content

28 Eyl

Yunanistan’ın Ekonomik Krizi

Yunanistan, derin bir krizin içinde yuvarlanıyor.
Papandreu hükümeti, kemer sıkma dâhil bir kısım ekonomik tedbirler almaya, yasalar çıkarmaya çalışıyor.
Hükümetin tedbir çalışmaları üzerine zaman zaman işçiler, memurlar, öğrenciler sokaklara dökülüyor. Sendikalar, öğrenci dernekleri isyanda.
Fakat dikkat ederseniz Yunanistan halkının protestoları, bizde sol çevrelerde olduğu gibi, Dünya sol çevrelerinde de pek dikkate alınmıyor. Öbür kesimler malum.
Bir kısım sol budalaları saymazsak, kimse bu hareketleri emekçilerin devrimci mücadelesi falan diye gördüğü de yok.

Niye görülsün ki?
Bunların emek haklarıyla ne ilgisi var?
AB’nin verdiği bütün paraları ve kamunun kaynaklarını har vurup harman savurdular.
Yunanistan bu kaynakların bir kısmını silaha yatırdı, büyük bir kısmını da siyasi çevrelerine ve halka dağıttı.
Yani hükümetler de, halkın çok büyük bir kesimi de kendileri soydular, kendileri yediler.
Devlette çalışan memurların sayısını bilen yok; bunların çok büyük bir bölümü “Bankamatik memuru”. Hani bizde de bir dönem bunlardan epeyi vardı!
İşçiler, emekliler, memurlar yüksek paralar alıyor.

Belediyelerin alt yapısı için AB tarafından verilen paraların büyük kısmı, şahısların villalarına yol, bahçe düzenlemesi ve daha bir yığın ağabeydik gubidik işlere harcanıyor.
AB tarafından proje bazında verilen paralar, iç ediliyor.

Hani bir zamanlar bizde de vardı. Teşvikli bölgelere yatırım yapmak için devletten az kredi alınmadı. Gidip o bölgeye yarım bir duvar yapıldı; ben buraya hayvancılık için yatırım yapıyorum denilerek devletten paralar tırtıklandı. Büyük bir oranla yatırımlar yapılmadı. Zaten bu işe soyunanların çoğu, hükümet partisinin siyasi etkinliğini kullanarak kamu kaynaklarını talan ettiler. Bu talandan bu işi yapan o aşağılık siyasilere de bürokratlara da paylar verildi!

Yunanistan’ın AB’ye girmesiyle birlikte başlayan süreçte, “Ekmek elden su gölden” yaşamaya alıştırılmış bu halkın derdi, bu tembel ve hazır yiyici yaşamlarından taviz vermek istememeleridir.
Aslında bu gerçeği o yürüyüşü yaparken polisle çatışan, hükümete veryansın edenlerde biliyor.
Yunanistan’da krizle birlikte ortaya çıkan protestoların emekçi haklarıyla falan bir ilgisi yok. Buradan kıymeti kendinden menkul solcular, işçi sınıfının burjuvaziye karşı şanlı mücadelesi zırvalıklarını ürütebilirler.

Bunlar her sakallıyı babası sananlar gibi, devlet güçleriyle çatışan herkesi de solcu, devrimci vs. sayıyorlar!

2 ay kadar önce Yunanistan ile iş yapan ve oraya sıkça giden ve bazan evlerde de misafir edilen bir arkadaş ile konuştuğumda şöyle şeyler söyledi:
Gittiği birçok evin mutfağında tencere yokmuş.

Yani, adamlar evde yemek yapmıyorlar. Ya dışarı çıkıp yiyorlar ya da eve getirtiyorlar. Ancak evde içmeyle ilgili her türlü şişe, cam, bardak ve içki çeşitleri mevcut.
Öğlenden itibaren başlayan 3 saatlik siestalarında iş için gelen telefonlara dahi cevap vermiyorlar. Sonra biraz çalışma ve sabaha kadar dans!

Arkadaşın anlattıkları, Yunanistan toplumunun geneline tahvil edilemez denilebilir.
Ancak bu ve buna benzer durumlar, oradaki topluma dair bir fikir verebilir sanıyorum.

Murat Belge dünkü yazısında şöyle yazıyor: “Yunan dostlarım arasında birçok akademik kişi, üniversite hocası var. Hepsinden öğrencilerle ilgili şikâyet dinlerim: Çalışmıyorlar, okumuyorlar, buna rağmen diplomayı almayı hak gibi görüyorlar, zayıf not alınca isyan çıkartıyorlar vb.”

Yunanistan’daki ekonomik durum hakkında pek bir bilgiye sahip değilim.
Onun için bu konuda hiç yazmadım, bilgilenmediğim sürece de, yazamam.
Genel kanaatimi belirten bu yazı ise, basından takip ettiğim kadarıyla, arkadaşın anlattıkları ve Belge’nin yazısından hareketle yazılmıştır.

Etiketler : , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank