Olduğumuz Gibi Görünmek
Güzellik baktığın da değil bakışında olmalı gözle görülene değil gönül gözüyle görülene değer verilmeli. Yaşam kimseye baki değildir mutlak bir sonu vardır.Hayatın sırtına yüklediği birçok sorumlulukları olacaktır. Bu sorumlulukları yerine getirmek bir erdemdir, fazilettir.
Gülü seven dikenine katlanıyorsa yaşamın verdiği sorumluluğu da yerine getirmelidir. Bu benim için farklı senin için farklı değildir. Bu konuda ikimizde aynı düşünmeliyiz. İçinde bulunduğumuz toplumun bizden beklediği davranışlar bellidir. Uyulması gereken kuralların hepsi yazılı olan kurallar değildir, yazılı olmayan kurallarda önem taşımaktadır. Bunlara da uymak ve yerine getirmek mecburiyeti vardır. Ancak o zaman olgunlaşmış bir kişiliğe sahip olur insan.
Bu gün elindeki fırsatları başkaları üzerinde baskı olarak kullanıyor olabilirsin ama o imkân yarın elinden alındığı zaman sende sırdansın ve bir özelliğin ya da geçerliliğin kalmayacaktır. Kibirlenip böbürlenmenin sana kazandıracağı bir üstünlük yoktur.
Dünün hesabını bu günden sorarız hep. Ama dün ne yaptık nerde idik bunu hesaba katmayız hiç, kısa yoldan yargılamaya gideriz.
Sadece görebildiklerimizle yetinmeye çalışırız bunlarında doğru ve ya yanlış olduğuna bakmayız. Hâlbuki görünmeyenlerinde dikkate alınarak geniş bir değerlendirme yapılması gerekir.
Tek düşündüğümüz suçu başkasının üzerine atabilmektir. Kendi yaptıklarımızla övünmenin peşindeyizdir. İş kişinin aynası ise bu görülmektedir her nedense görenlerce söylenenlerde hiç hoşumuza gitmez. Toplumu oluşturan insanlar arsındaki bağlar genellikle böyle koparılmış.
Kardelenlerin yüksek dağlarda, uçurumların kenarlarında açtığı gibi ulaşılmaz ve zor olmamalıyız.
Başının göklere değdiğini düşünsen bile sonuçta bir insansın. Senin diğerinden bir farkın yok ki. Sen kendini farklı konumlarda görebilirsin. Şeklin, giyimin kuşamın, varlığın servetin farklı olabilir ama bunlar sana diğer insandan farklı olman anlamına gelmesin. Sonuç değişmez aynıdır. Hepimiz insan olarak her şeyden sorumluyuz. Bizi insan yapanda bu sorumluluklardır.
Yaşam geçmişte yapılan hataları pek çoğunu siler. Önemli olan silinmeyecek hatalar yapmamak. Karşımıza çıkan her fırsat yeni bir gelecek, yeni bir başlangıç sunar bizlere. Bunların farkında olup bize uygun olanları seçmek ise bizim anlayış ve sorumluluğumuz içindedir.
Görülüyor ki hayatımızı her aşamasında sorumluluk öncelik taşıyor. Kişi bu sorumluluğun bilincinde olduğu sürece de mutlu oluyor. Toplumun kişiler üzerindeki değerlendirmesi de onun yaşam biçimi ve sorumluluk anlayışına göredir. Sen kedini ne kadar farklı görürsen gör dışardan bakan seni daha farklı görecektir. Önemli olan çevrene iyi intiba oluşturabilmektir.
Bu da kişilik özelliklerini içermektedir. Mevlana ne güzel söylemiş “ya göründüğün gibi ol, ya da olduğun gibi görün” demek ki içimiz başka, dışımız başka olmamalı. Öz ne ise söz de aynı olmalı.
Kişisel sorumluluklar yerine getirildiği sürece toplumların huzuru da sağlanmış olur. Üstlendiği ya da mensubu olduğu bir görevi ifa ederken sorumluluk bilinci yine ön plana çıkar. Görevinde de sorumluluğunu bilenin, vicdanı rahattır. O rahat oldukça yaptığı işi de başkalarını rahatlatacaktır.
