PKK= KCK= BDP
Yazımın başına koyduğum bu eşitlik ilk bakışta size garip gelebilir. Bunlardan PKK, 'terör örgütü' olduğu bilinen bir teşkilâttır. KCK konusunda hâlâ kafalar karışıktır; KCK'nın bir taraftan terörün 'çatı örgütü' olduğu bilinmekte, bir taraftan da BDP ile içiçeliğine ve sokaktaki eylemlerine bakılarak siyasî faaliyette bulunduğu sanılmaktadır.
Lâkin en büyük aldatmaca BDP ile ilgilidir. BDP tümüyle sanal bir tüzel kişiliğe sahiptir. BDP'li yöneticilerin ve milletvekillerinin şahsî iradeleri yoktur. İradelerini İmralı ile Kandil'e bağlamışlar, PKK ve KCK terör örgütleri ile birlikte kendilerine verilen talimatlara göre davranmaktadırlar.
Bu üçlünün ve bunlarla ilişkili diğer yan örgütlenmelerin bir tek hedefi vardır: Türkiye'yi parçalamak ve ayrı bir devlet kurmak... Bu nihaî hedeflerine ulaşmak için bazen alçakça cinayetler işlemekte, bazen şehirlerde şiddet eylemleriyle huzuru bozmakta, bazen de siyasî kisveler giyerek ortalığı karıştırmakta; daha sonra da kalkıp hiç utanıp sıkılmadan, yüzleri kızarmadan, barıştan, demokrasiden, hak ve hürriyetlerden bahsedebilmektedirler.
KCK ile ilgili son gözaltılardan önce, güvenlik güçlerinin mahkeme kararıyla gerçekleştirildiği yasal dinlemeler, KCK'nın foyasını meydana çıkarmış ve ne kadar tehlikeli bir terör örgütü olduğunu açıkça ortaya koymuştur.
12 Eylül günü hem de BDP İstanbul il merkezindeki toplantının ses kayıtlarında tespit edilen şu görüşmelere bakınız:
'Hakkâri, Diyarbakır, Van kırsalda darbe yaptı. Biz de burada İstanbul olarak yapalım.'
'İstanbul'u cehenneme çevireceğiz.'
'Tutuklanmaktan korkmayın, mahalleleri savaş alanına çevirin.'
'Şiddet eylemlerini arttırın, nasılsa yakında devrim olacak, cezaevlerini boşaltacağız.'
Bu arada, şiddet eylemleri sırasında kadınların panzerlerin önüne atlayacakları ve ölecek 3-4 kadın sayesinde kaos ve kargaşa eylemlerinin bütün Türkiye'ye yayılacağı vurgulanıyor.
Bu gerçekleri okuyan ve öğrenen sözde aydınların, KCK'yı hâlâ savunmalarını nasıl izah edersiniz? ???
Değerli yazar Gülay Göktürk'ün şu önemli tespitlerini yazmadan geçemeyeceğim. Göktürk, dağda durumu zorlaşan PKK'nın KCK eliyle şehir örgütlenmesine ağırlık verdiğini işaret ederek, KCK'nın şimdilik şiddeti yaymak, ancak uzun vadeli asıl kalıcı görevinin, 'Güneydoğu'da TC'ye paralel bir devlet kurmak ve iktidar olmak' olduğunu yazıyor ve PKK'nın tasfiye edilmesi hâlinde bile şehirlerdeki KCK yapılanması sayesinde terörün varlığını sürdürebileceğini belirtiyor.
***
Biz de Göktürk gibi, KCK'nın daha fazla güçlenmeden tasfiyesi gerektiğini düşünüyoruz.
Diğer taraftan, son dinlemeler, gözaltılar ve tutuklamalar BDP'nin de hukukî durumunu açmaza sokmuştur. Apo'nun iradesiz zombileri, hiç endişe etmeden parti binalarını terör toplantılarının merkezi olarak kullanabilmektedirler. Bu durumda, hâlen yürürlükteki mevzuata göre, terörle iç içe olduğu tespit edilen BDP'nin, uluslararası demokratik normlar çerçevesinde dahi bir siyasî parti olarak mevcudiyetini devam ettirmesi mümkün değildir.
Hiçbir zaman siyasî partilerin kapatılmasından yana olmadım. Lâkin, BDP'nin terör örgütünün uzantısı olarak teröre kucağını açması ve bizzat terör ve şiddet eylemlerine iştirak etmesi, meşruiyet çerçevesinde kabul edilebilir bir durum değildir.
NOT: Muhterem annelerinin vefatı münasebetiyle, Sayın Başbakan'a üzüntülerimi ve başsağlığı dileklerimi iletir, merhumeye Cenab-ı Hakk'tan rahmet niyaz ederim.