content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

10 Eyl

Kurban Allah’a Yakınlaşmadır!

Sözlükte yaklaşmak, Allâh’a yakınlaşmaya vesile olan şey anlamlarına gelen kurban, dinî bir terim olarak, ibâdet maksadıyla, belirli şartları taşıyan hayvanı, kurban bayramı günlerinde usulüne uygun olarak kesmeyi ve bu amaçla kesilen hayvanı ifade eder.

Dinî bir terim olarak ise kurban, belirli şartları taşıyan bir hayvanı Allah’a yakınlık sağlamak ve ibadet niyetiyle usulüne uygun olarak Allah Rızası için kesmek- kan akıtmak demektir.

 Akıllı, hür, mukim ve dini ölçülere göre zengin sayılan mümin, ilâhî rızayı kazanmak gayesiyle kurbanını keser. Böylece hem maddi durumu yetersiz olup kurban kesemeyenlere yardımda bulunmuş, hem de Cenab-ı Hakka yaklaşmış olur.

Kurban ibadeti, İslam toplumlarının yardımlaşmayı teşvik eden esas  ibadetlerden biri olarak asırlardan beri yerine getirilmektedir. Kurban, bir Müslüman’ın gerektiğinde bütün varlığını Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun bir nişanesidir. Kurban Hanefi mezhebine göre vacip, diğer mezheplere göre ise sünnet-i müekkededir.

Dini kaynaklarda Peygamber efendimizin kurbanını her yıl kestiği ifade edilmektedir. Kurban kesmek bir ibadet olduğundan, kurbanı ibadet niyetiyle kesmeliyiz. “İbadet” olarak kurban kesmek konusunda Kur’ân’ın açık emri vardır, Peygamber Efendimiz’in (a.s.v) açık uygulamaları vardır.

“Rabb’in için namaz kıl ve kurban kes” âyetinin namazı da, kurbanı da “Rabb’in için” yapmayı emredişi apaçık bir ibadet çağrısıdır.

Kurban,  Allah’ın dininin işaretlerinden biridir. Yüce Allah, her semavî din mensupları için kurban ibadetini meşhur kılmış olduğunu şu ayette açıkça beyan etmektedir. “Kurbanlık deve sığırları da, sizin için Allah’ın (dininin) nişanelerinden (kurban) kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. O halde, onları saf saf sıralanmış dururken (kurban edeceğinizde) üzerlerine Allah’ın adını anın. Yanları yere yaslandığı vakit (yani canları çıktığında) onların etlerinden yiyin, kanaat edip istemeyene de, isteyene de yedirin. Böylece onları sizin emrinize verdik ki, şükredesiniz.” (Hacc, 22/36)

URBAN  BİR İBADETTİR

Genel anlamda kurbanın bir ibadet olduğuna dair Kur’an-ı Kerim’de birçok ayet yer almaktadır. Hz.İbrahim’in oğlu Hz.İsmail’in yerine, Allâh tarafından bir kurbanın verildiği açıkça bildirilmektedir. (Saffat 37/107) “Her ümmet için, Allah’ın kendilerine rızık olarak verdiği hayvanlar üzerine ismini ansınlar diye kurban kesmeyi meşru kıldık…” (Hacc 22/34) - “... kendilerine rızık olarak verdiği kurbanlık hayvanlar üzerine belirli günlerde Allâh’ın adını ansınlar. Artık onlardan siz de yiyin, yoksula fakire de yedirin.”(Hacc 22/28)

Bir ibadet olarak kurban insanlık tarihi kadar eskidir. İnsanlık tarihi boyunca hemen bütün dinlerde kurban kesmek, insanı Allah’a manen yaklaştıran bir ibadet sayılmıştır. Kur’an-ı Kerim’de Hz. Âdem’in iki oğlunun Allah’a kurban takdim ettiklerinden haber verilmesi “Onlara, Âdem’in iki oğlunun haberini gerçek olarak anlat: Hani birer kurban takdim etmişlerdi de birisinden kabul edilmiş, diğerinden ise kabul edilmemişti.

 (Kurbanı kabul edilmeyen kardeş (Kabil), kıskançlık yüzünden), -Andolsun seni öldüreceğim- dedi. Diğeri (Habil) de-Allah ancak takvâ sahiplerinden kabul eder- dedi” (Mâide, 5/27) ve ekledi, “Andolsun ki sen, öldürmek için bana elini uzatsan (bile) ben sana öldürmek için el uzatacak değilim. Ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. Be istiyorum ki, sen, hem benim günahımı hem de kendi günahını yüklenip ateşe atılacaklardan olasın; zalimlerin cezası budur. Nihayet nefsi onu, kardeşini öldürmeye itti ve onu öldürdü: bu yüzden de kaybedenlerden oldu.

“Kurbanlık büyükbaş hayvanları da sizin için Allâh’ın dininin nişanelerinden kıldık. Sizin için onlarda hayır vardır. Onlar saf saf sıralanmış dururken kurban edeceğinizde üzerlerine Allah'ın adını anın. Yanları üzerlerine düşüp canları çıkınca onlardan siz de yeyin, istemeyen fakire de istemek zorunda kalan fakire de yedirin. Şükredesiniz diye onları böylece sizin hizmetinize verdik.”

“Onların etleri ve kanları asla Allah'a ulaşmaz. Allah'a ulaşacak olan ancak, sizin takvanız (O’nun için yaptığınız, gösterişten uzak amel ve ibadet) dir.” (Hac 22/36;37)

Hz. Aişe (R.a.) anlatıyor: "Resûlullah (S.a.v.) buyurdular ki: "Hiç bir kul, kurban günü, Allah indinde kan akıtmaktan daha sevimli bir iş yapamaz. Zîra, kesilen hayvan, kıyamet günü boynuzlarıyla, kıllarıyla, tırnaklarıyla gelecektir. Hayvanın kanı yere düşmezden önce Allah indinde yüce bir mevkiye ulaşır. Öyle ise, onu gönül hoşluğu ile ifâ edin."

Kurban kesmek kişinin samimiyetinin bir ifadesidir. Yaratanının istediği şeyi yerine getirmede samimiyeti ortaya çıkaran bir ibadettir. Bu sebeple, Kurban kesmek zekat ve fıtır sadakası vermekten daha fazla fedakarlık ifade eden bir ibadettir.

Bugünkü kurban şeklinin ortaya çıkmasına vesile olan Hz. İbrahim kıssası buna en güzel örnektir. Kişi kurban kesmekle Hz. İbrahim’in göstermiş olduğu itaate kendisinin de hazır olduğunu simgesel bir davranışla göstermiş olmaktadır.

HZ. İBRAHİM OĞLUYLA İMTİHAN EDİLDİ

Hz. İbrahim Yaratanına karşı bir söz vermiş ve bu sözün neticesinde kendisinden bu sözün neticesine uygun davranış beklenmiş, Hz. İsmail babasının vermiş olduğu bu sözü yerine getirmedeki samimiyetiyle imtihana çekilmiştir. Kuran-ı Kerim bu husus mealen söyle anlatılmaktadır.

-“İbrahim şöyle dedi: “Ben Rabbime (onun emrettiği yere) gideceğim. O bana yol gösterecektir.”  “Ey Rabbim! Bana Salihlerden olacak bir çocuk bağışla.”  Biz de ona uysal bir oğul müjdeledik.  Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim ona,

- “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da,

 -“Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi.

Nihayet her ikisi de (Allah’ın emrine) boyun eğip, İbrahim de onu (boğazlamak için) yüz üstü yere yatırınca ona, şöyle seslendik:

-“Ey İbrahim!”  “Gördüğün rüyanın hükmünü yerine getirdin. Şüphesiz biz iyilik yapanları böyle mükâfatlandırırız.”  “Şüphesiz bu apaçık bir imtihandır.”

Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.  Sonradan gelenler arasında ona güzel bir ad bıraktık.  İbrahim’e selam olsun. İyilik yapanları işte böyle mükâfatlandırırız. Çünkü o mü’min kullarımızdandı.

Kurban da asıl olan Allah rızası için kan akıtmaktır. Kurban etinin taksimatı ile ilgili efdal olan şudur; Kurban eti üçe ayrılmalı. Bir bölümü fakirleri dağıtılmalı, diğer bir bölümü eş, dost,akrabası ile birlikte yenmeli, son kalan bölümü (üçüncü bölüm) kendi aileyi efradına ayırmalıdır. Kurbanın eti ve derisi satılmaz! Derisi kasap ücreti olarak da ödenmez! Kurban derisi seccade veya evde kullanmak üzere ayrıla bilir. Ancak bir fakire, yoksula veya hayır kurumlarına vermek daha doğrudur.

KURBAN SOSYAL BİR YARDIMLAŞMADIR

Kurban, aynı zamanda bir sosyal yardımlaşma ve dayanışma örneğidir. Kesilen kurbanlardan maddi olarak daha çok yoksullar yararlanır. Görüldüğü gibi bu ibadetin ruhunda Hakka yakınlık ve halka fedakârlıkta bulunma anlayışı vardır.

 Kurban; -fıkhi hükmü ne olursa olsun- Müslüman toplumların simgesi  ve şiarı sayılan ibadetlerden biri olarak asırlardan beri dini hayatımızda önemli bir yer tutmaktadır. Kurban, bir Müslüman’ın bütün varlığını gerektiğinde Allah yolunda feda etmeye hazır olduğunun sembolik bir ifadesidir.

 Kurban İslam’daki sosyal yardımlaşma ve dayanışmanın en güzel örneklerinden biridir. Her gün kesilen binlerce hayvanların etlerini daha çok mali gücü olanlar tüketmektedirler. Özellikle et alma imkânı bulamayan veya çok sınırlı olan aileler Kurban Bayramında kesilen hayvanların etleri sebebiyle hem kendilerine hem de çocuklarına bu lezzeti tattırma imkânı bulmaktadırlar.

Bu sebeple Yüce Dinimiz, Kurban bayramında kesilen kurban etlerini üç bölüme paylaştırarak, bir bölümünü kendimize, diğer bölümünü akrabamıza ve komşularımıza, son kısmını ise ihtiyaç sahiplerine ulaştırmamızı istemektedir. Ayrıca kurban kesen şahsın hali vakti iyi değilse kurbanının tamamını evine harcayabileceği hükmü konulmuştur.  Ancak fakirlerin ihtiyaçlarını karşılamak için kurban bayramı günlerinde kurban kesmek yerine onlara para vermek, gıda yardımı, vs. yapılması kurban ibadeti yerine geçmez.

Peygamberimizin kızı Fatma'ya verdiği şu güzel öğütle yazımızı noktalayalım. "Ey Fatıma kalk kurbanının yanına git ve kesilirken şu duayı oku? “Benim namazım, ibadetlerim, hayatım ve ölümüm alemlerin Rabbi olan Allah içindir. O'nun ortağı yoktur.” Muhakkak ki kurbanından yere damlayan ilk kan damlası ile ömrümde işlemiş olduğun her günah bağışlanır.

Kurban da asıl olan Allah rızası için kan akıtmaktır. Kurban etinin taksimatı ile ilgili efdal olan şudur; Kurban eti üçe ayrılmalı. Bir bölümü fakirleri dağıtılmalı, diğer bir bölümü eş, dost, akrabası ile birlikte yenmeli, son kalan bölümü (üçüncü bölüm) kendi aileyi efradına ayırmalıdır.

Kurbanın eti ve derisi satılmaz! Derisi kasap ücreti olarak da ödenmez! Kurban derisi seccade veya evde kullanmak üzere ayrıla bilir. Ancak bir fakire, yoksula veya hayır kurumlarına vermek daha doğrudur. Ayrıca hayır kurumlarına ve vakıflara vekalet verilerek kurban kesilebilir. İmkanı olanlar için bu daha hayırlıdır. Birini kendi evinde kesip diğerini de hayır kurumları vasıtasıyla fakir ve fukaraya-  gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaştırmış olur.

KURBAN BAYRAMINIZ MÜBAREK OLSUN

Bayramlar, sevinç, neşe ve kardeşlik duygularının dalga dalga yayıldığı, önemli günlerdir. Bayramlar, mutlulukların paylaşıldığı, muhtaçlara yardım elinin uzatıldığı, fakir ve fukaranın yanında olunduğu, müstesna günlerdir. Bayramlar, birlik, beraberlik, dostluk zamanlarıdır.

Bayramların, millî ve dinî duyguların, inanışların pekişmesi, taze ve canlı tutulması fonksiyonu yanında, toplumun birlik ve beraberliğini sağlamada ve bunun bireylerin bilincinde yer etmesinde de büyük önemi vardır. Gerçekten dinî bayramlar, insanlar arasında kaynaşmanın, dostlukları ve ahbaplıkları ilerletmenin bir yolu olarak belli bir öneme sahip oldukları gibi, dinî his ve şuurun sosyal hayatta tazelenmesinin de bir vesilesidir

 Bayramlar, mutlulukların, acı ve kaderlerin paylaşıldığı paylaşma günleridir. Bayramlar, büyüklerin ellerinin öpülüp dualarının alındığı, küçüklerin sevinçlerine ortak olunduğu vakitlerdir.  Bayramlar, “komşusu açken, tok olarak sabahlayan bizden değildir.”  Hadisine göre hareketle komşuluk duygularının güçlendiği komşuların dertlerine derman olunduğu, merhamet hislerinin yoğunlaştığı duygusal anlardır.

Bayramlar, kimsesizlerin sahiplenildiği, yetimlerin başlarının okşandığı, öksüzlerin hallerine ortak olunduğu, hasta ziyaretleriyle dert ve ıstırapların hafifletildiği istisnai günlerdir. Bayramlar, maddi manevi dayanışmanın pekiştiği dost ve akraba ziyaretlerinin yoğunlaştığı, muhtaçların ihtiyaçlarının giderildiği sosyal hayatın şekillendiği günlerdir.

Bu duygular içinde anne-babaların duaları alınır, elleri öpülür. Gönül dünyaları sevinç dualarıyla dolar. Küçüklerin okşanan başları beyinlerinde sevgi, saygı yumaklarının oluşmasına vesile olur. Elinden tutulan fakir, ihtiyacı görülen muhtaç, ziyaret edilen komşu, bayramın getirdiği manevi atmosferi teneffüs ederek soluklanır. Bayramların bu güzelliklerinden faydalanan müminler, İslam kardeşliğinin hazzına ve bu güzelliklerin farkına varırlar.

BAYRAMLAR KUCAKLAŞMA, YARDIMLAŞMADIR

Bayramları fırsat bilelim. Dargınlıklara son verelim. Kırgınlıkları giderelim. Birlik ve beraberlik duygularını güçlendirelim. Kin, nefret ve şiddet hislerimizi bertaraf edelim. Birlikten dirlik doğacağını unutmayalım. Zira milletimizin yükselmesi, muasır medeniyetler seviyesini yakalayabilmesi birlik, beraberlik, kardeşlik duygularının güçlenmesine bağlıdır.

Yüce milletimizin tarihindeki şanlı zaferlerin, ortaya koyduğu kahramanlık destanlarının, kurduğu medeniyetlerin, dünyaya ışık tutacak şekilde geliştirdiği kültürlerin temelinde, milletçe birlik ve beraberlik içinde olma bilinci vardır. İnananlar ancak kardeştirler” ilahi hükmüne gönül vermiş ecdadımız birlik, beraberlik ve kardeşlik şuuruyla hareket etmiş ve üç kıtaya hükmetmiş ise; işte bu ruh ve şuur sayesinde olmuştur.

Onların torunları olan bizler de bayramları fırsat bilerek; bu toprakları bize emanet eden atalarımızın ruhlarının şad olması için onların doruk noktaya ulaştırdığı birlik ve beraberlik ruhunu kaybetmemeliyiz. Her zamankinden daha fazla huzura - sükûna ihtiyacımızın olduğu zamanımızda, fitne ve fesatçılar bizi aldatmamalıdır. Onların oyunlarıyla oyalanmadan birbirimize yaklaşmalıyız. “Kardeşimsin” diyerek kucaklaşmalıyız. Gönül birliği, ruh birliği ve cennet vatanda yaşama sevinci içinde olmalıyız.

Dostluğu, sevgiyi ve kardeşliği; Hüznümüzü, acımızı, yalnızlığımızı paylaştığımız; birlik ve beraberliğimizi, dostluğumuzu en sıcak şekilde hissedeceğimiz Kurban Bayramınızı tebrik eder, iki cihan saadeti ve mutluluklar dileriz.

Etiketler : , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank