content Güney Marmara Yaşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni
05 Kas

Devlet Neden Zarar Eder? (II)

10 Nisan 2007 tarihinde bu köşede yine “Devlet neden zarar eder?” başlıklı bir yazı kaleme almıştım.

O günlerde Balıkesir’e kadar yaptığım bir tren yolculuğunu aktarmış, yaşadığım bu muhteşem tren yolculuğundaki değerlendirmelerimi size yansıtmıştım.

Ve yazımın sonunu da, TCDD’deki beceriksizliğe bağlamıştım. Çünkü, böylesine güzel bir atmosferde, böylesine kaliteli ve ucuz bir yolculuğu sadece 40-50 kişinin yaşadığını vurgulamıştım.

Mirasyedi gibi para dağıtmayı artık bir alışkanlık haline getiren devletimiz, milyon YTL’leri harman savurur gibi savururken, üç kuruşluk reklam harcamasından kaçınır ve bunun sonunda da koca koca kamu kuruluşlarının zararını, bizlere yüklemekte hiçbir sakınca görmez.

Yıllar yılı bu mantık ile idare edilen devlet, kendisine ait kuruluşları da babasının çiftliği gibi yönetme mantığından ve alışkanlığından bir türlü kurtulamaz.

O günlerdeki yazımda da, tren seferlerinin başlamasına karşın, hiçbir tanıtım yapılmaması nedeniyle de koskoca trenin 40-50 kişiyle gidip geldiğine vurguda bulunarak, eleştirmiştim.

Ve şunu da büyük bir açıklıkla ve gururla söylemeliyim ki, benim o günkü yazımın ardından arayan birçok okurum, yazdıklarımdan dolayı artık Balıkesir’e ve İzmir’e trenle gidip geldiklerini de belirtmişlerdi.

Benim bir yazım, TCDD’ye ekstra yolcu kazandırmıştı. Ama, TCDD bunu menfi olarak görmeye devam etmekte de büyük bir tavır sergilemekten de asla kaçınmıyordu.

Yine şunu tüm açıkyüreklilikle ifade etmem gerekir ki, neredeyse kaldırıldığı düşünülen tren seferlerinin yeniden başlamasında, Bandırma yerel basınının çok büyük bir önemi bulunmaktadır.

Bunun içinde de, yine ifade etmeliyim ki, bu satırların yazarının da kesin bir katkısı vardır. Genel müdüründen, bakanına, milletvekilinden vatandaşa kadar onlarca yazı yazarak, çok kişiye çattık, çok kişiye tavır sergiledik, çok kişiyi de harekete geçirdik.

Allah’a şükür tren seferleri geride bıraktığımız aylarda başladı. Trenin adını da “6 Eylül Süper Ekspresi” koymuşlardı. Buna da tavır alan ilk kişi olduk.

Neden “17 Eylül Süper Ekspresi” değil diye.

Allah’a çok şükür ikinci bir tren seferi konuldu ve onun da adı Bandırma’nın kurtuluş tarihi olan “17 Eylül Süper Ekspresi” oldu.

Hatta, bu trenin sefere konulduğu 1 Eylül günü düzenlenen törende konuşan Milletvekili Cemal Öztaylan’a da küçük bir sitemimiz olmuştu!..

Aynı gün, tören için İzmir’den gelme zahmetinde bulunan 3. Bölge Müdürü Sabahattin Eriş ile de bir görüşmede bulunduk. Dedik ki;

“Sayın müdür!.. Demiryollarına böylesine güzel bir hizmeti başta Bandırmalılar olmak üzere, İstanbullular ve Türk halkına sunduğu için öncelikle teşekkür ederiz. Gecikmeli de olsa, böyle bir hizmetten çok memnunuz. Yoksa Bandırma’nın bir değerinin de elimizden uçup gideceğini düşünüyorduk. Bu arada, gördüğümüz kadarı ile tren seferlerinin tanıtımına yönelik herhangi bir çalışma yok. Bu bizce büyük bir eksiklik. Hizmeti sunmanın yanı sıra, bunun tanıtımını da beraberinde yapılması gerekir ki, bu hizmet daha çok kişi tarafından kullanılsın. Bu eksikliği gidermek için bir önerim var..”

Sağolsun, 3. Bölge Müdürü Sabahattin Eriş bizi dikkatle dinledi ve söylediklerimize baştan sona hak verdi.

Doğrusu, bizim devletin mantığını anlamak mümkün değil. Ciddi anlamda çok güzel hizmetler veriyor, ama bunu tanıtıma yönelik herhangi bir çabası dahi bulunmuyor.

Neymiş efendim, internet sitesinde gerekli bilgiler varmış.

Demek ki, internet sitesine tren seferleri ile ilgili bilgileri, saatleri, ücretleri koyduğunuz zaman, iş bitiyor. Alın size devlet mantığı...

İnternete giren öğreniyor, giremeyen böyle bir tren seferlerinin varlığından bile haberdar olmuyor.

Neyse, biz tekrar dönelim bölge müdürü ile yaptığımız görüşmeye...

Balıkesir Gazeteciler Cemiyeti olarak, Bandırma’da başlayıp, tekrar Bandırma’da sona erecek bir seyahat yapacaktık.

Cemiyete üye Bandırma’daki gazeteciler, bir cumartesi günü sabah trenine binecek ve Balıkesir’e doğru yol alacaklardı.

Bizimle birlikte Milletvekili Cemal Öztaylan da, bu seyahate katılacaktı.

Balıkesir’de ise yine Cemiyetimiz üyesi gazeteciler Milletvekili İsmail Özgün ile birlikte, bizlere katılacak ve İzmir’e doğru bir tren yolculuğu yapacaktık.

Bu arada, hem milletvekilleri ile gündemi konuşacak, tartışacak, bilgiler alacak, görüşlerimizi belirtecek ve tren yolculuğunu beraber yaşayacaktık.

Tabii bu arada trende bizlerle birlikte yolculuk yapacak olan yolcularla da görüşüp, onların da bu yolculukta yaşadıklarını, duygu ve düşüncelerini öğrenip, bunları gazetelerimizde, televizyon kanallarımızda, radyolarımızda, internet sitelerimizde yansıtacaktık. Dahası, kimilerimiz de yaygın basının temsilcileri olduğumuz için, alınacak görüntüler, yaygın medyada da yer alacaktı.

Bundan daha güzel bir reklam unsuru olabilir miydi?

Mümkün değil...

Buna karşılık, TCDD sadece bizlerin Bandırma’dan İzmir’e kadar bir seyahat yapmamızı sağlayacak, bir gece de İzmir’de konaklatacaktı.

Doğrusu, bu ilk etapta 3. Bölge Müdürü Sabahattin Eriş’e son derece mantıklı geldi. “Bunu bir an önce gerçekleştirelim” dedi.

Bunu söylerken, yanımızda Balıkesir Milletvekili Cemal Öztaylan da bulunuyordu. Anlayacağınız, onun yanında böyle bir projeyi kabul ettiğini beyan etti. Öztaylan da, her türlü desteği vereceğini ve tarihin önceden belirtilmesiyle, bizlerle böyle bir seyahate gelebileceğini söyledi. Daha sonra görüştüğümüz İsmail Özgün de aynı şekilde söz verdi.

Konuştuğumuz 1 Eylül tarihiydi. Araya ramazandı, bayramdı derken, hepsini geride bırakarak iki ayı devirdik. Bu iki aylık süreç içerisinde de bu projeyi hayata geçirmek için yoğun bir çaba sarfettik.

Ama meğerse biz boş yere proje üretmişiz, boş yere akıntıya karşı kürek çekmişiz...

Her zaman olduğu gibi, devlet bir kez daha devletliğini gösterdi ve bizim bu projemize burun kıvırdı...

Efendim, böylesine bir masrafın altına giremezlermiş!.. Bize böylesine bir seyahat sağlayıp, bir geceliğine konuk edemezlermiş!.. Böyle bir uygulamaları yokmuş...

Bizlerin yapacağı haberlere, yorumlara, görüntülere de zaten ihtiyaçları hiç mi hiç bulunmuyormuş. Yani anlayacağınız, onların bizlerin reklamına ihtiyaçları yokmuş...

Evet, aynen böyle sonuçlandı...

Biz, ne düşüncelerle yaklaşımda bulunduk, karşı taraftan nasıl bir tepki gördük.

TCDD’nin yapamadığı bir tanıtımı kendi ölçülerimiz içerisinde gerçekleştirip, böylesine güzel bir hizmeti tüm Türkiye ile paylaşmayı hedeflerken, neredeyse TCDD yetkililerinden üstüne üstlük bir de “avantacı” damgası yemediğimiz kalmadı.

Eee, boşuna söylememişler, “Kişi karşısındakini kendi gibi bilir...” diye!

Beyler, bizlerin hiçbirimizin bir trenle İzmir’e gidip de bedava bir gece geçirme gibi düşüncesi yok. Allah’a şükür, hepimizin bunu yapacak kadar cebinde parası var.

Ama, sizin bu seyahatin sonunda TCDD’nin elde edeceği katkıyı algılayacak kadar düşünceniz ne yazık ki YOK...

Hasbel kader bir koltuğu kapmışsınız, milletin sırtından oturduğunuz yerde, zarar da etseniz, kâr da etseniz (bu mantıkla kâr etmeniz mümkün değil ya!” maaşınızı nasıl olsa alıyorsunuz...

Öyleyse ne gerek var kendinizi sıkıntıya sokmanıza değil mi?

Sonra da bu devlet neden zarar ediyor diye kafa yoruyoruz, ya da özelleştirmeye karşı çıkıyoruz!..

Nedeni belli değil mi?

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank