content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

18 Oca

‘Teoriden Praksizme Geçiş’

İnsan olmak her anlamda sorumluluk sahibi olmak demek olduğundan, insan olmaya aday olanlarında teorik düşüncelerini doğru bir zeminde pratik eyleme dönüştürmesi ve bunun için gerekli tüm adımları atması gerekir.İnsan için asl olan beşer kalmak yerine, insan olarak çağın gerekliliğine cevap olabilecek tüm sosyal gelişmelere kayıtsız kalmamak, ‘insan’a Rabbi tarafından biçilen, insan olma rolüne uygun, doğru bir yaklaşım ile uyum içinde yürümek, yeryüzünü fesada değil, cennete çevirecek özgür ve adil bireyler olarak toplumun asli unsurları olmak, durağan değil tarih sahnesinde Allah ile geleceğe birlikte yürümektir.

Allah, insan ve kâinatın bu yürüyüşünde, bir şeylerin yanlış gittiğini gördüğünüz bir zaman diliminde, eğer yanlışların düzeltilmesi için gücünüz yettiği halde gerekli tavrı ve samimiyeti eylemsel olarak ortaya koyacak iradeye sahip değilseniz, başkalarına yönelttiğiniz tüm eleştiriler anlamsız kalacaktır…

Yapılan yanlışların düzeltilmesi için öncelikle insanın düzeltilmesi gerektiğine inanıyorum. Bu anlamda öncelikle evrensel insani değerleri temel alan, Kur’an’ın istediği ve peygamberin ortaya koyduğu örneklik ile kendimizden başlamalı ve kendimizi düzeltmeliyiz. Kendini düzelten insan diğer insanları da düzeltebilecektir. Eğer insanı düzeltirseniz mevcut yanlışlar en asgariye inecek ve dünya düzelecektir…
Son bir yıldır bu amaçla İslamcı camiadan gelen biri olarak, gerekli tüm alanlarda İslamcılara yönelik ‘Ebuzzer’i bir duruşla, eleştiriler yönelterek, aslında İslamcı camiayı birazcık da olsa yanlış düşünce ve yaşam tarzından alıkoymak düşüncesi ile uyarıcı görevimizi yapmaya çalıştık… Mesajı alanlar olduğu gibi, bizi tekil olarak değerlendirenlerde oldu. Olabilir, biz yine de üzerimize düşen (uyarıcı) sorumluluğumuzu yerine getirdik ve getireceğiz…

Bu durum, artık İslamcı camiayı eleştirmeyeceğimiz ve her yaptıklarına karşı eyvallah deyip geçeceğimiz anlamına gelmesin. Aksine eylemsel olarak ortaya koyacağımız projeler ile mazeretçi ve maslahatçı yaklaşımlara karşı, aslında elle tutulur projelerin üretilebileceğini, sırtımızı sermayeye, devlet bankalarına dayamadan da içinde bulunduğumuz toplumun ezilmiş, yoksul, çaresiz kesimlerine yönelik çalışmalar yapılarak hem yoksul ailelere yardım, hem de istihdama dair çalışmaların yapılabileceğini ortaya koymaktır…
Bu amaçla, arkadaşlarımızla beraber uzun süredir üzerinde çalıştığımız projelerin ilki olan, Malazgirt’te yoksul aileler yararına bir ticari işletme açma projemizi, hayata geçirmek için çalışmalarımız sürmektedir. Sırada ki projelerimiz içinse yoğun çalışmalar yapmaktayız. Bu anlamda gerek halk ile gerekse resmi kurumlar ile görüş alış verişlerimiz devam etmektedir…

Tek amacımız her şeyi şikâyet edenler olmak yerine, mevcut sorunlara çözümler üreterek ezilen kesimlerin sesi olmak, onların dertlerine ortak olup, dertlerine ağlayanlar değil dertlerini çözecek merciiler olmaya çalışmaktır. Üretim, emek ve sermaye ilişkileri noktasında ağır darbeler alan insanlığın omzundaki ağır yükün hafifletilmesi, hak hukuk noktasında üretim araçlarının yeniden insanlığın ortak yararına kullanılmasını sağlamak amacı ile bizler akılcı eylemsel projeler ortaya koymak durumundayız. Alternatif sunarak toplumsal sorunlarda ki tıkanıklığın ortadan kaldırılmasını sağlamalıyız.

Yeniden bir diriliş ve direniş ortaya koymalı.  Halkın ezilen ve ötekileştirilen kesimlerinin yanında durmalı, onların insanca yaşam standartlarının gerekli düzeye ulaşmasını sağlamak için, gerek teknolojik gerek tarımsal ve gerekse bölge şartları açısından hayvancılık gibi üretim mekanizmaları oluşturarak, bu alanlarda hem üretim ve hem de işsizliği ortadan kaldıracak gerekli istihdam açığının giderilmesi için atılabilecek tüm adımları koordineli bir bilinçle atabilmek için çalışmalar yapmalıyız.

Çünkü artık, toplumsal sorunların çözümünde mazeretçi ve maslahatçı yaklaşım sergileyen camiaların bu mazeretçi yaklaşımlarına karşın, eylemsel tez ve projelerimizi hayata koymak için adım atmanın, yani salt söylem yerine eylemsel gerçeklikler ile somut çalışmaların gerekliliğine inanıyoruz. Bu projelerimizi ortaya koyarken hedefimiz; ırk, dil, din, mezhep, renk ve coğrafi hiçbir sınıflaştırma ve ötekileştirme yapmadan, insanların ‘insan’ca yaşam koşullarına sahip olması için, insan olarak üzerimize düşen sorumluluğu en iyi şekilde yerine getirerek, ortaya güzel sonuçlar çıkarmaktır… 2 yılı aşkın süredir imkânlarımız dâhilinde gönüllü arkadaşlarımla beraber, muhtaç ailelere yardım etmeye çalışıyoruz. Bu anlamda 2008 yılında, ilçede 60 çocuk sünnet ettirdik… Son 2 yıldır ramazan ayında 30 aileye gıda yardımı, yine 2009 yılında ilçemizde ve çevre köylerde 100 den fazla ailenin giyim ihtiyacını karşıladık ve bu çalışmalar halen devam etmektedir…

Bölgede işsizliğin ortadan kaldırılması için insanların evlerine ekmek götürebilmelerini sağlamak için her kurum, kuruluş veya bireylerin elini taşın altına koyması gerekir. Mesela on esnaf bir araya gelip işsiz bir insana küçük de olsa işyeri açabilir. Bu şekilde yüz esnaf on kişiye bin esnaf ise yüz kişiye iş olanağı sağlayabilir.
Bunları yapmak, insanlığa dair kendilerini sorumluluk altında his eden özgür adil vicdan sahipleri için zor olsa da mutluluk ve huzur verici çalışmalardır. Bu anlamda kişisel servet, mülk olmaz itirazımızın gerekçesi şudur, ihtiyaç fazlası ile yapılacak bu istihdam çalışmaları sonuç verecek, binlerce insan işsizlikten kurtulacaktır.

Ancak bu düşünce yaklaşımımıza karşı Abdurrahman bin Avf’ı örnek gösterenlere de şunu söylemek istiyoruz. Müslümanlar için aslında en önemli örnek Allah’ın Resulü olmasına rağmen, insanların işlerine geldiği noktada ona uyup işlerine gelmediği noktada ise sahabe örneğine sığınması, gerçek örnekliğin ve önderliğin kabul noktasında ciddi tezatlar ve çelişkiler ortaya koymaktadır…

Yani herkese Muhammed’i (s) fahri âlem, kâinatın efendisi, hatemmül enbiya, el emin, en güzel ahlak sahibi olarak insanlığa anlatacaksın, sonrada gidip mal mülk mevzusunda ‘Abdurrahman bin Avf’da vardır’ deyip vicdanına pranga vuracaksın; kanaatimce bu yaman bir çelişkidir dostlar!

Gelin hayatı Muhammed’i (s) ahlak devrimi ile yeniden inşa edelim ve inşaya toplumun gerçekliklerinden, yani sokaktan ve caddelerden, arka mahalle gerçeklerinden başlayalım. Özetle, hayatın vahiyle yeniden inşa edilmesi için Müslümanların toplumsal sorunların çözümünde ciddi bir rol üstlenmesi gerektiğine inanıyorum. Bu mücadele sürecinde feda edilecek tek bir fert bile söz konusu değildir olamaz.

Toplumun en büyük sorunlarının başında hiç kuşkusuz

İşsizlik,

Asgari ücretle geçinememe,

Sahipsiz savunmasız dul kadın ve yetimler,

Hayattan dışlanmış travestiler,

Hayatları ‘Ebu Leheb vari’ bir düzen ile karartılıp gasp edilen hayat(genelev) kadınları,

Sokağa terk edilmiş sahipsiz çocuklar ve gençler,

İşletmelerde karın tokluğuna çalıştırılıp emekleri gasp edilen işçiler,

Etnik kimlikleri üzerinden her türlü oyunlara maruz bırakılan insanları,

İnançları, düşünceleri ve yaşam tarzları ile dışlanan insanları,

İçki, kumar masalarına terk edilmişlerinde muhatap alınacağı bir kucaklama ile tüm alanlarda hayatı vahiyle yeniden inşa etmek adına sokağa, caddeye bir başka deyişle masa başlarından ve dernek salonlarından araziye çıkmakla mümkün olacaktır…
Tüm bu Sorunların adilane bir çözüme kavuşması için ‘eylemsel’  kitlesel çalışmaların ortaya konulması ve herkesin üzerine düşen sorumluluğu hassasiyetle yerine getirmesi için evrensel düşünmek ve insanlarla farklılıklarına rağmen ortak yasam için yeni bir dil üretmek zorundayız…

selam ve dua ile kalınız

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank