content

ikradan-mahyaya-aydinlanma

15 Mar

Kur’an Penceresinden Mevlid Saçmalığı (IV)

(Mevlüd okumak yada okutmak)

Elçi, kendi Rabbinden kendisine indirilene iman etti, mü’minler de. Hepsi Allah’a, doğal güçlerine/haberci âyetlerine, kitaplarına ve elçilerine iman ettiler: “Biz Allah’ın elçileri arasında

ayırım yapmayız.” Ve “Biz duyduk ve itaat ettik. Rabbimiz! Bağışlamanı dileriz, dönüş ancak Sanadır. Ey Rabbimiz! Eğer terk ettiysek ya da yanıldıysak bizi tutup sorguya çekme! Ey Rabbimiz! Bize bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır sorumluluk/sıkıntıya sokacak şeyler yükleme! Ey Rabbimiz! Bize gücümüzün yetmeyeceği yükü de yükleme! Ve affet bizi, bağışla bizi, merhamet et bize! Sen bizim yardımcı, yol gösterici, koruyucu yakınımızsın. Ve de kâfirler toplumuna; Senin ilâhlığını, rabliğini bilerek reddeden toplumlara karşı yardım et bize” dediler.

Allah, hiç kimseye gücünün yeteceğinden başka; kapasitesi dışında yük yüklemez. Herkesin kazandığı kendi yararına ve kendi yaptığı zararınadır.(Bakara 2/285-286)

Ve de,

De ki: “Biz, Allah’a, bize indirilen Kur’ân’a, İbrâhîm’e, İsmâîl’e, İshâk’a, Ya‘kûb’a ve torunlara indirilene, Mûsâ’ya, Îsâ’ya ve peygamberlere Rablerinden verilenlere inandık. Onlardan hiç biri arasında ayırım yapmayız. Ve biz, yalnız O’nun için İslâmlaşanlarız.”(Al-i-İmran 3/84)

Ayet-i celilelerin işareti gereği peygamberler arasında ayırım yapmamaktır.

PEYGAMBERİN DOĞUMU

Âmine Hâtun Muhammed ânesî

Ol sadeften doğdu ol dürdânesî

 Çünki Abdullah’dan oldı hâmile

Vakt erişdî hefte û eyyâm ile

 Hem Muhammed gelmesi oldû yakîn

Çok alâmetler belürdî gelmedîn

 Ol Rabîül evvel âyı nîcesî

Onikinci gîce isneyn gîcesî

 Ol gice kim, doğdu ol Hayrü’l-beşer

Ânesî anda neler gördü neler

 Dedi gördûm ol Habîbin ânesî

Bir acep nûr kim, güneş pervânesî

 Berk urub çıkdî evimden nâgehân

Göklere dek nûr ile doldu cihân

 Gökler âçıldı ve feth oldu zulem

Üç melek gördüm elinde üç alem

 Bîri meşrık bîri mağribde anın

Bîri dâmındâ dikildî Kâ’be’nîn

 İndiler gökten melekler sâf sâf

Kâ’be gîbî kıldılar evim tavâf

 Geldi hûrîler bölük bölük buğûr

Yüzlerî nûrundan evim doldu nûr

 Hem hevâ üzre döşendi bir döşek

Âdı Sündûs döşeyen ânı melek

 Çün göründü bâna bu işler ayân

Hayret içre kalmış îdim ben hemân

 Yârılub dîvar çıkdı nâgehân

Üç bile hûrî banâ oldu ayân

 Bâzılar dirler ki, ol üç dilberîn

Âsiye’ydi bîri ol meh-peykerîn

 Bîri Meryem Hâtun îdî âşikâr

Bîrisî hem hûrilerden bir nigâr

 Geldiler lûtf ile ol üç meh-cebîn

Verdiler banâ selâm ol dem hemîn

 Çevre yânımâ gelip oturdulâr

Mustafâ’yı birbirîne muştulâr

 Dediler oğlun gibî hiç bir oğûl

Yâradılalı cihân, gelmiş değîl

 Bû senin oğlun gibi kadrî cemîl

Bir anâya vermemişdir ol Celîl

Ulu devlet buldun ey dildâr sen

Doğiserdir senden ol hulkî hasen

 Bû gelen ilmi ledün sultânıdır

Bû gelen tevhîd ü irfân kânıdır

 Bû gelen aşkına devr eyler felek

Yûzüne müştâkdır ins ü melek

 Bû gice ol gîcedir kim, ol Şerîf

Nûr ile âlemleri eyler latîf

 Bû gece dünyayı ol cennet kılûr

Bû gece eşyaya Hak rahmet kılûr

 Bû gice şâdân olur erbâbı dîl

Bû giceye can verîr eshâbı dîl

 Rahmetel lil âlemîndir Mustafâ

Hem şefîul müznibîndir Mustafâ

 Vasfını bû resme tertîp ettiler

Ol mübârek nûra terğip ettiler

 Âmîne îder çû vakt oldû tamâm

Kim, vücûde gele ol Hayrul enâm

 Sûsadım gâyet harâretten, katî

Sundulâr bir cam dolûsu şerbetî

 Kardan ak idî ve hem soğuk idî

Lezzetî dahî şekerde yok idî

 İçtim ânı oldu cismim nûra gârk

Îdemezdîm kendimî nurdân fârk

 Geldi bir ak kuş kanadıylâ revân

Arkamı sığadî kuvvetle hemân

 Doğdu ol saatte ol sultânı dîn

Nûra gark oldû semâvât ü zemîn

 Ger dilersiz, bûlasız oddan necât

Aşk île derd île edin essalât

İLAHLAŞTIRILAN PEYGAMBER

Değerli Okur!

Aslında peygamber efendimizin doğum tarihi kesin olarak belli değildir.  O çağda insanlar takvim kullanmazlardı. Doğumun-ölümün kaydını tutmazlardı. En üst düzeydeki bir insanın çocukları için bile her hangi bir kayıt tutulmazdı. Kaldı ki 40 yaşlarında peygamber olan  Muhammed’in (a.s), “bu sonra peygamber olacak “ diye kaydı tutulsun.

Resulullah Muhammed’in (a.s) doğum yılı kesin olarak belli olmamakla birlikte sağlam sayılan tarih kitaplarında büyük bir ihtimalle Fil Senesi olabileceği yazılıdır. Bu fil senesinin de miladi sene olarak 570-571 yıllarında biri olabileceği ifade edilir.

Ama bu Mevlüd  kitabında görüldüğü gibi doğduğu ay (Rebiü’l –Evvel), doğduğu gün,(12. Pazartesi gecesi) diye açık ve net ifade edilir. Bunların fazla bir mahzuru yok. Ama devamında Amine validenin ağzından anlatılan doğum anı senaryoları, peygamberi ilahlaştırmanın ilk adımlarıdır.  

Bilindiği gibi Amine valide,  peygamber efendimiz henüz sabi iken vefat etti. Amine vailde ile ilgili elimizde geniş, sağlam bilgi hiç yok. Peygamber efendimizden de, onu anlatan bilgiler bize ulaşmadı.

Bu Mevlüd kitabında anlatıldığına göre, Amine valide oğlunun peygamber olacağını doğum esnasında öğrenmiş melekler ona haber vermişler. Halbuki  Muhammed, ilk vahy geldiği ana kadar kendisinin  peygamber olacağını bilmiyordu.

Böyle bir beklenti içerisinde değildi:

Ve sen Kitab'ın sana vahyedileceğini/indirileceğini ummuyordun. O, ancak Rabbinden bir rahmet olarak verildi. Öyleyse sakın kâfirlere; Allah'ın ilâhlığını ve rabliğini bilerek reddedenlere arka çıkma/ yardımcı olma. (Kasas 28/86)

Ayeti celileden anlaşıldığına göre peygamberlik Muhammed’e (a.s) sürpriz olarak geldi.

Ki Amine valide nerden bilebilecek?!

Bütün bunlar peygamberleri yarıştıran sapı zihniyetin peygamber analarını da yarıştırmasından başka bir şey değildir. Kur’an-ı Kerim’de Meryem ile ilgili anlatılanlara bir naziredir.

Meryem’in İsa’yı (a.s) doğurması Kur’an’da yer alıyor ya, ondan daha tantanalı, şaşalı doğum sahneleri  Muhammed (a.s) içinde uydurulur.  Meryem ve Asiye (Musa peygamberi büyüten kadın/ Firavun’un karısı)  Amine valideye doğumda hizmet (yani ebelik, hemşirelik) bile edrler(!) .

Ayrıca “Senin oğlun gibi bir oğul, yaratılalı cihan gelmiş değil” demek suretiyle, Meryem, Amine hatunun oğlu Muhammed’in (a.s), kendi oğlu İsa’dan (a.s) üstün olduğunu, Asiye de Muhammed’in (a.s) kendi büyüttüğü Musa’dan (a.s) daha üstün olduğunu itiraf ederler.(DEVAM EDECEK)

ATATÜRK KÖŞESİ

Bağımsızlık, uğruna ölmesini bilen toplumların hakkıdır.

DÜŞÜN-TAŞIN
Galip sayılır bu yolda mağlup..

AFORİZMALARIM

Kur’an, Dünya İnsanlık Ailesi için Bir Kurtuluş Reçetesidir…

yukselmertoglu@hotmail.com

Etiketler : , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank