content

11 Haz

Helal Haram Vebal Sertifika Düzeni

Türkiye Hayvan İthalatında Kimi Besliyor? Hayvan İthal eder duruma nasıl geldik?

Çok kısa cümleler ile anlatacağım. Endüstriyel süt sektörü tarafından 2008 yılında çiğ süt fiyat krizi çıkartıldı. Zarar eden çiğ sütü üretenler süt ineklerini kasaba gönderdiler.. Doğuran hayvan sayısı azalması kendini 2009 yılı eylül ayında göstermeye çalışarak et ve çiğ süt fiyatları artmaya başladı. Ocak 2010 yılında çiğ süt fiyatı ortalama 85 kuruş oldu. Kimi bölgelerde de 92 kuruştan işlem görmeye başladı. 2010 Ocak- Mart Ayları sürecinde endüstriyel süt sektörü kendi aralarında anlaşarak üreticilere yeni fiyat indirimlerini dikte ederek kabul ettirdiler. Çiğ sütün fiyatlarını süt sanayicileri tarafından durdurulmasına rağmen etin fiyatları durdurulamadı. 2008 yılı ocak ayında 9 Tl olan dana kıymanın kilosu 2010 Mart ayında 25 TL’ olunca et, canlı hayvan fiyatları konuşulmaya başlandı. Nisan 2010 yılında Et Balık Kurumu’na sınırlı sürede ve sınırlı tonajlarda kesilmiş kark

as et, dondurulmuş et, besilik, kasaplık canlı havyan ithalat izni verildi. 2010 Agustus ayına gelindiğinde Müsiad Kurucu Başkanı Sayın Erol Yarar, EBK eliyle, sınırlı tonajda ve sürede et, canlı hayvan ithalatı ile iç piyasa fiyatlarının düşürülemeyeceğini iddia ederek özel sektöre de kesilmiş karkas et, but, besilik,kasaplık hayvan ithalatının önünün açılmasını istemesi ile hemen 15 gün sonra özel sektöre de ithal serbestisi verildi. Halen dolu dizgin et,canlı hayvan ithalatı devam ederken bu ülkenin tüketicileri yabancı ülke çiftçilerini

besler hali iki yıldır devam ettiriliyor..

Son iki yılda bu

 

 kalemlerdeki ithalat miktarımız 3 milyar TL’yi buldu.Tablo: 1-Kaynak- Slow Food Türkiye/ Fikir Sahibi Damaklar Facebook sitesi

Yukarıdaki tablo:1 de görüldüğü gibi 2011 yılında 210,6 milyon Dolar  ile ABD’nin en çok hayvan sattığı ülke olmuşuz..

Dört yıldır yapılan göstermelik stratejik planlarda hayvan sayısını çiğ süt fiyatlarının, süt sektörünün düşürdüğü görülemedi..

Slow Food Türkiye/ Fikir Sahibi Damaklar Grubunun Facebook sitesindeki yukarıdaki tabloya  yorum yapan Sayın Funda Şentürk; ‘’ Biz onlara beyin gönderiyoruz, onlar bize sığır,’’ diyor.  

Ülkede 4 yıldır sığır sayısını artıracak, gerçekçi stratejik plan yapacak beyinlere siyaset ön vermez ise elbette ki sığır sayımız azalır. Yabancı ülkelerin çiftçileri bu ülke tüketicileri tarafından beslenmeye devam ettirilir.

Et fiyatları ithalat ile düşürülebilinirken çiğ sütün fiyatları ise siyasetçiler- sanayiciler- sütün çiğini üretenlerin temsilcileri tarafından sabitlenmeye çalışılır..

Sütün kutusunu üretenlere net % 68 para kazandırılırken çiğini üretenler 70-80 kuruştan alımlar ile zarar ettirilir, üreticiler marabalaştırılır.. Adalet, merhamet, insaf, sütün çiğini satın alan hırs sahiplerine terk edilir.

Süt ve süt ürünlerinin ‘’helal sertifikacılığı’’nda toplumda farkındalık yaratmaya çalışanlar, üreticilerin alın terine göz nuruna göz dikenler için ‘’ haram sertifikacılığı ‘’, sütün siyasetinde oturanlara da ‘’ Vebal Sertifikacılığı ‘’ düzeni getirmelidir.. Bu kadar açıkça konuşuyor isek, gıdada helal sertifikacılığın başlatıldığı vizyonda sütün çiğini üretenler olarak şimdiden ‘’Diyanet’in fetvası ‘’var ellerinde. O fetvayı açıklamak için Et Ve Süt Kurulu kanun tasarısının nasıl bir işlevde olacağını, sütün kutusunu mu, çiğini üretenler için mi hazırlandığını görmek için bekleniyor.. Bu söylediklerimizi helal sertifika düzeninde yer alan ilahiyatçılarımıza duyuruyorum.

Gıda Mühendislerimize sesleniyorum:

Bu ülkede 13,5 milyon ton çiğ süt üretilmektedir.. Bu miktarın yarısını sanayiciler işleyip tüketicilere sunmakta, diğer yarısı da işlenmeden açık perakende çiğ süt sektöründe direkt olarak satılmaktadır.. Ülkenin % 76’sı şehirleşmesine rağmen çiğ süt üretiminin yarısı açık perakende çiğ süt sektöründe tüketildiği gerçeği artık görülmelidir.. Böylesine büyük, devasa bir satış ve tüketim sektörüne ‘’ sokak sütü’’ deyimleri bir jargon olup ‘’tüketicilerin sağlıklarının hayrına ‘’ kullanılıyor ise, bir hayra girilerek açık perakende çiğ sütün marketlere satışında üreticilerin yanında yer almanızı diliyoruz. Kendinizi dindar, demokrat, milliyetçi, hangi kulvarda görüyorsanız o kulvarın teorileri, ilahi metinleri ve onların yorumları bunu söylüyor, üreticilerin hakkını teslim edin.. Tek sektör olan sanayi sektörüne satmaya mahkum etmeyiniz.. Mademki serbest piyasa düzeni var, üreticilerinde serbest pazarda kendi ürünlerini, kendinin satmasına, alın terini adil fiyattan sunabilmesine izin verilmelidir. Üreticilerin mahkûmiyetinde şayet tüketicilerin sağlığı da sizlerin ‘’uzmanlık alanı’’nda ise ülke insanlarının yarısının tüketim tarzlarının da ‘’sağlıkta güvenli ‘’ olması için marketlerde çiğ süt satışına olumlu bakmanızı diliyorum. Hem üreticilere hem tüketicilere bir iyilik edelim.. Çiğ süt soğuk zincirde ise o çiğ süt nereye giderse gittin ondan kaliteli üretim, tüketim çıkar. Çiğ Süt kaliteli ise, pastörizesi, uht’si, peyniri de kaliteli çıkar. Gelin, soğuk zincir içinde marketlerde, bakkallarda çiğ süt satışının yönetmeliğini birlikte hazırlayalım. Ne dersiniz?

Hem de gıda mühendislerinin, süt teknologlarının o alanda da istihdamı artar.. Dileyen ambalajlısını, dileyen kaynatılanını tüketsin. Tüketiciler ambalaja, plastiğe para vermeyelim, zaten içi polietilen kutulardaki problemler on yıldır çözülemedi, yazıktır üreticiler kazansın diyorlar, siz ne dersiniz?

https://groups.google.com/group/cigsutureticileri

 

Etiketler : , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank