content

22 Mar

Gelibolu Savaşları Bir Vatan Savunması mıydı?

1915 Gelibolu Savaşları Bir Vatan Savunması mıydı?

Tarihin en kanlı savaşlarından biri olan Çanakkale (Gelibolu) savaşları, savaşan taraflar için korkunç bir dramdır. Osmanlı için ise, aynı zamanda genç ve eğitimli nüfusun büyük ölçüde katledildiği yerdir. Böylesine büyük ve stratejik bir savaş üzerine farklı görüşlerin olması da normal. Ancak bunların içerisinden gerçeğin kendisine ulaşılamasa bile, (çünkü tarih, eldeki verilerden hareketle geçmişe yönelik bir kurgudur) gerçeğe en yakın olanına ulaşmak, başlıca bir çabayı gerektirir.

Çanakkale, I. Dünya Savaşının bir parçasıdır ve bu genel savaş hakkında doğru bir bakış, doğru bir tahlil yapılamadığı sürece, Çanakkale savaşları da doğru okunamaz. Böyle olduğu içindir ki, yani Çanakkale, Birinci Savaştan kopuk ele alındığı ve Birinci Savaşın neden sonuç ilişkileri içerisinde değerlendirilemediği için, bize hep tarihi yalanlar içerisinde anlatılıyor. Bu tür anlatımların ortak noktasını kahramanlık nutukları ve mitolojik mistiklikler oluşturur.

Bir kere Çanakkale Savaşı bize, Osmanlı’nın ve hatta İslam âleminin bir vatan savunması savaşı olarak anlatılır. Evet, Çanakkale bir savunma savaşıdır. Hatta Birinci Savaşta Osmanlı, Galiçya hariç, savaştığı bütün cephelerde, tıpkı Çanakkale gibi bir savunma savaşı pozisyonundadır. Başta Çanakkale olmak üzere Sarıkamış cephesi, Kanal cephesi, Irak’ta Kut-ül Amare, Suriye Cephesi; bütün bunlar Osmanlı toprakları üzerinde cereyan ettiği için sanılır ki, Osmanlı, Birinci Savaşa salt bir vatan savunması yapmak zorunda olduğu için girdi!

Cephelerin mekânının ve pozisyonunun böyle bir yanılsama yaratmasından faydalanarak bize yalan söylüyorlar.

Birinci Savaş, bir dünya paylaşımı savaşıdır. Osmanlı, bu paylaşım savaşının tarafıdır. Ancak Osmanlı, paylaşım savaşına katılan devletlerin içerisinde daha zayıf ve İtilaf devletleri tarafından parçalanması (ham madde kaynakları açısından) ilk amaç edinilmiş bir durumdadır.

Osmanlı, savaşın dışında kalabilir miydi? Spekülatif bir soru. Ancak tarihi döneme baktığımızda, savaşın dışında kalmasının az bir ihtimal olduğunu düşünüyorum. Dönemin Osmanlı idaresini elinde bulunduran ve Padişah Mehmed Reşat’ı oyuncak gibi kullanan İttihat ve Terakki Partisi’nin üç beş ileri geleninin bir tezgâhı ile Osmanlı, Almanların yanında savaşa sokuldu.

İttihat Terakki, savaşa bir paylaşım amacıyla girdi. Balkanları geri almayı ve özellikle kibirli Enver Paşa’nın Pantürkist amaçları doğrultusunda Kafkaslardan Orta Asya’ya sarkmayı hedefliyordu. Arabistan yarımadası zaten elimizdeydi.

Ancak pabucun çok pahalı olduğu kısa zamanda görüldü ve Osmanlı, Çanakkale ve biraz da Kut-ül Amare’yi saymazsak, hiçbir cephede savaş kazanamadı. Kaldı ki Çanakkale bir zafer midir, tartışılır! 4 yıl süren Birinci Savaşın daha başlarında Osmanlı, vatan savunması pozisyonuna geçti. Ve böylece Osmanlı, Birinci Savaştaki yerini vatan savunması edebiyatı üzerine inşa etti.

Savaşta İttifak devletleri yenildi; Osmanlı’ya Sevr’i, Almanya’ya Versailles’ı dayattılar.
Peki, İtilaf devletleri yenilseydi, Osmanlı ve Almanya, onlara başka bir anlaşma dayatmayacak mıydı?

Şimdi Çanakkale Savaşı vatan savunması oluyor da, Majino Hattı savunması ne oluyor?
Hem vatan savunması dediğiniz Çanakkale Savaşında Almanların işi ne? Almanlar vatanımızı savunmak için mi geldiler Çanakkale’ye. Üstelik Çanakkale savaşının komutanı Liman Von Sanders adlı bir Alman’dır.

Emperyalist Almanya, emperyalist Fransa’ya saldırdı. Peki, Fransa’nın Almanlara karşı kendi topraklarında verdiği savaşın adı vatan savunması mı oluyor? Evet, pozisyon itibariyle vatan savunması oluyor. Ancak siz bir paylaşım savaşına giriyorsunuz ve düşmanınızın topraklarına giremeden, düşman sizin topraklarınıza saldırıyor. Sizin pozisyonunuz, işgalci amacınızdan vatan savunması durumuna dönüyor. Eğer siz düşmanınızın sınırlarından girseydiniz, bu kez düşmanınız vatanını savunuyor pozisyonuna düşüyor.

Yani vatan savunması yalnızca Osmanlı’ya mı özgü?
Veya kahramanlık yalnızca Türklere mi ait?
Diğerleri korkak mı oluyor?

Çanakkale’de her iki tarafın askerleri ölümüne çarpıştı. Çeliğin ölüm kustuğu cephede o insanların verdiği mücadele, ayırımsız olarak bir kahramanlık mücadelesidir ve cesaret örneğidir. Ve Osmanlı askerleri Payitahtlarının düşmemesi için tarihte az görülür bir direnç ve inançla çarpıştılar.

Ben Gelibolu’yu 15 yıl önce gezdiğimde, diğer gezenler gibi çok yoğun duygular yaşadım. Duygumun merkezinde, ayrımsız olarak orada ölen bütün insanlar yer almakta.

Gelibolu’yu gezerken içimden şöyle haykırdım: Ey iktidarlar, yüzlerce milyon insanı savaşlarda öldürme hakkını size kim verdi?

Biliyorum, naif bir soru!
Ama bu soru, tarihin kilit sorusudur.
Çanakkale’yi salt kahramanlık nutuklarının içine sıkıştırmak, savaşın dilidir. Hâlbuki savaş, savaşla değil, barışla yenilir!
Acı olan şu: Dünya hala kabile devletleri çağını yaşıyor.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank