content
15 Mar

Neriman Teyze’nin (Makus) Hikayesi

Senelerin yorgunluğu hüzünle bakan gözlerine çökse de cildinin hala pürüzsüz olmasını

‘köy yaşantısının belki de tek avantajı bu oldu bana’ diyerek yorumluyor ve ekliyor Neriman Teyze. ‘Ah yavrum, bu adam aynaya bakacak takat mi bıraktı ki bende…’

Neriman Teyze,  Trabzonlu bir ev hanımı, 40 senedir evli olduğu adam aslen onun amcasının oğluymuş. Babası O’nu kendinden habersiz vermiş amcasının oğluna… 'Muallim çıkacak nasılsa' demiş. 'İstemiyorum' demesine fırsat bile vermeden gelinliği giydirmiş, kızını mal gözüyle görüp envanter hesabı tutan bazı babaların halen günümüzde gelenek şeklinde söylediği o klişe sözü tıkamışlar kızın ağzına. ‘Bu evden gelinliğinle çıkıyorsun, kefeninle girersin.’

Gülümsemeye çalıştığında bile insanın bütün merhamet duygularını harekete geçiren acı dolu mimikleri neler yaşadığını ele veriyor Neriman Teyze’nin. Vücudunun her yanının dayak yemekten çürüğe çıktığını söylüyor. İnsan alışır, her acıya alıştığı gibi dayak yemeğe de alışır ve bir süre sonra canı acımamaya başlar bazen. Bu arsızlık değildir Neriman Teyze gibiler için, bir türlü savunma mekanizmasıdır hissetmemek, dayak yiyen kadınlar için. Ama ‘artık gücüm kalmadı, pilim bitti keşke ayağının altında kalıp ölseydim beni tekmelerken’ diyor boş boş bakarak..

‘Neden kimseye söylemedin peki?’ diye sordum ‘kime söyleseydim, beni kefenimle geri kabul eden babama mı?’ diyor yine hüzünle. Hiçbir söz hakkının olmadığı evliliğinde sadece evin hizmetçisi yerine konulmuş ve 5 çocuk doğurmuş Neriman Teyze. ‘Çocukların seni sahiplenmezler mi bırakıp gitsen’ dediğimde gözleri doluyor ve oğlunun eşinin kendisini görmek istemediğini, oğluna da müsaade etmediğini söylüyor, boğazında düğümlenen acı bir nefesle. Kızlarından ikisini, sevdikleri adamla evlenmek istediler diye kovmuş, kapının önüne koymuş eşi, 'yıllardır görmedim' diyor yüzlerini. Diğer iki kızından bahsetmedi… Kolay mı el adamının evine sığınmak dedi sadece, damatlarını kastederek…

'Hayatta yapayalnızım' diyor, Neriman Teyze. Senelerce eşinin ve eşinin ailesinin, yani amcası ve yengesinin hep bir bahane bularak kendine yaptığı eziyetleri, kayınbiraderinin onu çocuklarının gözü önünde yok yere nasıl dövdüğünü anlatıyor.  Anlatırken sinirleri alınmış gibi kaskatı duruyor geçmişi hatırlayınca. Ta ki eşinin çocuklarından birini nasıl öldüresiye dövdüğünü anlatana kadar. İşte o an dakikalarca büzüşen kalbimin içine sakladığım gözyaşlarımı koyuveriyorum ve ikimiz de karşılıklı hıçkırıklara boğuluyoruz.

Döve döve bayıltmış çocuğu, elinden alamamış Neriman Teyze. Çocuk yerde bembeyaz kalakalmış. ‘Gitti, evladım gitti!’ diye çığlık atınca annesi, baba eline oklavayı aldığı gibi bir kez daha vurmuş çocuğa, çocuk sıçramış… Bak demiş utanmadan, ‘yaşıyor!’

İşte böyle Neriman Teyze’nin hala devam eden hikâyesi… En son eşi sıfatındaki adam görünüşlü şey, kafasına sert bir kitapla vurup çatlatmış neredeyse 60 yaşına basacak olan kadıncağızın kafatasını… Ve sürekli eşinin kendisinin yüzüne tükürüp çirkin olduğunu ima eden hakaretler sarf ettiğini söylüyor, içinin güzelliği yüzüne yansımış Neriman Teyze…

Ve... 'Kader yavrum, kader...' diyor,  hiç itiraz etmediği, edemediği bir kabullenişle, neredeyse bütün anlattıklarının sonunda.

İçinde Allah korkusu olan bir adam nasıl olur da 40 sene boyunca karısına eziyet edebilir? Beli iki büklüm olmuş bir kadına nasıl sopa vurabilir?

Resulullah’ın: "Onlara yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin, onları dövmeyin, onlara çirkin demeyin, fenâ söz söylemeyin!" hadisini işitmemiş olabilir mi?

Bu tür insan suretindeki adamlar, esfele safilinden daha aşağılık adamlardır. Bilmezler ki Kadının da erkek üstünde hakkı vardır ve hiçbir kimsenin diğer kimse üzerinde üstünlüğü yoktur. Peygamber (a.s.), "Kadınların haklarını yerine getirme husûsunda Allâh’dan korkunuz! Zîrâ siz onları Allâh’ın bir emâneti olarak aldınız." buyurmaktadır.

Kendinden aciz durumdaki karısını döven zavallı adam!!!

Vicdanın, merhametin, haysiyetin yok belli ki de, her gün secde ettiğin Allah’tan da mı korkmuyor sun? Sen Allah’ın sana emanet ettiği kadına ne cüretle; 40 sene vurup, yüzüne tükürerek hakaretler edip, hıyanet edebiliyor sun? Hiç mi ölmeyecek sanıyorsun kendini?

Sözüm en çok dindar görünüp de karısına eziyet eden erkeklere!… Cennetle mi müjdelendiniz? Kıldığınız namaz sizi hainlikten, kötülük etmekten alı koymuyorsa, ne için kılıyor sunuz? Sırf emri yerine getirmek için mi? Sizler bu kadınların hakkını ödemeden cennete girebileceğinizi mi sanıyor sunuz?

"Huşu’da nifak içinde olmaktan Allah'a sığınınız."

İnsan gözlerini kapattığında, kör olmasa bile, hiçbir şey göremez. Kalp de böyledir. Günahların pası kalbi örtüp kapattığında, kör olmasa bile hakkı göremez.

Allah’ın yarattığı insana eziyet eden kimsenin kalbinden huşuun ve nurun giderek eksilmesi -kalbinde tasdikin aslı kalmakla birlikte- kaçınılmaz bir şeydir çünkü.

Allah’ın, "Bundan sonra yine kalpleriniz katılaştı. Katılıkta taş gibi, hatta taştan da daha kasvetli oldu." Ayetinde geçen kasvetli ile tasvir edilen bu tür adamların kalbi olsa gerek. Zira kalbin kasveti, ondan yumuşaklığın, rahmetin, merhametin ve huşunun gitmesidir.

Bir kadın hangi terbiyesizliği, dırdırı, katlanılamayan hareketi yapıyor olursa olsun bu bir kadını dövmeyi meşrulaştırmaz. Dayakla insan terbiye edilmez!

Fizyolojik kompleksleri olan zavallı erkekler karılarını döverek kendilerini ispat etmeye çalışırlar. Özgüvenleri olmadığı için sindirildikleri her ortamın hırsını karılarını döverek çıkarırlar. Birine acı çektirmek, sadistçe egolarını bu şekilde tatmin etmeye çalışmalarındandır.

Hiçbir kadın, hiçbir anne onursuz yahut gurursuz olduğundan değil sadece çaresizlikten tahammül eder bu tür adamlara. Bir de bu durumda olan kadınlara zavallı, ilkel, cahil kadın gözüyle bakan küstah, densiz kontestler vardır. ‘Ne çekiyorsun bunu, bırak gitsin’ gibi birçok akıl verirler. İki kuruş para kazanıyor, iki kitap okudular diye kendilerini nimet sayan akıl daneler, esas zavallı olan onlardır. Nerden bilebilirler kimin hangi şartlarda, ne hissederek, neden korkarak, dayağa katlandığını?

Eğer koca, karısının çaresizliğinin farkındaysa daha çok eziyet ederek güç gösterisinde bulunur, kendini vazgeçilmez göstermek kaygısıyla.

Dul kadına potansiyel tehlike gözüyle bakan, her fırsatta dışlayan toplumların kaçınılmaz neticesidir bu kadınlar. Hele ki Neriman Teyze gibi gideceği yerde de dayak yemeğe mahkûm olan kadınlar, sadece çocuklarının tesellisi ile yaşarlar. Ama kadınlar en çok da çocukları için tahammül ederler dayağa, hakarete.( Bunu anne olmayan birisinin anlamasını beklemiyorum.)

Karısını, çocuklarını döven, onlara eziyet eden adam müsveddeleri, kadınlara çocuklara tecavüz eden kanı bozuk şerefsiz soysuzlar, hayat süren leşler…

Sizi kim diriltecek?

Etiketler : , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “Neriman Teyze’nin (Makus) Hikayesi”

  1. 1
    kerem Says:

    Kadın;
    erkeğin kaburgasından yaratıldı,
    ayaklarından yaratılmadı. Öyle olsaydı ezilirdi!
    Üstün olsun diye başından da yaratılmadı,
    eşi olsun diye GÖĞSÜNDEN yaratıldı.
    KOLUN BİRAZ ALTINDA, KORUNSUN DİYE.
    KALBİN HİZASINDA SEVİLSİN DİYE!

    "Varmadan sekizine
    Ergin oldu Ünzile
    Hem çocuk,hem de kadın
    Onikisinde ana
    Bir gül gibi al ve narin
    Bir su gibi saydam ve sakin
    Susar kadın ünzile

    Yağmuru kim döküyor
    Ünzile kaç koyun ediyor
    Dayaktan uslanalı hiçbirşey sormuyor."

    Bir erkek için böyle değildir; ama bir kadın ne kadar çirkin olursa olsun yaratılışları gereği
    muhakkak çok güzeldirler.
    Dişi ruhun içine girdiği, altın oranla yaratılmış bir vücut kesinlikle çirkin olamaz..
    İnsan sokakta gördüğü, tanımadığı birisi hakkında çirkin dediğinden ötürü hesaba çekilecek "Sen ne cüretle benim yarattığıma çirkin dersin?" diye.

    Şimdi gelelim kendisine emanet edilmiş birisine karşı bu cüreti gösteren akılsıza(!)
    Bir erkek olarak adamı haklı çıkarmak istesem bile, bir bahane bulamıyorum.
    Aklıma gelen tüm hakaretleri gözden geçiriyorum; ama yok, böylelerine denebilecek bir küfür, verilebilecek bir sıfat ne sokak jargonunda ne de küfürbazlar arasında icat edilmemiştir..
    Allah'tan tez zamanda belalarını talep ederim ancak.

    Neriman Teyze sen ve senin gibi kadınlarımız Allah'ın cenneti ayaklarının altına serdiği
    yüce yaratılmışlar;
    belki hiç kimseyim ben ama bu zihniyetteki serseri ve sefil erkekler adına sizden özür diliyorum bir erkek olarak...
    Özür Diliyorum;
    sizlere dünyayı cennet etmemiz gerekirken cehenneme çevirdiğimiz için
    Özür Diliyorum;
    öpüp koklamamız gereken suratlarınıza vurduğumuz için
    Biliyorum Affetmeyeceksiniz
    Affetmeyin de
    Siz cennette güzel sevgililerinizle eğlenirken bırakın size bu zulmü reva gören sefiller cehennemde kavrulsunlar.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank