content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

22 Ara

Televizyon Dizileri, Filimleri ve Misafirlik

Televizyon dizilerini, filmlerini hepimiz ilgiyle izliyoruz. Çocuğundan, yaşlısına; Kadınından erkeğine herkesin beğenerek izlediği mutlaka bir dizisi vardır. Çoğumuz bu dizilerin adeta fanatiği olduk. Dizinin başlama saatine yakın herkes televizyon başında yerini alır. Çayını, pastasını, kuruyemişini, meyvesini önceden hazırlar, televizyonun karşısına geçer ve dizisini izlerken zevkle yer. Filmler, diziler keyifle izlenir. Odada Televizyonun sesinden başka ses duyulmaz, çıt yoktur. Herkes pür dikkat kendini dizilere kaptırmış izliyordur. Konuşan olursa ikaz edilir, susturularak dikkatlerinin bozulması engellenir.

Dizi günleri misafir dahi kabul etmeyenleri bilirim. Aman misafirle ilgilenmekten diziyi izleyemiyorum. Kaçırıyorum' diyenler var. Kendileri de rahat izleyemiyorum diye misafirliğe gitmezler. Bu insanlar bütün önemli işlerini erkenden yapar, dizilerini asla kaçırmazlar. Artık hayatımızda diziler ve filmler en başta, her şeyin üstünde gelmeye başladı. Hatta eşler ve çocuklar arasında kavgalar dahi oluyor. Herkesin sevdiği dizi ve filmler aynı güne denk gelir ve saatler çakışırsa evde kıyamet kopar.

Artık kim kazanırsa kumanda onun eline geçer. Kendi dizisini izler. Bu nedenle hemen, hemen her evde en az iki televizyon vardır. Tabii ki çocuklarda bilgisayar başında. Arkadaşın biri anlatıyor ‘Bir akrabasına misafirliğe gitmişler, Hoş geldin denildi, kısa bir hal hatır soruldu. Sonra herkes televizyonun başında pür dikkat dizi izlemeye koyuldular. Kimseden ses yok, herkes put kesildi. Şöyle bir etrafa baktım. Dayanamadım “Ya ben televizyon izlemeye gelmedim ki. İzlesem evimde de izlerdim. Şuraya oturmaya sohbete geldik dedim.” -Ev sahibi kusura bakma bu diziyi hiç kaçırmam. -Hastasıyım haklısın haftaya tekrarını izlerim diyerek televizyonu istemeye, istemeye kapattı. Hatta bende şaka olarak bir daha ki günlerde dizi günlerinizi söyleyin de o gün gelmeyelim dedim.

Herkes bu sözüme güldü. Ama haksız da değil. Bundan sonra ziyaret, misafirlik günlerini dizilere göre ayarlayacağız. Birine telefon ediyorsunuz. Bu gün müsaitseniz size gelmek isteriz. Ev sahibi ya bugün benim dizi günüm başka zaman buyurun. Bence zamanla bu misafirliklerde çoğu gelenek göreneklerimiz gibi kaybolacak. Arkadaş ‘televizyonu kapattırdıktan sonra sohbetin kuyusuna inmişler. Şöyle eskilerden, yenilerde başlamışlar sohbete. Televizyon ve bilgisayar yüzünden sohbet etmeyi, konuşmayı unutmuşuz, oysa ne kadar özlemişiz beraber sohbetleri, konuşmaları. Sevdiğimiz insanlarla, hısım akraba, eş ve dostlarla muhabbetin tadına vardık. Özlem giderdik’ dedi.

Hele bilgisayarı saymıyorum. O da ayrı bir olay. Artık misafir gittiğimiz evlerde çocukları görmez olduk. Odalarında internetin başından kalkıp insan içine çıkmadıkları gibi gelene bir hoş geldin deme nezaketi bile yok. Odalarına kapanıp çıkmıyorlar. Çocuklar misafirliğin ne demek olduğunu da tıpkı örf adetlerimiz gibi unutacaklar. Onlar için önemli tek şey bilgisayar ve bilgisayar oyunları. Teknoloji şüphesiz faydalı. Ama bilinçli ve doğru kullanıldığı sürece. Eğer doğru kullanılmazsa tamiri olmayan büyük yaralar açar, düzeltilmesi zor zararlar verir. Evet, gelelim tekrar dizilere: Bazı diziler gerçekten izlenmeye değer. Hem kültürümüzü, anlatıyor, hem aydınlatıcı bilgiler veriyor. Yanlışlar, doğrular gösterilmeye çalışılıyor.

Yani hem öğretiyor, hem eğitiyor. İyi mesajlar veriyor. Bu faydalı yönleri. Bazı dizilerde var ki berbat. Yanlışları doğru gösterme çabasında. Çarpık ilişkilerle, asi gençlik ve bunlara özendirici yanlış mesajlarla, asabi, vurup, kırmayla, bitmiş aile yaşantılarıyla dolu. Ve Bütün bunlar gayet doğal, bunu yapan insanlar revaçta gösterilmeye çalışılıyor. Işıklı bir hayat ve ışıklarla insanlar yanlışa yönlendirilme çabasında. Ve bu yanlışlara özendirilmeye çalışılıyor.

Bu şekilde bizlerdeki bazı değerlerin yok edilmesi, aile kavramının ortadan kalkması çabasındalar. Sonuçta harabeye dönmüş insan yığını. Hangi kanalı açsan anne babayı öldüren çocuklar, birbirini öldüren akrabalar, arkadaşlar, cinnet geçiren insanlar. Çıkarları için işlenen cinayetler vs. biz insan olmaktan çıktık ama hangi yaratığa dönüştük belli değil. Bu İnsanlık nereye gidiyor ve sonumuz ne olacak endişesindeyiz. Herkes gelecekten korkuyor. Yarınlar korkutuyor. En azından çoğu insanların söylediği bu. Ben ve benim gibi düşünenler aynı fikirdeyiz.

Dizileri izlerken içinde geçen olayları yeri geliyor eleştiriyor, bazen de ‘bak dünyada neler varmış diyerek’ üzüldüğümüzde oluyor. Elbette ki bunlar insanların yazdığı birer senaryo. Bu dizileri yazan senaristler talebe göre, izlenme oranına göre ve bazı izleyici kitlesinin nabzına göre dizileri yönlendiriyor, bölümlerin sayısını artırıyorlar. Artık filmlerde, dizilerde geçen olaylar sadece dizi olarak kalmayıp gerçek hayatta da fazlasıyla yaşanır oldu. Çoğu film ve diziler gerçek hayattan alınmış öykülerdir. Bunlar insanlara ibret olsun, örnek olması konusunda mesajlarla dolu.

Ama çoğunluk hayal ürünü. Senaristlerin hayalleri. Bu hayal ürünleri yaşanması gereken bir hayatmış gibi insanlara lanse ediliyor. Bu durum bazı insanların elbette işine gelir ve hoşuna gider. Hepimiz izliyoruz, görüyoruz. Asileşmiş bir gençlik gurubu var. Anne babayı tanımayan hep olay yaratan, doğru olan her şeye karşı gelen, kötü arkadaşlık, kötü alışkanlık, kötülüğü iyi gören bir gurup sergileniyor. İlkokullarda filortler, liselerde evlenmeler, üniversitelerde birlikte yaşamalar gayet normal, sıradan bir olay haline geldi. Evlilikler bitmeye başladı. Artık gençler arasında şu konuşmalar geçmeye başladı. Evlilikler aut, beraber yaşamalar in. Hayatımız dizi, paparazzi ve magazin oldu. Magazini bir kültür sayan ve bu kültürle yetişen bir gençlik var. Bu anlayış tarzı yaygınlaşarak, normal hayat tarzı gibi sergilenerek insanlara benimsetilme çabasındalar.

Düşünün üvey annesiyle babasıyla beraber olmalar, oğlu boşuyor karısını babası, dayısı, amcası, kuzeni, yeğeni alıyor. Sapıklıklar gayet normalmiş gibi anlatılıyor. Kim gözüne kimi kestirirse fark etmiyor. Bu nasıl zihniyet, nasıl anlayış? Hepsi filmlerde oluyor diyerek kestirip atmayın maalesef artık gerçek hayatta çok fazla olaya başladı. Gazeteler, haberler, çevremizdeki bazı insanların hayatları bu örneklerle dolu. Bunlar dizilerle, magazinlerle gayet normalmiş, medeniyetin bir parçasıymış gibi yansıtılarak insanlara sunuluyor.

Kim ne yaparsa sadece kendine yapmıyor. Sadece onların özel hayatı olarak kalmıyor. Topluma da zarar veriyor. Aile ve toplumu bitirerek yok ediyor. Sonuçta olan topluma oluyor. Diyeceksiniz ki aklı başında olan insan bunları ne izler, nede özenir. Sizce herkesin aklı başında mı? Haberlerde neler okuyoruz ve görüyoruz. Cazip gösterilmeye çalışılan bu rezil hayatı görüyorsunuz insanları ne hale getirdi.

Reyting uğruna neler yapılıyor. Kısacası biraz daha duyarlı davranalım. Biz Televizyon ve bilgisayarın esiri olmayalım. Her şeyi yerinde zamanında doğru olarak kullanalım. Kendimize, ailemize ve topluma sahip çıkalım. Örf adetlerimizi, gelenek göreneklerimizi yaşatalım. Çocuklarımıza öğretelim. Sonra ne aile nede toplum kalacak. Biz Türk'üz ve Türk kültüründe en önemli değerlerimizden biri ailelerimiz, toplumumuz ve misafir perverliğimizdir. Gelen misafir kısmetiyle gelir diye atasözümüz vardır. Evet, misafir kısmetiyle gelir. Bol kısmetli günler dileğiyle.

Etiketler :

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank