketli ve dinamiktir. Şu capcanlı doğa arasında gördüğümüz hayata bile inanmazken ve kuşkulanırken neden doğa ötesinde bir şeylere kendi varlığımızdan daha çok güveniyoruz. Bir arkadaşınızın sözlerinin onun tarafından söylenip söylenmediğini birileri sizlere sayısal sisteme bağlarsa ona tavrınız ne olacaktır? Gidip emin bir şekilde onun ağzından duymadan inanır mısınız? Peki, arkadaşınızın varlığından emin olduğunuz halde sözleri için sorgu isterken; doğa ötesinin varlığı bile hiçbir şekilde kanıtlanmamışken neden sözleri sayılara bağlıyorsunuz?

Word sayfasında okumak için: http://meytisi.com/19.doc

Kıvançla...

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

7 Kere Cevaplanmış to “Ondokuz Dalaveresi!”

  1. 1
    ibrahimî Feyzullah Says:

    Çok yoğun, gerekli, doyurucu bir makale olmuş. Siz daha çok teknik-Matematik boyutuyla meseleyi analiz etmişsiniz(sosyal-siyasal boyutunu da ıskalamıyorum tabii) Bizim de Edip Yüxel ile ilgili bir yazı dizimiz mevcuttur(3 adet makaleyi havi) Biz daha çok tavır ve psikolojisiyle ilgilendik meselenin.
    Ayrıca son üç yazımız da Edip Yüxel ile direkt olmasa da dolaylı olarak ilintilidir.
    sizi takip edeceğim

  2. 2
    Ali Says:

    Carl Sargon değil, Carl Sagan olacak. Dünyaca ünlü önde gelen bir astronomdur. http://tr.wikipedia.org/wiki/Carl_Sagan

  3. 3
    Ali Says:

    Aşağıda 19.org'dan bir makale alıntılıyorum. İlginç bir makale. Yanlız grafik, tablo ve resim barındırıyor makale o yuzden alıntı iyi çıkmayabilir.

    --------------------

    Matematiksel Analiz.

    Bu bölümü okumadan önce 19 sisteminin bir özeti için, Sn. Edip Yüksel’in iki makalesini, http://www.19.org/index.php?id=66,97,0,0,1,0 adresinde bulunan makaleyi ve 74. sure de yer alan bazı kavramların açıklaması için ise http://www.19.org/index.php?id=66,100,0,0,1,0 adresinde bulunan makaleyi, konuyu daha iyi kavramanız için okumanız tavsiye ederim. Özellikle ikinci makale, 74. surede geçen kavramların nasıl manipüle edildiğini göstermesi açısından eşsizdir.

    a) Tarih ve Sure No
    Kur'an'ın matematiksel sistemlerinden biri olan ve 74. surede bahsi geçen 19 kodu, 1974 yılında, Kur’an’ın vahyinden tam 1406 (19x74) kameri yıl sonra bilgisayar analizleri sonucu keşfedilmişti. 19 sayısı tüm Kur'an boyunca sadece 74:30 ayetinde konu edilir ve 74:31 ayetinde o sayının işlevleri sıralanır:
    • İnkarcılar için fitne
    • Kitap verilenleri ikna etmek
    • İnanlıların inancını güçlendirmek
    • Kitap verilmiş olanlarla inançlıların kuşkularını ortadan kaldırmak
    • Kalplerinde hastalık bulunanların düşüncelerinde kaos yaratmak
    Gecmis Kur'an yorumcularinin acıklamakta zorluk cektikleri bu ayetler, 1974 yilinda, 19 sayisi ve katlari uzerine kurulu matematiksel sistemin kesfi ile aynen gerceklesiyordu. Aslinda bu ayetlerde anlatilanlarin aynen gerceklesmesi bile, anlayanalar için Kur'an'ın mucizelerinden biriydi.
    74. surede konu edilen 19 kodunun peygambere ilk vahyin gelisinden tam 1406(19x74) kameri yil sonra miladi 1974 yilinda kesf edilmesi ise baska bir ilahi plani barindiriyordu bunyesinde; Kesif tarihi, kod ve kodun işlevinin açıklandiği sure numarasi ve iki ayetinin sayısal değeri arasindaki harika iliski...
    b) Ey gizlenen, kalk ve uyar! (74:1-2)
    Bu ayetler 19 kodunun bahsedildigi surenin, 74. surenin 1. ve 2. ayetleridir. "Ya eyyuhe’l müddessir, kum feenzir (Ey gizlenen, kalk ve uyar)" ayetleri dünya üzerindeki mevcut Kur'an nushalarinda iki farkli biçimde yazilmistir. Birinci ayet bazi Kur'an nushalarinda üç elif ile يأَأ َيها şeklinde yazilmasina rağmen, bazi nushalarda ise kısaltma yapılarak يَأَيُّهَا şeklinde iki elif ile yazilmistir. Eger "ya ayyuha" üç elif ile yazilirsa , 74:1-2 ayetlerinin toplam harf sayisi 19, bu 19 harfin toplam sayisal değeri (* ) ise 1974 olur. Bilindigi gibi 1974 sayisi 19 kodunun kesif tarihidir. Aslında “يأَأ َيها ” nidasının kısaltılmamış yazımı bu şekildedir, fakat Osman mushaflarını inceleyen geçmiş bazı araştırmacılara göre bu ifade, Osman mushafların da sürekli olarak kısaltılmış hali ile yazılmıştır ( 1 ). Her şeyden önce geçmiş araştırmacıların inceledikleri mushafların gerçekten Osman mushafları olup olmadığını bilmiyoruz. Bu gün müzelerde Osman mushafı olduğu söylenen en az dört nüshanın Halife Osman tarafından çoğaltılan nüshalar olmadığı, Emeviler dönemine ait olduğu ortaya konmuştur. Bunlar; Topkapı Müzesi nüshası, Türk İslam Eserleri Müzesi nüshası, Kahire nüshası ve Taşkent nüshasıdır. Araştırmacılar Osman tarafından çoğaltılan nüshaların savaşlar, yangınlar ve eskime nedeni ile günümüze kadar ulaşamadıklarını iddia etmektedirler. Kaldı ki ilk mushaf zamanın Medine valisi olan Mervan tarafından ilginç bahanelerle imha edilmiştir (*).
    Konumuza dönecek olursak; Matematiksel sistemin güvenirliğinin aşağıda ki tablolarda göreceğiniz gibi bu yazım hatasını düzelttiğine inanıyoruz. Bunun için birkaç çok önemli delilimiz var:
    1 “Ya eyyuha’l mudessir, kum feenzir” ayetleri kısaltılmadan yazıldığında harf sayısı 19 olmaktadır. Kısaltıldığında ise bir elif eksiği ile18 harf oluyor
    2 Bu 19 harfin sayısal değeri matematiksel sistemin keşif tarihi olan 1974 sayısını vermektedir. Kısaltılmadığında ise sayısal değeri bir sayı eksilerek 1973’de kalıyor.
    3 74. surenin başından “tisateaşer (ondokuz)” kelimesine kadar tam 361 (19x19) harf bulunmaktadır. Kısaltılmış “ya ayyuha” baz alınırsa bu sayı 360 oluyor.

    Sıra Harf Sayısal Değeri
    أ يَ 10
    2 أ 1
    3 أ 1
    4 يُّ 10
    5 ه 5
    6 َا 1
    7 َا 1
    8 ل 30
    9 م 40
    10 د 4
    11 ثّ 500
    12 رُ 200
    13 ق 100
    14 م 40
    15 ف 80
    16 َأَ 1
    17 ن 50
    18 ذ 700
    19 ر 200
    Toplam 1974
    Kodun kesif tarihini o kodun bahsedildiği surenin konuyla ilişkili 19 harflik ilk iki ayetine yerleştirmek kanımca ancak yüce bir kudretin işi olabilir.
    19 sisteminden bahsedilen 74. surenin başından ondokuz kelimesine kadar olan harflerin dökümü aşağıdadır. Kısaltılmış ya eyyuha ile başlayan nüsha baz alındığında da harf sayısı 361 (19x19) çıkıyor diyerek itiraz edenler, 74:16 ayetindeki hemzeyi de hesaba katıyorlar. İlk Kur’an nüshalarında hemze diye bir harf yoktur. Tıpkı herekeler gibi hemzelerde sonradan eklenmiştir.

    1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19
    1 ي أ أ ي ه أ أ ل م د ث ر ق م ف أ ن ذ ر
    2 و ر ب ك ف ك ب ر و ث ي أ ب ك ف ط ه ر و
    3 أ ل ر ج ز ف أ ه ج ر و ل أ ت م ن ن ت س
    4 ت ك ث ر و ل ر ب ك ف أ ص ب ر ف أ ذ أ ن
    5 ق ر ف ي أ ل ن أ ق و ر ف ذ ل ك ي و م ي
    6 ذ ي و م ع س ي ر ع ل ي أ ل ك ف ر ي ن غ
    7 ي ر ي س ي ر ذ ر ن ي و م ن خ ل ق ت و ح
    8 ي د أ و ج ع ل ت ل ه م أ ل أ م م د و د
    9 أ و ب ن ي ن ش ه و د أ و م ه د ت ل ه ت
    10 م ه ي د أ ث م ي ط م ع أ ن أ ز ي د ك ل
    11 أ أ ن ه ك أ ن ل أ ي ت ن أ ع ن ي د أ س
    12 أ ر ه ق ه ص ع و د أ أ ن ه ف ك ر و ق د
    13 ر ف ق ت ل ك ي ف ق د ر ث م ق ت ل ك ي ف
    14 ق د ر ث م ن ظ ر ث م ع ب س و ب س ر ث م
    15 أ د ب ر و أ س ت ك ب ر ف ق أ ل أ ن ه ذ
    16 أ أ ل أ س ف ر ي و ث ر أ ن ه ذ أ أ ل أ
    17 ر و ل أ ل ب ش ر س أ ص ل ي ه س ق ر و م
    18 أ أ د ر ي ك م أ س ق ر ل أ ت ب ق ي و ل
    19 أ ت ذ ر ل و أ ح ه ل ل ب ش ر ع ل ي ه أ

    Huruf-u mukata’a veya Kesikli Harfler

    “Bu harfler, Allah ile Peygamber’i arasında bir şifre ve sürenin kapsadığı hükümlere açılan bir kapı ve ilahi esrarın ve hikmetin birer anahtarıdır” Bu sözler ünlü Kur’an Çevirisi “Hak Din Kur’an Dili” adlı mealin yazarı Hamdi Yazır’a aittir.

    Kur’an’nın 29 suresi Elif (A) Lam (L) Mim (M), Ya (Y) Sin (S), Sad (S), Kaf (K) gibi ayetler
    İle başlar. Bu başlangıç harflerini aşağıda görebilirsiniz.

    Sure ص (Sad) Toplam
    7 97 97
    19 26 26
    38 29 29
    Total 152 152 = 19 x

    ي (Ye)

    Harf
    Geçiş

    ئ
    4

    ي
    213

    ى
    20

    237

    س (Sin)

    Harf
    Geçiş

    س
    48

    Toplam= 285 = 19 x 15

    Sure No ح (Ha) م (Mim) Toplam
    40 64 380 444
    41 48 276 324
    42 53 300 353
    43 44 324 368
    44 16 150 166
    45 31 200 231
    46 36 225 261
    Toplam 292 1855 2147 = 19 x 113

    Sure No ق (Qaf)
    42 57
    50 57
    Toplam 114 (19x6)

    ن (Nun)

    Harf
    Geçiş

    ن
    133

    Toplam = 133 = 19 x 7(*)

    ع (Ayn)

    Harf
    Geçiş

    ع
    98

    س (Sin)

    Harf
    Geçiş

    س
    54

    ق (Qaf)

    Harf
    Geçiş

    ق
    57

    Toplam =

    ك (Kef)

    Harf
    Geçiş

    ك
    137

    ه (He)

    Harf
    Geçiş

    ة
    26

    ه
    149

    175

    ي (Ye)

    Harf
    Geçiş

    ئ
    6

    ي
    315

    ى
    22

    343

    ع (Ayn)

    Harf
    Geçiş

    ع
    117

    ص (Sad)

    Harf
    Geçiş

    ص
    26

    Toplam = 798 = 19 x 42

    c) Kayıp Besmele
    Bilindiği üzere Kur'an 114 (19x6) bolümden oluşmaktadır. Bu 114 surenin 9. sure hariç tüm surelerinin başında (Fatiha suresinde ki numaralı ayet dahil) besmele bulunmaktdır. Boylece toplam besmele sayısı 113 olmaktadır. Yani (19x6-أ). 9. surenin basinda neden besmele olmadigi seklindeki soruya geleneksel yorumcular celiskili cevaplar verirler. Kimilerine gore 9. surenin uslubu sert oldugu icin (Tevbe suresi kadar sert bir usluba sahip başka surelerde vardır), kimilerine gore Enfal suresi ile Tevbe suresinin tek bir sure olup olmadigi supheli oldugu icin, kimilerine gore ise peygamber oyle emrettigi icin. Olaya matematiksel acidan baktigimiz zaman son yorumun dogru oldugunu gorecegiz. Cunku basinda besmele olmayan 9. sureden itibaren 19 sure saydiginizda besmelelerin sayısını 114 (19x6)' ya tamamlayan 27:30 ayetindeki fazladan besmele ile karsilasirsiniz.
    “بِِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ إِنَّهُ سُلَيْمَنَ مِنْ وَإِنَّ" (O Süleyman'dandır ve o Rahman ve Rahim olan Allah'ın ismi iledir)” (27:30)
    Boylece bir eksik besmeleye ragmen tum Kur'an boyunca besmelelerin toplam sayisi 114 (19x6)' ya tamamlanmaktadir. Acaba 9. surenin basinda besmele kullanmak suretiyle 114 sayisina ulasmak varken, kitabın yazarı neden dolayli yollardan 114 (19x6) sonucuna ulaşmıştır?
    Böylece matematik sistem besmelenin hangi durumlarda ayet olduğu ile ilgili tartışmalarada son verdi. 1:1 ve 27:30 ayetindeki besmelelerin numaralı ayet olduğunu, diğer yerlerdeki besmelelerin numarasız ayet olduğunu savunan geçmiş bazı Kuran yorumcularını haklı çıkardı.
    d) Kavm-u Lut veya Ihvan-u Lut
    Kur'an'in 50. ve 42. suresi Qaf harfi ile baslar. Her iki surede bunyesinde ayri ayri 57 (19x3) adet Qaf harfi bulundurur. Aslinda Qaf harfinin bu surelerde baska matematiksel ozellikleri de vardir.
    • 50. surede 57 (19x3) adet Qaf harfi kullanilmistir.
    • 42. surede de 57 (19x3) adet Qaf harfi kullanilmistir.
    • 50. surenin 45 ayeti vardir. Sure ve ayet numarasini toplarsaniz sonuc 95 (19X5).
    • 42. surenin 53 ayeti vardir. Bunlari da toplarsaniz sonuc yine 95 (19x5).
    • Qaf Suresinde gecen Qaf harflerinin gectigi ayet numaralarini topladiginizda 798 (19x42) sonucuna ulasirsiniz. 42 sayisi ise Qaf harfi ile baslayan diger surenin numarasidir.
    Burada dikkatleri ceken ve inceleyeni dusunmeye sevkeden ilginc bir durum vardir. Kur'an'da tam 12 yerde Lut'un halkini tanimlamak icin kullanilan "Qavm" kelimesi 50. surde "Ihvan-u Lut" olarak gecmektedir. Acaba neden yazar 50. sureye geldiginde 12 yerde kullandigi tanimlamadan vazgecti. Matematiksel sistem goz onune alindiginda bu sorunun cevabi gayet basittir: Cunku yazar 50. surede 57 (19x3) adet Q harfi gecmesini planlamisti. Eger yazar Ihvan-u Lut yerine icinde Q harfi bulunduran Qavm-u Lut tanimlamasini kullansaydi, bu plani gerceklesmeyecek ve Q harflerinin toplam sayisi 58 olacakti.
    e) Sad veya Sin
    Kur'an'in 7, 19 ve 38. sureleri Sad harfi ile baslar. Yeryuzundeki en yaygin Qur'an nushalari gozonune alindiginde sad harfi bu uc surede toplam 153, yani 19x8 +1 kez gecer. Matematik sistemin dogrulugu ve guvenirligi bu toplamin 152 (19x8) olmasi gerektigi sonucunu dogurmustur. Nitekim yapilan incelemeler sonucunda 7:69 ayetinde ki "bastatan" kelimesinin en yaygin Kur'an nushalarinda yazim hatasi sonucu yanlislikla Sad harfi ile yazildigi gorulmustur. En eski Kur'an nushalari incelendiginde, soz konusu kelimenin matematiksel sistemin ongordugu sekilde sin harfi ile yazildigi gorulmustur. En eski nushalardan biri olan ve Topkapı Müzesi nüshasından daha eski olan Taskent nüshasinin ilgili bolumunun fotokopisini asagida goruyorsunuz.

    "Taskent nushası da kopya, bu durumda Taşkent nüshasının doğruluğuna nasıl güvenebilirsiniz" şeklinde bir itiraz gelebilir. Haklı bir itiraz. Ancak Taşkent nüshasında bu delile ulaşılmasaydı bile yaygın nüshalardaki bastatan kelimesinin yanlış yazıldığı kısa bir araştırma ve muhakeme ile rahatlıkla anlaşılabilirdi. Elinizdeki Kur’an nüshasına baktığınızda sad harfi üzerinde küçük bir sin harfi olması bu kelimenin sin harfi ile yazıldığının apaçık göstergesidir. İlk nüshalardan birinde bu kelimeyi hatalı yazan yazıcının hatasını gören bir dikkatli okuyucu o kelimenin üzerine sin harfi yazarak düzeltti. Bu nüshadan çoğaltma yapan geçmiş Kur’an kopyalayanları bu düzeltmeyi anlamadılar onu sad üzere sin şeklinde yazageldiler. Matematiksel sistemin güvenirliği bir birimlik bu hatayı da tashih etti. Burada 6-7 birimlik bir sapmadan bahsetmiyoruz. Bir birimlik bir sapma karşısında yapmamız gereken, bin bir bahane göstermek yerine "bir birmlik sapma tesadüf olamaz, mutlakak bir nedeni olmalı" sorusunuz kendimize sorarak sapmanın nedeni araşıtmak olmalıdır.
    f) Nun ( ن )
    Benzer bir birimlik bir sapma yine Kur'an'nın 68. bölümünde de ortaya çıkıyor. Kur'an'in 68. suresi Nun harfi ile baslar. Yeryuzunde yaygin olarak kullanilan Kur'an nushalarinda 68. surede gecen Nun harflerinin toplami 132 (19x7-1) adettir. Goruldugu uzere sad harfinde oldugu gibi yine 1 birimlik sapma vardir. Yine matematik sistemin ongorusune dayanarak 68. surede gecen Nun harfleri toplaminin 133 (19x7) adet olmasi gerektigini dusunuyoruz. Sistemin kaşifine göre hata 68. surenin basindaki Nun harfinin Nun-Vav-Nun seklinde iki N ile degil tek N ile yazilmasindan kaynaklanmaktadır. Ancak bu konuda tarihi bir belgeye ulaşılamamıştır. Dr. Halife’nin bu görüşü makul olmakla birlikte bu bir birimlik sapmanın nedeni bu surede yer alan kıraat farklığından da kaynaklanmış olabilir. Ancak tarihi bir belge gösterilemediği sürece bu konudaki tartışmalar sona ermeyecektir (*).
    g) Balik Sahibi mi, N harfi Sahibi mi?
    Bir onceki bolumde Nun harfi ile baslayan 68. surede gecen N harfleri sayisinin 133(19x6) olmasi gerektigi sonucuna varmistik. Yanliz burada dikkat ceken bir durum var. Yunus peygamber bu surede degisik bir isim ile tanimlaniyor: Sahib-ul-hut. Yunus peygamber bir balina tarafindan yutuldugu icin bu tanimlama kullanilmis. Ancak bu is icin 68. surenin secilmesi ilginctir. Nitekim 21:87 ayeti Yunus'u "ZanNuN" olarak tarif eder. Gecmis Kur'an yorumculari Kur'an'in matematiksel sisteminden habersiz olduklari ve bu tanimlamanin 68. sure ile iliskisini kuramadiklari icin Nun'u balik olarak cevirmislerdir. Halbu ki "ZanNuN" Nun sahibi demektir. Nun ise N harfi demektir. Yani "ZanNuN", "N harfi sahibi" demektir. Evrenlerin sahibi 68. surede N harfi iceren Yunus kelimesini kullanmamakta, 42. ayet de Sahib-ul-hut tanimlamasini kullanmakta ve bu sekilde sayiyi 19'un katina tamamlamaktadir. N harfi sahibi tanimlamasi ile bu ilginc ve bir o kadar da dusundurucu duruma dikkatimiz cekmekte ve beklide 68. surenin basindaki N harfinin N-V-N olarak yazilmasi gerektiginide bize bu sekilde göstermektedir.
    h) Mekke veya Bekke
    Kur'an Mekke sehrini tanimlamak icin kullandigi kelimeyi 3:96 ayetinde Bekke olarak vermektedir. 3. surenin elif, lam, mim ile basladigi ve Mekke kelimesininde icinde mim harfini bulundurdugu dusunulurse konunun matematiksel sistem ile alakali oldugu rahatlikla anlasilir. Bekke ismi söyleniş olarak Mekke olarak anlaşıldığından zaman içinde Mekke olmuştur. Yani Bekke ismi Mekke'nin eski ismidir. Bekke halk dilinde nesilden nesile zamanla Mekke olmuştur. Kur'an 3:96 ayeti ile Mekke'nin eski ismine gönderme yapıyor.
    ı) BSM (بِسْمِ ) veya BİSM (بِاسْمِ )
    96. sure olan Ikra suresinin birinci ayetinde gecen isim kelimesi surenin başında yer alan besmelede gecen isim kelimesinden farklı olarak neden elif ile yani بِاسْمِ (Bi-ismi) şeklinde yazılır sorusu matematik sistem sayesinde rahatlıkla cevap bulur. Çünkü, I-S-M kelimesinin elif öncülü ile 19 kez geçmesi, gerekmektedir(2). Eğer bu ayetteki isim elifsiz yazılsaydı elif öncülü ile geçen isim kelimesinin Kur’an’da geçiş sıklığı 18'e ineceği gibi, ilk inen vahiy olan 96:1-5 ayetlerinin harf sayısının 76 (19x4) yerine 75 olduğunu görecektiniz. Öte taraftan 19 harfin oluşturduğu besmelede gecen 4 kelimenin, Kur'an'da 19'un katı olan geçiş sıklığı isim kelimesi nedeniyle bozulacaktı. Birbirine kenetlenen harika ve muhteşem bir sistem...

    76 (19x4) harften oluşan 96:1-5 ayetinin harflere ayrılmış tablosunu aşağıda inceleyebilirsiniz

    ١ ا ق ْرَأْ ب ِا س ْم ِ ر َب ِّكَ ا لّ َذِي خَ ل َقَ harf 18
    ٢ خ َل َقَ ا لْ إِ ن س َنَ م ِنْ ع َل َقٍ harf 14
    ٣ ا ق ْرَأْ وَرَب ُّكَ ا ل ْأَ كْ رَمُ harf 14
    ٤ ا لّ َذِ ي عَ لّ َمَ ب ِا ل ْق َل َمِ harf 13
    ٥ عَ لّ َمَ ا لْ إ ِن س َنَ م َا ل َمْ ي َعْ ل َمْ harf 17
    Toplam 76 (19x4) Harf

    96. surenin ilk ayetini başında ki besmele ile beraber asağıda görüyorsunuz. Lütfen besmelede ve ilk ayette yer alan isim kelimesinin yazılışına dikkat edin. Bu farklı yazılışın nedeni keyfi midir, yoksa ona sürdüğümüz gibi Kuranın matematiksel sistemi ile alakalı bir nedeni mi var?
    بِسْمِ

    الرَّحِيمِ نلرَّحْمَا للَّهِ بِسْمِ
    خَلَقَ الَّذِي رَبِّكَ بِاسْمِ اقْرَأْ

    بِاسْمِ

    i) Ay (sehr )
    Bilindigi uzere tum Kur'an boyunca gun (yevm) kelimesi tekil ve zamirsiz olarak 365 kez, ay (sehr) kelimesi tekil olarak 12 kez, günler (eyyam ve yevmeyn) kelimesi ise tam 30 kez gecer. Inanilmaz harika bir sistem. Bundan yaklasik iki yil kadar once bir sey dikkatimi cekti. Kur'an'da cumlede ki yeri ve anlami itibari ile cogul olmasi gereken bazi yerlerde ay kelimesi tekil geciyordu. Ornegin haram aylar olmasi gereken bazi yerlerde haram ay kelimesi geciyordu. Daha sonra birkac arkadasin daha ayni noktada takildigini gorunce bu konu uzerinde biraz dusundum. Yukarida bahsettigim matematiksel uyum aklima gelince konun matematiksel sistem ile baglantili oldugu sonucuna vardim. Bu sekilde tekil ay kelimeleri kullanilarak ay kelimesi 12'ye tamamlaniyordu. Gercekten insani dusunmeye sevkeden ilginc bir durum...

    ŞEHR kelimesi tekil olarak 12 defa geçer.

    NO SURE NO AYET NO
    1 2 285
    2 2 285
    3 2 194
    4 2 194
    5 2 217
    6 5 2
    7 5 97
    8 9 36
    9 34 12
    10 34 12
    11 46 15
    12 97 3

    j) Gün
    "Dogdugum gun, oldugum gun ve diri olarak kaldirilacagim gun bana selam olsun"(19:33)
    "Dogdugu gun, olecegi gun ve diri olarak kaldirilacagi gun ona selam olsun"(19:15)
    Tek bir gun kelimesi ile ifade edilebilecek yukaridaki anlatimlarda birden fazla gun kelimesinin kullanilmasi ilginc. Tum Kur'an'da gun kelimesinin 365 geçtiği dusunulecek olursa bu vurgulama daha başka bir anlam kazanıyor.
    “Yevm” kelimesi bitişik eksiz olarak, yani sadece “yevm (Gün)” olarak tam 365 defa geçer. Sure ve ayet numaralarını gösteren tabloyu aşağıda görebilirsiniz
    1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
    1 1:4 2:8 2:48 2:62 2:85 2:113 2:123 2:126 2:174 2:177
    2 2:212 2:228 2:232 2:249 2:254 2:259 2:259 2:264 2:281 3:9
    3 3:25 3:30 3:55 3:77 3:106 3:114 3:155 3:161 3:166 3:180
    4 3:185 3:194 4:38 4:39 4:59 4:87 4:109 4:136 4:141 4:159
    5 4:162 5:3 5:3 5:5 5:14 5:36 5:64 5:69 5:109 5:119
    6 6:12 6:15 6:22 6:73 6:73 6:93 6:128 6:141 6:158 7:14
    7 7:32 7:51 7:53 7:59 7:163 7:163 7:167 7:172 8:41 8:41
    8 8:48 9:3 9:18 9:19 9:25 9:29 9:35 9:36 9:44 9:45
    9 9:77 9:99 9:108 10:15 10:28 10:45 10:60 10:92 10:93 11:3
    10 11:8 11:26 11:43 11:60 11:77 11:84 11:98 11:99 11:103 11:103
    11 11:105 12:54 12:92 14:18 14:31 14:41 14:42 14:44 14:48 15:35
    12 15:36 15:38 16:25 16:27 16:27 16:63 16:80 16:80 16:84 16:89
    13 16:92 16:111 16:124 17:13 17:14 17:52 17:58 17:62 17:71 17:97
    14 18:19 18:19 18:47 18:52 18:105 19:15 19:15 19:15 19:26 19:33
    15 19:33 19:33 19:37 19:38 19:38 19:39 19:85 19:95 20:59 20:64
    16 20:100 20:101 20:102 20:104 20:124 20:126 21:47 21:104 22:2 22:9
    17 22:17 22:47 22:55 22:69 23:16 23:65 23:100 23:111 23:113 23:113
    18 24:2 24:24 24:37 24:64 25:14 25:17 25:22 25:25 25:26 25:27
    19 25:69 26:38 26:82 26:87 26:88 26:135 26:155 26:156 26:189 26:189
    20 27:83 27:87 28:41 28:42 28:61 28:62 28:65 28:71 28:72 28:74
    21 29:13 29:25 29:36 29:55 30:12 30:14 30:43 30:55 30:56 30:56
    22 31:33 32:5 32:25 32:29 33:21 33:44 33:66 34:30 34:40 34:42
    23 35:14 36:54 36:55 36:59 36:64 36:65 37:20 37:21 37:26 37:144
    24 38:16 38:26 38:53 38:78 38:79 38:81 39:13 39:15 39:24 39:31
    25 39:47 39:60 39:67 40:15 40:16 40:16 40:17 40:17 40:18 40:27
    26 40:29 40:30 40:32 40:33 40:46 40:49 40:51 40:52 41:19 41:40
    27 41:47 42:7 42:45 42:47 43:39 43:65 43:68 44:10 44:16 44:40
    28 44:41 45:17 45:26 45:27 45:28 45:34 45:35 46:5 46:20 46:20
    29 46:21 46:34 46:35 50:20 50:22 50:30 50:34 50:41 50:42 50:42
    30 50:44 51:12 51:13 52:9 52:13 52:46 54:6 54:8 54:19 54:48
    31 55:29 56:50 56:56 57:12 57:12 57:13 57:15 58:6 58:7 58:18
    32 58:22 60:3 60:6 62:9 64:9 64:9 64:9 65:2 66:7 66:8
    33 68:24 68:39 68:42 69:35 70:4 70:8 70:26 70:43 70:44 73:14
    34 73:17 74:9 74:46 75:1 75:6 76:7 76:10 76:11 76:27 77:12
    35 77:13 77:14 77:35 77:38 78:17 78:18 78:38 78:39 78:40 79:6
    36 79:35 79:46 80:34 82:15 82:17 82:18 82:19 83:5 83:6 83:11
    37 83:34 85:2 86:9 90:14 101:4

    Eyyam ve Yevmeyn (Günler) kelimeleri ise bir aydaki ortalama günlerin sayısı kadar, yani tam 30 defa geçer. Sure ve ayet numaralarını aşağıda görebilirsiniz.
    2:80 2:184 2:184 2:185 2:196 2:203 2:203 3:24 3:41 3:140 5:89 7:54 10:3 10:102 11:7 11:65 14:5 22:28 25:59 32:4 34:18 41:9 41:10 41:12 41:16 45:14 50:38 57:4 69:7 69:24

    k) Sayılar, toplamalar ve çıkarmalar
    Kur'an bazı sayılara değinide bulunurken, bazen o sayılara direkt göndermede bulunmaz.Toplama veya çıkarma yolu ile o sayılara gönderme yapar. Örneğin; 950 yerine 1000-50 (29:14), 309 yerine 300+9 (18:25), 40 yerine 30+10 (7:142) vs...
    Bu tarz Tanrı'nın keyfi uygulaması değildir. 19 sayisi ve katlari uzerine kurulu matematiksel sistem ile yakindan ilgilidir. Kur'an'da gecen 30 tam sayisinin toplami 162146 (19x8534)'tur. Eger 29:14 ayetinde direkt 950'ye gondermede bulunulsaydi 50 sayisi devreye girmeyecek ve boylece Kur'an'da gecen sayilarin toplami 19'un kati olmayacakti.
    Diger ilginc bir nokta 30 tam sayiya ek olarak Kur'an'da 8 adet kesirli sayi bulunmaktadir. Boylece Kur'an'da toplam 38 (19x2) adet degisik sayi gecmektedir. Kur’an’da geçen sayıların listesini aşağıdaki tablodan inceleyebilirsiniz.

    NO TAMSAYI KESİRLİ SAYI
    1 1
    2 2
    3 3
    4 4
    5 5
    6 6
    7 7
    8 8
    9 9
    10 10
    11 11
    12 12
    13 19
    14 20
    15 30
    16 40
    17 50
    18 60
    19 70
    20 80
    21 99
    22 100
    23 200
    24 300
    25 1000
    26 2000
    27 3000
    28 5000
    29 50000
    30 100000
    31 1/10
    32 1/8
    33 1/6
    34 1/5
    35 ¼
    36 1/3
    37 ½
    38 2/3

    38 162146
    (19x2) (19X8534)

    l) 74. sure ile ilgili bir kritik ve Sonuç
    19 sayisi ve katlari uzerine kurulu matematik sistemi kabul etmeyenler 74:30-37 ayetlerine farkli yorumlar getirmektedirler. Burada okuyucuya dusen 19 sayisi ile ilgili yapilan her yorumu empirik ve analitik olarak incelemek, onu aklin ve mantigin ve ozellikle 74:31 ayetinin suzgecinden gecirmektir. 19 sayisi uzerine yapilan her yorumun 74:31 ayetini butunuyle aciklamasi gerekir.
    Yani 19 sayisi;
    • Inkarcilar icin fitne olmali
    • Kitap verilenleri ikna etmeli
    • Inanclilarin inancini guclendirmeli
    • Kitap verilmis olanlarla inanclilarin kuskularini ortadan kaldirmali
    • Kalplerinde hastalik bulunanlarin dusuncelerinde kaos yaratmali
    Eger 19 sayis ile ilgili yapilan yorumlar dogru ise, yukarida siraladigimiz ongoruleri gerceklestirmesi gerekir. Eger gerceklestirmiyorsa ise yorumu yapan kisinin ardniyetli oldugunu, tum amacinin "buyuklerden biri" olarak nitelendirilen 19 kodunu inkara yonelik oldugunu rahatlikla iddia edebiliriz. 19 kodunu arastiran ve 74:30-37 ayetleri hakkinda yapilan farkli yorumlari duyan herkesin bu basit gercegi aklindan cikarmamasi gerekir.
    "Üzerinde ondokuz vardır. Biz ateşe bekçi olarak sadece melekleri atadık. Onların sayısını (ondukuz'u) da, (1) inkarcılar için bir fitne (sınav/huzursuzluk kaynağı) yaptık, (2) kitap verilmiş olanları ikna etsin, (3) inananların inancını güçlendirsin, (4) kitap verilmiş olanlarla inananların kuşkularını ortadan kaldırsın, ve (5) kalplerinde hastalık olanlarla inkarcılar da, "ALLAH bu örnekle ne demek istiyor?" desinler. Böylece ALLAH dilediğini/dileyeni saptırır ve dilediğini/dileyeni de doğruya iletir. Rabbinin ordularını kendisinden başkası bilmez. Bu (sayı) halklara bir mesajdır. Hayır, ando lsun Ay'a, Geçtiği vakit geceye, Ağardığı vakit sabaha, Bu büyüklerden birisidir. Halklara bir uyarıdır"(74:30-36).
    " Doğrusu, kötülerin yazgısı Siccin'dedir. Siccin nedir bilir misin? Rakamlanmış bir kitaptır. O gün yalanlayanlara yazıklar olsun. Onlar Din Gününü yalanlar. Onu ancak azgın günahkarlar yalanlar. Kendisine ayetlerimiz iletildiğinde, "Efsane" derdi. Doğrusu, işledikleri günahlar kalplerini kaplamış. Doğrusu, o gün onlar Rab'lerinden perdelenir. Ve böylece onlar cehenneme atılır. "Yalanlamakta olduğunuz şey işte budur" denir. Doğrusu, iyilerin kitabı İlliyyun'dadır. İlliyyun nedir bilir misin? Rakamlanmış bir kitaptır. (Tanrı'ya) yakın olanlar ona tanık olur"(83:7-21)

  4. 4
    Edip Yuksel Says:

    Otuz yıldır ondokuz konusunu inkarcılarla tartışıyorum. Bu tartışmalarım hem Sünni dinadamları, hem Hristiyan dinadamları ve yazarları ile hem de Ateist ve agnostikler ile yaptım. Hatta ilk tartışmaları Running Like Zebras adlı İnglizce bir kitapla yayınlamıştım.

    Mehmet Salih'in eleştirisi, umarım şahsına almaz, 19'a yöneltilen eleştirilerin arasında "cevap vermeye değmez" kategorisinde gördüklerimden... Zira, 19 sistemine tanık olan herkes yazarın eleştirisinden yazarın 19'u niye kavrayamadığının bir sürü delilini görürler.

    Türkiye'de terörist başı olarak bilinen bir adamın kitabından gelişi güzel seçtiği tutarsız örnekleri 19'un SİSTEMLİ örnekleri ile karıştıran ve boyut farkını bile farkedemiyen birisiyle 19 sistemini tartışmadan önce biraz kritik düşünme alıştırmaları yapmak lazım.

    Şu anda 19.org sitesini yeniden düzenliyoruz ve teknik hata sonucu silinen yazıları tekrar asıyoruz. İnşallah buna benzer inkarcı reflexlere verdiğimiz cevap örneklerini orada bulacaksınız.

    Şu anda Ondokuz konusunda İnglizce bir kitabı bitirmekle meşgulum.

    Bu sisteme herkes tanık olmayacaktır. Bunu zaten 74'ncu sure açıkça ifade ediyor. Geçmişte de insanların çoğu, elçilerin getirdiği delilleri ve işaretleri inkar ettiler.

    Salih bana 7:146 ayetini anımsatıyor. Umarım yanılıyorumdur. Umarım aklını başına alır ve uydurduğu cam parçalarıyla Kuran'daki elmasları birbirine karıştırmaktan vazgeçer.

    Selam,
    Edip

  5. 5
    Ensar ÜZÜMCÜ Says:

    Mehmet Salih :

    Mehmet'in alıntılamış olduğu dosya içerisindeki bilgileri "AKL" yoluyla inceleyen tüm arkadaşlar, onun girmiş olduğu çıkmazları ve çizdiği fasid daireleri rahatlıkla görebilirler.

    Kısaca bir kez daha değinmek gerekirse;

    Konuyu kendisiyle tartışmayacağımı belirttim. Bu doğru. Konuyu kendisiyle tartışmıyor olmam, konuyu tartışmayacağım anlamına gelmez. Lakin, kendisi bu ayırımı ne yazık ki yapamamış. Satır ile cümle arasındaki farkı bilemeyen birisi için bunu normal karşılıyorum. Bu konuyu kendisiyle tartışmıyor olmam, onun objektiflikten uzak olması ve konuyu kişiselleştirmesidir.

    İlgili link içerisindeki dosya, facebook içerisindeki bir tartışmaya istinaden hızlıca kaleme alınmış ve genele bir paylaşım mayetinde sunulmuş idi.

    Mehmet'in "UZUN" olarak nitelendirdiği, ancak benim pek vaktimi almayan bu yazı içerisindeki imla hatalarını lütfen tolere ediniz.

    Bir iki noktaya değinmece ;

    ◙Mehmet dedi :

    ""Herhalde bizim 19’dan habersiz olduğumuzu sanıyorlar. Onlara göre bir tek onlar 19 sistemini kavrayıp cennetlik oluvermişler.""

    ▼ Estağfurullah. Böyle bir iddi yok. Fakat siz, en başında da belirttiğim gibi uslup problemi yaşıyorsunuz. İnsanların söylemedikleri şeyleri üretiyorsunuz. Sonra bunu onlara isnad ediyorsunuz. Bu hiç etik değil. Kaldı ki, Kuran-i bir davranış olsun. [49/11]

    ◙Mehmet dedi :

    "Uzuncu kalkıp getirdiğimiz eleştirileri cevaplayacağına bizlere 19 dalaveresini tekrarlayıp duruyor."

    Benim soy ismim ÜZÜMCÜ, UZUNCU değil güzel kardeşim. Siz ve sizin gibilerin soy isimlerle yaşadığı bu problemin sebebini anlamak ve bununla neyi hedeflediğinizi çıkarsamak pek mümkün değil! Eleştirimi tekrar ve dikkatle okuyunuz.

    ◙Mehmet dedi :

    "Hatta ilk eleştirimizi sunduğumuzda bizim Edip Yüksel’in sitesinden habersiz olduğumuzu sanarak copy-paste yöntemiyle yorum transferi yapanları da gördük."

    ▼ 🙂 Bu 10yıllardır tartışılan bir konudur Mehmet. Sizin getirmiş olduğunuz eleştiriler yeni değiller, eskileri kadar tutarlı-hiç değiller! Neden insanlar sizin anlam oluşturmayan yazınız için yeni cümlelere soyunsunlar. Bunu yapanlar varsa, siz bunu bir lütuf saymalısınız. Hatalarınızı görmek için elinizdeki fırsatı değerlendirmeli ve eleştirilere kulak vermelisiniz. Sizi biz görüyoruz. Konuya ne kadar uzak olduğunuzu ve keyfi çıkarımlarınızı da.

    ◙Mehmet dedi :

    "Besmeleden bin bir türlü oyunla 19 sayısını bulmak için yarışa giriyorlar; biz ise Öcalan’ın kitabı “Özgür İnsan Savunması” 19 harftir dediğimizde de, kabul etmemek için kaytarma yapıyorlar"

    ▼ Eleştiriyi tekrar okursanız, bu anlamsız iddianızı içeren cümlenizin sadece satır fazlalığı oluşturduğuna tanık olursunuz. Tam istediğiniz gibi.

    ◙Mehmet dedi :

    "Örneğin birinci kelimeye 1, ikinciye 2 ve sırayla böylece git. Matematiğin alanı geniştir. Önce önüne bırak eğer 19 etmez ise, yine önüne bırakıp topla, bu sefer de olmasa çıkar, yine ulaşmazsa böl, yine ulaşamazsan tersten ver… Ver de ver. Matematikte sonsuz sayı vardır, Kuran’da da maşallah altı binden fazla cümle vardır"

    ▼ 19u incelemiş ve onu takdir edebilmiş biri, şu yukarıdaki satırları yazmaya cüreti edemzdi. Sadece "HA-MİM" başlangıçlarına sahip sureler size yeter. Bırakın Besmeleyi, oraya buraya harf serpiştirmeyi, ileri-geri gitmeyi, gidin ve sadece HA-MİM harflerinin oluşturduğu matematiksel örgüyü inceleyin! Sonra bir düşünün ve tartın inşallah.

    Çok fazla karmaşıklaştırmaya ve anlamsız örnekleri gereksizce çoğaltmaya gerek yok. Size basit bir teklif sundum ve bu teklif hala geçerlidir. İddia ettiğiniz gibi ise, buyrunuz ve iddia ettiğiniz şeyi-incelediğinizi öne sürdüğünüz SİSTEM doğrutlusunda getiriniz!

    Selam,

    Ensar

  6. 6
    Mehmet Salih ÖZALP Says:

    Saygıdeğer Ensar Üzümcü;

    Yazıda "Ensar, Selam" diye yazmıştınız. Ayrıca ben soyisminizi kafadan değil facebooktaki gibi yazdım http://www.facebook.com/note.php?note_id=464129178727&ref=notif&notif_t=note_tag#!/profile.php?id=620142495

    Eğer ben hurufilik veya kehanet ilmine! sahipolsaydım sizin soyisminizi yanlış yazmazdım. Tartışmayacağınız noktasındaki tavrınızı yazıları takip eden her birey anlayabilir.

    Huruf-i Muakata safsatasına gelince; bu konuda "ssad" ile "s" veya "nun" hafl4erindeki ayıklamaya bakarsanız düzmece olduğunu anlayabilirsiniz. Ben her yerde copy-caste'ye karşıyım. Edip bey kendi yazısından yapıştır yapabilir. Ama onun müritleri derecesinekiler hiçyorumyapmadan direk yapıştır demeleri bir körü körüne taklide benzer. Kaynak vermeleri güzeldir ancak kendilerini devreden çıkarıp Edip'in makalesine teslimetmeleri ne kadar doğru onu düşünün biraz.

    Kıvançla...

  7. 7
    Ensar ÜZÜMCÜ Says:

    Evet, söylediğinize katılıyorum. Verilerin gerçekliğini incelemeden sağa-sola kopyala-yapıştır yapanları bende anlıyor değilim.

    Eğer suyun kaynama noktası hava basıncına da bağlı ise ve bende bu gerçeği test edip incelediysem, bu konu ile ilgili yapılmış olan açıklamaları paylaşmakta bir sakınca görmem. Hatta var olan bu gerçeği diğer insanlara anlatabilirim. Çünkü burada bahsedilmiş olan şey artık bir fikir değil, gerçekliktir.

    Yani, aynı gerçeği farklı cümlelerle ifade etmek anlamızdır. Özellikle elinizde kendini yeterince iyi ifade eden bir yazı var ise, bu anlamsızdır. Tam da bu noktada, bahsi geçen gerçeği kimin keşfetmiş olduğu anlamsızlaşır. O gerçek artık doğanın nesnel bir gerçeği olmuştur, öyle olduğu anlaşılmıştır.

    Kısacası, nesnel bir gerçeğin keşfi ve bunun sözlü anlatımının yapılmış olması, onun başkaları tarafından anlatılamayacağı, benzer yada aynı sözlerle ifade edilemeyeceği anlamını taşımaz.

    Tıpkı 19 hususu gibi.

    İletişimde diğerine göre nerede olduğunuzun bilincinde olmalısınız! Şahsıma atmış olduğunuz özel mesaj içerisinde hem ismim hemde soy ismimle dalga geçtiniz. Problem değil. Rabbim size kendinize karşı adil olma ve AKL'ınızla barışık olabilmek cesareti versin inşallah.

    Cam parçalarındaki yansımalarınızla sizi başbaşa bırakıyorum.

    Size Selam Olsun



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank