content
19 Haz

Siyah Deri- Beyaz Maske!

Bu gün Obama resmen başkanlık görevini devraldı. ‘Oh my God’ dedirten Amerikan abartısizmine yakışır bir kutlama, şaşalı- janjanlı bir organization, göz kamaştırıcı (yer yer yaşartıcı) bir ambians, dans show her şey vardı. Eminim diğer dünya liderleri tırnaklarını yiyerek izlemişlerdir. Sözler verdi vaatler de bulundu; Ortadoğu da barış için çalışacağını, İran halkına saygıyla yaklaşacağını, Bush’un terör örgütü ilan ettiği Hamas ile görüşmeye hazırlandığını, iki devletli çözüm için uğraşacağını v.s.

Dünyanın ekonomik krizle boğuştuğu günler de, Amerika’nın devrim niteliğindeki başkanlık seçimi herkes için bir umut oldu. Tarihinden bu yana zencileri köle olarak kullanan, aşağılayan, her çeşit eziyeti uygulayan, onların etinden,  sütünden (spor, müzik sinema v.b alanlarda) faydalanan ‘süper güç’ün ilk siyahî başkanı görevi devraldı. Peki ne şimdi bu! Şaş

kınlığım Obama ile ilgili değil yalnızca. Bizim ülkeye de benzemiyor mu durum? İstenmeyen, aşağılanan, sokaklarda türlü laf ile tacizlere maruz kalan, fikirleri için hapse atılan, işkence gören ‘dinciler’; statükonun her türlü hilesini dahi atlatarak ‘muhafazakâr’ bir Başbakan, o da yetmeyerek bir Cumhurbaşkanı seçiyor. İki tarafta durum aynı, demokrasi dilenenler seviniyor ama bence bu işte bir gariplik var. İşkillenmemek elde değil diyorum. Bu bir moda, biz başlattık Amerika’yı dahi sardı. Yok artık, daha neler?

Pek derin devletimiz güç gösterisi yapmadı mı ülkemiz de? “Bakın halk; siz kimi seçerseniz seçin borozancı benim. Benim iznim olmadıkça hiçbir iş yapılamaz bu ülkede.” diyerekten.

Bence sistem sıkıldı, revizyona girmek istiyor. Kendin çal kendin oyna, hep kendi adamlarıyla varlığını idame ettirmekten sıkıldı. Diğerlerine rol verip kalıbına sokmaktan zevk alıyor. Tayyip Erdoğan’a:“Dinci misin söyle.” deyip, “ Yok abi valla değilim, bizimkisi muhafazakâr demokratlık.” Cevabıyla mutmain olmayıp takiyyecilikle itham eden mantalite, bu gün de Obama’ya: “Kökenin Müslüman, yoksa sende…” sorusunu yöneltip; “İsa –Mesih adına, ben Hıristiyanlardanım.” Cevabına kuşkuyla bakmıyor mu?

Başbakan’ımızın, “Neden aldığınız kararları ülkenizde uygulayamıyorsunuz?” sorusuna: “Türkiye Amerika gibi değil, bizde demokrasi sizin gibi işlemiyor” türünden bir yaklaşımla verdiği cevap bana göre yakın gelecekte çürütülecek. Obama ya kendisinden beklenenleri yapmayacak, ya da bizdeki gibi yaptırtmayacaklar adama. Onların glasnost politikaları ancak paparazzi kültürleri için geçerli. Baksanıza ne annesinin hafif meşrepliği kaldı, ne dedesinin yamyamlığı.

Oranın da derin devleti ve göstermelik yöneticileri olduğu çıkacak ortaya. O derin güçler şahlanacak, kana susamış yırtıcı kuşlar gibi gösterecekler pençelerini. “Kuruluşundan bu yana kanla beslenen bu toprakları aç bırakmak kimin haddine” diyecekler. “Emperyalizm olmadan Amerika olmaz, yaşayamaz.” diyecek iki elleri kuruyasıcalar.

Sonra ne mi olacak? Oranın halkı da hiçe sayılmak neymiş öğrenecek bizim gibi. Bir umutsuzluk, toplumsal bir depresyon saracak onları da. Sonra onlarda alışacak bu duruma, şimdiye kadar nasıl haram lokmayla besleniyorlarsa öyle beslenecekler. Dünya mustazaflarının lokmaları geçmeye devam edecek boğazlarından, o zavallılar eridikçe Amerikalılar şişecek. Kaynaklarını fütursuzca çaldıkları insanlar kemik yığınlarına dönüştükçe onların kemikleri vücutlarındaki yağları taşıyamaz hale gelecek. Onlar da bizim gibi düşünmekten vazgeçince, piyonlukları devam edecek. Birileri onları da bizim gibi su-istimal edecek.

Amerika’nın Obama’ya yakınlığıyla bilinen bir köşe yazarı şöyle diyecek: “Kurtarıcı gibi geldi, azraile dönüştü.” Yani Sayın Fehmi Koru görecek ki Bush, Obama bahane, derin güçler şahane. Biz hala kurtarıcı beklemeye devam edelim, ne zenci ne laz, arkasında kapı gibi durmadıkça hiçbir kul iş yapmaz.

Bırakalım bu iyimserlik ayaklarını da seçtiğimiz liderin arkasında duralım. Hani eleman alınca kaytarmasın diye başına dikiliriz ya, liderleri de boş bırakmayalım. Hem denetleyicisi hem yandaşı olalım ki hem korkmasın hem kaytarmasın, hem de yokluğumuzdan istifade doldurmasın zulasını. Pozitif baka baka bu hale geldik. O gelecek kurtaracak bizi diye bir şey yok, Mesih beklemeyi bırakalım artık. Kendimiz kurtarıcı olmaya çalışsak, o ahlaka, karaktere, birikime ve donanıma sahip olma zaruretini hissetsek iliklerimizde güzel olmaz mı? Hatalar, yanlışlar, talanlar sona ermez mi? Allah’ım işallah biz müşteki kulların yanılırız da, sevinçten uğruna kurbanlar kesen, kutlamalar yapan kullarının güler yüzü.

Sözün özü biraz temkin, hepsi bu…

Çok güzel ama pek zeki olmayan bir kadın, çok zeki ama pek çirkin olan Kral’a der ki: “Düşünsenize Kral’ım; biz evlenseydik, sizin zekânız ve benim güzelliğimle ne harika çocuklarımız olurdu değil mi?”

Kral cevap verir:

-Ya tersi olursa, ne olacak?

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank