content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

09 Nis

AB Tarımsal Biyoteknolojideki Gecikmesi

AB tarımsal biyoteknolojideki gecikmesini kapatma atağında

Tarımsal biyoteknolojinin vazgeçilmezliği, özellikle AB ülkelerinde kendini hissettirmektedir. Ekstrem gurupların denemelere zarar vermelerinin engellenmelerine yönelik cezai tedbirlerin uygulamaya konulmasının yanında, yalnız 2010 yılının ilk on ayında 84 tarla denemesinin yürütülmesi (http://gmoinfo.jrc.ec.europa.eu/) olayı açıklamaya yeter. Diğer taraftan 2010 yılı Mart ayında Almanya’da “AMFLORA” transgenik patates çeşidi tescil edildi. Söz konusu çeşit, çiftçiler tarafından üretilmesinin yanı sıra, endüstriyel işlem artığı olarak da yem sanayiinde kullanılabilecektir. Halen AB’de de 6 ülkede 84000 Ha transgenik ürün ekilmektedir.  Hâlbuki dünyada transgenik ürün ekim alan artışı doğrusal bir artışla 134 milyon hektara ulaşmıştır.

AB’nin yıllık ithal ettiği 33 milyon ton soyanın (dane veya un olarak) %80’i biyotek üründür. Yani bu zamana kadar transgenik ürün ekim ve tüketimine karşı çıkan AB, aslında hem tarımını yapıyor ve hem de tüketiyor. Bu durum, serbest ticaretin hâkim olduğu sistem içinde kaçınılmazdır. %30 civarında daha ucuza mal olan biyotek ürünlerle  nasıl rekabet edebilecekti. Örneğin yem girdisi olarak alternatiflerin et maliyetlerini artıracağı ve rekabet gücünü düşüreceği beklenmelidir. Buna rağmen AB’de de biyoteknoloji karşıtlarının baskıları nedeniyle, araştırma ve yeni çeşit geliştirme çalışmalarının sayılarında gözle görülür düşüşler başlamıştır. Hatta bazı AB firmaları çalışmaları yurt dışına taşımıştır. Bazı kamusal araştırma kurumları (şarap gibi kalitenin geleneksel ıslahla zor erişilmesi nedeniyle transgenik bağcılık araştırmaları) birçok çalışmasını sonlandırma kararı almışlardır.

Bu gerçekler karşısında bazı AB ülkeleri, Türkiye için de örnek olacak acil eylem planlarını uygulamaya geçirmişlerdir. Bunda Avrupa topluluğunun her görüşte nabzını tutan EU barometre gözlemlerine göre avrupalının %50sinden çoğunun biyoteknolojiye olumlu bakmaya başlamasının da etkisi olsa gerek(http://www.farmersguardian.com/home/arable’/crop-world/crop-world-2010-support-growing-for-gms-in-europe/35341.article). AB’nin “biyoekonomi” konusunda bu zamana kadarki yaklaşımlarını değişmeye başlamasında, global tarımsal ürün ticaretinin ve Dünya Ticaret Örgütünün yaptırımlarının da etkisi olsa gerek. Bu konuda en çarpıcı örnek Almanya’da “Ulusal Biyoekonomi Araştırma Stratejileri”nin uygulamaya konmasıdır (BOER-Presseinfo03_10.pdf). Bilim, sanayi, ticaret camiasından ve politikacılardan oluşan konsey dört ana noktaya odaklanmıştır: Bitki, Hayvan, Biyoteknoloji ve Toprak. Hükümetin bu konseye ayırdığı para ise 2,4 milyar Euro. 1990’lardan itibaren verimlilik artışındaki duraklamanın başlamasına karşın, 2050 yıllarında tarımsal üretimin %70 artırılmasının gerekliliği, Alman hükümetini böyle bir karara zorlamıştır. Fakat eylemin ana amacı Alman endüstrisinin rekabet gücünü koruyabilmesidir.

İşte tam bu aşamada yine Almanya’da “Tarımsal Araştırma Aliansı” (DAFA) kuruluyor. Oluşum gıda, tarım, hayvancılık, orman gibi ticari olarak bitkisel ve hayvansal kaynaklara yönelik araştırmaların bir çatı altında toplanarak, tek bir elden yönetimini amaçlamaktadır. DEFA’nın çatısı altında, konu ile ilgili bakanlıklar, üniversiteler, eyaletler dahil tüm Almanya’daki araştırma kuruluşları gibi tüm konu paydaşları toplanmıştır. Böylece tarımın gelecekte en öncelikli araştırmaları, en uygun araştırmacılar timi ile en kısa zamanda Alman tarım ekonomisinde uygulamaya geçme fırsatı bulacaktır. Doğal olarak sistem, Alman ekonomisine etkin bir rekabet gücü katacaktır.

Bu olguyu bir an için Türk tarımı için senaryolaştıralım. Adeta raflık çalışmalar yapan binlerce araştırmacı, koordine edilmemiş milyarlarca lira ile desteklenerek,  başta, örneğin süne, kımıl, tuta gibi ülkemize milyarlarca dolara mal olan zararlılara dayanıklı yeni çeşit geliştirmeye başlamış olsunlar. Her mikro ekoloji için en ekonomik ürün deseni, en uygun çeşit belirlenmiş, her damla suyun nasıl değerlendirileceği saptanmış olsun. Bu senaryonun tarımsal ürün ihracatına yansıması 100 milyar dolarların üstünde olacaktır.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank