content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

19 Haz

Başbakanın Derin Ortadoğu İle Mücadelesi

Kamuoyunun uzun süredir doğru olmamakla beraber “kimi zaman cemaat adına” konuştuğuna kanaat getirdiği Taraf Gazetesi yazarı Emre Uslu, 13 Eylül MİT-KCK görüşme kasetlerinin “derin Ortadoğu”nun desteğiyleinternet ortamına servis edilmesinden sonra Sayın başbakanı “ciğerinden” vurmaya başladı.

Başta ifade edeyim ki kategorik bir yaklaşım içinde değilim, bu sebeple Emre Uslu ETÖ sürecinde yazılarıyla “derin devletin” karşısında oldu.

Ancak E. Uslu “derin devlet”in karşısında yer alırken (tanımlama bana ait olsun) “derin Ortadoğu”nun tarafında görüldü. Bu tarafı bilerek seçtiğini iddia edemem ama vakıa budur.

Gladyo, kontr-gerilla, derin devlet -ki bunda da “derin Ortadoğu” etkiliydi- sonrası boşaltılan yeri “derin Ortadoğu” kendine göre dolduracaktı. “Derin Ortadoğu” başta Türkiye derin devletini olmak üzere Ortadoğu’daki pek çok ülkede ‘derinlikler’ kuran bir güçtür.  Emre Uslu yazılarıyla bilerek veya bilmeyerek bu “derin Ortadoğu”ya ‘malzeme’ olmaktadır.

Sayın Uslu biliyor ki Sayın başbakan Kürt meselesinin çözümü için siyasi geleceğini bütünüyle riske ederek şimdiki MİT müsteşarı olan Hakan Fidan’ı KCK ile görüşmek için, ‘kendisi, bizzat, şahsen, o, Tayyip Erdoğan, başbakan’ olarak gönderdi. Başbakan olsun, H. Fidan olsun hay hay bilirler ki bu tür görüşmelerde birileri “anlaşmadığınız zaman”, ya da “aslında o ‘birileri’ anlaşmak istemedikleri için” bilahare aleyhinize kullanmak üzere gizli ses ve/ya görüntü kaydederler. Bunun önlemini alamazsınız. Çünkü kendi evinizde değilsiniz. Bu risk herkesin her “hassas” görüşmesi için geçerlidir. Hakan Fidan da bunu bile bile görüşmelere katılmıştı. Sonra 13 Eylül 2011’de “derin Ortadoğu” bu kaseti servis ederek MİT müsteşarı üzerinden Sayın başbakanı zor durumda bırakmayı denedi. Çünkü devamındaki operasyonlarda Sayın başbakanı siyaseten bitirme amacı taşıyorlardı.

19 Ekim 2011’de Çukurca baskınında 23 askerimizin vurulmasıyla 13 Eylül süreci sürdürüldü. Bu süreç 28 Aralık 2011 Uludere katliamıyla zirve yaptı. Uludere ile ilgili M. Baransu’yla düet yapıp MİT’i dövdü, çünkü onlara o meyanda çok da ehemmiyet arz etmeyen belge/ler ulaştırılmıştı. Sayın Uslu Uludere’de kardeşlerimizi vuranların bir diğer amacının başbakan, genelkurmay başkanı ve MİT müsteşarını birbirine kırdırtmak olduğunu bildiği halde en ağır ithamlarla başbakanı ve H. Fidan’ı töhmet altında bıraktı.

Bununla yetinmeyen E. Uslu,

“…MİT ve askerlerin Emniyet’i Öcalan’a şikâyet ettikleri izlenimi ediniyorum. Öcalan yaptığı açıklamalarında MİT ve Genelkurmay’ın iyi, Emniyet’in kötü olduğunu ifade etmiş, bu analizini de gelen heyetlerden aldığı bilgilere dayandırmıştı. Öcalan’ın bu açıklamasından sonra PKK’nın eylemlerinin polise kaydığını artık herkes görüyor” diyerek neye hizmet ettiğini ortaya koyuyor. Yani ülkenin Genelkurmayı ve MİT’i PKK polisleri vursun diye jurnallemiş öyle mi? Allah affetsin… MİT’in içinde hala büyük çoğunluğu şaibeli, derinlerle ilişkili elemanların olduğunu tahmin etmek zor değil. Ama Allah aşkına Hakan Fidan öncesi MİT için kaç kişi kalemini oynatabildi?

Ya Sayın Uslu’nun “ MİT’in KCK ile ‘bölgede görev yapan asker ve polisin savaş suçlusu sayılacağına dair MİT’in imzaladığı belge’ iddiasına ne diyelim? Hem Uslu başbakana soruyor; “bunun talimatını da siz mi verdiniz?..”

Gelelim en sona,

7 Şubat Yargı darbesi olarak hafızalarda kalacak olan MİT-Yargı krizinde E. Uslu “derin Ortadoğu”nun talebine uygun bir şekilde MİT’i ağır ithamlarla bombaladı. Bunu sadece “derin Ortadoğu” istiyordu, bir de Uslu ve Baransu. Olabilir, bazen insan en amansız düşmanıyla da bir konuda doğru yerde buluşabiliyor ama bu bir-iki –üç değildi. Yanlış anlaşılmasın, ben Uslu’yu asla MOSSAD elemanı, MOSSAD piyonu falan ilan etmiyorum. Kesin kanıt olmadan böyle bir itham iftiraya ve kebair-e dönüşür ki bundan Allah’a sığınırım. Ama sözümü sakınmadan söyleyeceğim; O/nlar bu yazdıklarıyla amaç olarak “derin Ortadoğu”yla birebir örtüşüyorlar. Bunun hakkaniyet adına olduğuna kimse bizi inandıramaz, tıpkı ispatlanmayıncaya kadar onların bilerek “derin Ortadoğu”ya hizmet ettiklerine inanmadığımız gibi.

Cemaatle Sayın başbakanın arasına fitne sokmak için gece gündüz çabalayan “derin Ortadoğu” her yolu deniyor. Sayın Uslu da başbakana sıcak duygular beslemelerinden dolayı cemaati hakarete varan boyutlarda eleştiriyor. Neden ve Uslu cemaatin neyi oluyor? “Türkiye, demokrasisi çok mu önemli” sorusuyla Sayın Uslu’nun cemaati nereye bağlamaya çalıştığını anlayamıyorum.

Sayın başbakanın cemaatle aralarının düzelmesini istemediğini her hal-û kârda ifade ediyor E. Uslu.

En son Sayın başbakan TT Arena Stadında yapılan Türkçe Olimpiyatları final gecesi programında Hoca efendiye dön çağrısını oldukça duygusal bir mesajla yapıyor, E. Uslu ne anlatıyor?

"Cemaat medyasına bakıyorum, Başbakan Erdoğan’ın Fethullah Galen’i Türkiye’ye çağırması büyük puntolarla duyuruldu ve bir hoş-amedî olarak selamlandı. Oysa Başbakan'ın... Gülen’e Türkiye’ye gel, bu “küçük” ülkenin saçma gündeminin içine “mahkûm” ol çağırısından başka bir şey değil. Zaten Erdoğan da  “Gurbet hasrettir. Hasretin bedeli çok ağırdır. Faturası çok ağırdır” diyerek Gülen’e “faturası ağır oluyor” diye, gel diyor. Uhrevi bir dünyaya talip bir kişiye dünyevi “faturadan”  (her neyse o fatura) dolayı yapılan çağrı ve bunu Cemaat medyasının büyük başlıklarla görmesi bu saçmalığı anlatmak için en güzel örnektir. Oysa bu çağrı Devlet Bahçeli’nin seçimlerden önce Gülen’e yaptığı çağrıdan hiç farklı değil. O da Türkiye’ye gel cemaatine sahip çık demişti.  Cemaat kıyameti koparmıştı. Erdoğan’da gel cemaate sahip çık, faturası ağır oluyor diyor; hem de on binlerce Cemaat’e gönül veren insanın gözünün içine baka baka..." İzleyiciler ne yapsaydı Sayın Uslu’ya sormak isterdik? Cemaat Arena'da Erdoğan'ı ıslıklayıp protesto etseydi doğru mu yapmış olurdu? O "doğru" kimin doğrusu olacaksa artık... Başbakanın yaptığı çağrıyı Bahçeli'nin çağrısıyla aynı tutan anlayışın cemaate vereceği hiçbir şeyi kalmamıştır, zira bu zehir tutabilseydi eğer cemaatte bir asır yetecek etkiye sahipti. Elhamdulillah cemaat bu anlayışın menşeini çok iyi biliyor ki zehirlenmekten kurtuluyor...

Cemaate, ‘Türkiye'nin demokratikleşmesi size ne kazandıracak?’ diye soruyor Uslu. Bunu da "daha büyük ve ulvi davalar" paketi içinde yazıyor. Daha önce bir yazımda Sabih Kanadoğlu için söylediğimi E. Uslu için de söylemeyi uygun görüyorum; bu yöntem, yani söylediklerini başka ambalajda söylemek “şeytanın sağdan yanaşması” taktiğidir. Yoksa bu “ulvi davalar”ın demokrasi mücadelesi verilmeden başarılamadığını Emre Uslu çok iyi biliyor.

Sayın Uslu çok iyi bilmelidir ki artık bu ülkede saklı gizli bir şey kalmıyor. Dolayısıyla “iyi niyetli kötülerin” yapıp etmeleri başbakanca biliniyor ve zamanı gelince açıklanacak.

Ancak,

Başbakan Erdoğan’ın inandığı halde sorumluluğu gereği açıklamadığına kanaat getirdiğim (gerektiğinde başbakanlığın beni yalanlama hakkına sahip olduğunu bilerek ve kabul ederek) bir hususu Sayın başbakanımızın avfına sığınarak burada açık bir şekilde anlatmak istiyorum:

Sayın başbakan da, biz de adımız gibi eminiz ki 7 Şubat 2012 MİT-Yargı kriziyle zirveye taşınan sayın başbakana yönelik operasyonu “derin Ortadoğu/İsrail” bizden birileri üzerinden gerçekleştirmiştir. Bununla ilgili bütün bilgilerin sağlaması yapılmıştır ve zamanı gelince de gereği de yapılacaktır. Bunu E. Uslu’lar akıllarından çıkarırlarsa yanılırlar. Yalçın Küçük “İsrail Türkiye’de olduğu kadar İsrail’de güçlü değildir” tespitinde haklıydı. Ancak İsrail Türkiye’de 2009’dan beri gittikçe zayıfladı ve “malını” satacak sokak bulmada zorlanıyor. Bu durum ona daha büyük çirkinlikler yaptırsa yine kendisi kaybedecektir.

Yani, Sayın başbakan 13 Eylül MİT kaseti, 19 Ekim Çukurca baskını, 28 Aralık Uludere hava saldırısı ve 7 Şubat MİT-Yargı krizinin bütün detaylarına vakıftır. Dosyalar çekmecesinde duruyor. Özellikle 7 Şubat’ın nerden, kimlerle, neden servis edildiğini Sayın başbakan gayet iyi biliyor. Kim bu işin neresinden tuttuğundan, neresinde durduğundan tek tek haberdardır.

Bu son paragrafı bir yere not edin, hatta beğendinizse mümkünse çerçeveleyin…

Twitter: @AhmetAy_

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank