content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

31 Oca

(Türkiye, Tunus, Mısır) ve Gündönümü…

Halk arasında gündönümü diye tabir edilen an vardır. Güneşin gündüz öğle üzeri gökyüzünün en tepe noktasından batıya doğru döndüğü ana gün dönümü denir. Yazdan sonbahara veya kıştan bahara geçişin başladığı güne de gündönümü denir. Bu yazımın başlığını koyarken birkaç alternatif üzerinde epeyi düşündüm sonunda buna karar verdim ”gündönümü”.

Devletlerin siyasi hayatında çeşitli dönüm noktaları vardır. Özellikle uzun yaşamış, hele imparatorluk seviyesine çıkmış devletlerde bu çok daha belirgindir. Önce kurulurlar, emeklerler, gelişirler ve büyürler. İşte o anları tepe noktalarıdır. Her şeyleri ile mükemmel oldukları anlamına gelmeseler de gelebilecekleri en uç seviyeye gelmişlerdir.

Sonra geri dönüş başlar, sona varmaları mükemmellikleriyle doğru orantılıdır. Aynı zamanda bulundukları konumun durumu da önemlidir şüphesiz… Yani eğer kendini zorlayacak güçler yeterince güçlü değillerse geri dönüş uzun zaman alacaktır. Yok, eğer karşı güçler karşı konulamayacak kadar büyüklerse o zaman geri dönüş yani çöküş çabuk olacaktır.
Bu yazdıklarım ideolojiler ve kültürler için de geçerlidir.

Şimdi gelelim asıl konumuza; Bilindiği gibi batı Rönesans’dan itibaren başta bilim olmak üzere tüm alanlarda gelişmeye başlamıştır. İki binli yılların başına kadar her alanda gelişmiş ve nihayet bu yıllarda durağanlaşmaya başlamıştır. Yani tepe noktasına ulaşmış, şu anda bu noktada kalma mücadelesi vermektedir.

Doğu ise batının yükselişe geçtiği asırdan itibaren gerilemeye başlamış ve nihayet o da iki binli yıllarda dibe vurmuştur. Yani batı gelişmesini ne kadar tamamlamışsa doğu da o kadar en alt noktaya inmiştir. Burada konumuz Akdeniz havzası ve bir bakıma İslam dünyası olduğu için bu konuya oradan devam edeceğim.

On dokuzuncu yüzyılın sonunda ve bin dokuz yüz yirmili yıllarda dünyada İran ve Türkiye olmak üzere iki tane bağımsız Müslüman ülke vardı. Geri kalan Müslüman coğrafyası sömürgelerden ibaretti. Devam eden yıllarda ve özellikle ikinci dünya savaşından sonra her ne kadar bağımsız Müslüman ülkeler artıysa da bunların başına işbirlikçi diktatörler yerleştirilmiş yarı sömürge devletlerdi. Halkı fakir, cahil ve eğitimsizdiler. Yönetici eli t(!) ise işbirlikçi ve kültürel yönden halkın değerlerine yabancı sınıflardı. Yani her ne kadar batının sömürgeci devletleri çekilmiş ve bağımsızlıklarını elde etmiş gözükseler de, giderken yönetimi işbirlikçi kadrolara bırakmışlardı.

Diğer taraftan halkın inanç ve değerleri kapitalizmin modernleşme gerekçesiyle, komünizmin ise gericilik, yobazlık ve halk düşmanlığı gerekçesiyle baskı altına alınmıştı. Halk baştaki anti demokratik sistem ve yöneticiler vasıtasıyla sürüden farksız hale getirilmişlerdi.
Sovyetler Birliği yıkıldığında bu baskılar ortadan kalktı. Değerler ve din sosyal hayatta yeniden önem kazanmaya başladı. Bu arada halkların ekonomik gelişmesi az da olsa sağlanmış, eğitim seviyesi artmış ve en önemlisi iletişim araçları vasıtasıyla bütün dünyadan haberdar olmaya başlamışlardır.

Siyasi alanda ise; ABD önce dünyada tek güç olmayı denemiş fakat başarılı olamayınca bölgesel güçlerle işbirliği yaparak bölgeleri kontrol altında tutma siyasetini gütmeye başlamıştır. Bu arada şunu da belirtmekte fayda var; Eskiden ABD ve SSCB iki rakip güç olarak dünyayı bölüşerek kontrol edebiliyorlardı. Şimdi ise dünya çok kutuplu hale gelince güçler savaşı çok yönlü ve çok rakipli oldu. Bu küçük devletlerin hareket alanını genişlettiği gibi halkların da daha özgürce hareket etmelerini sağladı.

Özetle bu bir uyanıştır; Halkların bu uyanışı şimdi kendilerini baskı altında tutan dikta rejimlerine karşı sonra da bunları kullananlara yani batıya karşı olacaktır. Yalnız şunu hatırlatmamda fayda var, bu süreç belki elli, belki yüz belki de iki yüz yıl sürecektir. Yani gündönümündeyiz, önemli olan da budur…

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank