content

20 May

Aile ve Medya(Sempozyum Tebliğim)

Yuvakur Yuva Kurma ve Aile Derneğinin Adana'da düzenlediği 2.Ulusal Aile Sempozyumda sunduğum tebliğ metnimdir:

Başta Sosyal Medya olmak üzere medyanın tüm unsurlarıyla aile üzerindeki olumlu/olumsuz etkisi İnkar edilemez bir gerçek.

Genel olarak medyaya bakışımızı ele alarak başlamak uygun olur. Yıllar önce DİB Başkanı Facebook, twitter ve dizilerden şikâyet etti ve aile yapımıza zarar verdiğini ifade etti.

Tv,  bilgisayar, sosyal medya ve internet tüm imkanlarıyla Yüce Yaratıcının kullarına verdiği nimetlerden bir nimettir. Onların hepsi birer araçtır. Bunlardan şikayet etmek yerine ondan HAK ve HAKİKAT namına daha fazla nasıl yaralanabiliriz konusunda kafa yormalıyız.

DİB Başkanı her din görevlisi ve vaize facebook ve twitter kullanmasını ve her gün gündemle alakalı olarak en az bir ayet, hadis ve kelamı kibar yayınlamasını tavsiye edebilir. Bende facebook ta UzmCemil Pasli de kayıtlı 3447,Cemil Pasli sayfamda takip eden 4213,Twitter da @cempasli de 1538 arkadaşım var. Toplamı 9198 kişi yapıyor. Bir güzel hakikati yayınladığımda bir saniyede 9198 kişiye ulaşıyorum.

Bundan daha güzel bir imkan düşünülebilir mi ?

Bir anda dilerseniz 9198 mumu yakabilme imkanına sahipsiniz.

Başarılı insanların hayatını incelediğimizde şunu görürüz. Aynı olay karşısında sıradan insanlar mazeret beyan ederken onlar asla mazeret beyan etmemiş yollarına devam etmişlerdir.

Devlet, aile, şirket veya fert içten yıkılır, dıştan değil. İç bünyesi güçlü, sağlam olan yapıya dışarıdan hiçbir kuvvet zarar veremez. Siz güçlü bir aile kurmuşsanız onu tv, dizi, facebook veya twitter yıkamaz. Dolayısıyla kamu-yerel yönetimler ve STK lar teknolojiyi de en etkin bir şekilde kullanarak bizi biz yapan değerlerin güçlenmesine çaba göstermelidir.

Son yıllarda geçirmiş olduğu büyük değişimlere rağmen, aile, toplumun “temel unsuru” olduğu kadar kaynağı olmaya da devam etmektedir. Çok büyük oranlarda, insanların pek çoğunun doğup büyüdüğü, ilk şefkatli, sevgi ve güven dolu bakımı aldığı ve kendilerinden farklı insanlarla birlikte yaşamayı öğrendikleri yerler aile yuvalarıdır. Dinlemeyi ve konuşmayı ve bu şekilde ne düşündüklerini ve nasıl hissettiklerini söylemeyi öğrendikleri yer de orasıdır.

Ataerkil aileden çekirdek aileye dönüşse de ‘’Çekirdek Aileler Ağı’’ (Beylü Dikeçliğil, Prof.Dr.) olarak bütün olumsuzluklara rağmen yine kendimize has güçlü aile yapımız yaşamaya devam ediyor.

Böyle bir duygusallık, ilişkiler ve başlangıç temeliyle her birimiz bizi saran dünyayla önce aile içerisinde irtibat kurarız ve onun hem bir ürünü hem de aktif bir parçası olduğumuzun farkına varırız. Bazı araştırmalar cevap verenler tarafından kabul edilen değerlerin en başında ailenin en önemlisi ya da en önemlilerinden birisi olduğunu ve büyük çoğunluğun bir çocuğun mutlu bir çocukluk dönemi geçirebilmesi için hem anneye hem de babaya ihtiyacı olduğunu düşündüklerini ortaya koymuştur.

Büyük değişimlerle geçmiş yıllar boyunca temelleri sarsılmaya çalışılmış olmasına rağmen, sadece bu gibi basit ve temel tecrübe nedeniyle hiç şüphesiz ki aile çeşitli ve çelişkili söylemlere konu olmuştur. Bazıları, tek çeşitli ve değişmez yaparak, böylece de mistikleştirilmiş bir gerçekliğe dönüştürerek aileyi savunmayı amaçlar. Diğerleri de, sözde daha gelişmiş bir toplum adına onun cansızlaştırılmasını hayal etmişlerdir ya da hala hayal etmektedirler. Sosyal değişimin hem ifadesi hem de faktörü olarak aile kurumu, varlığı ve gelişiminin somut formlarında çoğul bir gerçeklik olduğunu ortaya koymuştur.

Çocuklarda olduğu gibi gençler içinde aile ile bağlantılı bir hayat düzeni kesinlikle ihmal edilmemeli.

Çocuğun yetişmesinde birbirini destekleyen 3 temel kavram vardır.

1.Özgüven: İnsanda kişilik oluşumunun temelidir.

2.Sosyal Çevre: ’Arkadaşını söyle kim olduğunu söyleyeyim’ ifadesinde yerini bulduğu gibi insanın hayat yolculuğunda belirleyici olan yakın çevresidir.

3.Zihni arka plan: Yaşayarak ve okuyarak edindiği bilgi, beceri ve tecrübeler hayat çizgisine etki eden 3. Önemli kavramdır.

Medya bu 3 kavramdan etkilenen ve etkileyen bir unsurdur.

Kişiyi ‘Medya Okuryazarlığı’ konusunda eğitecek en önemli kurum ‘Aile’ dir.

Birbirini en çok seven ve birbirine en çok güvenen bireylerin oluşturduğu aile kurumu; bütün bireysel ve toplumsal meselelerde olduğu gibi Medya Okuryazarlığı konusunda da öğretici-eğitici-koruyucu-kolllayıcı vasfıyla en önemli role sahiptir.

Kendine güvenen, öz güveni olan, sadece fiziksel yakınlık değil, iletişim vasıtalarının kullanılarak geniş sosyal çevreye sahip olmak önemlidir. Gelişen iletişim teknolojileri ile birlikte toplumda algı oluşturmakta önem arz etmektedir. İnsanlar bu algılardan hareket ediyor. Olumlu algı oluşturmak içinde sosyal medyanın etkin ve verimli bir şekilde kullanılması gerekiyor.

Medyayı kullanım her konuda olduğu gibi belli bir düzen ve disiplin çerçevesinde gerçekleşmeli ve bütün süreçler sefkat, merhamet, müsamaha, sevgi, güven ve otoritenin birlikte sunulduğu bir aile eğitimiyle sağlanmalıdır.

Aile içerisinde kuralları belirlerken çocukların fikirlerini almanın önemini ve değerini hiçbir zaman unutulmamalı ve çocuk kendisini süreçlerin içinde hissetmelidir.

Ailede genellikle sorun  planlama ve asla sorunun hiç yaşanmayacağı bir mekan değil, aksine sorunla başa çıkmayı öğreten bir eğitim yuvasıdır.

Bir insanın mutlu olabilmesi için bir kurumun işlevsel ,katılımcı ve katkıda bulunan bir parçası olmaya ihtiyacı vardır.

Peki aileden daha iyi bir kurum var mı ?

Aile ,doğru ya da yanlış, içinde hayata başladığımız ve etkisini hayat boyu sürdüren bir kurumdur.

O halde anne-babalar çocuklarına hayatta karşılaşacakları her konuda olduğu gibi medya konusunda da özellikle kendi örneklikleri üzerinden eğitimleri vermelidirler.

Şunu unutmasınlar ki; çocuklar kendileri sürecin içinde somut ve aktif olarak bulundukları hiçbir faaliyete(pikniğe gitme, seyahat, sinema, yüzmeye veya farlı spor dalı v.b.) medya organlarını tercih etmezler.

Demek ki asıl yoğunlaşmamız gereken konu iyi bir günlük-haftalık-aylık planlarla serbest zaman bırakmamaya çalışmaktır. Bıraktığımız  o serbest zamanda medya organlarına yönelmesinin son derece doğal olduğu gerçeğiyle iyi bir rehberlik yapmak çocuğumuzun sağlıklı bir birey olarak yetişmesini sağlayacaktır.

Zaten sağlıklı bireylerin yetiştiği toplumda mutlu aileler ve mutlu ailelerin oluşturduğu huzurlu toplum hedefi gerçekleşmiş olacak, medyamızda böyle bir süreçte toplum, aile ve bireylerden talep olumlu, pozitif  yönde olduğu için daha olumlu, pozitif bir yayın çizgisine evrilecektir.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank