content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

24 Oca

Şefkat ve Merhamet Peygamberinin Hüznü ve Sevinci (III)

Hüznün en anlamlısını olduğu kadar sevincin en soylusunun da hiç kuşkusuz ancak “âlemlere rahmet olarak” gönderilmiş “En güzel hayat örneği” nde bulabiliriz. Onun hayatında, hayatın tadını ve anlamını yakalayabiliriz.

Her şeyden önce şuna işaret edelim ki Hz. Peygamber’in hüznü gibi süruru/sevinci de iman endeksli, hidayet merkezlidir. Herhalde onun için ilk sevinç vesilesi muhterem eşi Hz. Hatice’nin, kendisini tereddütsüz hüsnü kabul ile karşılayıp “Allah’a yemin ederim ki Allah seni hiçbir zaman utandırmaz. Çünkü sen, akrabayı gözetirsin. Acizlerin derdini dert edinirsin. Fakirleri seversin. Misafiri yedirirsin. Hak yolunda halka yardım edersin. Hile nedir bilmezsin. Sözün en doğrusunu söylersin…”[ Buhari Bed’ül- Vahiy 3] gibi güzel, gerçekliği tartışılmaz sözlerle teselli ve takviye etmesi, ardından da Müslüman olmasıdır.

Ayrıca Hz. Peygamber’in sevinmesine vesile olan olayların başında düşman propagandalarının asılsızlığını ortaya koyan gelişmeler ve Kevser suresinin nüzulü gelmektedir. Abdullah b. ez- Zübeyrin doğumu da peygamber efendimizin sevinmesine vesile olan olaylardandır. Zira Müslümanlar, müşrikler tarafından “Yahudiler size sihir yaptı artık sizin çoluk çocuğunuz olmaz” diye korkutturuyorlardı. Abdullah b. ez- Zübeyrin doğumu, bu asılsız yıkıcı propagandayı çürütmüş ve dolayısıyla büyük bir sevinç vesilesi olmuştu. “Peygamberin eşine bu ağır iftirayı uyduranlar şüphesiz sizin içinizden bir gruptur.[ Nur 24/11]” ayetinin nüzulü ile son derece sevinçli bir halde gülerek “Müjdeler olsun ey Aişe, Allah seni temize çıkardı” [Buhari Tefsir ul- Kuran Suret un- Nur:6] diyerek eşine müjdeyi vermesi de önemli sürur olaylarından biridir.

Üsame b. Zeyd’in Zeyd b. Harise’den olduğunun ortaya çıkarılması da Resulüllahı sevindirmiştir. İslam düşmanları Üsame b. Zeyd’in esmer, babsı Zeyd b. Harise’nin ise beyaz tenli olduğunu dillerine dolayıp Üsame’nin nesebi hakkında ileri geri konuşuyorlardı. Hz peygamber de bu iki sahabeyi çok sevdiğinden bu söylentilerden dolayı çokça üzülüyordu. Bir gün vücut yapısından nesep tayini yapmakla meşhur Kaif el- Müdlici, yüzleri örtülü olduğu halde Zeyd ile Üsame’nin ayaklarını gördü “Bu iki kişi birbirindendir” diye kanaatini bildirdi. Bu tespitten son derece memnun olan peygamber a.s pırıl pırıl parlayan bir yüz ile Hz. Aişeye gelerek “Ey Aişe, Müdlici’nin Zedy ile Üsame’nin aynı soydan olduğunu söylediğini duydun mu?” [Buhari Menakıb 23]diye sevincini eşiyle paylaşmıştır. Müslümanlara uzun süre direnmiş olan Hayber’in düşüşü büyük bir zaferdi. Ama efendimiz, Habeşistan muhacirlerinin oradaki zor şartlara dinleri uğrunda direnip sonunda kendisine kavuşmalarını en az Hayber’in fethi kadar önemsiyordu. İslam zaferinin mekan ve insan boyutundaki gelişmelerini eş değer bir sevinçle karşılıyor ve pek tabii bir şekilde “Hayber’in fethine mi, Ca’fer’in dönüşüne mi hangisine sevineceğimi şaşırdım” diye içinde bulunduğu duygu yoğunluğunu dile getiriyor, peşinden de şükür secdesine kapanıyordu.[ Hakim Müstedrek c 1 s 276]

Hz. Aişe anlatıyor: “Resulüllah benim odamdayken Zeyd b. Harise Medineye geldi. Bize uğradı, kapıyı çaldı. Nebi s.a.v. (belden yukarısı) çıplak olduğu halde elbisesini sürüyerek ayağa kalktı Zeyd’i karşılayıp boynuna sarıldı, kucakladı ve öptü. Allah’a yemin ederim ki bu olaydan ne önce ne de sonra Resulüllah’ı böyle yarı çıplak vaziyette bir başka kimseyi karşılarken görmüş değilim.” [Tirmizi İsti’zan 32] Azatlı kölesi, evlatlığı olan ve çok sevdiği Zeyd b. Harise’nin r.a muhtemelen bir sefer dönüşü kendisine uğramasını büyük bir sevinçle karşılayan Hz. Peygamber, bu sevincini, belden yukarısı çıplak olduğu halde ridasını sürükleyerek kapıya koşmak suretiyle göstermiştir. Müslüman olanlara sevinmesi/Hidayet neşesi de Resulüllahın süruru arasında başköşede olmaktadır. İslama açılan her gönül, Hz. Peygamberi son derece memnun ediyor ve sevindiriyordu.

Hiç şüphesiz bunlar arasında çok üst düzeyde sevinç vesilesi olanlarda vardı. Mesela meşhur Banet Suad kasidesi şairi Ka’b b. Zübeyr’in Müslüman olmasına o kadar sevinmişti ki, üzerindeki Hırkayı çıkarıp Ka’b’e hediye etti. Yine Enes b. Malik anlatıyor: Nebi a.s’ın zaman zaman hizmetinde bulunan Yahudi bir çocuk vardı. Bir gün bu çocuk hastalandı, peygamberde onu ziyarete gitti, başucuna oturdu ve ona; “Müslüman ol” teklifinde bulundu. Çocuk, düşüncesini öğrenmek için yanındaki babasının yüzüne baktı. Babası; Ebu l- Kasım’ın çağrısına uy, dedi. Çocuk da Müslüman oldu. Bunun üzerine Hz. Peygamber; “Şu yavrucağı benim vasıtamla cehennemden kurtaran Allah’a hamd olsun” diyerek büyük bir sevinçle dışarı çıktı. Bu olay Hz. Peygamberin sevinç ve sürurunun hidayet merkezli olduğunu ve dolayısıyla ahiret uzanan boyutunu göstermektedir. [Örnek Kul Son Resul 79-87] Hepimizin peygamberi bir sevinç, hüzün ve merhamet şekli yaşaması temennisiyle...

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank