content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

22 May

Örneklerle Elin Gayuru İş Kazalarını Nasıl Ciddiye Alıyor Üzerine

Elin “gavuru”, misal Avrupa’nın Amerika’nın, iş güvenliği sorununu nasıl çözmüş, aylar önce dinlediğim iki örnekle, maden fıtratçılarına emsal olur diye anlatayım mı? Anlatayım anlatayım… “Ölmüş eşek kurttan korkar mı?” özdeyişine sığınaraktan…

Örnek 1: Anlatıyor bir KOBİ sahibi: “Malzemeleri aldık, şirkete vardık. Biz sanıyorduk ki, hemen işletmeye girip montaja başlayacağız, işimizi akşama kadar tamamlayacağız. Ama girişte biraz bekletildikten, malzemeyi teslim alacak yetkili geldikten sonra içeri girebildik. Aracı bir yere park ettirdiler. Sonra bizi başka bir kapalı bölüme götürdüler. Zaten sağda solda levhaları, iş disiplinini görünce farklı bir yere geldiğimizi hemen anladık. Disiplin derken, herkes ne yapacağını iyi biliyor, herkes herkesin de ne yapacağını da iyi biliyor, bu özgüvenin rahatlığı içinde çalışıyor. Her tarafta uyarı levhaları var.

Bizi götürdükleri yer iş güvenliği ile ilgili bölümmüş. Bir yetkili bize önce çalışacağımız bölümü tanıttı. Sadece bu bölüme giriş iznimiz olduğunu söyledi. Ve bu bölümde çalışırken nelere dikkat edeceğimiz, hangi ekipmanları kullanacağımız konusunda bize en az yarım saat eğitim verdi. Bizde ne iş ayakkabısı ne baret vs var. Çalışırken kullanacağımız eldiven, baret, iş ayakkabılarını verdiler. Ancak ondan sonra çalışacağımız alana giriş yapabildik… İşyerinin meğerse bir Amerikan şirketi ile ortaklığı varmış… Bize bu işler angarya geliyor ama aslında onların yaptığı doğru olan…”

Bunları dinlerken KOBİ işletmesi sahibinin, tırnağından itibaren kopmuş başparmağı gözüme takılıyor.

Biz sadece sonuca odaklanmaya alışmışız, sonuçtan daha önemli olan süreçleri ihmal ediyoruz. Paldır küldür, lambur lumbur sonuca ulaşmaya çalışırken kalıcı olanın süreçler olduğunu göremiyoruz. Sonuç idarecilikse (idarei maslahatçılık) süreç yöneticiliktir.

Örnek 2: Anlatıyor küçük çaplı ihalelere katılan makine mühendisi arkadaşım: “Valla bir yaptığımız bir işi devreye sokacağız. İşletmenin ilgili yetkilileri de yanımızda… Yapılmış bir tesise ben ilave yapacağım… Montajı tamamladık, devreye sokacağız… Elektriği verdik, pat bir patlama sesi elektrik kesildi. Ben hemen atıldım kesintinin nedenine bakmak için… Yanımdaki yetkili beni aniden durdurdu. Bu bizim işimiz değil, diye. Bulunduğum yerden görüyordum, elektrik kablosu girişi gevşediğinden şase yapmıştı. Kabloyu sıkıştırmamız yeterliydi. Bir de ne göreyim. Elektrik panosunun bulunduğu yeri bir bantla çevirdi, herhalde tehlikeli bölge ilan ediyordu. Telefonla ilgili birime haber verdi. Gelen teknik eleman elektik arızasını giderdi. Yaptığı ise benim yapmak istediğimdi. Bantlar çözüldü, biz makinenin yanına yanaştık işimizi bitirdik.

Bizde olsa zaman kaybetmeyelim diye hemen müdahale ederdik. Onlar ise hiçbir riski göze almıyorlar, çünkü onlarda iş kazalarının tazminatları çok ağırmış… Herkes bir diğerinin işine saygı gösteriyor, bir birlerinin işine müdahale etmiyorlar, dolayısıyla da sorumluluktan kurtuluyorlar… Tesisin ana gövdesini inşa eden firma yabancı bir firmaymış, yerli yetkililerde hiçbir işlerine karışmıyorlar, anladığım kadarıyla zaten karıştırmazlarda işi teslim etmeden…”

Eee, beğenmediğimiz elin “gavuru” için iş kazası, öngörülebilen tüm risklere karşı önlemler alındıktan sonra, artık öngörülemeyen risklerin sonucu oluşan kazalar olsa gerek…

…………

Benimde şahit olduğum bir iş kazası vakası var. Elektrik çarpması sonucu bir köylümüzün askerlik çağındaki oğlu ölmüştü, sigortası da yoktu. Cenaze sahipleri işverenle anlaşmak için işyerine gitmişlerdi. İşveren iyi niyetli olduğunu göstermek için (beklide iyi niyetliydi) elektrik çarpmasının gerçekleştiği yere götürdü bizi… Normal bir eve göre tavanı oldukça yüksek olan küçük bir işyeriydi. Fazla çalışanı da yoktu. Torna makinesinin olduğu yere kablo çekilmişti. Kablolar yüksek tavanın köşesinde çıplak duruyordu. Bu kablolardan birkaç makineye elektrik dağıtmışlar, açık kabloları bantla kapatmışlar… İşçiler teyp çalmak için bu çıplak kablolardan elektrik almışlar… Zamanla elektrik aldıkları kablo düşmüş olmalı ki, bizim memleketli işçi tezgâhın üzerine çıkmış, altına tabure çekmiş kabloyu yeniden bağlamaya çalışırken elektrik çarpmış, düşünce kafasını da bir yere çarpmış…

İşverenin savunması, “Oraya kadar çıkıp, köşeye sıkıştırılmış kablodan elektrik almaya çalışacakları hiç aklımıza gelmemişti…” Aklıma işverenin toz, yağ ve pislik içinde olan atölyeye hiç girip girmediği, girdi ise bu teybin nasıl çalıştırıldığını nasıl görmediği gelmişti. Kim bilir işverende zamanında aynı koşullarda çalışıp iş sahibi olduğundan, gördüğü her şey (risk) normal geliyordu. Ta ki, birisi işyerinde iş kazasından ölünceye kadar… Zaten hal ve tavırlarından kazanın işçinin kusuru olduğunu da ima ediyordu. Ve ailesi dahil herkeste böyle düşünüyordu…

Etrafımda, “Allahın takdiri işte…”, “Görünmez kaza, ne yapacaksın…”, “Gençlik, cahillik…”, “Allah sabırlar versin, takdiri ilahi, buraya kadarmış…” sesleri…

Sonrası mı? İşveren cenaze masraflarını karşıladı. Çocuğun ailesi ile anlaştı, maddi destekte bulundu. Bir de duyduk ki, annenin avukat bir akrabası varmış, olanları takdiri ilahi olarak gören babayı tazminat davası açmaya ikna etmiş…

21.05.2014

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank