content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

20 Kas

Vicdanı Obez Olanlar! (Vicdani Obezite-(I)

Günümüzün yaygın bir hastalığı olan obezite ile ilgili olarak, uzmanlar yoğun bir şekilde uyarıda bulunmakta ve tedavisi adına çaba sarfediyorlar. Obezite sağlıklı yaşamın önünde önemli bir sorun olduğu gibi görsel anlamda da estetik anlayışımızı kökten dumura uğratan bir durum.

Bir yandan aşırı ve dengesiz beslenmenin alameti iken diğer yandan insanoğlu açısından utanılacak bir tablo. Utanılacak tablo olması kesinlikle göz zevkimiz ile ters orantılı oluşundan değil.

Birlikte yol aldığımız gemide, açlıktan insanın kırıldığı vahim bir durum söz konusu iken geminin üst katlarındaki insanların aşırı yemelerinden dolayı kırılmaları ve buna bağlı yaşamı zorlaştıran rahatsızlıklardır elbette. Ki hiç kimsenin açlık problemi olmasaydı bile obezite gibi bir sorunun ortaya çıkışı fıtri yapımızla bile taban tabana ters orantılı bir vakıa olacağını, tahmin ediyorum kanaat önderlerimiz ve tıpçılarımız tarafından ele alınacak ve bir sendrom, patalojik bir hastalık vicdani yönden hoyratlık olarak değerlendirilecekti.

Konusu “Obezite” olan bir sözün akışı bizi “Vicdan” sözcüğü ile ilintilendirmişse, var bunda bir hikmet deyu, destur ile konuyu ele almak istiyorum.

Vicdan ve obezite kavramları arasında her ne kadar ters bir orantı gözüküyor ise de “Vicdan” sözcüğünün yanına bir de “lık” ekini getirdiğimizde ikisi arasındaki kolerasyon ilişkisi açığa çıkmış olacaktır. Obezite ile birlikte, vicdansızlığı ele almanın belki de daha sağlıklı olacağını tahmin ettiğim gibi sorunun çözümünde de önemli bir yer tuttuğunu zannediyorum.

Vücut obezitesinden önce vicdan obezitesine çare bulmak gerek.

İnsanların vicdan obezitesine yakalandığı asrımızda, sağlık yönünün ötesinde vücut çirkinliğine (şişmanlığa) sebep olduğu için önemsenen obezitenin manevi versiyonu olan vicdan obezitesini kimse önemsememekte, dikkate değer bulmamaktadır.

Obez bireylerin şişman bir toplum oluşturacağı gibi vicdansız veya çalışmayacak kadar obezleştirilmiş vicdanların çoğalması da vicdansız bir tolum oluşturacaktır ve bu, insanlık yaşamında vücut obezitesinden de daha vahim sonuçlara gebedir.

Vücut güzel görünsün diye dış güzellik kurbanı edilen asrımız insanı, iç güzelliği sağlayan vicdanı pek de önemsememektedir.

Çünkü görsellik, manadan daha ön plana çıkmış, işe yaramakta ve daha iş gören bir olgu olmuş asrımızda. Bu yüzden görselliğe hitap etmek revaçta ve görsellik çok önemsenmektedir.

O kadar ciddiye alınıyor ki, bazı devletlerin/hükümetlerin obeziteyi önlemek için devreye girdiği, hatta vatandaşlarını önemseyenlerin bunu artık sağlık bağlamında devlet/hükümet politikası yapacağı yönünde duyumlar da var.

Obezite, insan vücudunda yağ hücresi(leri)nde depolanan doğal enerji rezervlerinin ciddî risk oluşturacak düzeyde artması ve sonuçta ölüm oranlarının kaçınılmaz olarak yükselmesi ile karakterize bir hastalıktır.

Bazı verilere göre coğrafyamızda toplumun %30'undan fazlası obez (erkeklerin % 7.9'u, kadınların %23.4'ü) olduğu söylenmektedir.

Peki ya vicdanları obezite olanların sayısını bilen var mı?

Öncelikle vicdanı biraz açmak isterim.

Vicdan, akıl mı/beyin mi, gönül mü/kalp mi?

Yani; vicdansız denildiğinde; beyinsiz, akılsız veya kalpsiz mi denilmek istenir, yoksa vicdan bunlardan başka üçüncü bir şey mi?

Akıl, kalp ve vicdan!

Üç katlı bina düşünün; en tepesinde de vicdan dairesi, vicdana ulaşmak ve işlevselliğinden istifade etmek için alt katların çıkılabilir durumda olması gerekir.

Vicdan: Kalbi harekete geçiren merkez, kalbin içinde olan ve kalbi çalıştıran/harekete geçiren (elektroniğini sağlayan) merkez olarak da tanımlanabilir.

Yani vicdanın kalp ile bir ilişkisi de var.

Kalp: Sözlükte "bir şeyin içini dışına çıkar­mak, altını üstüne getirmek, ters çevir­mek, bir şeyi başka bir şeye dönüştür­mek ve değiştirmek" gibi anlamlara gelen kalp kelimesi [1] vücutta kan dola­şımını sağlayan organın adıdır.

Kalp, dinî ve tasavvufi bağlamda bilgi ve düşünce­nin kaynağı veya aracıdır. Bir et parçasından ibaret olan kalple bir ilişkisi ol­makla birlikte ondan ayrı olan bu anlamdaki kalbe "rabbânî latife" ve "ilâhî cev­her" de denir.[2]

Ve vicdanın kalp ile ilişkisine işaret eden ayette Allah, “Kalplerinin içinde hastalık var[2/10]” dediğinde bence kast edilen yer/şey vicdandır.

Dikkat edin! Allah, kalpleri hasta dememiş. “Kalplerinde” derken içini kast ediyor ve bundan anlıyoruz ki kalbin içi boş değil, kalbin içinde bir şey veya bir şeyler var. Ve biz buna kendimizce “Vicdan” diyoruz.

Ve diyoruz ki kalplerinde yani kalplerinin içinde olan vicdanı hasta olanlar kast edilmiştir!

Bir hadiste bu husus, "Kalpte iki dürtü vardır, biri melekten, diğeri şeytandandır”. [3] Melekten olan dürtü hastalanıp zayıf olduğunda, şeytandan gelen dürtü iktidarı ele alır.

Yani kalp, sadece kan pompalayan bir araç değildir.

***

[1] – Cevheri, 204; Lisâ-nü'l-Arab, "klb" md.

[2] – TDV İslam Ansiklopedisi c: 24, s: 299, 230, 231.

[3] – Tirmizî, "Tefsîrü'I- Kur'ân", 2/35

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank