content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

11 Eki

Küçük Dönüş ve Matbaacılık Oyunu

Hurufatlarla Dans

Henüz daha 6 yaşındaydım. Okuma yazmayı dahi bilmiyordum. Aslında öğretmen olan fakat öğretmenliğinin yanı sıra hem gazetecilik hem de matbaacılık yapan babamın matbaası evimizin altında bulunmaktaydı. Harflere olan düşkünlüğüm orada başlamıştı. Dışarıda arkadaşlarımla topaç, yakan top, ip atlamak yerine matbaaya girip babamın masasına oturup kafamı o iki küçük ellerimin arasına alıp saatlerce tıkır tıkır çalışan makinelere bakardım. O zamanlar anlamsız gelen o büyük kağıtların üzerinde neler yazdığını hep merak eder dururdum. Arada sıra o kağıtlarda neler yazıldığını babamın işçilerine sorardım.

Resimler yapıp benim resimlerimi de basalım babacığım derdim. Matbaaya olan düşkünlüğümün farkındaydı babam. Ben matbaadan içeri girdiğimde işçilerine yüksek sesle seslenip ‘Bizim küçük çırak geldi, bakalım bugün ne öğrenecek’ derdi.

Bu durumda benim çok hoşuma gidiyordu. Babamın matbaasından güya çırağı olduğum Mustafa Amca vardı. Mustafa Amca bana usta olmayı o kadar benimsemişti ki 6 yaşındaki bir çocuğa matbaacılıkla ilgili en ince detayları  sanki karşısında büyük bir adam varmış gibi anlatıp duruyordu. Bana da bu anlatılanlar bir masal gibi geliyordu. Bazı zamanlar ondan makineyi benim çalıştırmamı istiyordum. O nasırlı ve mürekkepli elleriyle küçücük ellerimi tutup makineyi beraber çalıştırıyorduk. Onun elindeki mürekkep bana geçtiğinde ellerimi yıkamam gerektiğini söylerdi ama ben hiç aldırış etmezdim. Çünkü o zamanlar o mürekkepli eller bana bu matbaanın bir parçası olduğumu bir kez daha hissettiriyordu.

Artık harflerle tanışmam gerektiğini düşünüyordum. Ustam olan Mustafa Amca harf kasasını getirmemi istiyordu bazı zamanlar. Bu sayede harfleri teker teker öğrenmeye başladım. Babam arada sırada beni yanına çağırıp ‘Neler öğrenmiş bizim küçük çırak bir kontrol edelim bakalım eğer bir arpa boyu yol almamışsa işine son verelim bunun’ der gülerdi.

Kendimce bayağı bir şey öğrenmiştim. Arkadaşlarımla oyun oynamak için bir araya geldiğimde ‘Haydi matbaacılık oynayalım ben matbaacı olayım siz bana yazı getirin ben onları basayım sizde onları dağıtın’ derdim. Kutulardan makineler taşlardan ve ağaç yapraklarından yazılar basardım. Basmış olduğum yazıları hayal dünyamda yarattığım olaylarla yüksek sesle arkadaşlarıma okurdum. Çocukluk işte bazen de basmış olduğum yaprakları ustam Mustafa Amcaya götürüp görmesini ve beni takdir etmesini beklerdim. Okula başladığımda matbaanın bende var olan değeri daha da artmıştı ve farklı bir anlam kazandırmıştı bana.

Tarihte matbaanın bize getirdiği yenilikleri öğrenmiştim ve modern bir dünyanın işareti olduğu kanısındaydım. Aile olarak geçimimizin bir kısmını buradan sağlarken bir yandan da insanoğluna ne kadar faydalı bir iş yaptığımızı düşünüyordum. Çok emekler sarf ediliyordu. Teknoloji diye bir şey yoktu resimler, karikatürler,  klişeler, yazılar elle hazırlanıyordu. Akşama kadar yazzılar düzenlenirdi, sabaha kadar makinede gazeteler okuyucularına ulaşmak için durmaksızın basılıyordu. Geceleri evde yalnız kalmayayım diye babam beni de zaman zaman matbaaya indirirdi gece çalışan o makine sesleri sanki annemin uyurken kulağıma fısıldadığı ninni gibi geliyordu.

Gecesini gündüzüne gündüzünü gecesine katan bu matbaa yaşantımın ayrılmaz bir parçası olmuştur hep. Çünkü orada atılmıştı yazılara olan ilham tohumları benliğime.

Fakat bana bu ilham tohumlarını atan ne  babam ne babamın matbaası ne de ustam Mustafa Amca yok artık. Ben de bu ilham tohumlarını makineler, harf kasası ve mürekkeplerle değil de teknolojiyi kullanarak yeşertiyorum. Belki bana o eski günlerin tadını yaşatmıyor fakat şimdi yüzlerce yazarların yazılarını kontrol edip yayınlamak gibi benim için kutsal olan bu görevi sanki küçükken babamın o matbaasında çalışan küçük bir kız çocuğu gibi ilgi duyarak ve severek yapmaktayım.

Editörlüğe  ne zaman başladınız derseniz, bir yıl oldu diye cevap veririm. Okumaktan çok yazmayı  severdim. Ama  Çok uzun yılar ilgilenemedim  Sayın Ahmet FİDAN beyin desteğiyle başladım.  Uzun yılar uzak kalınca insan bocalıyor. Üstelik çok fazla kelime hatası yapıyorum. Uğraşa didine bunu azatlım.  Bilgiagi.net te başladıma çok mutluyum  Sayın Ahmet FİDAN Beye çok teşekkür ederim, başarılarımızın devam etmesi dileğimle esen kalın.

Etiketler : ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

1 Kere Cevaplanmış to “Küçük Dönüş ve Matbaacılık Oyunu”

  1. 1
    ahmet fidan Says:

    Ben teşekkür ederim Dönüş Hanım...
    İş disiplinin ve işine bağlılığın zaten çocukluğundan beri gelen basın-yayıncı ruhunu ap açık göstermekte.
    Hep birlikte nice sağlıklı mutlu yayınlar dileği ile...



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank