content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

13 Eyl

Hayatı Yaşanılır ve Zehir Etmek Elimizde!

Saygıdeğer okurlar, eli kalem tutan, dili söyleyen akıl izan sahibi herkes yaşadığı yerden sorumludur. Kişi ya da kişiler yaşadıkları yerleri kendilerine ve birlikte yaşam sürdürdüğü insanlar başta olmak üzere Allah’ın yarattığı bütün canlılara Ünye örneğinde olduğu gibi isterlerse zehir eder, isterlerse cennetten bir bahçeye çevirirler diye diye dilimizde tüy bitti.

İşte bütün insanlar gibi bizlerde doğup büyüdüğümüz Allah vergisi tabii ve doğal güzelliğe sahip ve her tarafı tarih kokan bir yerleşim yeri olan Ünye de kalarak Ünye yi bulunduğu konumdan alıp daha modern ve yaşanılır bir şehir haline getirmeleri düşüncesiyle seçip göreve getirdiğimiz ve onların atadıkları ve kendileriyle bir avuç yandaşlarından başka hiçbir canlıyı düşünmeyen basiretsiz sevk ve idareciler (bunlar son 30 yılda Ünye de görev almış ya da kendilerine görev verilmiş seçilmiş ve atanmışlar, kendilerinden başka kimseyi tanımayan sıra dışı sivil toplum kuruluşu yöneticileri, iktidarın ve muhalefet Partilerinin başkan ve yöneticiler) yüzünden güzelim şehir Ünye’nin özünden koparıldığını yıllar yılı ve halen söylediğimiz halde sesimize kulak veren hiçbir yetkili olmadığını Ünye den uzun yıllar önce ayrılarak hayatını İstanbul’da ayakkabıcı esnaflığı yaparak idame ettiren Ünye sevdalısı kardeşlerimizden biri olan Çaybaşı doğumlu Mustafa Çalık Beyin “Haber Ordu” gazetesinde “Denizine Küskün Şehir Ünye “ başlıklı köşe yazısında içi yanarak dile getirdiği ziyan edilmiş tarihi bir şehir olan Ünye gerçeği ile ilgili eksiği olup fazlası olmayan yazısını çok önemsediğimiz ve çok doğru bulduğumuz için okurlarımızla paylaşmak, Ünye ve gelecek nesil adına daha teferruatlı bir şekilde düşünerek kıyaslama yapmalarına katkı sağlamak adına köşemize taşıyarak paylaşmak istedik.

Sorumluluk sahibi esnaf kardeşimiz Mustafa Çalık Beyi şahsım ve bizler gibi düşünerek başta Ünye de ve Ünye dışında yaşayan Ünyeliler olmak üzere sorumluluk sahibi insanlarımız adına kutlayarak Ünye de görev yapan seçilmiş ve atanmış basiretsiz sevk ve idarecilere ithaf en yayınlamaktan onur ve gurur duyacağımız yazısı ile siz saygıdeğer okurlarımızı baş başa bırakmak istiyoruz. Evet, saygıdeğer okurlar, işte size Ünye dışında ki Ünye sevdalısı kardeşlerimizden Mustafa Çalık Beyin altını çizerek dile getirdiği “Denize Küskün Şehir Ünye” yazısı. Buyurun birde sizler okuyun ve Ünye’nin seçilmiş ve atanmışlarının Ünye ve Ünyeliye reva gördüğü sıra dışı hizmetlerin yer aldığı köşe yazısını okuyarak, Ünye’nin dününü ve bu gününü gözünüzün önünde canlandırarak hem Ünye’nin hem de Ünyelinin geleceğini değerlendirin!

Ünye ile gerçek manada Lise yıllarımda tanıştım. Tabiî ki daha önceleri pek çok kez Ünye ye gelmiş ve kalmıştım. Fakat bunlar daha çok günü birlik akraba gezintileri veya düğün dernek vesilesiyle yapılan ziyaretlerdi. Çaybaşı’ndan Cüri’ye indiğimde denizi ve sahili görünce içimi gerçek bir huzur ve sevinç kaplardı. Ferahladığımı hissederdim. Ünye’ye doğru geldikçe Uzunkum, Çamlık, Burunucu kıyıları apayrı bir mutluluk kaynağı olurdu. Doya doya beş koca yılımı geçirdiğim Ünye’de en çok sevdiğim iki şeyden biri Kadılar Yokuşu, diğeri ise pırıl pırıl denizi ve uçsuz bucaksız sahili idi. Yaz akşamlarının vazgeçilmez keyfi sahil boyunca kaldırıma vuran dalgaların yanı sıra yürümekti. Köprüden başlayarak Çamlık’a kadar süren bu yürüyüşlerde bazen ülkeyi, bazen de sadece Ünye’yi kurtarmakla yetinirdik.

İlk kez Ünye sahilinde sevdik. İlk kez Ünye sahilinde kız tavlamaya çalıştık. Sahilde çekirdek çıtlattık. Sahilden ufka bakıp hayaller kurduk. Kuruyemiş yedik. Hatta top oynadık. Evet, biz Ünyeliler istisnasız hepimiz sahilimizden güzel istifade ettik. Kimilerinin İzmir Kordon boyu’na, kimilerinin Fransız Riviera’sına benzettiği sahillerimiz genç yaşlı bütün Ünyelilerin hayatında önemli rol tuttu. Fakat biz hep sahilde kaldık. Denize geçemedik. Oysa yüzyıllar boyunca Ünye ve Ünyeliler için denizleri çok önemli anlamlar ifade etmişti. Ünye’de Osmanlı devleti için savaş gemileri yapılmış, yine Gemilerde kullanılan kendir halatının da çoğu Ünye’deki İmalathanelerde üretilmişti. Ünye tersanelerinde zamanın en güzel Yelkenlileri, çektirmeleri yapılmış ve başta Karadeniz olmak üzere Marmara, Ege ve Akdeniz’de boy göstermişti. Ünye için çok önemli isimler olan kadılar okumak için İstanbul’a Ünyeli kaptanların ve armatörlerin gemileriyle gelerek buradaki medreselerde eğitimlerini sürdürdüler.

Bu isimlerin en önemlilerinden biri olan Hattat Mustafa Rakım Efendi ve ağabeyi İsmail Zühtü Efendi Mehmet Kaptan isimli bir Ünyeli kaptanın çocuğuydu. Şüphesiz bir kaptan oğlu olan Rakım ve Zühtü efendilerin dışında birçok kadı, müderris ve devlet adamı da deniz yoluyla.

İstanbul’a gelerek eğitim almış ve yüksek makamlara ulaşmıştır. Tarihte Ünye tersaneleri kent ekonomisi için gerçek birer lokomotif olurken, şehrin sos yo-kültürel hayatını da etkilemiş. Limana yanaşan her gemi kaptan ve tayfa aileleri için gerçek birer sevinç kaynağı olurken esnafı da ayrıca mutlu etmiş. Kaptan ve gemilerin dönüşü onuruna Derya Hamamında hamam sefaları düzenlenmiş.

Kaptan ve tayfalar şenliklerle karşılanmış. Varlıklı ve saygın insanlar olan armatör ve kaptanlar Ünye mimarisine de katkıda bulunmuşlar ve birbirinden güzel konaklar yaptırmışlar. Ünye’nin dört hamamından biri olan Derya Hamamı günümüze erişememişse de kültürümüzde derin izler bırakmış. Ünye ticari, sosyal ve kültürel anlamda sıkı sıkıya bağlı olduğu denizine günümüzde küsmüş durumda. Bir zamanlar Ünye tersanelerinde yapılan çektirmelerin yelkenlilerin birer gelin edasıyla süzüldüğü Karadeniz de, kuğu misali demirledikleri limanda şimdi ne gemiler var ne de Ünye de yaşayan gemiciler. Yakın zamana kadar Kastamonulu girişimci bir aile tarafından açılan ve işletilen Ünye Tersanesi de ne yazık ki son ekonomik krizden nasibini almış ve faaliyetleri durma noktasına gelmiş durumda.

Ünyeli zenginlerin ve bürokratların tersane için ellerinden geleni yapmaları Ünye’ye ve denizine vefa borcudur. Ünye Ordu ilinin en uzun kıyı şeridine sahip 2 ilçesinden biri olmasına rağmen balıkçılık yönünden de çok gerilerde. Yalı köy köftesinin yanı sıra balıkçılığıyla Türkiye genelinde nam salmış şirin bir Ordu kasabası ve geleneğine sahip çıkmanın haklı gururunu yaşarken, Ünye kıyı balıkçılığına mahkûm ve köklü mutfak kültürüne rağmen bunu yaşatacak restoranlara sahip olmaktan çok uzak. Ünye restoranlarında halen balıklar kızartma gibi iptidai usullerle hazırlanılıp sunuluyor.

Oysa Amasra, Perşembe, Sinop gibi başka Karedeniz sahil kasaba ve şehirlerinde çok daha güzel balık hazırlanıp servis edilebiliyor. Ünye maalesef o zengin mutfak kültürüne rağmen Perşembe Çaka’daki Vonalı Celal gibi ünü Türkiye sınırlarını aşmış tek bir restoran bile çıkaramamıştır. Turşu ve balıklarıyla ünlü bu restoran Perşembelilerin haklı gururu dur. Şimdi o beyaz yelkenlileri çektirmeleri geri getirmek çok zor. Fakat Ünyeli zenginler birer tekne veya yat alıp deniz sefası yapmaktan bu kültüre ve bilince sahip olmaktan da çok uzak görünüyorlar. Belki başka şehirlerde yaşayan Ünyelilerin yat veya tekneleri var. Bu anlamda onları senede bir kez de olsa Ünye ye bekliyoruz. Ünye yi tanıtan yayınların hemen hepsinde Çamlık kıyıları Fok fok, Uzunkum gibi deniz kıyılarımızdan övgüyle bahsedilir.

Fakat bizzat Ünye de yaşayanlar bile bu kıyıları denizden görmekten çok uzaklar. Ünye misafirlerini turistlerini gezdirebileceği tek bir gezinti teknesine veya yata sahip değil. Eminim ki bu işi düzgün yapacak bir girişimci bundan ciddi karlar elde edebilecektir. Şüphesiz Ünye’nin ve Ünyelinin deniziyle irtibatını kesen en önemli şey Karadeniz sahil yoludur. Karadeniz daha önce Ünye ile koyun koyuna yatarken bu yolun araya hançer gibi sokulmasıyla arasındaki irtibat kesilmiştir. Sadece Ünye’nin mi? bütün Karadeniz kıyı şeridinin o eşsiz güzelliklerini bu yol yok etmiş, doğal hayatı katletmiştir. Bir zamanlar Ünye’de denizin içine kadar giren o güzelim yalı ve konaklar bu yollarla yok olmuştur. Yolun alt kısmında yeri kalmayan Ünye oldukça başarısız bir şekilde denizi doldurmaya kalkmış ve ortaya yıllarca süren ucube bir görüntü çıkmıştır. Ünye deniz nimetinden Mayıs yedisi, Hıdrellez gibi yüzyıllardır devam ettire geldiği geleneksel günlerin dışında da istifade etmesini bilmeli. Denizi hatırlamak için kabotaj bayramını beklememelidir.

Ünyeli bundan böyle yüz yıl sonrayı göreceğine inanarak seçeceği ufku açık, bilgili, görgülü ve medeni cesaret sahibi sevk ve idarecileri sayesinde Allah vergisi doğal ve tabii güzelliğe ve Karadeniz de 26 Km. mesafesi ile en uzun sahile sahip deniziyle barışmalı, ilçe merkezi dâhil, sahilin her yerinde denizini gönül huzuru içersinde kullanmayı ve korumayı öğrenerek yeni nesle rahat ve huzur içersinde yaşanılabilir muhteşem bir Ülke ve Ünye bırakmak biz insanların ellerindedir diyor, saygılar sunuyorum.

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank