content

18 Ara

Şimdi ‘Ahmed’de ‘Ahmed’i’ Görme Vakti: ‘Birlik Vakti’

Bu yıl Konya’da Şeb-i Arus etkinliklerinin teması ‘Birlik Vakti’

Tek(EHAD) ve bir(VAHİD) olan Yaratıcı yeryüzünde kendi teklik(EHADİYET) ve  birliğini(VAHİDİYET) yaşaması ve yaşatması için Halife makamında Adem’i yarattı.

Adem’in yaratılma hikmeti; Kemal ve Cemalin zirvesinde olan tekliğini, birliğini Allah’ın görmek  ve göstermek istemesi idi.

Ruh-u Muhammediyi Halife insanın en Kemal ve Cemal şekliyle donatarak yarattı.

Ama Kainatta  sünnetullah geçerliydi.

Sünnetullahın cari olduğu yaratılışta ise; kudretten ziyade işler ‘Kün feyekün’le  birlikte hikmetli  bir tedricilik sürecinde   meydana geliyordu.

Adem’de bir damlayla başlayan Nuru Muhammed-i, her Peygamberle birlikte çaylara, derelere,  ırmaklara, denizlere ve Okyanuslara akarak Hatem-ül Enbiya ile tamamlandı.

‘Ben güzel ahlakı tamamlamakla gönderildim’ derken 123.999 Peygamberin taşıdığı ve getirdiği  bayrağı Tevhid kalesinin Ehadiyyet burcuna dikme görevi Hz. Ahmed-i Muhammed Mustafa  (s.a.v.) verilerek tamamlama vazifesini kasd ediyordu.

Allah her şeyin kendine ait ve kendinden olduğunu ifade için yaratılmışların her yerine ‘Madein  Allah’ manasını ifade eden özellikte yarattı. Göz bebekleri, parmak izleri, DNA, RNA, ses, koku,  şekil v.b.

Bu muhteşem çokluk içinde birlik, alenen bütün yaratılmışların bir elden çıktığını ve o kısa bir  süre göründükten sonra tekraren yine o Bir’e döndüklerini herkese gösteriyordu.

Birliğin zirvesine ulaşan Ahmed-i Muhammed Mustafa birliğe akmasıyla Miraç’a yükselmiş, Kab-ı Kavseyn makamını idrak etmiş ve kapıyı beşeriyete açık bırakmıştı.

Ve Ahmed 40 yaşında verilen vazifeyle,  çokluk, cemaat, cemiyet olan ve ebced değeri 40 olan ‘mim’ harfini kaldırarak. ‘Ahmedi’  ‘Ahad’ yapmış ve çoklukta birliği görmenin, çokluktan birliğe geçmenin metodunu bizzat yaşayarak gösterdi.

Mevlana Celalettin Rumi eserlerinde;  Mesnevi,Divan-i Kebir, Fi Ma Fih,  Mecalis-i Seb’a, Mektubat’ta hep ‘Ahmed’in ‘ ‘Ahed’ oluşunu anlatır bizlere.

Bir’den geldiği şuurunda olanlar, Bir’le yaşadığının farkında olanlar, ’Birlik’ olurlar.

Bu anlamda birliğin olduğu yerde bu günkü anlamda anlaşılan ve kullanılan  beraberlik olmaz.

Bu gün ‘beraberlik ‘ iki  veya daha fazla insanın birlikte olması manasında kullanılıyor.

Oysa ber-a-ber; kalplerin aynı yöne atması ve akması  anlamında kalplerin ve gönüllerin tam anlamıyla birliğini ifade eder.

Evet dostlar !

Hz.Mevlana Celalettin Rumi’yi  anmaktan ziyade anlamak istiyorsak;

O’nun bir ömür boyu  Ahmed’in ‘Ahed’ oluşunu anlatarak bizi çağırdığı kalp ve gönüllerimizin birliğini sağlayarak anlayabiliriz.

Hiçbir yaratılmışı dışarıda bırakmadan, kategorize etmeden, hakkında hüküm vermeden, kendi yaşadığımız, yaşamaya çalıştığımız birliğe davet etmeye devam ederek O’nun mesajını kavrayabiliriz.

Mevlana'yı anmak değil,anlamak tam anlamıyla bu.

Birliği yaşamak ve diğer yaratılmışları davet etmek.

Birlik yolundan ayrı düştüğünü düşündüğümüz her muhatabımıza da onun çağrısını -önce kendimiz yaşamak şartıyla- aynen şöyle sesleniriz sadece:

‘’Vaz geç vaz geç , gittiğin yoldan vaz geç,

Her ne isen vazgeç,

Kafir de olsan, putperestte olsan vaz geç.

Bizim dergahımız umutsuzluğun dergahı değildir.

Yüz kere tövbeni bozdun ise yine vaz geç

Vaz geç te(hicret et) gel bize(birlik denizine) katıl.’’

Mevlana Celalettin Rumi

(Prof. Dr. Erkan Türkmen tercümesi)

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank