content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

11 Ağu

Hizbullah Lideri Nasrallah Açıklayacak mı?

Bir yandan referandum süreci, öte yandan YAŞ kararları ve beri taraftan da PKK’nin başlatacağı kesinleşmiş eylemsizlik kararı…

Bu yazımda bunlardan bahsetmeyeceğim. Zira beklenen hatta geciken çok önemli bir gelişme ile dünyayı ilgilendiren ve de sarsan bir açıklama oldu.  

Lübnan’ın merhum başbakanı HARİRİ suikasti ile ilgili dünya gündemine çok önemli ve çok ciddi bir haber düştü. Hizbullah lideri Nasrallah HARİRİ suikastini MOSSAD’ın gerçekleştirdiğini ve ellerinde bu konu ile ilgili belgeler olduğunu açıkladı. Gerçi Nasrallah MOSSAD ismini telaffuz etmeden “İsrail” dediyse de siz İsrail/MOSSAD olarak anlayın. Lübnan'ın şimdiki başbakanı HARİRİ’nin babası olan Merhum Refik HARİRİ 14 Şubat 2005 tarihinde oldukça profesyonel bir suikast ile öldürüldü. Öncelikle Refik HARİRİ kimdi ve neden, nasıl öldürüldüğü konusuna bakmamız gerekiyor. R. HARİRİ 1944 yılında dünyaya gelen bir çiftçi ailesinin çocuğudur. Ticaret Fakültesini bitiren HARİRİ, S. Arabistan’da yaşamaya başladığında yıllar 1965’i gösteriyordu. HARİRİ burada petrol işlerine girip bir süre sonra Arap dünyasının sayılı zenginleri arasına girmeyi başardı. 

İlk olarak 1992’de başbakan olan HARİRİ aralıklarla uzun süre Lübnan’da iktidarda kalmayı başarmıştı.Bunun dışında Lübnan’da kurduğu vakıflar üzerinden on binlerce öğrenciyi yurtdışında okutup ülkesine büyük bir hizmette bulunmanın yanı sıra garip-gurebaya kol kanat geriyor ve kimsesizleri koruyordu.

Son yıllarda İsrail ve ABD’yi kızdıracak derecede Fransa ile iyi ilişkiler kurdu. HARİRİ Lübnan’da ciddi bir denge ve önemli bir siyasi kişilik olmasından dolayı ona yönelik bir eylemin ülkeyi sarsmaya ve hatta bölünmeye kadar götüreceği yabana atılmazdı. 

Bu sebeple Lübnan üzerinde emelleri olan İsrail, ABD ve Suriye ile ilişkilerinde soğukluk ve kopmalar baş gösterdi. HARİRİ’yi vurduranlar onun ölümünden sonra Lübnan’a müdahale etmeyi düşünüyorlardı. Ve bu suikasti Suriye üzerine yıkarak tehdidin boyutlarından yararlanma derdindeydiler. Yani Suriye’ye de müdahale hakkını! elde etmek istiyorlardı. Şimdi bu suikasti kimlerin yaptığı yeniden gündemdeki yerini aldı. Zira Hizbullah lideri Nasrallah yaptığı açıklamada HARİRİ suikastini İsrail’in gerçekleştirdiğini ve bu konuda ellerinde çok önemli belgelerin bulunduğunu ifade etti. Belgelerin Hizbullah’ın eline nasıl geçtiği konusunu geçiyorum. Zira bu konuda söylenecek fazla söz bulunmamaktadır. Belki de "MOSSAD'ın Tel-Aviv arşivleri birilerinin eline geçmiştir..."

Neyse, Nasrallah, gerektiğinde o belgeleri kamuoyuyla paylaşma yoluna da gidebilme yürekliliğini göstermelidir. Yoksa bundan böyle bu tür beyanatlarda bulunduğu zaman –en azından- kamuoyu tarafından ciddiye alınmama durumu söz konusu olur. Bu da itibar kaybı ve şantajcılığa kadar varabilir. Bu sebeple Nasrallah üzerine düşeni yapmalıdır.

Hayır,

Kesinlikle dolduruşa getirdiğim yok Nasrallah’ı. Kaldı ki yazılarımı takip eden biri de değil. Ha, birileri benim yazılarımdan söz edecekse o kadar da olsun artık…

Şimdi suikasti işleyen Suriye’de kurulan örgüte bir bakalım;

Suikasti o günlerde Cihad ve Zafer adında iki örgüt üstlendi. Adı duyulmamış, bu üstlenmeden sonra da başkaca bir haltları görülmeyen örgütler nasıl kuruldu, kimler kurdu, Suriye istihbaratı –ki atılan her adımı biliyorlar- böyle bir eylemi nasıl kaçırdı, bu örgütler MOSSAD’dan nasıl gizlendi, CIA hiç haber almadı mı? Soruları çoğaltabiliriz ancak bu cevapsız kalan sorular bile olayın Suriye’de kurulan örgütlerin işi olamayacağını ortaya koymaktadır.  

İşin diğer bir boyutu cinayet Suriye istihbaratına yakın bir yerde işlenmişti. Bunu detaylara girmeyen kamuoyunu “işte, bakın Suriye istihbaratına yakın yerde işlendiğine göre olay tamamen Suriye işidir” mesajını vermek istediler ve kısmen başarılı da oldular. Böyle büyük bir suikasti bu düzeydeki bir “örgütün” yaptığına inanmak ya enformatik cehalet ya da çoğu kez yapıldığı gibi “ülke bul, eylemi yüklenecek örgüt hazırla” planlarıyla alakalı oyuna gelmektir. Yoksa böyle bir örgütün bu çapta bir eylemi gerçekleştirebilmesinin imkân ve ihtimali sıfırdır. Bu sebeple Hizbullah lideri Nasrallah’ın elindeki belgeleri önemsiyoruz ve bir an önce dünya kamuoyuyla paylaşmasını bekliyoruz. Zira dünyada benzeri çok rastlanan bu tür suikastler bundan böyle de devam edecek ve vebali bu işi açığa çıkarmayanların olacaktır. Ve Eğer Nasrallah sözünde durur da bu cinayetin MOSSAD tarafından işlendiğinin belgelerini açıklarsa eminim ki İsrail bugüne değin almış olduğu darbelerin en büyüğünü alacaktır. Daha büyük darbeler de yolda... Yeter ki Nasrallah bu belgeleri "ucuz pazarlıklarda" yitirmesin. O zaman Filistin, erdem, insanlık ve özgürlük aşıkları olan yeryüzünün en nadide çiçeklerinin özgürlükleri daha da hızlanacaktır. Gerçek şu ki bu hamle İsrail/MOSSAD’ın beklemediği öldürücü etkiye sahip ve MOSSAD ömrünün en sıkışık günlerini yaşamaktadır. Onlar kimsenin elinde böyle belgelerin olabileceğine hiç ama hiç ihtimal vermiyorlar(dı).  Ama Allah’ın hesabı bambaşka. Yeter ki Hizbullah lideri bu hesabı ucuza kapatmasın. Yok, eğer Nasrallah sözünde durmaz ise o zaman iki elimiz yakasında olacak, kurtarabilene de aşk olsun.

Haydi Nasrallah! Bizi mahcup etme, sevgiyi geçmiştik saygı bile görmeyen hüznümüz yeter.

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank