BDP Çıldırmış Olmalı!
Yerel Yönetimde Yeni Bir Model: Bölge Yönetimi(!)
Ne güzel değil mi, alt başlığı da akademik dilden koyduk. Yerel yönetimi, katılımcı yönetimi geliştirmiş oluruz. Oldu olacak, bölelim, bölelim, her bölünen yere bir bayrak bir dil, bir istiklal marşı, bir meclis, bir de başkent ihdas edelim.
Yalnız, bu bölme işlemine DİYARBAKIR'DAN başlayalım. Diyarbakır'ı böler bölmez bu bölme sürecini bitirelim. Öyle ya maksat hasıl olduktan sonra gerisi önemsiz.
Gerek ilgili parti benzeri örgüt, gerekse bu örgütün başkanı Selahattin Demirtaş adında şahıs, artık iyice gemi azıya aldılar ve yerel özerklik istemeye başlıyorlar ve bunu da "bölge yönetimleri" adı ile önümüze sunmaya çalışıyorlar. Bu Amerika'daki eyalet yönetiminin Türkiye'ye uydurulmaya çalışılmasıdır. Bu sistem, Osmanlı'da "eyalet sistemi" olarak uygulanmıştır ancak üç kıtaya yayılmış bir coğrafyayı başka türlü idare etmek zaten mümkün değildi.
Yerel Yönetim Sisteminde Bölge Yönetimi:
Osmanılı topraklarının o zamanki genişliğine göre, bu günkü Türkiye'yi karşılaştırdığımızda akla zarar bir fark bulunmaktadır. Coğrafi genişlik olarak Türkiye gibi bir ülkenin en ideal yönetimi bu günkü yönetim şeklidir. İlla ki bir birliktelik olacaksa, "Türk Federe Devletleri" adı altında dünyadaki bütün Türk Devletlerinin aynı federasyonda toplanmasıyla ortaya çıkacak bir yapılanmadır. Yani bölünmesindense birleşme yöntemi.
Neden Dünya'daki diğer Türk Devletlerinin Aynı çatı altında toplanmasına yönelik bir birleşme sürecini değil de bölünme sürecini tartışıyoruz. 23-24 Aralık tarihli, (Dün geceki) 32. Gün programında yer yer adeta DOLAYLI YOLDAN BU SÜRECE HİZMET EDİLMEKTEDİR. Sayın Birand'ın bu konudaki yaklaşımı zaten bellidir.
Halihazırdaki iktidar ise, seçim arifesinin sıcak etkisiyle bir taraftan yüzünü batıya döndüğünde kükrerken, doğuya döndüğünde ise, göz kırpması olayın başka bir dramatik boyuutu.
Bölge Yönetimi Statüsü:
Yerel yönetimler, yerel ihtiyaçların yerel halka en yakın yönetim birimince karşılandığı, kendine ait demokratik yönetim organları olan, özerk, demokratik, tüzel kişiliğe sahip kuruluşlardır. Bu kuruluşlar halihazırda İl özel yönetimleri, Belediyeler ve Köyler olarak hizmet yürütmektedir. Bu konuda bir kifayetsizlik gereği bulunmamaktadır.
Bölge Yerel Yönetim Sistemi, öncelikle geniş coğrafyala sahip ülkeler için zorunluluk taşıyan bir uygulamadır. Bu çok geniş yüzölçümüne sahip devletlerin bir arada barış içinde tutulması için gerekli olan vazgeçilmez bir uygulamadır. Ama, bu durum 814.578 km2 lik bir alan olan Türkiye için bu yerel yönetim sisteminin uygulanmasının mantıksal, teknik ve de siyasal bir anlamı yoktur.
Dün Dil Konusuydu, Bu Gün Bölge Yönetimi:
Nereye kadar...
"Alıştıra Alıştıra Çözün" başlıklı yazımdaki hassasiyetimi(zi) zaten ortaya koymuştuk. İnanın göreceksiniz, çok yakında ayrı bir marş, ayrı bir bölge anayasası dillendirilmeye başlanacaktır. Çünkü piyonların bu günkü hareketlerine bakarak diğer taşlara bile dokunmadan satranç oyunu kazanmak istenmektedir. Oyuncu başı malum devletler, oyunun piyonları ise, bölge halkı adına bu tür akla zarar önerileri getirenlerdir.
İktidarın Güney Bölgelerde Yeni İller Oluşturuması bilimsel açıdan gerekli ve doğru olmasa bile, SİYASAL AÇIDAN MECBURİYET TAŞIYAN son derece gerekli uygulamalardır. Zira siyasal hassasiyetler, bilimsellikten ve dahi ussallıktan daha önemlidir. Bu konuda gerek siyasal gerekse bilimsel anlamda dile getirilecek çok derin hususlar olsa bile konuyu detaylandırmanın bile şer güçler için bir kazanım olduğunu düşünmekteyim. Çözüm, bölgeye adil refah dağılımıdır diye diye bir ediyorduk. Ancak bunun da bir çözüm olmadığının zaman geçtikçe anlaşılamsı bir başka vahim durumdur.
Halkımızın bu günkü piyonlara bakıp yarınki hamleleri görmeleri ve uyanmaları temennisiyle.
Esen Kalınız.
Not:
Bu yazı, https://www.bilgiagi.net, http://www.bilgievreni.com, http://www.gazetecanik.com, http://www.kamudanhaber.com, http://www.siyasalforum.net, http://www.ahmetfidan.com ile, Halkın Sesi, Gazete Canik vb. kağıt bası gazetelerde yayınlanmaktadır. Yazarın izni olmaksızın başka hiçbir yayın organında kaynak veya dipnot göstermeksizin kısmen veya tamamen alınamaz, çoğaltılamaz.
Sevgili Ahmet bey,
Uzakta degil daha once bu isin bitirilmesi icin 2013 yilini hedef gostermislerdi.
Bunlari yerel yonetimlerde ozerklik degil,amaclari kurdistan'i kurmak istemini herkes biliyor.
Daha onceleri kurt dilinde yayin yapan bir tv ve ozel radyo istekleriyle basladi.
Ozel kurtce dil kursu acalim,izin verilmiyor diye seslerini ayyuka cikardilar.
Hepsine evet dendi ve gunumuzde hala yayindalar.
Seslerinin kesilecegi dusunuldu.
Bununlada yetinmediler............
Bugun ki hukumet olsun daha onceki iktidar partilerinin bugunleri hesaplamadan taviz vermeleri insanlarin yuregini agzina getirdi.
Bugune kadar hicbiri neden turkce,neden kutce konusuluyor demedi.
Turkce konusanda bizim insanimizdi kurtce konusanda...
Birbirimizin varligindan ser guclerin rahatsiz oldugu kadar olmadik.
Taviz ile tacizin sonu yoktur.
Avrupa ulkeleri destekledigi gibi buyrun bizim ulkemizde bir kurdistani kurun diyen yok
Insanlarin aklini basina almasi gerekiyor.Bir oturup bin kere dusunmeleri gerekiyor.
Nereye gdiyoruuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuuz?
"Oldu olacak, bölelim, bölelim, her bölünen yere bir bayrak bir dil, bir istiklal marşı, bir meclis, bir de başkent ihdas edelim"
Cogunlugun bu gerginlige razi olmadiklarini, kose yazarlarimizin da bu konuda yazdiklari yazilar,halkin ne olucak derdi hepimizi germedimi?
Hangi ulke turkleri veya kurtleri birinci sinif vatandas yerine koyuyor?
One minute... une minutes....bir dakika....
Savaslarda yanyanaydik, sehitlikteki mezarlarimizda yanyana. Kiz alip verip kaynas olmusuz.
Ser guclerin disinda rahatsiz olan varmiydi?
Insanin 10. yil marsini soylemek geliyor icinden...
Her sesin rengi farkli olabilir ama hainlik asla affedilmez.
Ankara'dan selamlar ve saygilar...
Not:
Aralık 24th, 2010 at 03:29Yazilarimin arkasindayim.Yazilarima yorum yazmak isteyen herkes yazabilir.Bayan oldugumu dusunmeyin.
editorlerimizden bir ricam var. yazima olan
yorumlari kirpmadan ve silinmeden okumak istiyorum.
BDP elbette çıldırdı. Oluşumu gereksiz olan bu partinin ne zaman doğru düşündüğü görüldü ki zaten. En basitinden dertsiz başa dert açan boş ağızlarla dolduruyorlar gündemi.
Aralık 24th, 2010 at 13:00Fazilet Hanım bu zamana kadar kimsenin ne yazılarında nede yorumlarında kırpmalar oldu. Tabi ki silmekte buna dahil. Biz gazete olarak sadece kişilik nevi hakaretler içeriyorsa birde kötü sözler varsa yorumları yayınlamıyoruz. Bu da gazetemizin değişmez prensibidir.
Aralık 24th, 2010 at 13:16Gönlünüz rahat olsun ne yorumlarınızı nede size yapılan yorumları kırpmadan ve silmeden yayınlayacağız.
Sizde farkındaysanız sizin Hangi yorumunuzu yayınlamadık..
İnsanlar fikirlerini yazarken kadın ve erkek diye de bir ayrım olamaz. Böyle bir ayrım yapsak ne siz yazabilirdiniz ne ben nede gazetemizde bulunan diğer yazarlar.
SAYGILARIMLA...
o zaman bırakalım birbirimizle uğraşmayı da çılgınlık dediğin şey bir toplumun özüdür.o toplumu biz görmezden gelemeyiz.şimdi söylüyorum sizlere:kendinizi onların yerine koyun ve sizin anneniz babanız Türkçe bilmiyor kendini ifade edemiyor ve biz bunlardan konuşmalarını istiyoruz ama onlar konuşamazlar bu durumda neden çünkü Türkçe bilmiyorlar.onun için ana dilde eğitim her toplumun ayrıcalığı olması gereken bir durumdur.peki Kürtlerin çoğu Türkçe konuşmayı bilmiyorlar ayrıca çocukken Türkçe öğretilmeye çalışılıyor ve bu da onların gelişiminde aksaklığa yol açıyor.en güzel eğitim kendi özündeki dilden eğitimdir bunu ben savunurken gördüklerim yaşadıklarımdan yararlanarak söylüyorum.öncelikle kendinizi başkasını yerine koyun ve öyle konuşmaya çalışın ..
Aralık 24th, 2010 at 23:18