content

yazarportal-com-bilgiagi-net-tasviriefkar-com

04 Ara

Kıyamet Üzerine Kıyamet: 2012

Yüzlerce yıl önce Michael Stifel kendince bazı hesaplamalar yapıyor. Kutsal kitabı karıştırarak bir kıyamet tarihi çıkarıyor. Dostlarına da bütün mallarını dağıtmalarını öğütlüyor. Hesaba göre kıyamet 1533’de olacaktı.

Sabırsızlıkla beklenen kıyamet sonuç vermedi. Daha sonra bir sürü tarihler verildi, bir sürü din adamı hesaplamalarda yaptı, bir türlü sabırsızlıkla beklenen macera gerçekleşmedi. İçlerinde ilginç olan bir diğer kıyamet bekleme sahnesi ise 1993’de David Koresh ve onlarca müritlerinin bir çiftliğe kapanarak kıyameti beklemeleri oldu. Sonucu merak ediyorsanız şöyle oldu; kendi çıkardıkları bir yangında can verip öldüler.

Yine 2000, 2008 vb. bir sürü tarih ileri sürüldü ama bir türlü beklenen kıyamet kopmadı. Geçen yıllarda kitapçıda gezinirken bir arkadaşım, ismini bile anarken aklıma hurafeleri getiren bir yazarın “Kuran-ı Kerim’in Şifreleri” adlı kitabını eline alıp bu kitabı okumayı düşündüğünü söyledi. Kitabın arka yüzünü çevirip bak dedim; Mehdi 2005’de gelecekmiş… Ve bir sürü iddia. Ne de olsa insan bilimsel bakışını kullanmadığı zaman çeşitli şifrelere, sırlara güveni gelişir. Zihin bembeyaz sayfaya benzer, ne karalarsan o görünür.

Kitaba bakıldığı zaman resmen sana yalan atıyor ve söylediği hiçbir şey gerçekleşmemiş. Şifre, hurafe, mistiksizim, metafizik ve ona benzer ne olduğu belli olmayan, varlığı dahi kanıtlamayan aldatmacalara çabuk inananlar; koskoca milyarlarca yıllık tarihiyle karşımızda duran evreni kavramaya güceniyorlar. Geçmişte yazılan binlerce kehanet vardır. Bu kehanetlerden birkaçı tutunca “kehanete” odaklanıp ona nerdeyse iman yığınlar dolusu insan vardır.

Gerçekleşmeyen binlerce kehanet için; masal, uydurma deyip geçi verdiririz. Veya “Yahova Şahitleri” gibi kıyamet tarihini tevil ederek paçayı kurtarırız. Tutarsa “mucize” gerçekleşmezse “derin anlamlı” oluveriyor.

Bir düzine kıyamet tarihinin yalan çıkması, insanlara hatırlatılmadığı için öne sürülecek kâhince tarih insanları kuşkulandırabiliyor. İnsan inanmak istiyor. İnanacak bir şeyleri yoksa taşa, göğe, ataya, doğaya, canlıya bile inanır.

Mutlaka inanılacak bir şeyler olacak yani… Onca yalana, dolana rağmen hala insanları tesir altına alanlarda yok değildir. Bakarsın bilim literatürleriyle birlikte paketleyip sunarlar. Günümüzde de aynı deli saçması sürüp gidiyor, tutturmuşlar bir Maya kehanetini! Yok, efendim Maya efsanelerinde “2012” zamanın sonuymuş! Yıl, ay her şey de belli. Gününü bile tespit etmişler. Cuma günü olacakmış.

Cuma ismi geçti mi, milyonları bulan hadis kaynakların da kıyametin Cuma namazından sonra kopacağı ile ilgili rivayette bulabilmişler. Din, Bilim ve Kehanetlerin ortak kavramlarından sipariş gibi süsleyerek insanın önüne serdiler mi kim inanmaz?! Bakalım bu yalanı da suyu bir yıl sonra çıkacak ve göreceğiz.  Kısa vadeli yalanlar olduğu gibi uzun vadeli yalanlar da vardır. Kısa vadeli olanlar çıkar kısa sürede. Birde kendini sağlama alıp uzun vadeli düzmelerde sunanlar vardır. Örneğin üzerinde eleştiri yazdığımız “Ondokuz Dalaveresi” ne inanların kıyamet için sundukları tarih gibi. Onlar kıyamet için iki yüz yıl daha beklememizi istiyorlar. İki yüzyıl sonra ne ben hayatta kalacağım, ne siz ne de bu iddia da bulunanlar. O zaman bu spekülasyonlara inanan bir sürü insan boşuna bekleyecekler.

Kıyamete başka bir açıdan bakacak olursak. Ölüm bir gerçektir. Kimse bundan kurtulamaz. Bilim insanları bir çare buldularsa, birkaç yıl daha yaşayabiliriz, yoksa hepimiz tarhana çorbası gibi toprağa karışıp yoğrulacağız. Ölüm acı, hüzün verici, insanı kimlik aramaya iten önemli bir faktördür. Ölümü gören insan dinsel evrime göz attığımızda onu gömme, yakma, mumyalama gibi yöntemlerle sonsuzluğu arzulandıklarını görürüz. Nedeni açıktır; sonsuz yaşama isteğidir. Zenginlerin hediye olarak anladığı sonsuzluk, yoksul insanların da bir nevi umududur. Paran varsa huzurun var, yoksa huzuru kıyamete sakla… Ezilen, aşağılanan, ayak takımı sayılan halktan elindekiyle sabır etmesi için umutların verilmesi gerekecektir.

Siz Sümer, Mısır, Roma, Pers gibi köleci imparatorlukların mitolojisiz ayakta kalabileceğini mi sanıyorsunuz?! Her birnin tanrıları, yarı tanrıları, rahipleri, tapınakları vardı. ABD gibi çağdaş Romaların dine hızla sarılması gösteriyor ki “din” eğer devletin elindeyse çok kullanışlıdır. Çağdaş Spartaküs’lerin yaratılmaması için gerekli bütün toplumsal elementler böyle saçma sapan umutlarla üstü kapatılır. Binlerce kanıta, koskoca evrene bakıp ondan geldiğini, ona döneceğini kabullenemeyen insan; Maya vb. ne olduğu ve kimin tarafından yazıldığı belli olmayan kehanetlere mutlak derecede güven sağlayabiliyor.

Saygılarımla…

Etiketler : , , , , , ,

Bu Yazıyı Yazdır Bu Yazıyı Yazdır

Yorumlar Kapatıldı.



2007-2012 Bilgi Agi / Turkiye nin Interaktif Kose Yazari Gazetesi

Designed By Online Groups
ÇÖZÜM ORTAKLARIMIZ

bizajans, kent akademisi, sunubank