content

15 Haz

Nataşalar Aklandı!

Nataşa...

Biliriz ki, Rusya’dan gelen güzel kızdır.

İsmin orijinali; Anastachia.

Aslında çok yaygın isim.

Güzide milletimin süzme fertleri öyle bir anlam yükledi ki, temizle temizleyebilirsen.

En ağır hakaret oldu.

Kocasına kızan kadın, kavgasına gerekçe yaptı: “Dün akşamı Nataşa ile mi geçirdin?” Bu sebeple memlekete gelen her Rus kızına “Nataşa” der, farklı hizmette görür olduk.

Şarkısını bile yaptık.

“Oy nataşa, nataşa... Attın beni ataşa...

Sarp kapısı açıldı. Nataşalar saçıldı.” HHH Laf tacizine sinirlenen ve adı gerçekten Nataşa olan Rusların bile tepesini attırdık.

“Utanmaz herif, sensin Nataşa!” O nedenle iki memleket arası ilişkiler de gerildi.

Ancak...

Hiç devlet politikasına girmemiş, sözü edilmemişti.

Ne oldu? Nasıl mı? HHH Türk Alman Jinekoloji Eğitim ve Araştırma Vakfı (TAJEV) Rize’de seminer düzenledi.

Konusu kanser vakaları ve son günlerin popüler tartışması; kürtaj.

Seminerin dinleyicileri; Vali vekili, belediye başkanı, Recep Tayyip Erdoğan Üniversitesi Rektörü, İl sağlık müdürü ve halktan birkaç kişi.

Konuşmacılardan biri; Sağlık Bakanlığı Kanser Daire Başkanı Doç. Dr. Murat Gültekin.

Uzman Gültekin, çıkar kürsüye: “Türkiye’de kanser hızla artıyor. 2002’de her on kişiden biri kanserden gidiyordu, 2009’de her beş kişiden biri... Artış devam edecek. Yılda 150 bin insanımıza kanser teşhisi konacak.” Kanser Dairesi Başkanı, film gösterisi de sunar.

Ege Bölgesinde kanserin arttığını ilan eder.

Karadeniz bölgesinde ise farklı bir artışın görülmediğini söyler.

Bakanlık bürokratı hocamız, aynı zamanda kadın doğum uzmanı.

Lafı, kürtaja taşır.

“Doğu Karadeniz’de kanserde farklılık yok... Rahim ağzı kanseri var, bu da HPV virüsü ve cinsel yolla bulaşıyor.” Araştırmışlar.

“Nataşalarla artış oldu mu diye baktık... Belirgin bir fark göremedik!”

Ez cümle...

Rahim ağzı kanserinde Nataşa katkısı bulunmadı.

Nataşa’dan bulaşıcı bir şey gelmediği ilan edildi.

Böylece Nataşalar aklandı.

Devletin yetkili ağzı da bunu açıkladı.

Ya, tersi olsaydı? Birkaç vakada, “Nataşa etkisi” teşhisi konulsaydı.

Her şeye tövbe mi ederdik? Yoksa...

Cansiperane savunup, mazluma sahip mi çıkardık?

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank