content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

04 Eki

Saadet Partisinin İntiharı!

Aslında bu yazımın başlığı benim partiler üzerine yaptığım tefrikadan dolayı “Saadet Partisine neler oluyor?” şeklinde de olabilirdi.
Lakin Saadet Partisi bir şeyler olmaktan öte ANAP ya da DP gibi nostalji olmaya doğru yol alıyor. Zaten öyle de olması gerekir diyeceğim, eğer Saadet Partili dostlarım kızmazlarsa.

Numan Kurtulmuş'un Saadet Parti genel başkanı olması, bu partiye gönül vermiş olanları bir hayli sevindirmişti.

Nitekim yaşanan ( biri yerel, diğeri genel) iki seçimde partisini iyi yönetti ve kendi şartlarında yüzde beşin üzerinde partisine oy kazandırdı.

Bu oylar elbette ki Numan Kurtulmuşun şahsına verilmedi. Verilen oylar tabanın Kurtulmuşun şahsında değişime olan özlemini simgeliyordu. Yani İslamcı zihniyet ve onu temsil eden kadroları yeni bir anlayış ve vizyonla yollarına devam etsin istendi.

Gelinen noktayı görüyoruz ki;

Saadet Parti’nin akil adamları bu gidişten memnun değiller ki gidişata müdahale ettiler.

Uzmanların büyük bir kısmının hem fikir olduğu, Saadet Parti’nin akil adamlarının bu davranışı “intihar”dan başka bir şey değil.

Peki, neden bile-bile lades?

Ben burada komplocu huyumu devreye sokuyorum.

Birincisi, Erbakan Kurtulmuşun parti içinde hiçbir zaman rahat bırakılmayacağını keşfedince partiyi böyle bir ayrışmaya doğru götürdü. Nitekim hiçbir aklı başındaki bir lider kendinden sonra sırf oğlu olduğu için partinin liderliğine getirmek istemez. Çünkü kitleler ne kadar sadık olurlarsa olsunlar padişah varı davranışları tasvip etmezler.

Hele de bu devirde. Bu teori bana da uçuk geliyor, ama “hani böyle de bir ihtimal var” demeye getirdim.

İkincisi, Akil adamlar, eski tüfekler, politbüro her ne dersek diyelim, yaklaşık elli yıldır İslamcı kadroların liderliğini yapan ekip Kurtulmuş sayesinde oylarını artırmak istemiş olabilirler. Ama Kurtulmuş burada yeni açılımlarla ve yeni kadrolarla yoluna devam etmek istemesiyle iktidar kavgasının çıkmış olabileceği. Yani kendi güdümlerinde kukla, emanetçi bir genel başkan arzulamış olabilirler. Bu ihtimal biraz daha akla yatkın.

Üçüncüsü ise, Kurtulmuşun sözlerinde gizli… Kurtulmuş geçen hafta istifa kararını açıklarken kullandığı bir cümle var “Dünya statükocularının yerli uzantılarına kendimizi kabul ettiremedik”.

Bu çok önemli bir cümle… Biz zannediyoruz ki ülke partilerinin çalışmaları sadece kendi ülkeleri ile ilgili ve öyle olması gerekir. Ülke dışında fikir ve menfaat birliği yaptığı kuruluş ve partilerin olması düşünülemez. Bu tamamen yanlıştır.

Bütün ülkelerdeki partiler (ülkelerinin güçleri nispetinde) az veya çok dış dünya ile bağlantılı hareket ederler.

Erbakan ve ekibinin bağlı bulunduğu lobinin, Kurtulmuşu dolayısıyla Saadet Partisi’nin yeni sistemdeki duruşunu acaba kabul ettiler mi? Bir başka ifade ile Erbakan’ın dirsek teması içersindeki lobiler Türkiye’nin yeni sistemi içersinde yer almak istemediler mi?
Bana birileri “yahu Erbakan’ı şimdi de uluslararası lobilere bulaştırdın” diyecek,
Komplocu bir ruha sahip olmak için önce şüphecilik gerekiyor. Ben de öyle yaptım.”Zaten Erbakan’ın kendisine karşı yapılan her muhalefetin ardında Siyonistleri göstermesi, onun uluslar arası çalıştığının kanıtı değil mi?”

Etiketler : , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

2 Kere Cevaplanmış to “Saadet Partisinin İntiharı!”

  1. 1
    İbrahimî Feyzullah YALÇIN Says:

    Yakup Ağabey,
    Pek Tabii kişi yaşlanınca, uzuvlarının külliyetiyle yaşlanır. Beyin, kalb, yani ruh bütün müctemilatıyla yaşlanır. Ger, yaşlanan kişinin iddiaları, “ben hâlâ varım!”ları, “ben yaşlanmadım!”ları berdevam ediyorsa bu tarz sıkıntılar oluyor(Saadet Partisinde olanlar misillu). Halbuki belirli bir yaştan sonra, gidilecek olan yere(ahirete) hazırlık yapma vaktidir. Daha âfâkî ve kuşatıcı olmak lüzümu belirmeli bünyede. Daha sessizleşmeli, daha yapıcı olmalı, hele bahsettiğimiz bir müslüman ise, barışmalı,barıştırmalı, destek olmalı, moral vermeli, tecrübelerini paylaşmalı, partiler üstü olup bir kanaat önderi olmalı. Erbakan Hoca bunu yapamadı. Kendi ekolünden beslenmiş, Cumhurbaşkanlığına kadar yükselmiş olan Abdullah Gül’ün onun cezasını affettiği gün aslında Erbakan Hoca fiilen bitirmeliydi işi. Bir boyutu da psikolojiktir. Kişi yaşlanınca,bununla paralel yanlızlık iklimleri de baş gösterir. Hele bir de mebhas kişinin refikası da yoksa(mâlumunuz Erbakan Hoca’nın refikaları ahirete irtihal etti.)bu durum ciddi bunalımları da beraberinde getirip dengeyi tepetaklak edebiliyor
    hürmetler!

  2. 2
    ahmet fidan Says:

    İbrahim Kardeşim,
    Bu yorumda her sözüne harfiyyen katılıyorum. Fil hakika Yakup Bey'in görüşlerine de.

    Ne diyebiliriz ki, Allah BASİRET ve ÇOK FAZLA İNSAF VERSİN. VE DE ALLAH ACİL ŞİFA VERSİN.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank