content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

14 Şub

Sanal Hayatlar

Son zamanların moda kelimesi ‘algı’ oldu. Eskiden kullanılan ‘şey, yani’ gibi kelimeler nerdeyse rafa kalktı.

‘Algı’ aslında bir nevi ‘aldatılmışlık’ anlamında olup ‘kandırılmayı’ kendimize yediremediğimiz için algı

kelimesine sığınır olduk. Tıpkı ‘ahlak’ ve ‘etik’ kelimelerinde olduğu gibi.

Belki biraz, hatta birazdan daha fazla fantezi olacak ama birazdan yazacağım bir olay başından geçen birine işin aslı anlatılırsa ne hisseder? Olay şu:

Bir kişiyi dışarıyı göstermeyen camlı bir araba ile havaalanına götürüp, gözlerini bağladıktan sonra bir uçağa bindirseler. Bu kişi uçaktan indirildikten sonra çevreyi göstermeden başka bir taşıtla son derece lüks bir mekâna götürülse, mekânda bulunan herkesin çok şık kıyafetleri olsa, herkes bir masada başkalarıyla yemek yemekte olsa, ona biri buranın Paris’in en lüks restoranı olduğunu söyleyip bu insanların dünyanın muhtelif ülkelerinden gelip burada bir gece eğlendiğini söylese, sonra da bir çalışanın onun masasına gelip Fransızca ondan ne arzu ettiğini sorsa ve bunu ona tercüme ederek bildirseler.

Gecenin ilerleyen zamanlarına kadar yiyip, içen ve eğlenen bu insanların çok özel mekânda olduğu söylense, ilerleyen bir vakitte bir taşıtla bir otele götürülüp orada sabahlaması sağlandıktan sonra tekrar geldiği yere tekrar getirilse, o kişi o gece için ne düşünür? Veya siz olsaydınız ne düşünürdünüz?

Evet, belki haddinden çok fantastik bir hikâye. Ancak biz bazen böyle bir hayatı hayal eder bazılarımız bu hayatın içinde olur. Fransa’nın en ünlü restoranın da yemek yemek belki çok kişinin hayali olabilir. Belki ömrünüzde bir defa da olsa İngiltere, Fransa veya buna benzer bir ülkenin restoranında şık giyimli çalışanlar ve müşterilerle bir gün veya gece bulunmuş olabiliriz. Peki, bu durumu nasıl anlatırız?

Son zamanlarda elimizdeki bir cep telefonu marifeti ile nerede ne yapıyorsak görüntüleyip anında sosyal medyaya atma huyumuz olduğunu varsayarsak yukarıdaki gibi bir şeyi sanırım ballandıra ballandıra anlatırız. Kolay mı dünyaca ünlü bir mekânda bulunmak?

Gelelim ilk girişteki hikâyeye. Biri sizi alıp bir yerlere götürecek ve oranın dünyaca ünlü bir yer olduğu söylenecek. Daha sonra yıldız sayısı çok ve konforu anlatılmakla bitmeyen otelde sabahlayacaksınız. Siz bütün bu zamanları tercüman aracılığı ile yaşayacaksınız. Sonra da mutlu bir vaziyette asli vatanınıza döneceksiniz.

Peki, size biri bunun bir rüya olduğunu söylese ne dersiniz?

Bence inanmazsınız. Çünkü böyle bir şeyin gerçek olması uzun zaman daha anlatılması demektir. Birçok kişinin ulaşamadığı şeylere sahip olmak demektir. Her defasında anlatırken yeniden yaşıyormuş hissine kapılmaktır. İşte bunlardan dolayı kimse bunun bir rüya olduğunu kabul etmez.

Gelelim işin en can alıcı noktasına. Biri buranın Fransa değil de ülkenin doğusunda bir lokanta olduğunu söylese. Yaşananların bir kurgu olduğunu, yapılan şeyin bir sosyal deney olduğunu, bunun için bazı kişiler bu durumda ne hissediyor diye bir araştırma olduğunu söyle ne yaparsınız?

Yine inanmazsınız.

Ancak bunun ispatının mümkün olduğunu, aynı şeyleri bu sefer gündüz gözüyle tekrar edileceğini, o yere bir defa daha delil olması götürüleceğini söyleyip söylediklerini uygulasalar ve siz aynı mekânı tekrar kendi ülkenizde görseniz ne hissedersiniz?

İşte algı böyle bir şey.

Nerde ve kimin memleketinde olduğunun ne önemi var. Lahana çorbası Karadeniz’de Paris’tekinden daha lezzetli olduğuna bahse girerim.

Ne yani yer değişince zevkiniz de mi değişti.

El adamı böyle kandırır işte.

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank