content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

25 Nis

AĞAR Se Kerdu Se Nikerdu?

“Husik ma se kerdu se nikerdu” sözü, köyüm olan Xalifan ve komşu köylerde darbı mesel gibidir. Hikâyesi şöyle: Rahmetli büyük amcamızın oğlu Hüseyin amcamız (sevimliliğinden dolayı pek çok isimde değişiklikler yapıldığı gibi Hüseyinlere de Hüsik derler) henüz 8-9 yaşında ve akranlarına nispetle biraz fazla çocukça yaramazlıklar yapmaktadır. Zaman zaman rahmetli halamıza şikâyetler gelir. Bir gün şikâyetleri dinleyen büyük halamız ah çekerek “Hüsik ma se kerdu se nikerdu/Bizim Hüseyin neler yapmış neler!” anlamındaki bu sözleri söylemiş.

AĞAR’ın tutuklanması ile ilgili haberi izlerken aklıma bu sözle başlamak geldi. Bizim Hüseyin amca çocukken çocukça ve de bir o kadar tatlı yaramazlıklar yapmış. Hepsi bu, ama AĞAR’ın “se kerdu se nikerdu”su böyle mi?

Susurluk ve faili meçhullerle birlikte anılınca ancak yerli yerine oturtulan Mehmet AĞAR’a yakalama emri çıktı. O da “güvenli” bir cezaevi arıyor. Arayadursun, mahzuru yok.

Devletimizin yetiştirip meşhur ettiği pek çok ünlü! namlarını aldıkları insanlık dışı konularla ilgili yargılama sürecinde mahkemelere, TBMM araştırma komisyonlarına ifade verme tenezzülünde bulunmamışlardı. Lütfen uğrayanlar da kahvelerini içtikten sonra ifade vermemek için çok sağlam! bir ‘kulp’ bulmuşlardı:

“Yüce Devletimizin (açıklarsam altında kalacağı) Sırları!

Benimkisi olsa olsa görev kusuru, bakın ben konuşursam bu rejim tehlikeye girer.” Tabi, kimilerinin eğitim zayiatı, kimilerinin de görev kusuru olur, hani “kralın kızında bulunan kusur”dan!

General KOMAN’da “TBMM kim oluyor ki onlara faili meçhullerle ilgili bilgi vereceğim” demeye getirmiyor muydu? “Devletimizin ertelenemez, ötelenemez ve de âli menfaatleri gereği söz konusu olaylar hakkında sizlere bilgi vermeyeceğim.” Peh! Devletin bilmem neresi ne’li bürokratı bilecek ama devletin kalbi TBMM’nin bu bilgileri öğrenmeleri için görevlendirdiği milletvekillerinden oluşturulan TBMM araştırma komisyonu bilmeyecek. Bu mu demokrasi, yasama, halkın kalbi? Bir başka yazımızda da söylediğim gibi bunlar kendilerinden hesap sorulamayacağına iman etmişlerdi.

Neymiş?

Beni zorlamayın, asla devlet sırlarını açıklayamam, hele bir tuğla çekersem var ya, devlet altında kalır

Ya hu, şu devlet de çıkıp “konuş l..! senden gelen gelmez olsun” demeli.

Nece zamandır karanlık suç örgütleriyle her türlü pisliği, vahşeti yap. Akıl almaz, insanlık dışı cinayetlerle, eylemlerle “ülkeyi depresyona sok”, travmalar yaşat, sonra “bunlar devlet sırrıdır açıklayamam, yoksa devlet kriz geçirir.”

Devlet hani babayiğitler gibi ortaya çıkıp da;

“Haydi, bildiğin ne varsa söyle. Beni zan altında bırakma, pisliklerini benim adımı kullanarak temizleme” dese.

Tamam, demeli, kabul da nasıl?

Bildiğim hiçbir devletin dili yok,

Evet, devlet temiz olsa ve dile gelseydi, diyebilseydi eminim hepimize:

“Haydi, ne biliyorsanız söyleyin, altında kalmaya razıyım da böyle kanlı lekelerle değil” der miydi?

Peki, bildiğimiz devlet her bir şeyi söylüyor da bunu niçin söylemiyor?

Galiba devletler söylediklerini manevi şahsiyetini temsil eden kurumların başındaki zevatlar üzerinden söylemiştir. Şimdi de yine temsil yetkisini kimler almışsa veya halk kime temsil yetkisini vermiş ise onlar söylemeli devlet adına. Temiz ise temizler, kirli ise kirliler devlet adına söz söylerler; temiz ya da kirli…

Koskoca bir devletin sırları kimin eline düşmüş? Koskoca Osmanlı İmparatorluğu bakiyesi olan ‘devletin (altında kalacağı) sırları’…

Bugün geldiğimiz nokta itibariyle artık konuşmak zorunda oldukları anlaşılıyor. Çünkü yargı cesur ve arkasında büyük bir irade var.  Ve her şey uzun süredir çok iyi soruşturuluyor, deliller sağlam tutuluyor.

Hatırlayanlar bilir, Susurluk kazasında biri emniyet müdürü (yrd), biri sabıkalı çete/örgüt üyesi, biri milletvekili “görevden dönerken” aynı araçta kaza geçirmişlerdi.  Araçlarında bulunan “devletin sırlarıyla dolu çanta” şimdi Silivri cezaevinde hesap vermekte olan dönemin kudretli subayı Veli KÜÇÜK’ün eline geçmişti. Ama KÜÇÜK, böyle bir çanta ile ilgili zerre kadar bilgi vermeye yanaşmadı.

Neyse,

AĞAR da Susurluk davası kapsamında çarptırıldığı 5 yıllık cezasını çekmek üzere hapis yatacak. Her vatandaş gibi suç işlemiş ve bedelini ödeyecek.

AĞAR se kerdu se nikerdu…

Twitter: @AhmetAY

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank