content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

26 Haz

Uçurum Kenarına Sürüklenen Ülke…

Akıl zeka ve kurnazlık, her üçü de bir arada olmaz bana göre. Ama bugün bu ülkede kurnaz zekanın siyasal güçle topluma narkoz lanmış hali sanırım bir başka dünya ülkesinde yoktur. Bu kurnaz zekada Türkiye'nin bölünmesi ve uçurumun kenarında bırakılması gerçeğini görmek mümkün.

Kendisini yönetenleri sorgulama cesareti olmayan millet, bir gün gelecek nerede hata yaptığını anlayacak, ama o zaman CEHALETİNE ağlayacak, belki o zamana kadar uyuduğu din afyonunun etkisi geçerse.

İnsan hak ve özgürlüklerinin olmadığına inandığım bir ülke Türkiye, siyasi iktidar ne kadar değişimden bahsetse de bunun inandırıcılığı ortada. İnsanın düşündüklerini söyleme özgürlüğü yok bu ülkede. Her şeyi bilen, ve her şeyi sahiplenen bir Başbakan

.Toplumun gerçekleri öğrenme noktasında özellikle basının etkinliğini sorun haline getirmiş,'' Böyle gazetecilik yapılmaz aklınızı başınıza alın herkes haddini bilecek'' diyor. Ama kendisine biat etmiş medya kurumlarına nedense söz edemiyor.Kadınlara üçten fazla çocuk yapın diyor, Çamlıca'da cami projesi için kendisi mimar edasıyla talimat veriyor.

Muhalif yazarların kovulmasını istiyor, korkan ve sorun yaşamak istemeyen gazete patronları, en kıymetli yazarlarına televizyoncuları na boynunu bükerek çaresiz kalıyor. Onlarca gazeteci hapiste ve işsiz kalmış durumda. En basit şekliyle Tv ler de yapılan içi boş ve anlamsız programlara bakmak yeter sanırım. Mistik tv dizileri, saatlerce süren kültür değeri olmayan kadın programlar, topluma din afyonuyla narkoz verilmesi gerçeği. Ülkenin tüm güçlerini tek bir kişinin elinde bunun adına demokrasi demek mümkün mü?Ama Başbakan bunlarla yetinmiyor, Daha geniş ve sorgulanamayacak yetkilerle donatılmak istiyor, zaten şu anda ülkede yaşananlarda bunun göstermiyor mu?. Korku toplumuna dönüşmüş bir Türkiye.

BAŞKANLIK SİSTEMİ...

Eskiden adını çok söylüyordu Başbakan, Başkanlık Sistemi hayaliyle hayata geçirmek istediği senaryo, yani her şeyi yapabilecek,ona kimse hesap soramayacak, tek başına kanun hükmünde kararlar çıkarabilecek, kafası kızdığı zaman Meclis'i feshedecek, tüm ülkenin yaşamsal değerlerini tek başına elinde tutacak. Böyle bir Başkanlık Sistemi dünyada yok. Bununda sonunda Osmanlı döneminde yaşananlar gibi biat kültürüne hakim bir ülke haline geleceğiz. Modern Türkiyeyi bizlere emanet eden Atatürk bile artık anılmayacak, zaten Atatürk'ün tüm izleri birer birer yok edilmedi mi? YÖK bile yeni yüksek öğrenim yasasıyla Atatürk'ü siliyor. Atatürk'ün Türk Dil Kurumu kapatılmadı mı?

Başbakan 12 yıldır yaptığı tüm konuşmalarında bir gün olsun Atatürk adını zikretmedi. ''Gazi Mustafa kemal'' demekle yetindi.Anıt kabirde yapılan törenlere katılmadı, Bu ülkede milli bayramlar anlamsız gerekçelerle iptal edildi, Atatürk anıtlarına çelenk koymaya bile izin verilmedi. Atatürk bu ülkede bir tarihtir dehadır devrimdir.

Kimse bu ülkede kendini onun önüne koymaya kalkmasın, bu ülkeye başka bir Atatürk gelmeyecek. O ,ülkesini, yabancı güçlerin boyunduruğundan bataktan kurtardı. TİME dergisi onu kapağına taşırken, Atatürk'ü Modern Türkiye'nin dehası olarak yazdı.Batı basını bu sözlerle Atatürk'e değer verirken, bizdeki yobazlar bu ifadelerden nedense hala rahatsızlar

.İnançlara bile bu kadar saygılı olan bir başka insan var mı? Ama bugün başkanlık hayalleri kuranlar bile bir gün Türk kelimesini yanı ''ne mutlu Türküm'' diyemedi. Atatürk ve Türklüğü aşağılamak için ne gerekiyorsa yaptılar. Toplum bu anlayışa nasıl bu kadar biat eder anlamış değilim. Demokratik bir ülkede uygarca yaşamak halkımızın yarısına ağır geldi.Onlar millet değil, yüzlerce yıl öncesinde yaşananların modeli istenen ''ÜMMET'' kültürüne narkoz lanmış olanlardır.

Ankara itfaiye meydanı, bana göre çok anlamlı tarihi bir yer. Kubilay hunharca katleden gafillerin yargılandıkları yer burası,şimdi buraya cami inşa ediliyor. Atatürk'ün iz bıraktığı her yer nedense anlamsızca kin ve öfkeyle sökülüp atılmakta, peki neden bu kin ve öfke? çamlıca'da 15 bin metrekare alana dev bir cami inşası buna gerek var mıydı? Bunun yanıtını Başbakana sormak gerek. Taksime camı yapılması projesi kendisinin belediye başkanı olduğu dönemde yapmak istediği bir hayali bana göre.

Türkiye'de 70 bin kişiye yaklaşık bir hastane düşüyor. Diyanet işleri verilerine göre açıklanan bir sayı. Türkiye'de 90 bin cami var, buna karşılık 1200 civarında hastane bulunuyor. Peki kaç kütüphane var derseniz işte bu içler acısı 2000 bile değil.Burada anlatmak istediğim şuydu, keşke toplumu kültür sanat ve eğitimde biraz daha bilgilen dire bilseydik. Toplum bu kültürel ve eğitim değerlerinden ayrı (CAHİL) bırakıldıkça, birileri bunu çok iyi harmanlayarak kendi siyasal geleceği adına kullanması kolay olacaktır, bunun şimdi örneğini fazlasıyla yaşıyoruz bu ülkede. İnanç saygınlığına siz siyaseti katarsanız dini değerlere haksızlık etmiş olursunuz. Şimdi yaklaşan Ramazan dolayısıyla bunun örneklerini göreceğiz.

CUMHURBAŞKANLIĞI İNADI...

Daha öncede bu konudaki düşüncelerimi yazmıştım, sivil bir cumhurbaşkanı modelinin Türkiye için gerekli olduğunu ifade etmiştim.Anlayamadığım bir şey varsa oda (RTE) nin mutlaka cumhurbaşkanı olması açıklamaları. Anayasada böyle bir hüküm var mı? (RTE) kesinlikle cumhurbaşkanı olmalı bu onun hakkı demek.''Ananı al git lan, çapulcular, sanatçılara ulan müsveddeler diyen, sanata ,operaya, tiyatroya, bilime, düşman, kendi vatandaşına kızan bağıran, insanlık anıtına ucube yıkın bunu diyen, Türk kimliğini Atatürk'ü sevmeyen, ekmek almak için çıkan ama terörist diye halka ölümünü bile yuha latan, bu ülkede herkes haddini bilecek diye korkutan, bilim değerlerinin karşısına siyasi çıkar adına dini koyan, cumhuriyetten nefret eden, laik değil ümmet anlayışı bu ülke için gerek diyen, insan hak ve düşünce özgürlüklerinin önünü tıkayan,14'lui mantığında bir anlayışın bu ülkede cumhurbaşkanı olmasını onaylamıyorum.76 milyon Halkıyla barışık siyasi kimliği olmayan, Atatürk ve cumhuriyete bağlı laik din ve inanç değerlerini siyasi anlayışla kullanmayan, kin ve öfke intikam hırsından uzak olan, kendi tarihine saygılı sanatçısını halkını bilim adamını düşünen yazan konuşan insanı birbiriyle çatışma ortamına sürüklemeyen, her düşünce ve fikre karşı elini sevgisini kucağını açan, devleti çalan çırpan soyan bir zihniyete fırsat vermeyen, ülkesini Batı demokrasisinden ayırmayan, sözde değil özde dolaysız bir demokrasi anlayışıyla bütünleşmiş bir kişinin ben cumhurbaşkanlığı için evet derim. Şimdi ''benim halkım neyi seçeceğini iyi bilir'' diyen (RTE) her şeyi çok iyi analiz ederek daha sağlıklı bir karar vereceğini düşünür diyorum, ama bunun olmayacağını ve cumhurbaşkanı olmak için adını açıklayacağını bekliyorum, dilerim yanılan ben olurum ve (RTE) bu tarihi yanlıştan döner diyorum. Zira millet dediği toplum ne yazık ki neyi neden seçeceğini bile 12 yıldır hala bilmiyor.

Prof. Dr. Levent Seçer

Etiketler : , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank