content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

01 May

Asıl Gafiller ve Sapkınlar…

“Yoksa sen onların çoğunun işittiklerini veya kavradıklarını mı sanıyorsun? Onlar sırf hayvan gibi, hatta gidişçe daha sapkındırlar.”(Furkan 44. Ayet )
• "Andolsun biz, cinlerin ve insanların birçoğunu Cehennem için yaratmışızdır. Onların kalpleri vardır, onlarla kavramazlar; gözleri vardır, onlarla görmezler; kulakları vardır, onlarla işitmezler. İşte onlar hayvanlar gibidir; hattâ daha da aşağı seviyededirler. İşte asıl gâfiller onlardır." (El-A'râf, 179)
Bu ve bunun gibi daha nice Ayet-i Kerimelerde, Müslümanları düşünmeye sevk eden, ibret almamız gerekli, bizi beynimizden çivileyen ilahi emirler vardır.

Medeniyet tamtamlarının çığlık attıkları, devrimci yobazların alkış tuttukları, şer güçlerin besledikleri, diyalog ve değişimcilerin içini oydukları mübarek dinimiz, hayatımız, Müslümanların yaşayışları, halimiz, yolumuz ne haldedir, toplum nereye gidiyor, Allah bilir..
Sapla/samanın, doğru ile eğrinin, haramla helalin, günahla sevabın, Cennetle Cehennemin, adaletle zulmün, inançla laikliğin, at izinin it izine karıştığı bir zaman diliminde, Allaha şükretmek lazım ki, iktidar tarafından yıkılan tabular yanında, aralanan perdeler gerçeğinde, idari kadrolara inanmış, milletini, devletini, dinini/imanını seven kişiler atanıyor, görevler aksamadan yapılıyor.
Bursa Emniyet Müdürü Ali Osman Kâhya ile ilgili, gazetemizde bir yazı yayınlandı, ben de hislendim.

Ali Osman Kahya, huzur toplantısında park, bahçeler ve ormanlık alanlarda fuhşun engellenmesini isteyen muhtarlara, "Ben de gezmeye çıkınca, bu tür görüntülere tanık oluyorum. Her ağacın altında bir çift var, her çalının dibi yatak odası gibi. Her şey meydanda. Bunlar benim kanıma dokunuyor, ama iki taraf gönüllü olunca yapacak bir şey yok. Yasalar buna izin vermiyor. Biz kolluk görevlisi olarak onları uyarıyoruz" şeklinde şikayetlerini dile getiriyor.

“Bizzat parklarda gördüğümüz fuhuş yapan gençlere maalesef hiç ama hiçbir şey yapmaya, müdahale etmeye yetkimiz yok”.
Bu ifadeler, acı gerçekler, göz yaşartan geldiğimiz nokta, bir ilin emniyet müdürünün ifadeleri. Aynı olaylara zaman zaman biz de şahit oluyor, sessiz kalan cemaat yanında müdahale ettiğimiz zaman, nerede ise suçlu duruma düşer hale geliyoruz. Toplum duyarsız, insanlar nemelazım hastalığının girdabında bocalıyor, Müslümanların zaten böyle bir davası yok.. Cihadın unutulduğu, terk edildiği, söylemenin bile cesaret ve yürek istediği bir cemiyet içinde yaşıyoruz. Ondan sonra da “Rahat mısın Müslüman? “ diye ikaz ettiğimiz, şiir ve oratoryo yazdığımız zaman, nerede ise kıyamet kopuyor, aleyhimizde bin türlü dedikodu yapılıyor.

Tanzimat’la başlayıp, iman/azim ve faziletle kazanılan Cumhuriyet döneminde zirveye çıkan batılılaşma hareketlerinde; bâtıl ve şer güçlerin, beynelmilel besleme odakların destek ve bütçeleri ile ahlaki ve dini değerler dibe inerken, Müslüman’ın rahat yaşaması, kuş tüyü yataklarda uyuması, ballı/çörekli sofralarda mide şişirmesi ve bir derdinin olmaması, tarikat ve cemaat ayırımcılıkları, şeyh, mürşit, mürit kavgaları bizi nereye götürüyor, bilinmez. mi?...
Okumayan, okuduklarını anlamayan, yaşamayan ve her konuda ahkâm kesen, fetva veren, akıl hocalığı yapan bir toplum haline getirildik. Ne âlim belli, ne de cahil.. Ne bilen var, ne de bilmeyen.. Her kafadan bir ses, her davuldan bir gürültü, her kalemden bir curcuna almış başını gidiyor.

Medyanın hali belli… Televizyon yayınları seyyar genelev haline getirilmek isteniyor. Gazete ilaveleri, meyhaneleri aratmıyor. Belediye başkanlarımızın yaptıkları ve yapmak istedikleri belli, değişen bir şey yok. Cihat adına, gayret adına ufukta görünen bir gemi de yok.. Kendi halinde çırpınan, gayret gösteren bir grup imanlı, sübyanat, hayvanat ve nebatat da olmasa, Kıyamet kopar gibi geliyor bana..
Travesti hakları korumakla, zinayı serbest bırakan yasanın çıkarılmasıyla o çok istenilen imanlı gençliğin imanını silip süpürüldüğünün farkında değil misiniz? Müslüman bilir mi oynanan gizli oyunları, kurulan tuzakları ve laiklik adına işlenen cinayetleri..
Allahın bir defa farz kıldığı Hac ve umre ziyaretlerine harcanan trilyonlarla, güçlü medyalar, okullar kurulacağı, eserler çıkarılacağı, imanlı bir nesil yetiştirileceğini Müslüman bilir mi?
Asıl gafil ve sapkınların kim olduklarını acaba bilir miyiz?
Şiirlerle tebliğin önem kazandığı günümüzde, KEMÂLİ’nin bir şiiri ile yazımızı noktalayalım:

ALTIN TASTA ZEHİR..
Bir yanda “Muhteşem Yüzyıl”, ötede Osmanlı Kıyam,
Bu kadar yalan, iftira, olur mu sakın demeyin?
Kadın meta, şehvet yılan, hangi senaryoyu sayam,
Biri iktidar elinde, diyer Yahudi emeğin,
SORMA OLUR MU BU ZEHİR, ALTIN TASTA SUNULAN MAL

Osmanlı ulu çınarda, kocaman, koskoca bir dal,
Şerhâ şerhâ pınarda, ağızlara akan bir bal,
Dünya dört bir kenarında, ruhlara duygu veren hal,
Deryalar üzerinde ki, rüzgârlara direnen sal,
KÖPEK YALAĞINDAKİ SÜT, PAZARDA SATILAN ÇAN, NAL.

Cihan olsun şahidimiz, hesap vermeye gideriz,
Ehl-i Kur’an oyunlara, bizde şehâdet ederiz,
Arasat Meydanındayken, Hak huzurunda ne deriz?
Engel olun dizilere, Tarih sahnede biteriz,
KEMÂLİ’NİN SİTEMLERİ, DEĞERSİZ HAZİNEDE LÂL.

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank