content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

17 Haz

Piriştina’nın Ekip Sırrı

Gencecik yıllarımızdan bir gün; Tansaş Basın Danışmanlığı görevini yürütüyorum.

Telefon geldi. Genel Müdürümüz Ahmet Piriştina öfkeli, telefonda bağırıyor, şimdilerde unuttuğum bir konuya kızmış, ‘o işi kim yaptı’ diye bana soruyor.

Çalışanlar, arada bir Arnavut damarının tutmasına alışkın ama özellikle biz gençlere hoşgörülüydü, şaşırdım.

“Hayır isim veremem. Müdürüm bir hata varsa ekip adına sorumlu benim” diyebildim.

Geçmiş zaman Kimi kimden koruyorsun’ diyerek gök gürlemesi tonunda kapattı telefonu.

Şimdilerde hesap ederken bile vazgeçtiğim kadar yıl geçmiş aradan ama hala o günkü üzüntümü unutmuyorum.

Tek bildiğim arkadaşımın ismini verirsem belli ki ilişiği kesilecek. Neredeyse iki günde bir mağaza açılan, bağlı olduğumuz Büyükşehir Belediyesi’nin tanıtım, konser bilumum çalışmalarını yapan ekibiz, olur o kadar yanlış.

Telefon konuşmasından sonra ilişiği kesilenin ben olacağına emin, veda turlarına başlamıştım ki genel müdür çağırıyor diye haber geldi. Demek bizzat kendi söyleyecek; ‘buraya kadarmış’ diye.

Masasının önündeki geniş koltuklara oturttu beni. “Bir kez daha soruyorum Dilekcim, ben kimin yaptığını biliyorum ama senden duymak istiyorum.”

Hayır konuda şirkete zarar verecek boyutta değil. Sıradan hata.

Bunca iş arasında neden bu kadar taktığını düşünürken, yanıtım değişmedi. ‘İsim veremem, sorumlu benim’ gibilerinden bir şeyler dökülünce ağzımdan, ‘Sendeki Arnavut damarı da fena değil’ diyerek önce o kızgın ifadesini takındı ardından meşhur kahkahasını bastı.

Detaylar flulaştı ama o sözler aklımda.

“Ekibine, çalışma arkadaşına sahip çıkan herşeye sahip çıkacak sorumluluktadır. İyi yönetici iyi ekip kurandır. Benim inandığım şey de bu; ekibi sağlam olanın kimse sırtını yere getiremez. Ama arkadaşlarını da ileride seni satmayacak insanlardan seç!”

ÖNCE DOSTLUK

Bir zaman sonra yollarımız ayrıldı, TANSAŞ’tan istifa etti, KİPA’ları kurdu ve sonra belediye başkanlığı dönemi başladı.

Bizleri de TANSAŞ’ta rahat bırakmadılar, gazetecilik mesleğinin azgın sularına attım kendimi.

Ne zaman basın toplantılarında biraraya gelsek, ‘Bana hayır diyen tek çalışandı’ diye takılırdı.

Bu anı, benim için onun başarı sırrını simgeler gibiydi. Ekip oluşturmayı, değer vermeyi, dostluklar kurmayı iyi biliyordu.

İcraatlere salt birer karar gözüyle bakmıyor, kollektif etkinliğe dönüşmesini sağlıyor ve halka dokunmanın yolu olarak görüyordu. Eğer bir yerde meydan düzenlemesi yapılacaksa oradaki esnafı defalarca ziyaret ettiğini gözlemliyordum.

Hiçbir faaliyete ‘Ben yaptım oldu’ mantığıyla bakmıyordu.

Takdir ettiğim öncelikli yanı ekibine değer vermeyi ve güven duymayı bilmesiydi.

Her ne kadar biz birlikte uzun süre çalışmasak da...

Zamansız öldüğünde, onbinlerin ardından haykırması, cenaze töreninin İsmet İnönü, Abdi İpekçi, Bülent Ecevit’le kıyaslanan büyüklüğünün altında icraatlerinden ziyade onun bu tavırlarının yattığına inanırım.

Maalesef ekip öğüdü bana, bireyselliğin körüklendiği basın mesleğinde katkıdan ziyade zorluk çıkarmadı değil!

Birlikteliğe olan inanç, mütevazılığın ezilecek basamakları olarak görüldü.

Ama Piriştina’nın ölümünden 12 yıl sonrası gösteriyor ki, mal da, makam da kariyer de yalan.

Kurduğun dostluklar, değer vermeyi bildiğin doğru insanlar, eğilip bükülerek kula kulluk etmeden bir duruşun varsa, işte yalnızca onlar ardında baki kalan.

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank