content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

26 Kas

İçimizdeki “Ermeniler…”

90’lı yıllardı… Sovyetler Birliğinin dağılmasından sona Azerilerle Ermeniler kapıştılar. Bakû ve Sumgayt’daki Ermeniler Azerilerin baskısıyla ülkeyi terk ettiler.

Ermenistan’daki Azeriler de Ermenistan’ı terk ettiler. Sonrası malum…
O yıllarda Azeri dostlar bu kapışmanın emarelerinin seksenli yılların ortalarından itibaren görüldüğünü söylerler.
Hatta… Sovyet Ordusunda Azerilerle Ermeniler bir arada kolay-kolay tutulmazlarmış. 990 yılında Azerbaycan’a yaptığım seyahatte hiç kimse Rusların aleyhinde konuşmuyordu. Bu yarı korku… Ya da Ruslara duydukları saygıdan ileri geliyordu.
Ama… Otur… Kalk… Ermenilere küfredip… Beddua okuyorlardı. Hâlbuki Azeri ülkesine Ermenileri yerleştiren Ruslar değil mi idi?
Öyleyse… Azeriler bu oyunu anlamayacak kadar aptallar mı idi? Sanmıyorum… Gayet zeki insanlar.
O yıllarda Türkiye’ye binlerce Ermeni çalışmaya geldi. Ve hatta Ünye’de bir diş doktoru kadın vardı. Yıllarca evinde kaçak mesleğini icra etti. Hiç kimsenin umurunda olmadı.
Azerbaycan’a seyahatim esnasında… Bana Ermeniler hakkında düşüncelerimi sorduklarında…
“ Hiçbir millete top yekûn düşman olunamayacağını… İçlerinde kötüler olduğu gibi… Gayet iyi
insanların da olduğunu… Millet olarak yanlış yönlendirilmelerinden dolayı bedel ödediklerini… Ve hala
ödemeye devam ettiklerini… Biz millet olarak bize ihanet ettikleri için kızgın olduğumuzu… Ama
düşman olmadığımızı…” Söylediğimde nerede ise aforoz edilecektim.
Nitekim…
Vaktiyle Lübnan’da konsolosluk yapan arkadaşım her gün konsolosluğa bir-iki Ermeni Lübnan vatandaşı geldiğini… Ülkemiz vatandaşı olmak için ne yapmak gerektiğini sordukları söylemişti.
Tekrar 90’lı yılların Azerbaycan’ına dönelim…
Demiştik ki… Rusları sevmiyorlar ve bir o kadar da korkuyorlar… Ve biz Anadolu Türklerine saygı… Hayranlık ve kurtarıcı gözüyle bakıyorlar.
Her tarafta Türk bayrakları dalgalanırken… Türkçe şarkılar caddelerde avazlaşıyordu. Rusların esamisi okunmuyordu… Ya şimdi?
Biz birbirimizi gammazlarken… Rusça eğitim veren okullar almış başını gidiyor. Kiril alfabesini öğrenmek gençler arasında modadan da öte… Hayatın… Medeniyetin olmazsa olmazı oldu.
Ülkesinin iyi mugannilerinden olan bir Azeri şarkıcıya…”Face’de neden Rusça yazdığını… Neden
Rusça şarkılar söylediğini…” Sorduğumda cevabı manidardı…
“Hayat… Medeniyet… Ve en önemlisi geçim orada var.”
Yine 2010 yılında bir dostun davetine icabet edip Azerbaycan’a gittiğimde… Verdiği akşam yemeğinde masamızda yanı başımızda oturan ve Azeri Türkçesini “ancak” konuşan sosyetik tıp doktoru…
“İyi ki yıllarca Rus terkibinde kalmışız. Çünkü Fars terkibinde kalsa idik şimdi gerici olmuştuk.”
Yaklaşık iki yüz yıldır Kafkas politikalarının ağalığını yapan Ruslar hala en itibar gören millet…
Ve Azerileri kul-köle yapan… Ermenilerle cebelleş ettiren de Ruslar… Ama buna rağmen o denli itibar
gören de Ruslar… Neden?
Maraba milletlerin kaderidir bu… İçgüdüleri neyin ne olduğunu bilir. Lakin… İş birlikçileri “mahkûm” olduğu milleti de halk nazarında itibarlı kılarlar.
Nefret… Saygı ve korku hepsi bir arada karmaşık bir duygudur bu…
Çünkü iktidarda kalmanın yegâne yolu budur. Kısaca…”Payına düşeni al… Gerisini ver.”
Şimdi ülkemize dönelim…
Osmanlıyı yıkan kimdi? Kurtuluş savaşında ümüğümüzü “sıktıran” kimdi? Ama Mustafa
Kemali Atatürk yaptıran da kimdi?Ve bir soru… Biz maraba millet seviyesine nasıl düştük?

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank