content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

25 Nis

Yeşil Kapitalistler!

Kapitalizm malum olduğu üzere ideolojisini rekabet üzerine inşa eder. Ona göre insanların birbirleri ile olan rekabeti gelişmeyi ve ilerlemeyi sağlar. Dolayısıyla çalışmayan, geride kalan yok olmaya mahkumdur. Burada acıma ve yardımlaşma duygusu dumura uğramıştır. Bu ideolojinin sosyal adalet anlayışı çok çalışanın hakkını alması üzerinedir. Yine kapitalist kültürde kazanan kazandığını dilediği gibi kullanma hakkına sahiptir ve bu durumda kimseye hesap vermek gibi bir mecburiyeti yoktur.

Halbuki İslam dininin ekonomik hayat üzerine olan düşünceleri daha toplumcudur, yani sosyal adaletçidir. Hiç kimse kazandığını dilediği gibi harcama ve kullanma hakkına sahip değildir. Allah ona bu serveti toplumun hayrına kullansın diye nasip etmiştir. Vereceği zekat ve sadakalarla fakiri kollamak zorunda olduğu gibi, servetini lüzumsuz işlerde kullanmak, israf etmek gibi bir hakka da sahip değildir. Yani servet ona toplumun yararına kullanılsın diye Hz.Allah tarafından emanet edilmiştir. Buradaki yarış Hz. Allahın rızası üzerinedir.

Bu kısa hatırlamadan sonra esas konumuza gelelim;

Avrupa’da Rönesans’la, özellikle Fransız devriminden sonra sanayileşme ile birlikte başlayan ideolojiler devri, dünyada malum olduğu üzere kapitalizm ve komünizm adlı -aslında iki zıt kardeş olan- ideolojileri hakim kıldı.
Toplumları bir arada tutan din olgusu kenara itildi, gündelik hayattan evlere kadar sürüldü. Avrupa Hıristiyanlıkta reformlar yaparak dini iyice sulandırdı, insanın ve toplumların kişiliklerinin oluşturulmasından ziyade kimlik oluşturulmasında kullanıldı. Şu anda malum olduğu üzere din Avrupa kültüründe Pazar günlerinde birkaç saat kilisede ibadet ve doğumda vaftiz ile yılbaşlarında paskalyadan başka bir şey ifade etmemektedir. Hıristiyanlığın sembolü olan haç, uygunsuz kişiler tarafından en uygunsuz zamanlarında bile boyunlarında bulundurulmaktan çekinilmemektedir.
Müslüman toplumlarda, toplumu yöneten ve yönlendirenler geri kalmışlığın neticesi olarak sosyal ve kültürel yönden ilerleme sağlayamadıkları gibi, batının etkisinde ve güdümünde kalarak modernleşme uğruna kendi kimliklerini hiçe sayarak bu kültürü sahiplenmişler ve toplumu bu yönde zorlamışlardır. Bu arada batıyı reddeden, kendi kültürel kimliklerine sahip çıkan kişileri gerici diye yaftalamışlar, modernleşmenin karşıtı olarak görmüşler-göstermişlerdir.
Giyiminden-yemeğine, konuşmasından –yazısına, müziğinden- gündelik hayatın paylaşımına, insani hatta akrabalık ilişkilerine ve hayat felsefelerine kadar batıyı taklit etmişlerdir.

Bir de ekonomik paylaşımdan yüksek pay almaya başlayan ama batıcılara karşı duran ve sadece şekli olarak İslami bir takım motifleri kullanarak kendilerine “İslamcı” diyen fakat özünde hiçte batıcılardan farkları olmayan bir kesim var ki en sıkıntılı kesim bunlardır. Batıcılarla aralarındaki fark sadece sakal, biraz namaz, şatafatlı kurban, hanımlarının türbanı ve uzun eteği ile evlerinin camii tipli pencereleridir. Hayat felsefeleri aynıdır.Kazançlarını kapitalistler gibi istedikleri gibi kullanma haklarının olduğunu, lüks eşya kullanmayı, arazi cipleri ile caka satmayı, şatafatlı yaşamayı,halktan kendilerini soyutlamayı modernleşme zannederler.

Yıllarca ezik yaşama ve ikinci sınıf görülme duygusu onları bazı hak etmedikleri serveti ve layık olmadıkları makamları kendilerine helal görme hissi vermiştir, “birazda biz ve bize” derler. Bile-bile elde ettikleri haram kazancı fakire verdikleri sadaka ile helalleştirdiklerini düşünürler, daha doğrusu kendilerini kandırırlar.Nefislerinin emrettiklerine hadis uydurup fetva çıkartırlar.

İşte bu yeni “Protestanlar”,…”yeşil kapitalistler” aslında İslam’ın batıdan bile büyük ve tehlikeli düşmanlarıdır.Yine hınzırlığım ve komploculuğum tuttu…..

“Bunlar sakın bir yerlerden ithal olmasın?”...

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank