content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

21 May

Yönetim Şekli Zihniyetlerimizi Belirliyor

Bir belediye düşünün, başkan yardımcılarının ve belediye başkanının ve doğal olarak özel kalem müdürlüğünün bulunduğu kata yurttaşların çıkması mümkün değil. Hatta bina içersinde telefonla konuşmak bile yasak. Başkanlık katına yada belediye başkan yardımcısına mı çıkacaksınız, öncelikle alt katta bulunan güvenliği aşacaksınız. Güvenliğin başına konulmuş görevli ise Allahlık ali bey. Neden orada durur, yurttaşlara nasıl davranır umurunda değil. Nede olsa köprünün başına geçmiş, kim olursa olsun kimlik soruyor ya. Yukarıya telefon açıp, filanca filancayla görüşmek istiyor diyor ya; havasından geçilmiyor.

Halbuki oraya özel kalem müdürlüğünün bir masası ve adam gibi biri görevlendirilse, daha anlamlı olmaz mı? Özel Kalem Müdürlüğü, Halkla İlişkiler Müdürlükleri ne işe yarar? Doğru yerde doğru adamlarla çalışmak, yurttaşlara insan gibi davranmak.

Belediye yurttaşlara tepeden bakılan yerler değildir. Orada belediye başkanından, en altta bulunan görevlilere kadar yurttaşlara hizmet etmek için olduğunu asla unutmayacaktır. Yurttaşların efendileri değil onlara hizmetle yükümlü olan insanlar olduğunu asla unutmayacaklar.

Devletin otoriter kimliğine karşı çıkacaksınız, bürokratik oligarşiden şikayet edeceksiniz, yurttaşlara efendilik yapan seçilmiş ve atanmışların zihniyetini değiştireceğinizi iddia edeceksiniz ama iktidarda olduğunuz yerde hemen geçmiş zihniyetin yaptıklarını yapacaksanız.

Bir iktidarın nasıl zihniyetle kurumu yönettiğini, nasıl bir yönetim uyguladığını anlamak için öncelikle kapıda nasıl karşılandığınız ve işinizi gören bürokratların yurttaşlara nasıl davrandığını, işinizi nasıl ve hangi zamanda çözdükleri gibi ölçülerle anlayabiliriz.

Sahi kimi belediye başkanlarına alt katlarda kolayca ulaşılabilirken neden üst katta bulananlara ulaşmak için değil, o kata çıkabilmek için izin almak gerekiyor?

Efendi olan yöneticiler değil, yurttaşlardır.

Yöneticiler toplumun hizmetkarlarıdır
Mevcut yönetimlerden şikayet etmek ama ona benzemek. Bürokratik oligarşiyi şikayet etmek ama yönetim yapınızın ve kadrolarınızın şikayet ettiklerinize benzemesi. Ne yaman çelişkidir değil mi? Asıl olan değiştirmek değildir, şikayet ettiklerinizin yerini almaktır aslolan. Derdi değiştirmek olanlar, şikayet ettiklerinden daha demokratik, daha insancıl, yurttaşlar arasında uygulamada daha adil ve eşit olmak zorundadırlar.

Bölgemizde belediyeleri gezin. Belediyeye girişinizden itibaren nasıl karşılanıyorsanız, işleriniz nasıl çözülüyorsa, bürokratlar nasıl davranıyorlarsa (tabi ki seçilmişlerde) mevcut yönetimin yurttaşına karşı hizmetkar bir anlayışı mı yoksa efendi bir anlayışı mı benimsediğini anlamanız mümkündür.

Neden böyle bir yazı?

Bu yazıyı yazmamın iki nedeni var. Dün Avcılar'da karşılaştığım bir arkadaşım Esenyurt Belediyesi'nde imarda karşılaştığı bir durumu anlattı. Ve benden bunu dile getirmemi istedi. İmar Müdürlüğü'nde beklerken bir telefonu çalar ve konuşmaya başlar. Yanına gelen bir güvenlik görevlisi oldukça sert bir şekilde telefonu kapatmasını ister. Bulunduğu yerde telefonla konuşamayacağını ve dışarıda konuşması gerektiğini söyler. Ve tartışma çıkar. Güvenlik görevlisinin cep telefonuyla konuşurken nasıl kendisine müdahale edebildiğini sormaktadır, arkadaşım.

İkinci ise, Belediye Başkanı Necmi Kadıoğlu, başkan yardımcıları, danışmanlar ve özel kalem müdürlüğünün bulunduğu kata çıkmak için geçilmesi gereken turnikede duran güvenlik görevlilerinin yurttaşlara davranış şeklidir bu yazıyı yazmama neden olan.

Yurttaşlara hizmetçi gibi bakanlar otoriterlerdir

Marka yaratmak, demokratik bir zihniyeti yaratmak zahmetli bir iştir. Sizin ne söyledikleriniz önemli değildir önemli olan hizmet verirken nasıl davranıldığıdır yurttaşlara.

Kenti yönetirken orada yaşayan hemşerileri kamudan hizmet alırken, hizmet verenler efendiler gibi davranıyorsa hizmet alanlara, orada sakatlık vardır.

Yok hizmeti alan yurttaşlara efendiler gibi davranılıyorsa, hizmet verenler de hizmetkarlar gibi hareket ediyorlarsa orada demokratik bir devlet işleyişi var demektir.

Yok yurttaşlara hizmetkar gibi bakılıyorsa orada otorite vardır. Ve bu zihniyetin değiştirilmesi gerekir. Aynen otoriter Cumhuriyetin, demokratik bir cumhuriyete dönüştürülmesi gerektiği gibi.

Yönetenler bu uyarımı dikkate alırlar mı? Bilemiyorum. İnşallah kulaklarına küpe olur uyarılarımız. Hani söylediklerini anımsatmak istedik kimilerine.

CHP, Baykal ve Kılıçdaroğlu. Değişimin önlenemez cazibesi

Türkiye'nin gündemi değişti. Bir kaset çıktı, önce Baykal'ın hayatı, sonra CHP'nin, ardından Kemal Kılıçdaroğlu'nun, şimdi Türkiye daha farklı değişecek. İnanın kasetten sonra ve kasetten önce diye deyim Türkiye siyaset tarihine girecektir.

Artık kasetten sonraki Türkiye'de siyaset daha rekabetçi ve daha demokratik bir yarış yaşanacak. Ve bu süreçten Türkiye karlı çıkacak. Kim kaseti ortaya çıkarmışsa bunu mu hedefledi bilemiyorum.

Ama görülen o ki, kasetin ortaya çıkmasıyla herkes bu süreci kendi lehine çevirebilmek için uğraşıyor.

Ancak toplum mühendislerinin düşündüğünden daha farklı bir süreç işliyor. Çünkü toplumsal dinamizm öylesine işliyor ki, toplum mühendisleri hergün yeni staretijiler yapmak zorunda kalıyorlardır.

Televizyonlarda konuşanlara, gazetelerde yazanlara bakın ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız. Herkes yanılıyor. Toplumsal yapımızdaki yeni dinamizm herkesi yanıltıyor. CHP'yi yekpare sananlar, liderin etrafından bütünleşirler zannedenler nasıl yanıldılar. Ve Baykal'ın geri döneceğini (halen sananlar var) zannedenler nasılda yanıldılar.

Varsa büyük bir akıl, o akılda değişimin ve dönüşümün önlenemez cazibesidir.

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank