content

25 Oca

Tanrı Sana Küsmedi

Yüreğine bir bak. Sevince sevdiğini nasıl da yüceleştirir. Sevince, sevdiğini nasıl da sonsuzlaştırır. Hiç ayrılmamacasına seversin. Sevdalarının ucuna ayrılığı yakıştıramazsın.Öyle ki ayrılacağını bildiğin şeye bağlanmazsın. Öyle ki ayrılacağını bildiğin şeye bağlanmazsın. Bağlandığın da hiç yanından ayırmak istemezsin. Sevda bahçelerinin çiçeklerinin solmasına gönlün razı değil. Yağmurların getirdiği aşkları sonsuz güneşlerin kalbine taşımak istersin. Baharların kucağına bıraktığı güzellikleri gözün soğuğundan sakınmak istersin. Gel gör ki, zaman akıp gidiyor, gün akşam oluyor. Sen ve sevdiklerin zamanın nehrinde akıp gidiyorsunuz. Zaman zaman unutsan da, hiç aklına getirmesen de, nice oyuncaklar sayesinde hatırandan uzaklaştırsan da, pekala biliyorsun ki ölüm vari ayrılık var. Saatlerin tıkırtısı, takvimlerin hışırtısı, sevdiklerinle aranıza ayrılıkları koyuyor. Sevdalar vedaları büyütüyor. Elinden bir şey gelmiyor. Ölüme dair kimse çare üretmiyor. Tam tersine, bu dünyadan gidici olduğunu unutturmaya çalışıyorlar. Sana iyilik ettiklerini sandığın kişiler, aslında yüreğinin en büyük sancısına sağır olduklarını gösteriyorlar. Yüreğin her sevdiğinde bir sonsuzluk ararken, seni gelip geçici zevklerle oyalamak isteyenler, seni de sevdiklerini de ciddiye almıyor. “Ne halin varsa, gör!” demeye getiriyorlar. İşte bak ki, yokluğun kuyusundan çekip alan yaratanın şimdi de seni ölümün karanlığında bırakmayacağını vaad ediyor. Sana ahireti, yani sonsuz hayatı vaad ediyor. Sevdiklerini hiç ayrılıksız sevebileceğini, sevgilerini hiç hüzünsüz yaşayabileceğini söylüyor. Kimseler seni bilmezken seni var eden yaratıcın, kimselerin dert edinmediği sevgilerini ciddiye alıyor. Seni önemsiyor, sana ahireti vaad ediyor. Her bahar, yoklukran çıkardığı çiçekleri çıkarırcasına, sana yeni ve ebedi bir ten vereceğine söz veriyor. Her bahar, kurumuş kemik gibi ölmüş ağaçları yeniden yaprak yaprak giydirir gibi, yüreğini sonsuz aşkların ortasına koyacağını söylüyor. Öyle bir yer ki orası, orada inanan için ne korku var, ne de hüzün.

Yüreğin bir sevdalar mahşeri. ne de çok sevgi yakamozları oynaşır gönlünün kuytularında. Adresine ulaşmayan mektuplar yazar gibisin. Çoğu kere mektuplar gerisin geri dönüyor ve tomarıyla birlik elinde kalıyor. Çağın yangını o ki seni binbir türlü sevdalara salıyor, fakat bunların karşılığı çıkmıyor. Karşılıksız çıkan çekler gibi. Sen de, ben de sürekli ama sürekli sevgilere ayartılıyoruz, bak, kitaplar hep aşk üstüne, filmler buruk sevdalara dair, herkesin diline pelesenk olmuş sevgi sözcüğü, bir sevda kulubü gibi dünya. gel gör ki, sendeki ve bendeki bu bitimsiz sevdalara olan coşku yetim kalıyor. Çağın makyajlı sevda tellalları sonlu sevdalar sunuyor. En sonunda ‘unuttun beni zalim’ diye inleten sevdalar. Biz sonsuzu seviyoruz dostum. sonsuzca seviyoruz. Sonlu olan herşey sevilmeye değmiyor, bunu haketmiyor. Bunca sonlu şeyi sonsuz adına sevmekten başka yol mu var, söyle? Sonlunun içinde gülümseyen sonsuza aşık bu kalp. Sahte gülüşlere, salınıp gezen endamlara, çağcıl oyuncaklara, anlık hazlara değil… neon ışıklarının dünyasında, sevgilerin, denizi avuçlamak gibi boşa çıkıyor, geriye kalansa birkaç damla ıslaklık…

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank